Celâl Temel
Celadet Ali Bedirxan (1893–1951)
26 Nisan 1893’te, Suriye Mektele’de doğdu. Emin Ali Bedirxan’ın ortanca oğludur. Babasının görevi dolaysıyla çocukluğu, Selanik, Konya, Isparta, Edirne gibi yerlerde geçti. İlk öğrenimini çeşitli yerlerde, orta öğrenimini İstanbul’da tamamladı.
Ailenin 1906 Rıdvan Paşa Olayı sonrası sürgünü dolaysıyla çeşitli yerlerde kaldı. İstanbul’a dönüşte Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. Kendi ifadesine göre, Harbiye’ye girip subay olmak istiyordu, annesi engel oldu. Sonra hukuk öğrenimi gördü.
İstanbul’da öğrenci olduğu bir dönemde Türkçülük faaliyetlerinin artması, bir çok Kürd öğrenci gibi onu da etkiledi. 1933 yılında Mustafa Kemal’e gönderdiği mektupta bu durumu şöyle anlatıyor:
“Hatırımda kaldığına göre 10 Temmuz’un ikici seneyi devriyesi henüz idrak olunmamıştı. Bir gün Şehzadebaşı’nda bir tiyatro binasında mühim bir konferansın verileceğini edebiyat öğretmenimizden öğrendik ve bu gibi şeylere meraklı birkaç arkadaşımla konferansa gittik. Sahneye iki adam çıktı. Biri Yusuf Akçura Bey idi. Arkadaşını takdim etti. Bu zat İsmail Gansprınski idi. (Tatar kökenli Osmanlı aydını) Gansprınski Efendi, İstanbul ahalisince anlaşılması müşkül bir Türkçe ile uzun bir konferans verdi. Mütemadiyen Türk’ten ve Gayrı Türk’ten bahsediyordu. Konferans bittiğinde, anlayabildiğimiz şundan ibaretti: ‘Herkes Türk’tür, Türkiye’de başka bir milli unsur yoktur ve olmamalıdır.’ Nasıl bir tesadüftür, o gün aramızda hiçbir Türk talebe yoktu. Benden başka diğer bir Kürd, bir Çerkez, bir Arnavut, bir Gürcü, bir de Rum arkadaşımız vardı. Ertesi gün mektepte aynı arkadaşlarla bir araya geldiğimizde Gansprınski konferansı mevzubahis oldu. Meşrutiyet devriyle inkişaf eden müsavatı hukuk ve hürriyet fikirleriyle suratla temasa gelen dimağımız, Gansprınski efendinin nazariyesini kabul etmiyordu. Bu nazariyat, bize pek aykırı gelmiş, maneviyatımızı adeta isyan ettirmişti.”
Onu çok etkileyen bu olaydan sonra, Kürd mücadelesine çok daha fazla sarıldı. I. Dünya Savaşı sırasında yedek subay olarak Kafkas Cephesi’nde görev yaptı. Bu mektupta, I. Dünya Savaşı sırasındaki, 1916 Kürd Tehciri ve Türk aydınlarının, Kürdler ve Ermeniler hakkındaki görüşlerini de açıklamaktadır
1918’de, Kürdistan Teali Cemiyeti kurucuları arasında yer aldı. Bu dönemde (1919), Mevlânzade Rıfat’a ait Serbesti, Abdullah Cevdet’e ait İçtihad dergileri başta olmak üzere, çeşitli yayın organlarında dikkat çekici yazıları yayımlandı. 1919 yılında, İngiliz Binbaşı Noel’in, Halep’ten Malatya’ya giden ve kardeşi Kamuran Bedirxan ile Ekrem Cemilpaşa’nın da içinde bulunduğu heyete katıldı.
