”Babam iki evliydi. Qulixan ve Sezdin kardeşlerim, üvey annem Rabia Hanım’dandı. Doğubeyazıt eşrafından İsamil Efendi’nin kızı Rabia Hanım, babamın şehit olmasından sonra İran’da mağdur olmuş, Tahran’da Şeyh Abdülkadir Kotan’la ikinci izdivacını yapmıştı. Bu evlilikten de Ali isminde bir erkek çocukları dünyaya gelmişti.
BERNAMEGEH / İbrahim Heski (Ibrahim Pasha Haski Tello[1][2][3], Kürtçe: Biroyê Heskê Têlî; ? – 25 Temmuz 1931, Siyahçeşme, İran), Celali aşiretine mensup olan Kürt kökenli Osmanlı devrimci ve siyasetçi.
Hayatı
Babası Hesk ve annesi Têlî’nin oğlu olarak dünyaya geldi.[4] İbrahim, Celali aşiretinin kollarından Hesesori aşiretine mensuptu. Çeşitli kaynaklarda “İbrahim Ağa”, “İbrahim Paşa”, “Heskizâde İbrahim”, “Bırho”, “Bro Haski Tello”, “Bro Haski Talu” adlarıyla bahsedilmektedir. Britanyalı yazar ve maceracı Rosita Forbes kendi eserinde the hero of the region was a wild and gallant freebooter called Ibrahim Agha Huske Tello diye anlattı.[5] İbrahim, I. Dünya Savaşı sırasında Rusya İmparatorluk Ordusu’na karşı savaştı.
Birinci Ağrı İsyanı
1925 yılında Şeyh Said İsyanı’nın başarısız olmasından sonra Ağrı Dağı’na sığındı. 1926 yılında, Hasenanlı, Celali, Haydaranlı aşiretlerini komuta ederek Birinci Ağrı İsyanı’nı başlattı.[6] Mayıs 16 tarihinde Demirkapı bölgesinde Türk Ordusu’nun 9. Tümen 28. Piyade Alayı ve bir Jandarma alayı isyancılara üstünlük sağlayamadı. Türk birlikleri (28. Piyade Alayı) Doğubeyazıt’a kadar çekildi.[7] 16/17 Haziran tarihlerinde İbrahim ve onun kuvvetleri 28. ve 34. alaylar tarafından kuşatıldıysa da Yukarı Demirkapı yoluyla İran’a kaçmaya başarabildi.[8]
Ağrı Cumhuriyeti
28 Ekim 1927 tarihinde Hoybun örgütü, Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan etti.[2] İbrahim ise Ağrı Cumhuriyeti’nin başkanı oldu[9] ve Hoybun tarafından Bağımsız Kürdistan’ın Ağrı Eyaleti’nin valiliğine atandı.[10] Oğulları İlhami, Ömer, Davut ve kardeşleri Ahmet ve Eyüp de Ağrı ayaklanmasına katıldılar. Ahmet ve 100 yaşındaki annesi ayaklanma sırasında çatışmada öldü.[11] Ağrı ayaklanmalarının ardından, adamlarıyla birlikte İran’a çekildi.
Maku ayaklanması ve ölümü
1931 yılında Maku civarında Fars (İran) Ordusu ile Kürtler arasında şiddetli çatışma yaşandığında[12] Albay Muhammed Ali Han’un komutasındaki 2. Azerbaycan Tugayı bununla uğraştı ve takviye kuvveti olarak Tabriz ve Erdebil’den Albay Kalb Ali Han’ın komutasındaki birlikleri gönderildi.[13] 25 Temmuz tarihinde, Çaldıran’ın Siyahçeşme civarında meydana gelen çatışmada, isyancılardan Kalb Ali Han öldürüldü ve Kürt tarafı da başta İbrahim ve onun kardeşleri olmak üzere üç ya da dört asi elebaşını kaybetti.[14]
OĞLU BABASINI ANLATIYOR
Hacı Abdullah Çoktin Biroyê Heskê Têlî’nin oğludur. O sorulan bir soru üzerine babası hakkında şu bilgileri veriyor.
