1182-1847 yılları arasında varlığını sürdürmeyi başarmış döneme damgasını vuran önemli Kürt beyliklerinden birdir.
Bitlis beyliği Bitlis’in 24 aşiretinin birleşmesinden oluşmuştur. Beyliğin en önemli aşireti Rojki aşiretidir.
Kürt güçleri Gürcü Kralı David the Curopalat’ı mağlup ederek onuncu yüzyılda Bitlis ve Sason’u ele geçirdi.
Beylik zaman zaman Akkoyunlular ve Safeviler gibi yabancı güçlerin yönetimi altına girdi.
Akkoyunluların düşüşünden sonra beyliğin prensleri bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Beylik Osmanlı Padişahı birinci Selim’i destekledi ve emirlik yöneticileri buna karşılık Hanlar Hanları sıfatıyla anıldı.
1531 yılında Rojki şehzadesi Osmanlılara verdiği desteği geri çekti ve onun yerine Safevilere yöneldi ve bu olay beyliğin Osmanlılar tarafından ele geçirilmesine yol açtı.
1578 yılında Sultan üçüncü Murad’ın Beyliğin Emiri Şerefeddin Bitlisi’yi aday göstermesiyle beylik için güçlü bir dönem başladı.
1596 yılına kadar on sekiz Rojki prensi beyliği yönetti.
Bitlis Beyliği yetiştirdiği siyaset ve edebiyat adamlarıyla da ünlüydü.
Soyunun Mervanilere dayandığı iddia edilen Beylik 1467-1495 tarihleri arasına kadar Akkoyunlular’ın hakimiyetinde kalmıştır.
1507-1514 yılları arasında Safeviler’in egemenliğinde varlığını sürdürmüştür.
Bitlis beyliği ve beyleri 1596 senesine kadar bütün diğer Osmanlıya bağlı beylikler kadar göreceli olarak bağımsızlıklarını korumayı başarmışlardır.
Beylik uzun bir dönem Osmanlılar ve Safeviler arasındaki rekabetin ortasında kalmıştır.
1514 yılında Osmanlıların Safevi İran’ını mağlup ettiği Çaldıran savaşından sonra, Bitlis’li Şeref Bey Bitlis’i Safeviler’in bir vasalı olarak yöneten kardeşi Halid Bey’e karşı Osmanlılara ilk katılanlardan biriydi.
Selim’in Kürt danışmanı olan bu beyliğin önemli isimlerinden biri kabul edilen İdrisi Bidlisi’nin diplomasisi sayesinde diğer Kürt Beylikleri Osmanlı’nın şemsiyesi altında birleştirilmiştir.
Bu nedenle Kürt güçleri Osmanlı’nın daha çok güçlenmesini sağlamıştır.
Ortaçağ Kürt tarihinin ana kaynağı olarak kabul edilen Şerefname’nin yazarı Şerefhan Bitlisi Şemsuddin Beyin oğlu ve Şeref Han’ın torunuydu.
Safevi şahı ikinci İsmail tarafından Nahçıvan’a sürgüne gönderilmiş daha sonra 1583 yılında kendisini Bitlis’e emir atayan Osmanlı padişahı üçüncü Murad’ın yanına sığınmıştı.
Bu beyliğin en önemli beylerinden biri de on yedinci yüzyılın ortalarında yaşamış olan Abdal Han’dır.
Abdal Han’ın özerkliği 1655 yılında o sırada Van Valisi olan Melik Ahmed Paşa ile çatışmaya girmesiyle sona ermiştir.
Fransız seyyah Jean-BaptisteTavernier onu en kuvvetli Kürt beyi olarak adlandırmıştır.
Abdal Han Van’daki tüccarlar tarafından Bitlis’teki mallara el koymak ve Ezidilere olan yakınlığı ile suçlandı.
Sonuç olarak Osmanlı Devleti yerel güç iktidar ve çıkar çatışmalarının bir sonucu olarak Bitlis Beyliği’nin özerkliğine son vermiştir.
Baptiste kitabında Bitlis’te yaşayan farklı halklar ve dinlerden bahsetmiştir.
Bitlis’i önemli bir ticaret merkezi olarak adlandırmıştır.
Bitlis’te farklı din ve kimlikten insanların bir arada barış içerisinde yaşamasından övgüyle bahsetmiştir.
Bitlis Beyliği on dokuzuncu yüzyılın sonlarına kadar Ermeniler Kürtler Türkmenler ve Yakubiler’in uyum içinde yaşadığı bir bölgeydi.
On sekizinci yüzyılda nesiller arası çatışma nedeniyle beyliğin yöneticileri sık sık değişti.
Sonunda on dokuzuncu yüzyılın başlarında Bitlis Muş Beyliği’nin bir parçası oldu ve emirler yöneticilik konumlarını kaybettiler.
Bernamegeh Türkçe
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!