”Alîşêr, Koçgîrî halk hareketi önderlerindendir. Daha sonra Dêrsim Ayaklanması‘nda önder kadro içerisinde yer almıştır. Bilge kişiliği, şairliği ve siyasi alandaki yol göstericiliğiyle tanınmıştır. Alîşêr Efendi ve eşi Zarife Hanım, 1937’de işbirlikçi, hain ve muhbir Rayber ve adamları tarafından Tujik Dağı eteklerinde bir mağarada kurşunlanarak öldürülmüş, başları kesilerek Abdullah Paşa’ya götürülmüştür.”
SABAHATTİN KAYHAN
Kürt halk geleneğinde dengbêjlik büyük bir öneme sahiptir. Halk hikayeleri, kahramanlık savaşları, platonik aşklar ve kara sevdalar hep dengbêjin yanık sesindeki nağmelerle kulaktan kulağa dolaşır. Dengbêjlerin bu anlatıları ya anonim olarak yazıya dökülmüş ya da ilgili bireylerce çok kısıtlı imkanlar dahilinde yazıya ya da ses kaydı haline dönüştürülerek muhafaza edilmiştir.
Bilindiği gibi Alîşêr, bir halk lideri olmasının yanı sıra, aynı zamanda Kürtçe ve Türkçe şiir yazan önemli bir halk şairidir. Onun şiirlerinde “azınlık içinde azınlık” statüsündeki Kızılbaş Kürtler’in duygu ve düşüncelerini tüm çarpıcılığıyla görmek mümkündür. Daha 1930’lu yıllarda İstanbul Konservatuarı’nın türkü derlemeleri sırasında onun üç türküsü de taşplak haline getirilmiştir. Öte yandan Nazmi Sevgen, onun Dêrsim’e ilişkin manzum bir destan yazdığını da bildirir.(1)
Seyîd Rıza’nın yanında
Alîşêr, Koçgîrî halk hareketi önderlerindendir. Daha sonra Dêrsim Ayaklanması‘nda önder kadro içerisinde yer almıştır. Bilge kişiliği, şairliği ve siyasi alandaki yol göstericiliğiyle tanınmıştır. Alîşêr Efendi ve eşi Zarife Hanım, 1937’de işbirlikçi, hain ve muhbir Rayber ve adamları tarafından Tujik Dağı eteklerinde bir mağarada kurşunlanarak öldürülmüş, başları kesilerek Abdullah Paşa’ya götürülmüştür.(2)
Nuri Dêrsim’i Alîşêr’in Dêrsim ve Koçgîrî’de oynadığı rolü şu şekilde ifade etmektedir, “Alîşêr Efendi daimi olarak Ovacık aşiretleri arasında sazı sözü ile propagandasına devam ediyordu. Tabiatiyle bu hengame arasında Dêrsim’e iltihak eden Koçgîrî fedaileri Dêrsim kuvvetleri ile işbirliği yaparak Erzincan, Erzurum, Trabzon, Sivas kollarından Türk merkezlerine baskın yaparak Türk hükümetini rahatsız etmekten de asla vazgeçmiyorlardı.”(3)
Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti ordusu, Dêrsim’e askeri harekat yapmadan evvel, özellikle Mustafa Kemal’in kontrolünde, Dêrsim ve Kürdistan’ın diğer bölgelerine dair bir takım raporların hazırlanmasını istemiştir. Devletin niyeti Ağrı İsyanı’ndan sonra geriye kontrolü sağlanmamış tek bir Kürdistan bölgesi olan Dêrsim bölgesini kontrol etmek idi. Bu vesileyle, bölgede gelişen en ufak bir olay, gerek devletin memurları gerekse devletle işbirliği içinde olan kişiler aracılığıyla ilgili makamlara bildiriliyordu. Yine bilindiği üzere Alîşêr, Seyîd Rıza gibi Dêrsim Katliamı’na karşı direnenler arasındaydı. Alîşêr sadece savaşmakla kalmamış, aynı zamanda şiir ve deyiş, türküler yazmıştır.
