SERAP AKSOY / SEDAT BENEK
KÜRTLERDE ÖNEMLİ BİR KÜLTÜREL BELLEK AKTARIMI OLAN DENGBÊJLİKTE AŞK VE EROTİZM ÜZERİNE BİR İNCELEME
Özet:
Kürtlerin yaşadığı coğrafyanın vermiş olduğu tarihsel arka plan, sosyo-politik, sosyo-psikolojik ve sosyoekonomik sebeplerden ötürü sözlü kültürün gelişmesine olanak tanımıştır. Bu sözlü kültürün en önemli aktarım
aracı da “dengbêjlik”tir. Kürtçe’de deng (ses) ve bej (söyleyen) kelimelerinden oluşun Dengbêj, Kürt tarihi
içinde kendilerine edebi bir anlam biçmiş halk ozanlarına verilen addır. Dolayısıyla Dengbêjler, Kürtlerin yaşadığı
coğrafyanın acılarını, hüzünlerini, sevinçlerini, sosyalpolitik- psikolojik ve ekonomik durumlarını, aşklarını ve
özlemlerini klamlarıyla aktarırlar. Bu çerçeveden hareketle çalışmanın amacı ise; Kürtlerin yaşadığı coğrafyalarda
(Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu) söylenen ezgilerde geçmişten günümüze aşkın ve erotizmin nasıl ele alındığı, nasıl tasavvur edildiği ve ne şekilde dile getirildiğini ortaya koymaya çalışmaktır.
Çalışmada yöntem olarak sadece aşk ve erotizm kavramlarının incelenmesi ile sınırlandırılmış olup, örneklem ise, farklı coğrafyalarda olmak üzere Şakiro (Erzurum), Miradê Kinê (Dargeçit-Mardin), Mehemdê Fare (Diyarbakır), Karapetê Xaço (Muş) ve söz konusu dengbêjlerin söyledikleri 5 klamın incelenmesi oluşturmaktadır. Araştırmada elde edilen en önemli sonuç, Kürtlerde tabu gibi görünen aşk ve erotizm gibi duyguların çok açık ve yoğun bir şekilde klamlar aracılığıyla nasıl söylendiği/yakıldığı ve bu yolla da nasıl meşrulaştırıldığı bulgusudur. Buna ek olarak Dengbêjlikte erotizmi, cinsel arzuları ve duyguları ifade etmek için çok güçlü şiirsel bir dil kullanıldığı da saptanmıştır.
Bu çalışmada, Kürtlerde bir sözlü kültür aktarımı olan dengbêjlikte aşk ve erotizm öğeleri incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmada farklı coğrafyalarda olmak üzere seçilen Şakiro (Erzurum), Miradê Kinê
(Dargeçit-Mardin), Mehemdê Fare (Diyarbakır) ve Karapetê Xaço (Muş) Kürt coğrafyasında dengbêjliğin pirleri olan ve ezgileri dilden dile dolaşan ünlü dengbêjlerdir.
1.1. Araştırmanın Amacı
Kürtlerin yaşadığı coğrafyaların tarihsel arka plan, sosyo-politik, sosyo-psikolojik ve sosyo-ekonomik sebeplerden ötürü sözlü kültürün gelişmesine olanak tanımıştır. Bu sözlü kültürün en önemli aktarım aracı da “dengbêjlik”tir. Kürtçe’de deng (ses) ve bej (söyleyen) kelimelerinden oluşun Dengbêj, Kürt tarihi içinde kendilerine edebi bir anlam biçmiş halk ozanlarına verilen addır. Dolayısıyla Dengbêjler, Kürtlerin yaşadığı coğrafyaların acılarını, hüzünlerini, sevinçlerini, sosyal-politik-psikolojik ve ekonomik durumlarını, aşklarını ve özlemlerini klamlarıyla aktarırlar.
Bu çerçeveden hareketle çalışmanın amacı ise; Kürtlerin yaşadığı coğrafyalarda (Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu) söylenen ezgilerde geçmişten günümüze aşkın ve erotizmin nasıl ele alındığı, nasıl tasavvur
edildiği ve ne şekilde dile getirildiğini ortaya koymaya çalışmaktır.