”Babam iki evliydi. Qulixan ve Sezdin kardeşlerim, üvey annem Rabia Hanım’dandı. Doğubeyazıt eşrafından İsamil Efendi’nin kızı Rabia Hanım, babamın şehit olmasından sonra İran’da mağdur olmuş, Tahran’da Şeyh Abdülkadir
Kotan’la ikinci izdivacını yapmıştı. Bu evlilikten de Ali isminde bir erkek çocukları dünyaya gelmişti. Şeyh Abdülkadir’in vefatından sonra Rabia Hanım, Şeyh Edo’yla evlendi. (Şeyh Edo, Kars Eski Milletvekili Musa Doğan’ın kardeşidir.)”
AĞRI ULUSAL KURTULUŞ HAREKETİNDE BIROYÊ HESKÊ TÊLÎ
Biroyê Heskê Têlî’nin oğlu Hacı Abdullah Çoktin hareket hakkında şu detaylı bilgileri veriyor.
Babam İbrahim Ağa’nın Doğubeyazıt merkezde bir manifatura dükkanı vardı.. Kardeşleri Ahmet ve Eyüp Ağalar da Çiftlik köyünde ikamet ediyorlardı. Hükümet, Ağa ve Beyleri Sürgün (1926) yasasını uygulamaya koyunca jandarmalar köy köy dolaşıp listedeki isimleri tutuklamaya başlamışlar. Muhtemelen İsa (Konyar) Bey’in kardeşi Tacdin Bey’i tutuklayacak bir müfreze jandarmanın köye doğru geldiğini haber alan İbrahim Ağa, harekete
geçer, güvenlik tedbiri alır. (İbrahim Ağa hakkında tutuklama emri olup olmadığı şimdiye kadar doğrulanma şansı bulamadı. Hacı Abdullah)
Aşiret milis gücü Kız Köprüsü (Pıra-Belek) denilen mevkide jandarmayla çatışmaya girmiş. Hamit Onbaşı ve diğer bir jandarma yaralanmışlar. Dökülen kan, aynı zamanda isyan hareketinin de nedeni olmuş. Bu olaydan sonra jandarmanın taciz ve baskısından çekinen İbrahim Ağa ve akrabaları, Ağrı Dağı’na çekilerek kendilerini yeni bir yaşama hazırlamışlar. Ağrı Dağı İsyanının başlamasına neden olan “Kız Köprüsü Çatışması”nda yaralanan Hamit Onbaşı’yla yıllar sonra D. Beyazıt’ta görüşme şansım olmuştu.
Karadeniz kökenli Hamit Onbaşı’yı bir gün karşıma çıkardılar.
“Hacı, beni tanıyor musun?” diye sordu. Tanımam imkansızdı. Karşılaşmamıştık ama ismi unutulmayacak şekilde hafızamda yer etmişti.
“Ben Hamit Onbaşı” diyince sanki dizlerimin bağı çözülür gibi olmuştu. Nasıl olmasın dı ki, kocaman bir isyan hareketi Hamit Onbaşı’nın yaralanmasıyla başlamıştı.
İsyan hareketi güç kazanınca ailemiz Ağrı Dağı’nı kendisine mesken edindi. Her yerden gelen katılımcılarla sayımız her gün artıyordu. İbrahim Ağa kendiliğinden toplanan dağınık güçleri organize ediyor, “deste” denilen
savaşçı gruplar oluşturuyordu. Tabii, bu aşamada İhsan Nuri Paşa ve Şeyh Abdülkadir mücadelenin içinde değillerdi. Hükümet birkaç kez aracı göndererek barış teklifinde bulundu. Nidai Paşa’nın ön ayak olduğu ikili bir görüşmede, hükümet, babama Karakent köyünü verip bir anlaşma yapmak niyetindeymiş. Babamın sağ kolu Mısto adlı savaşçı, görüşmenin orta yerinde babamı zayıflık ve teslimiyetçilikle suçlayınca, babam barışmaktan vazgeçip, Ağrı Dağı’na geri dönmüştü. Böylece isyan ikinci aşamasına girmiş oldu.
Çok geçmeden (1927) başta Ferzende olmak üzere Süleyman Ahmed, Halis Beg, Kör Hüseyin Paşa’nın iki oğlu ve daha birçokları bölgeye gelip yerleştiler ve babamın yardımını talep ettiler. Babam bunlarla çok iyi anlaşıyor, onların her türlü silah ve erzak ihtiyaçlarını karşılıyordu. Hatırlıyorum, kendi eliyle Kör Hüseyin Paşa’nın iki oğlu için çadır açıp aylarca misafir etmişti. İhsan Nuri Paşa da bölgeye gelip, isyanın sevk ve idaresi konusunda babamla temasa geçti. O yıllar Şeyh Abdülkadir Sakan aşiretini lideri olarak bağımsız hareket ediyor, fiilen Ağrı Dağında bulunmuyordu.