Alîşêr’in geleneksel olarak ağızdan ağıza aktarılarak muhafaza edilerek günümüze kadar gelebilen birçok söz, şiir, deyişi bulunmaktadır. Dönemin koşulları göz önüne alındığında, yazmak eylemi hayli zor olsa gerek ya da yazma kültüründen uzak olmaktan da ileri gelebilir ki, bu eserlerin bazıları yazıya aktarılamayıp korunamamıştır.
Fakat devletin istihbarat kurumlarınca kayda geçirilen (her ne kadar bu kurumların ‘asıl görevi’ devletin iç ve dış güvenliği için bilgi ve belge toplamak olsa da) ve bu makalenin yazılmasına vesile belgeler sayesinde Alîşêr’in Kürtçe olmasa da Türkçe yazılmış şiirlerine ulaşma şansını yakalıyoruz. Söz konusu belgelerden “030_10_00_00_110_741_9_2” (4) numaralı olanında Elezîz (Elazığ) Valisi’nin Alîşêr’le ilgili kaygıları görülmektedir. Alîşêr’in Kürtçülük yaptığı, halkı isyana teşvik ettiği, kendi dini kimliğini kullanarak hem dini hem de ulusal bir kahramanlığa soyunduğunu, Vali’nin kendi sözlerinden okunabilmektedir.
Arşiv belgeleri
Orjinal belge Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, “030_10_00_00_110_741_9_1” (5) belge numaralı dosyada bulunmaktadır. Elazığ Valiliğince 22 Mart 1933 tarihinde Dahiliye Vekaleti’ne gönderilmiş olup, 2 Nisan 1933 tarihli Dahiliye Vekaleti tarafından yazılmış belgede Alîşêr’in yukarıda değindiğimiz belgelerin Kürtçe yazılmış olduğunu ve Kürtçülük propagandası yaptığı ileri sürülen bu üç destanın Türkçeye çevrilmiş örnekleriyle birlikte Yüksek Vekaleti’ne, Reis-i Cumhur’a, Cumhuriyet Halk Fırkası‘na gönderilmiştir.
Resmi metnin analizi
Söz konusu resmi yazışma çerçevesinde, iki sayfanın satır başlarından görüldüğü üzere, devlet yetkilileri Kürt ve Kürtçülük adına en ufak bir hareketten bile rahatsız olmaktadırlar. Koçgîrîli Alîşêr tarafından yazılan şiirler, Devlet yetkilileri tarafından, Cumhuriyet ve Türklük aleyhtarı, Kürtçülük ve Kürdistan davasının propagandasını yaptığı gerekçesiyle tehlikeli bulunmaktadır. Dahası, aynı yetkililer tarafından Alîşêr’in, şiirlerinde kahramanlık ve dini öğeleri kullanarak (vurgulanmak istenen Alevilik, Seyitlik ve Kürtlük olgusudur) halkı kendi emelleri için kullandığı belirtilmektedir. Belgelerde göze çarpan bir diğer önemli husus ise şudur: Bazı tarihçiler her ne kadar Dêrsim isyanlarını ulusçuluktan uzak sadece yere ve bireysel bir direniş olarak göstermeye çalışmış olsalar da, Alîşêr’in şiirlerinde Dêrsim’den, Alevi ulusundan ve Kürdistan’dan doğrudan söz etmesi bu tezi çürütmektedir. Bu kapsamda ele alındığında, Seyîd Rıza ve Alîşêr’in ulusal bir gaye etrafında birleştiklerini ifade etmek gerekmektedir.
Alîşêr’in şiirlerinin analizi
Alîşêr’in Kürtçe söylediği ve Mazgirt Kaymakamlığı tarafından Elazığ Valiliği’ne bildirilmesi akabinde Dahiliye Vekaleti’ne gelen şiirlerin satır aralarında açıkça görülmektedir ki, şiirlerin tamamında devletin zulmüne karşı Kürt Alevilerinin devlete karşı direnişi veya isyanı tema edilmiştir. Bu şiirler aslında halka zorla dayatılmak istenilen kurallar ve baskı yoluyla uygulanmak istenilen kararlara bir direniş manifestosudur.
Kürdistan ve Dêrsim
Alîşêr’in, söz konusu belgelerde, diğer ulusların kendi haklarını aldığını ve sırada Dêrsim ulusunun olduğunu dile getirdikten sonra devamla Alîşêr, “Sağa sola fermanlar yollansın Kürdistan’ın, madem adalet yoktur, şimdi direnme zamanıdır. Kürdistan’ın gözü Dêrsim…” şeklinde ifade etmektedir.