1.2. Araştırmanın Önemi
Bu çalışmada, sözlü geleneğin bir ürünü olan dengbêjlik geleneğinin
Kürt toplumundaki yeri ile dengbêjlikte kullanılan iki önemli öğenin (aşk
ve erotizm) icra edilen sanattaki yerinin ne olduğu saptanmaya çalışılmış
olması oldukça önemlidir. Nitekim yapılan literatür taramasında
dengbêjlikte aşk ve erotizm konularının ele alınmadığı ve hatta neredeyse
hiç olmadığı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bu çalışma, bu konularda yapılan
ilk çalışmalardan birisi olması ve bundan sonra bu konularda yapılacak
çalışmalara ışık tutacak olması ayrı bir önem arz etmektedir.
1.3. Araştırmanın Yöntemi
Çalışma sadece aşk ve erotizm kavramlarının incelenmesi ile
sınırlandırılmıştır. Çalışmanın örneklemini; farklı coğrafyalarda olmak
üzere Şakiro, Miradê Kinê, Mehemdê Fare , Karapetê Xaço ve söz konusu
dengbêjlerin söyledikleri 5 klamın incelenmesi oluşturmaktadır.
Araştırmada kuramsal temelleri oluşturabilmek amacıyla yerli ve
yabancı kaynaklar taranarak bir literatür taraması yapılmıştır. Ayrıca bu
çalışma, betimsel bir çalışma olup, sesli ve yazılı kaynak tarama modeli
kullanılmıştır. Bu yöntemle dengbêjlikte aşk ve erotizmin kullanım
durumu tespit edilmiş, betimlemeye, açıklamaya ve tasvir edilmeye
çalışılmıştır. Genel olarak çalışma nitel bir çalışma olup, bu çerçevede
araştırmaya konu olan dengbêjlerin klamları üzerinde düşünülmüş ve
kılamların içeriğindeki kodlar analiz edilmeye çalışılmıştır.
Araştırmada göreceli olarak Kürtlerde tabu gibi görünen aşk ve
erotizm duygularının çok açık ve yoğun bir şekilde klamlar aracılığıyla
nasıl söylendiği/yakıldığı ve bu yolla da bir şekilde nasıl meşrulaştırıldığı
içerik analizi ile ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Araştırmada konunun iyi anlaşılabilmesi için öncelikle “bellek” ve
“dengbêjlik” kavramlarının açıklanması gerekmektedir. Dolayısıyla
çalışmada, öncelikle bellek ve dengbêjlik kavramları açıklandıktan sora
inceleme kapsamına alınan 4 dengbêjin klamları incelenmeye alınmıştır.
2. Kültürel Bellek ve Dengbêjlik
Bellek çok yönlü ve sınırları geniş olan bir kavramdır. Toplumsal
anlamda kültürel bellek, bir toplumun ortak deneyimleri sonucu oluşan
bilgiyi, birikimi içerir. Burada belleğin vurgulanmaya çalışılan kısmı genel
olarak bir metine dayanmayan, yazılı davranış kılavuzlarının yardımıyla
değil kültürel bir çerçevede öğrenilmiş davranışlar, taklit etme geleneğine
bağlı olarak gelişen mimetik bellek ve ritüel edimin geniş sınırları içinde
bedensel devinimle ortaya çıkan durumlardır (Murtezaoğlu, 2012:344-
345). Yazılı olmayan metinler, görsel ürünler, gelenekler, inanışlar bellek
aktarımına yardımcı olmaktadır. Yazılı olmayan davranışlar, toplumsal
değer yargıları ve normlar aracılığıyla nesilden nesile aktarılır ve bir
toplumun belleğini oluşturur.
En yalın haliyle bellek; anlatılara dayalı, yakın ve uzak geçmişe dair
anımsamalardır. Mekâna bağlı ve/veya ona dair bir hatırlama eylemidir.
Bireyin bir özelliği olarak düşünülebilir, ancak bellek toplumsal bir boyut
da taşımaktadır. Çünkü toplumlar, onları oluşturan bireylerin bellekleriyle
şekillenir (Doğu ve Deliğöz, 2017:546). Bireysel bellekte yer alan bilgiler
içinde yaşanılan toplumun aktarımlarıyla gelişir. Bireyin toplumda zaman
içerisinde kazandığı bilgi ve deneyimler belleğin şekillenmesine neden olur.
