Arslantepe Höyüğü veya Melid, Malatya’nın 7 km. kuzeydoğusunda yer alan bir arkeolojik yerleşimdir. Türkiye’deki en büyük höyüklerden biridir.
Höyük, Fırat üzerindeki Karakaya Baraj Gölü’nün batısındadır. Otuz metre yükseklikteki höyük MÖ 5 bin yıllarından MS 11. yüzyıla kadar iskan edilmiştir. Bölge MS 5. ve 6. yüzyıllarda bir Roma köyü olarak, daha sonra da Bizans nekropolü olarak kullanılmıştır. Yerleşim alanı 200 x 120 metre boyutlarındadır.
M.Ö. 2000 yılında Arslantepe, Fırat Nehri’ne doğru genişleyen Hitit İmparatorluğu’nun Melidia-Meliddu adıyla şehri olarak kullanılmıştır. Bu yerleşim tepenin kuzey-doğu yamacına açılan şehir kapısı ve avlusuyla Orta Anadolu Hitit kentlerine benzeyen, etrafı toprak surla çevrili bir Geç Hitit şehri olarak kullanılmıştır.
M.Ö. 5.binden M.Ö.712 tarihindeki Asur istilasına kadar yerleşim yeri olarak varlığını sürdüren Arslantepe daha sonra bir süreliğine terk edilmiş, M.S. 5-6.yy’lar arasında ise Roma Dönemi köyü olarak kullanılmış ve daha sonra Bizans Nekropolü olarak yerleşimini tamamlamıştır. 26 Temmuz 2021 tarihinde UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir.
Bölgedeki kazılar Louis Delaporte başkanlığında bir Fransız ekip tarafından 1932 yılında başladı ve özellikle Geç Hitit devri tabakalarında gerçekleştirildi. Kazı çalışmaları, Hitit İmparatorluğu’nun çöküşü ardından bölgede kurulan krallıklardan birinin başkentine ulaşmayı hedefliyordu.
Daha sonra birkaç derin sondaj açılmışsa da esas düzenli kazılara 1961 yılında Roma La Sapienza Üniversitesi’nden bir grup tarafından başlandı. 1970’li yıllara kadar kazılar Alba Palmieri başkanlığında yürütüldü. Günümüzde devam eden kazılar, Marcella Frangipane tarafından koordine edilmektedir.
Arslantepe Höyüğündeki kazı ve restorasyon çalışmalarına 2020 yılı itibariyle Roma La Sapianza Üniversitesinden Francessa Balossi başkanlığında çeşitli ülkeler ve Türkiye’den oluşturulmuş ekiple devam edilmektedir. Eserler Malatya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Kazı çalışmalarında Anadolu’daki “İlk Şehir Devletinin Yapıları” ortaya çıkarıldı. Ayrıca kazı çalışmaları sırasında ilk olarak 5500 yıllık bir tapınak bulunuyor, ardından saray ortaya çıkarılıyor.
Duvarlarında siyasi gücün tasvir edildiği renkli figürler bulunmaktadır. Mezopotamya ile benzerlik gösteren birçok çanak ve çömlek de kazı çalışmalarında çıkan eserler arasında yer almaktadır.
2010 yılında itibaren başlatılan çalışmalarla, Arslantepe höyüğünün etrafı taş duvarla örülerek üzeri ahşap parmaklıklarla çevrelenmiş, kayrak taşından yürüyüş yolları ile ahşap halatlı korkuluklar yapılarak, bilgilendirme tabelaları konulmuştur.
Arslantepe höyüğünde bulunan geç kalkolitik döneme ait kerpiç saray yapısının üzeri modern koruma sistemi sağlayan bir çatı ile kapatılmıştır. Ören yeri girişinde, Tunç devrine ait kerpiç ev örneği yapılmış ve Anadolu medeniyetleri müzesinde bulunan kral, iki aslan heykeli ve duvar kabartmalarının birebir taş kopyaları yerleştirilerek Arslantepe höyüğü, Ören yeri olarak 2011 yılında ziyarete açılmıştır.
Tarihi höyükte, Dünyanın ilk yağmur drenaj hattı gibi şehir alt yapıları bulunmaktadır. Bünyesinde Dünya’nın en eski Kerpiçten yapılmış sarayını bulunduruyor olması Arslantepe’nin en ayırt edici özelliklerinden biridir.
Kazılarda bulunan iki aslan ve bir kral heykeli Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir.
Kazılarda MÖ 3600-3700 yılına ait olduğu düşünülen yirminin üzeri mezar ile altı ev kalıntısı ve küp içerisinde iki çocuk iskeleti, MÖ 3600-3500 yıllarından bir tapınak, MÖ 3300-3000 yıllarından bir saray, çok sayıda mühür ve ustalıkla yapılmış madeni eşyalar bulunmuştur.
Tüm bu buluntular o tarihlerde yerleşimin, aristokratik siyasi, dini ve kültürel bir merkez olduğunu göstermektedir. Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen eserler dışındaki buluntular Arslantepe Açık Hava Müzesi’nde sergilenmektedir. Mühürler, yerleşimin bir ticari merkez olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir.
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Malatya’daki Arslantepe Höyüğü’nde 2022 kazı çalışmalarına başlandı.
Arslantepe Höyüğü Kazı Başkanı Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli, kazı alanında gazetecilere, bu sezon geçen yılki açılan alanlarda çalışacaklarını söyledi.
Roma La Sapienza Üniversitesi Öğretim Üyesi Restelli, şöyle devam etti:
“Kalkolitik ve Hitit dönemi açmalarında geçen yıldan bu yana çalışmalara devam ediyoruz. Burada Kalkolitik döneme ait M.Ö. 3600 yıllarına ait binalar çıkıyor. Umarım bu binaların altında yeni binalar bulabiliriz. Bulduğumuz binalar normal değil, elit evleri bunlar. Bu bizim için çok önemli çünkü saray dönemini anlatabilirler. Geçen yıl küpler, kemik iğneler, küçük boncuklar, taş objeler ve aletler bulduk umarım bu yıl da aynı olur. Yaklaşık 2 ay çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”
Restelli, geçen yıl alanda Demir Çağ dönemi MÖ 800-900 yıllarına ait çok büyük bir bina kazdıklarını hatırlatarak, onun altında anıtsal bir binanın çıkmaya başladığını, binanın durumunun iyi ve buluntular olmasını umut ettiğini ifade etti.
Restelli, höyükteki çatı projesinin ise revize edildiğini belirterek, çalışmanın uzun sürebileceğini, gelecek yıl yeni çatı
yapılabileceğini kaydetti.
Arslantepe Höyüğü Kazıları Onursal Başkanı Roma La Sapienza Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Marcella Frangipane ise kazıların yanı sıra restorasyon ve koruma işinin çok önemli olduğunu söyledi.
Arslantepe Höyüğü’nün UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine girmesiyle ziyaretçi sayısının arttığını anlatarak, “Onun için restorasyon ve korumaya daha dikkatli olmamız lazım. Bu yıl açık hava müzesi kapısında restore ettik. Orada bir sur duvarı var, restore ediyoruz. Ayrıca kerpiç sarayın duvarlarındaki resimlerde özel olarak çalıştık. Duvardaki ilk resmini 1987’de bulduk o dönemden bu yana resimler çok iyi duruyor, bu çok önemli.” diye konuştu.
Bernamegeh Türkçe