Bir gün İbrahim Ağa yanında 40-50 kişilik süvari grubuyla Ahmed Şemo’nun evine misafir olmuştu. Liderler sofranın etrafını almış, sohbet ediyorlarmış. Misafirlere çay servisi yapılmış. Herkesin önüne çay bardağı konmuş ama cam bardak kafi gelmeyince, liderlerden Emerê Besê’ye çay çinko bir tasta ikram edilmiş. Emerê Besê çinko bardağı gururuna yedirmemiş, çayı içmeyi ret etmiş. Durumu fark eden Ahmed Şemo gözünü Emerê Besê’den ayırmadan, İbrahim Ağa’ya dönerek, “İbrahim Ağa, insanın âlâsı konuşmasından, hayvanın âlâsı da su içişinden kendisini belli eder” demiş. Emerê Besê yavaşça çinko bardağa uzanmış. Kızılbaşoğlu – Gêloi Çatışması iki aşiret arasında sorun yaşanıyordu. Nihayet bir barış görüşmesi yapılmasına karar verilmişti. Babam, Cihangire Resê ve Mıhê Bis adlı iki yardımcısını barış görüşmesinden önce Ahmed Şemo’ya gönderdi. Şu mesajı iletti:
“Ahmed Ağa, yakında Şeyh Abdülkadir barış görüşmesine gelecek. Ben her ne kadar onların içinde yer alıyorsam da gücüm onlardan azdır ve sana yardımcı olamam. Eğer direnecek gücün yoksa barış tekliflerini kabul et
yok eğer kendine güveniyorsan o zaman barış teklifini kabul etme!”
Ahmed Şemo, bu dostça ilgiyi şöyle cevaplamıştı: “İbrahim Ağa, sizin başınız sağ olsun. Ben tek başıma direnirim”
Barış görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlanınca Emkê Temkê cemaatin içinde büyük söz eder, “Ahmed Şemo’nun evi artık benim sayılır!” der. Çatışma artık kaçınılmaz olmuştu.
İsyanın Sonu
Askerler saldırıya geçtiklerinde savaşarak geri çekildik. Geceleyin, savaşçılar ve siviller, Büyük ve Küçük Ağrı Dağı arasında sıkışıp kaldılar. Askerler bizi çembere almıştı. Tek çözüm çemberi yarıp, İran’a kaçmaktı. Ancak buna cesaret eden yoktu. İbrahim Ağa, çemberi yaracak gönüllü savaşçıların öne çıkmalarını istedi. Kimse yerinden kıpırdamadı. İbrahim Ağa onları zorla çekiyor, onlar da yerlerine geri dönüyordu. Sonuçta Ferzende’ye bağlı 10 kişilik deste çemberi yardı; savaşçılar ve siviller açılan koridordan İran’a geçti. Çatışmalar gece boyunca devam etti. İki amcam şehit oldu. Sınırı geçen siviller İran askerlerine teslim oldu. Savaşa devam eden İbrahim Ağa bir gün İran’daki Şakaki aşiret milis güçlerinin açtığı ateşle şehit oldu.
Kaynakça
- ^ Gérard Chaliand, A People without a country: the Kurds and Kurdistan, Zed Books, 1993, ISBN 978-1-85649-194-5, p. 55. (İngilizce)
- ^ a b Dana Adams Schmidt, Journey among brave men, Little, Brown, 1964, p. 57. (İngilizce)
- ^ Erhard Franz, Kurden und Kurdentum: Zeitgeschichte eines Volkes und seiner Nationalbewegungen, Deutsches Orient-Institut, 1986, ISBN 3-89173-006-3, p. 140. (Almanca)
- ^ Rohat Alakom, Hoybûn örgütü ve Ağrı ayaklanması, Avesta, 1998, ISBN 975-7112-45-3, p. 82.
- ^ Rosita Forbes, Conflict: Angora to Afghanistan, Cassell, 1931, p. 264. (İngilizce)
- ^ Faik Bulut, Devletin Gözüyle Türkiye’de Kürt İsyanları, Yön Yayıncılık, 1991, p. 79.
- Mücahit Özden Hun, Iğdır Sevdası.
BERNAMEGEH
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve dağıtılması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!