Mustafa Kemal’e serzeniş
Alîşêr’in, söz konusu belgelerde yer alan ve Mustafa Kemal’e ithafen yazılmış beyitlerinde, Mustafa Kemal’e açıkça meydan okuduğu görülmektedir: “Evi yana Kemal bize yük olmuş, her tarafta tüfek kurmuş, Kemal’in teyyareleri sazla zurnadır.” Alîşêr’in, Türk Ordusu’nun gücünden çekinmediği söz konusu alıntıdan kolaylıkla anlaşılmaktadır.
Seyîd Rıza’ya Bağlılık
Alîşêr’in Seyîd Rıza için söylediği beyitler ise O’na bağlılığını gösterir niteliktedir, “Seyîd Rıza diyor ki; kalbinizi tam tutun, şapka bize yakışmaz” (Burada Mustafa Kemal’in şapka kanununa karşı bir tepki olduğu da açıktır).
“Vurun Dêrsim uşağı vurun” der. Bir diğer beyitte ise “Seyîd Rıza pencereden çağırıyor, Vali Fahri vuruldu haberini iletiyor ve halkı direnişe teşvik ediyor” demektedir.
Alîşêr’in Beyitlerinde Dêrsim
Dêrsim’in hem Dêrsimlilerin hem de Kürdistan’ın diğer yerlerinde yaşayan halk için ayrı bir öneme mazhar olması, onun direniş ve isyanla özdeşleşmesinden kaynaklanmaktadır. Alîşêr başka bir beyitinde Dêrsim’i şöyle betimlemektedir: “Seyran edin, Sultan Bağını ne hoş çiçekleri gülü Dêrsim. Aslanlar yurdudur Dêrsim, tilkiler giremez. Evliyalar gülüdür, zalımlar giremez”. Alişer’in söz konusu beyitinde hem Dêrsim halkını yücelttiğini hem de Alevilikte var olan “Yoldan Düşme ya da Düşkün” kavramlarından da yola çıkarak, ehli cem olmayanların Dêrsim’e giremeyeceğini ifade etmeye çalıştığı açık bir şekilde görülmektedir.
Son söz olarak
Birçok halk kahramanın “trajik” bir sonu bulunmaktadır. Bir çoğu cephede vuruşurken ya da pusuya düşürülürken hayata gözlerini kapamıştır. Alîşêr ise daha başka birçok Kürdistan hikayesinde karşımıza çıktığı üzere, ihanet sonucu vahşice katledilmiştir. Bu durum ise hem Alîşêr’in hem de onun nezdinde Kürdistan tarihinin “trajik” kısmına işaret etmektedir: Alîşêr ve eşi Zarîfe, 9 Temmuz 1937 Cuma günü, Kafat Köyü yakınlarında barındıkları bir mağarada, Zeynel, Rehber ve Efendi adlı ihanetçiler tarafından öldürülür. Alişêr’in başı, Zeynel tarafından kesilerek Albay Nazmi Sevgen’e teslim edilir.
KAYNAKÇA:
1) Dêrsimi Vet. Dr. Nuri, Dêrsim e ve Kürt Milli Mücadelesine Dair Hatıratım, Özge Yayınları, Ankara, 1992. (Bu kısım özellikle Mehmet Bayrak’ın M. Nuri Dêrsimi’nin ‘Hatirati, kitabının genişletilmiş kısmında yer alıyor) s231,
2) Bayrak Mehmet Öyküleriyle Halk Anlatı Türküleri, 1996, Baran Ofset, Ankara. s485,
3) Dêrsim e ve Kürt Milli Mücadelesine Dair Hatıratım, Vet. Dr. Nuri Dêrsimi, Özge Yayınları, Ankara, 1992.s179,
4) Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Ankara, Belge Numarası : 030_10_00_00_110_741_9_2,
5) Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, Ankara, Belge Numarası 030_10_00_00_110_741_9_1,
(Toplam belge sayısı altı olup, Vali’nin ve Alîşêr’in şiirlerini içermektedir.)
Newededersim / PolitkArt.
Makaleleriniz için: bernamegeh@gmail.com