ANİ HARABELERİ

ANİ HARABELERİNİN HİKAYESİ VE TARİHİ

Ani, Kars şehrinin güneydoğusunda ve Arpaçay boyunda bulunan ören yeridir.

Demir Çağı’ndan beri önemli bir yerleşim merkezi olan Ani, önce Anadolu yerlilerinden olan Nairilerin ve Urartuların topraklarının bir parçası olmuş, daha sonra ise Ermeniler tarafından ele geçirilmiş ve 961-1045 yılları arasında Pakraduni Hanedanlığı’ndan Ermeni hükümdarlarının başkentliğini yapmıştır.

11. ve 12. yüzyıla ait bazı İslam mimarisi eserlerini de barındırır. 2012’de UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilen Ani, 2016’da ise Dünya Mirası olarak tescil edildi.

Ani, daha önce önemli olan tüm ticaret yollarının üzerinde yer alıyordu, ancak büyüklüğü, gücü ve zenginliği nedeniyle önemli bir ticaret merkezi haline geldi. Birincil ticaret ortakları, Bizans İmparatorluğu, Pers İmparatorluğu , Araplar ve ayrıca güney Rusya ve Orta Asya’daki daha küçük uluslardı.

19. yüzyılın ilk yarısında Avrupalı ​​seyyahlar Ani’yi dış dünya için keşfetmiş, tasvirlerini akademik dergilerde ve seyahatnamelerde yayınlamıştır.

1878-1918 döneminde Çarlık Rusyası’nın yönetiminde kalan Ani’de ilk kazılar 1892 yılında Rus Dil Bilimler Akademisi’nde görevli Nicholas Marr tarafından yapılmıştır ve bir müze kurulmuştur.

Daha sonra sırasıyla Prof. Dr. Kılıç Kökten, Kemal Balkan ve Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Beyhan Karamağaralı Ani kazı ve restorasyonlarını yönetmişlerdir. Karamağaralı daha çok Ani’deki Selçuklu eserleri üzerinde çalışmıştır. 2006 yılından itibaren çalışmalar, Kars Müzesi Müdürlüğü başkanlığında, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu’nun bilimsel danışmanlığında sürdürüldü.

Ani kentinin tarihi Erken Demir Çağı’na (MÖ 1200-1000 arasına) dayanmaktadır. Ani şehrinin bulunduğu bölge Urartular döneminde Akhuriani olarak bilinmekteydi. Bölgenin ilk kez Ermeni hakimiyetine girmesi ise M.Ö. 400’lü yıllarda Orontid Hanedanlığı döneminde olmuştur.

Ani adı ise en erken 6. yüzyılda Gamsaragan sülalesinden Ermeni beylerine ait bir müstahkem yer olarak geçer. Ermeni Gamsaragan ailesi ile Ermeni Bagrationi (Bagrat) ailesi arasındaki uzun mücadele ikincilerin zaferi ile sonuçlanmış ve 780 yılında Gamsaraganlar mülklerini Bagratlılara satarak Bizans ülkesine göçmüşlerdir.

Bagratlı I. Aşot 885 yılında Abbasi Halifesi ve Bizans İmparatoru tarafından “Ermenistan Kralı/Şehinşah-ı Armen” olarak tanınmıştır.

Aşot ve oğulları önce (bugünkü Tuzluca ilçesinin 8 km kuzeyinde Halimcan köyü yakınında bulunan) Bagaran kentinde, daha sonra (Akyaka ilçesinde Koyucak mevkiinde bulunan) Şirakavan’da ve Kars merkezde hüküm sürmüştür. 961 yılında III. Aşot (953-977) başkentini Ani’ye taşıyarak burada büyük bir kentin inşasına başlamıştır.

Kent en parlak devrini II. Smpat (977-989) ve oğlu Gagik (989-1020) döneminde yaşamıştır. Bu devirde kent nüfusunun 100.000’i aştığı rivayet edilmektedir.

1045’te Bizanslılar Ani’yi zaptedip Bagratlı devletine son verince savunmasız ve huzursuz kalan bölge, 1064’te Selçuklu Sultanı Alparslan’a teslim olmuştur.

Kent, 1064 yılına kadar Bizans yönetiminde kalmış ve bu tarihte Selçuklular tarafından zaptedilmiştir. Ancak kentte Selçuklu idaresinin kurulmuş olduğuna dair bir belirti yoktur.

Selçuklu fethinden kısa bir süre sonra kent ve çevresinin Kürt kökenli Şeddadi beyliğinin başkenti olmuştur. Ani’deki en önemli İslam eseri olan Ebu’l Menuçehr Camii, 1072 yılında Şeddadî emiri Menuçehr tarafından yaptırılmıştır.

1190 yılı dolayında Zakare Mkhrgrdzeli adlı Gürcü beyi Ani hisarını üs alarak Kars ve Ahıska bölgesini kapsayan bir egemenlik kurmuştur. Bunun soyundan gelenler önce Tiflis’teki Gürcü krallarına, sonra Moğol İlhanlılar’a bağlı “atabey” sıfatıyla hüküm sürmüşlerdir.