Toplumsal yaşamda algılanan her unsurun anlam kazanması
bellekte yer alan yaşanmışlıklar ve bilişsel, duyuşsal kazanımlarla
ilgilidir. Algılananı hatırlanan kılan, belirli bir kültürel çevrede yaşayan
bireyin daha önceki yaşanmışlıkları ile öğrendiklerini ilişkilendirebilme
becerisidir. Bu bağlamda bireye ait olan belleğin içeriğini belirleyen
içerisinde yaşadığı kültürel ortamdır. Bellek, yaşamın tamamına yayılmışı
bir alıntılamalar zinciridir. Bu kültürel ortam içerisinde yaratılan ortak
değerler, semboller ve bu sembolleri anlama ve anlamlandırabilmede
kültürel bellek taşıyıcıları olarak nitelendirilen kişilerin etkisi büyüktür(Odacı, 2015:130).
Birey acısından bellek, kişinin çeşitli grup belleklerine katılımı sonucu
oluşan çok katmanlı bir yığışımdır, grup acısından ise bu bir dağılım
sorunudur, içinde yani üyeleri arasında dağıttığı bir bilgidir. Hatıralar
gerek birey için, gerekse grup çerçevesinde birbirini destekleyen ve
belirleyen unsurlardan oluşan “bağımsız sistemlerdir”. Halbwachs bu
nedenle, bireysel belleği her zaman sosyal bir olgu olarak görse de, bireysel
ve toplumsal bellek arasındaki farkın altını çizer. Bu bağlamda bireysel
olan, çeşitli grupların ortak belleğinin mekânı olarak toplumsal bellekle
kurulan benzersiz ilişki ve bu ilişkilerin her birinin kendine özgülüğüdür.
Daha dar anlamda bireysel olan sadece algılardır, anılar değil. Çünkü
“algılar vücudumuzla sıkı ilişki içindedir”, anılar ise kaçınılmaz olarak
“içine girdiğimiz çeşitli grupların düşüncesinden kaynaklanırlar.” (Akt.
Assman, 1997:45-46).
Halbwachs, hatıraların iki şekilde düzenli hale geldiğini ifade eder;
ya onları kendi bakış açısıyla değerlendiren belirli bir insan etrafında
toplandıklarını veya kısmi imgesi oldukları büyük veya küçük bir grubun
içinde dağınık bir şekilde var olduklarını düşünmektedir (Halbwachs,
2018:63). Bu açıdan Halbwack bireysel belleğin aynı zamanda kolektif
bellek ile şekillendiğini ima etmektedir. Bu açıdan belleğin şekillenmesinde
etkili olan önemli bir kısım da sosyal ilişkilerdir. İnsanlar sosyal bir
varlıktır ve deneyimler belleği şekillendiren bir unsurdur.
Halbwachs, bireysel belleğin bireyin kendisi tarafından icat etmediği
ama parçası olduğu ortamdan ödünç aldığı kelimeler ve fikirler gibi
araçlar olmadan işlenemeyeceğini belirtmektedir (Halbwachs, 2018:64).
Bireysel hafıza tek başına bir anıyı canlandırmada yetersiz kalmaktadır,
başkalarının katkısı ile bu yeterliliğe ulaşabilir. Daha açık bir ifade ile
birden çok kişinin genelde de bir toplumun hareketlerini, düşüncelerini
ve duygularını etkileyen hatıralar kolektif hafızanın bir ürünüdür. Bellek
sosyal olgular tarafından inşa edilir.
Her kolektif bellek, zaman ve mekân içinde sınırlı bir gruptan destek
alır (Halbwachs, 2018:103). Bu kapsamda belleğin, bir topluluğa bağlı
olmayı niteleyen bir yanı vardır. Kişinin tek başına, kendi kendine
varoluşunun dışında bir grupla, toplulukla olan ilişkisi ve bu ilişkinin
ortaya çıkardığı bakış açısı, ortak değerler dizgesi ile oluşan bir bellek
ve hatırlama biçimidir. Michale Schudson da, Halbwachs gibi belleğin
kolektif bir olgu olduğunu ileri sürer: “Bellek toplumsaldır. Toplumsaldır,
çünkü öncelikle bireysel insan zihinlerinden çok kurumlarda; kurallar,
kanunlar, standartlaşmış uygulamalar, kayıtlar halinde yani bir dizi
kültürel pratiklerle, kurumlara yerleşmiş ve yerleştirilmiştir (Akt.