1922 yılında kardeşi Kamuran’la beraber, eğitim amacıyla Almanya’ya gitti. 1922-1925 yılları arasında, Almanya’da zor günler yaşadı, aç kaldığı günler oldu. 1925 yılında zor şartlarda yapılan bir yolculuk sonrasında, ağabeyi Süreyya’nın bulunduğu Kahire’ye ulaştı. Son olarak Suriye’ye yerleşti.
yılında, XOYBÛN cemiyeti kuruluşunda yer aldı. Cemiyetin ilk başkanlığını yaptı. Ağrı Ayaklanması devam ederken ayaklanmaya destek amacıyla güney sınırında yapılan hareketin öncülerindendi. O sırada kısa bir süre Ağrı bölgesine, sonra Tahran’a gidip Suriye’ye döndü.
Bu sıralarda Türkiye’nin, Suriye’nin kontrolunu elinde tutan Fransızlarla antlaşması sonucunda, diğer Xoybûn önderleriyle birlikte Türkiye sınırından uzaklaştırılıp Şam’a sürüldüler. Ağrı Direnişiyle ilgili olarak şunları söylüyor:
“Bu savaş, daha önce yapılan savaşlara benzemiyor. Eskiden beylik gibi şeyler için savaşırdık. Bazen de bir kan davası için. Fakat bugün ülkemiz ve varlığımız için savaşıyoruz. Evet, birkaç yıldır topraklarımızda yapılan savaşın bir amacı var. Yurdumuzu elimizden almayı kafalarına koymuşlar. Tabii bu yurt, bizim beş bin yıldır yaşadığımız yer. O yurt ki birçok dost olmayan ve düşman kimseler barındırmış ama onların bizi almasına izin vermemiş. Yabancılar, şimdiki gibi yurdumuzu elimizden almaya kalkıştıklarında biz sırtımızı bu dağlara veriyorduk. Fakat bugün bizi dağlarımızda bile rahat bırakmıyorlar.”
1932 yılında Xoybûn’un başkanlığından ayrılıp Şam’da ağırlıklı olarak Kürd diliyle ilgili çalışmalar yapmaya başladı. Latin harfleriyle ilk Kürdçe alfabeyi hazırladı ve bu yeni alfabeyi, 15 Mayıs 1932 tarihinde yayımlamaya başladığı Hawar (Çağırı) dergisinde, sonra da Ronahi (Aydınlık) dergisinde kullandı.
1932-1943 yılları arasında Latin alfabesiyle yayımlanan ve 57 sayı yayımlanan Hawar dergisi, Kürdçe yayınında önemli bir etki yaptı. Günümüzde Kürdlerin Latin harfleriyle kullandığı bu alfabedir. Kürd diliyle ilgili çeşitli kitapları yayımlandı.
1935 yılında, kendisi gibi entelektüel olan amcazadesi Salih Bey’in kızı Rewşen Hanım’la (1909-1992) evlendi. Bu evlilikten Sînemxan ve Cimşîd adında iki çocukları oldu. Çocukları, hâlen Güney Kürdistan’ın başkenti Hewler’de yaşıyorlar.
1946 yılında, Kürdlerin tarihiyle ilgili önemli bir çalışma yayımlayan İngiliz subayı Albay WG Elphinston, Celadet Ali Bedirxan’ı iyi tanıyan biri. Onunla ilgili olarak şöyle diyor. “Celadet Bedirxan’ı sevmeyen, ona saygı duymayan birine rastlamadım. O sevimli bir karakter, bilge, sade, yumuşak, buna karşın cesaretli biriydi.”
Bedirxan Ailesi’nde, Kürd ulusal mücadelesine en büyük katkıyı sunduğu kabul edilen Celadet Ali Bedirxan, Şam’da ziraatla uğraştığı bir sırada, 15 Temmuz 1951 tarihinde, kuyuya düşerek bir kaza sonucu öldü. Şam’da yapılan büyük bir törenle, dedesi Bedirxan Bey’in olduğu mezarlıkta toprağa verildi.
BERNAMEGEH
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!