Ani’deki Hristiyan eserlerinin birçoğu bu devirde yapılmış veya onarılmıştır. Daha sonra kent Celayirli ve Karakoyunlu devletlerinin egemenliğine girmiş ise de, nüfusu ağırlıkla Ermenilerden oluşmuştur.

1001 kilise şehri veya 40 kapılı şehir diye de adlandırılan Ani’nin ilk keşfi 1880’lere uzanan bir yeraltı şehri de vardır. Bu yeraltı şehrinde 823 yapı ve mağara bulunmaktadır. Şehir suru, 8 kadar kilise ve bir cami, Ani’de hâlen ayakta duran eserlerin en önemlileridir.

İki yanı Arpaçay Kanyonu ile çevrili olan kentin plato tarafındaki üçüncü cephesi, 10. yüzyıla ait güçlü surlarla korunmuştur. Aslanlı Kapı kentin ana girişini oluşturur.

Ani Katedral adı verilen Meryemana Kilisesi, 989 yılında, İstanbul’daki Ayasofya’nın kubbesini onaran mimar Trdat tarafından inşa edilmiştir. Düşey hatları kuvvetli bir şekilde vurgulayan yapı, etkileyici bir yükseklik duygusu elde eder.

Küresel Miras Fonu , Ekim 2010’de “Ufuk Mirasımızı Kurtarmak ” başlıklı bir raporda , yetersiz yönetim ve yağmayı başlıca nedenler olarak göstererek, Ani’yi dünya çapında onarılamaz kayıp ve yıkımın “Eşiğinde” en çok bulunan 12 bölgeden biri olarak tanımladı.

Dünya Anıtlar Fonu (WMF), Ani’yi 1996, 1998 ve 2000 En Tehlike Altındaki 100 Yeri içeren İzleme Listelerine yerleştirdi. Mayıs 2011’de WMF, Türkiye Kültür Bakanlığı ile ortaklaşa katedral ve Kutsal Kurtarıcı Kilisesi’nde koruma çalışmalarına başladığını duyurdu.

Mart 2015’te, Türkiye’nin Ani’yi 2016’da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne aday göstereceği bildirildi. Ani arkeolojik alanı, 15 Temmuz 2016’da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. Göre sanat tarihçisi Heghnar Zeitlian Watenpaugh’a göre, ekleme “koruma, araştırma uzmanlığı ve finansman konularında önemli faydalar sağlayacaktır.”

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Kafkas Üniversitesi iş birliğinde yürütülen ve kışın başta olmak üzere zaman zaman ara verilen çalışmalara 2022 yılında yeniden başlandı.

KAÜ Öğretim Üyesi ve Ani Ören Yeri Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan başkanlığındaki kazı çalışmalarına 17 üniversiteden bilim insanları, sanat tarihçiler ile arkeologlar, antropologlar, mimarlar ve öğrencilerden oluşan bir ekip katıldı.

Öncelikle kazı yapılacak alanları belirleyerek çalışmalarına başlayan ekip, Ani’de yer altındaki tarihi yapı ve eserleri gün yüzüne çıkartmak için dört farklı noktada çalışma gerçekleştirdi.

Ani Kentinin ismi ile ilgili birde dilden dile anlatılan bir efsane ve hikaye vardır.

Hikayeye göre;Bir ırmağın ayırdığı iki ülke varmış. birinin tüccarları diğer ülkeye gelir giderlermiş. Onlar iyi tüccarlarmış, dürüst tüccarlarmış. Ülkenin başında da iyi ve dürüst yöneticiler varmış. İyi anlaşırlar, kimsenin hakkı kimsede kalmazmış. Ama bir gün hükümdar ölmüş, yerine başkası geçmiş. Tüccarlar gelip de hükümdarı değişmiş görünce, bakmışlar ki adet usul de değişmiş.

Yetimin hakkı yeniyor, masumun malı gasp ediliyormuş. yargıçların vicdanları alınıp satılıyormuş pazarlarda. Adalet de kalmamış mülk de, kısacası. kaybettikleri mala akçeye değil de, taşlaşmış bu yüreklere vahlanan tüccarlar “taş kesilesiniz” diye beddua etmişler. Aniden koca kent taş kesilmiş ve o günden sonra şu isimle anılır olmuş: Ani.”

Bernamegeh Türkçe

AYRICA BAKIN

Cengiz Çandar

Cengiz Çandar Kimdir, Hayatı ve Hakkında Bilinmeyenler

Cengiz Çandar, 1948 yılında Ankara’da dünyaya geldi. İlkokulu Ankara’da okudu. Ortaokulu Talas Amerikan Okulu’nda tamamladı. …

error: LÜTFEN KOPYALAMAYIN OKUYUN!