Doğu ve Varkal Deligöz, 2017:546).
Toplumsal yaşamda algılanan her unsurun anlam kazanması bellekte
yer alan yaşanmışlıklar ve bilişsel, duyuşsal kazanımlarla ilgilidir.
Algılananı hatırlanan kılan, belirli bir kültürel çevrede yaşayan bireyin daha
önceki yaşanmışlıkları ile öğrendiklerini ilişkilendirebilme becerisidir. Bu
bağlamda bireye ait olan belleğin içeriğini belirleyen içerisinde yaşadığı
kültürel ortamdır. Bu anlamda bellek yaşamın tamamına yayılmışı bir
alıntılamalar zinciridir. Bu kültürel ortam içerisinde yaratılan ortak
değerler, semboller ve bu sembolleri anlama ve anlamlandırabilmede
kültürel bellek taşıyıcıları olarak nitelendirilen kişilerin etkisi büyüktür
(Odacı, 2015:130).
Assman, kültürel belleğin özel taşıyıcıları olduğundan bahseder. Şaman,
şair, din adamı vb. toplumsal bellek temsilcileri olarak geleneksel yapı
içerisinde yerlerini alırlar. Sözlü kültür ortamında çok farklı görevlerle
kültürel belleği taşıma ve aktarma işlevini hafızanın yol göstericiliği
ve sözün rehberliğinde gerçekleştiren bireyler; yazılı ve elektronik
kültür ortamının yeni araçlarının rehberliğinde (yazı, kayıt teknolojileri
vb.) geçmişte gördüğünden daha farklı işlevlerle gerçekleştirirler. Bu
ortamların araçları, öğrenme ve bilgi aktarımı üzerinde etkili olurken
bireyin hafızasına yerleşen bilgilerin hatırlatılması ise yine belleğin
yüklendiği aslî rol ile gerçekleşir. Bellek hatırlatıcı rolünü farklı kültürel
ortam araçları içerisinde büründüğü yeni şekliyle gerçekleştirmeye
başlar (Akt.Odacı, 2015:130).
Sözlü kültürü zengin olan topluluklarda kültürel belleğin aktarıcıları
toplumda önemli rolü bulunan bir takım kişiler tarafından gerçekleştirilir.
Bu bağlamda Kürt toplumunda dengbêjler bu rolü üstlenmektedir.
Dengbêjler icra ettikleri sanatıyla içinde yaşadıkları toplumun geçmiş
ile ilişki kurmalarını sağlarlar. Dengbêjler, toplumda önemli bir kültür
aktarıcısıdırlar. Kilamlarında serpiştirdikleri tarihi, kültürel ve sosyolojik
olaylar ile toplumun belleğini canlı tutmada önemli bir yere sahiptir. Taş’a
göre dengbêjlik geleneği, bellek kavramı çerçevesinde ele alındığında
Kürtlerin kolektif belleğinin önemli bir kısmını içerdiği görülecektir. Hem
bireysel belleğin kişisel yaşantılarla örülü yapısı hem de kolektif belleğin
toplumsal olay ve olgularla oluşan bütünlüğü, dengbêjlik geleneğinde
sesini bulmuştur. Dilin canlılığıyla ve kendine has tadıyla devamlılığı ve
tüm kültürel varlığın aktarımı konusunda Kürt toplumunun belleğini canlı
tutmuş ve olası bir unutma eyleminin önüne geçmiştir (Taş, 2015:11).
Çok eski yıllardan beri Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da doğan çocuklar
şimdikilerin aksine anne ve babalarının yavaş yavaş mırıldandıkları
hikâyelerle büyüdüler. Eski düğünler sazsız sözün birikim olduğu topluca
söyleyiş biçimlerine sahne olurdu. Bu bölgelerin kültürel durumu ile
ilgili yeterince yazılı belge bulunmamaktadır. Buna karşın sözlü kültüre
dayanan bilgi çok fazladır. Bu sözsel bilgilerin taşıyıcılığını genellikle
dengbêj denilen hikâye anlatıcıları üstlendiler (Özağaçhanlı, 2012:788-789).
