Osmanlı düşünür ve yazar Ali Suavi, 8 Aralık 1839 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi.
Kağıt tüccarı Çankırılı Hüseyin Ağa’nın oğludur.
İlk öğrenimini Davutpaşa’daki rüştiyede yaptıktan sonra Şehzadebaşı Camii’nin medrese ve okulunda din ve genel kültür dersleri aldı.
1856 senesinde henüz 17 yaşındayken babasıyla Mekke’ye gidip hacı oldu.
Memuriyet hayatına İstanbul’da bir askerlik şubesinde kâtip olarak başladı.
Üç sene kadar bu görevde bulunduktan sonra öğretmen seçimi için yapılan sınavı kazandı ve “muallimi evvel” oldu.
1858 yılında Simav’daki rüşdiye ve Kurşunlu Medresesinde hocalık yaptıktan sonra Bursa’daki rüşdiyeye öğretmen olarak atandı.
Batılı tarzda bir okulda öğretmenlik yapmasına rağmen sarıklıydı.
Öğretmenlik görevinin yanında Bursa Ulu Cami’de vaazlar veriyordu.
1864 ve 1866 senelerinde Rumeli’de idari görevler aldı ve Filibe’de bir rüşdiyede öğretmenlik yaptı.
Bu arada Yeşiloğlu Camii’nde verdiği saray karşıtı vaazlar ve diğer sebeplerden ötürü bölgenin mülki idare amiri tarihçi Ali Bey’le arası açıldı ve görevinden azledildi; 1866 senesinde İstanbul’a döndü.
Hacı Ali Suavi Efendi, İstanbul’da Şehzadebaşı Camii’nde vaazlarıyla ün kazandı.
1867 yılının Ocak ayından itibaren Muhbir isimli gazetede yazılarını yayımlayarak gazetecilik hayatına başladı.
Eğitim alanında yazılara ağırlık verdi. Şehzadebaşı Camii’nde verdiği vaazlar ve Muhbir gazetesinin 32. sayısında yayınlanan siyasi makalesi sebebiyle bir gece ansızın tutuklandı ve Kastamonu’ya sürüldü.
II. Abdülhamit’e karşı düzenlediği başarısız darbe girişimiyle tanınan tarihî bir şahsiyettir.
Bu olaydan dolayı kendisine “Sarıklı İhtilalci” denilmiştir.
Osmanlı Devleti’nin siyasi ve sosyal sorunlarına çözüm bulmak için kafa yormuştur, İslam’ı referans olarak almıştır ve Türkçü-Turancı görüşler öne sürmüştür.
Türkçülük fikrinin ilk eylemcisi olarak kabul edilmektedir.
Sultan Abdülaziz döneminde Genç Osmanlılar ile birlikte Paris ve Londra’da bulundu, Hükûmet aleyhine yazılar kaleme aldı, gazete çıkardı.
Abdülhamit döneminde yurda döndü ve bir süre Galatasaray Sultanisi müdürlüğü yaptı.
Bu görevden alındıktan sonra işsiz olduğu sırada örgütlediği birkaç yüz kişi ile Çırağan Sarayı’nı basarak V. Murat’ı tahta geçirmek istedi, bu girişimi sırasında Yedi Sekiz Hasan Paşa tarafından başına aldığı sopa darbesiyle hayatını kaybetti.