Dengbêjler, yıllar boyu bireyin ya da toplumun hafızasında yer eden
acıyı, sevinci, özlemi, öfkeyi, övgüyü, coşkuyu, gizli sevdaları, kavgaları,
ihanetleri, yiğitlik ve kahramanlıkları, gülü ve çiçeği, hasreti, savaş haini,
çatışmayı, sürgünlüğü, yalnızlığı, kısacası insana özgü tüm duygulanımları
belleğine katarak kendi sesiyle bir eden müthiş bir hafızaya sahip hikâye
anlatıcılarıdır. Bu gelenek kuşaktan kuşağa aktarılarak toplumsal belleğin
devamlılığını sağlamıştır (Cebe, 2012:1155). Bu açıdan dengêjler,
toplumsal hafızayı sürekli canlı tutmuşlardır.
Dengbêjler folklorik yapının direği olan sözel edebiyatın taşıyıcısı
konumundadırlar. Üstünde yaşadığımız bu coğrafyanın topraklarında
yaşayan halkların acılarını, sevinçlerini, aşklarını çıplak sesleriyle dile
getirir dengbêjler. Dengbêj anlatımlarında tarihi olaylara da rastlamak
mümkündür. Dengbêjlik gerçek bir sanattır. Gerçekliğini içinde yaşadığı
toplumlardan alır. Sözlü edebiyat ürünü olan dengbêjlikte kuşaktan
kuşağa aktarılan bilgiler de mevcuttur.
Yazıyla yeterince tanışmamış alan toplumların merkezlerden uzak
kesimlerinde ortak kültürel miras ve birikimler, sözlü k ültür ortamı
içerisinde üretilirdi. Geleneksel Kürt toplumunun ortak hafızası ve vicdani
dengbêjlerdi. Sözlü kültürün icracısı alan dengbêjler, milletin hafızasını
aktaran bellek konumundaydılar ve toplumsal hayatta gerekli olan bilgiyi
dağıtan ve aktaran konumunda olup, sosyal ve siyasi ihtiyaca göre tiplere
ayrılarak kültürün, yayılımını ve sürekliliğini sağlama noktasında işlevler
üstlenmişlerdi (Deveci Bozkuş, 2011:101).
Dengbêj kendine has belli bir makamla hikâyesini anlatır. Dengbêjler
söyledikleri hikâyeyi sesli ezgilerle makamlandırıp söylerler bu yönüyle
diğer hikâye anlatıcıları ile ayrılmaktadırlar (Uygar, 2009:27). Dengbej’lik
(sesle anlatan) sözlü kültürün yaşaması, paylaşılması ve aktarılması için
güçlü bir anlatı ve aktarım formudur. Hafızasında taşıdıkları ile yaşadıkları
yerlerde saygınlıkları olan Dengbej’ler toplumsal hafızanın taşıyıcıları
oldukları gibi, tanıklıkların da kendilerine özgün güçlü anlatı biçimleri
ile şekillendirip geleceğe taşımış kimselerdir. Bu anlamda diyebiliriz ki
toplumların gelecek düşlerinde tanıklık ve taşıyıcılıkları ile yer edinmiş
mesel-hikâye anlatıcılarıdır Dengbej’ler (Yüzbaşı, 2012:10).
Kürt toplumunda dengbêjler sanatlarını icra ederken çoğunlukla
herhangi bir müzik aleti kullanmazlar. Temalarını ise genellikle toplumun
duygu ve düşüncelerinden alırlar. Dengbêjlik sonradan öğrenilmesi
mümkün olmayan daha ziyade doğuştan yetenek gerektiren bir sanattır
(Deveci Bozkuş, 2011:101-102). Dengbêjlerin ezgili anlatımlarına klam
denir. Klam’da enstürman daha az kullanılır. Dengbêjlik daha çok çıplak
sesle yapılır ve saf, duru sesleri ile sanatlarını icra ederler.
Dengbej’lerin anlattıkları hikâyeler konuları itibarı ile farklı
kategorilere ayrılmaktadır. Heyranok denilen aşk şarkıları, Klamén dilan
denilen düğün, halay şarkıları, payizok denilen güz mevsimini, yayla
dönüşünü anlatan klamlar, savaş, kahramanlık anlatan Lewıké siwaran ve
ağıt mahiyetinde olan lawıj klamları Dengbej’lerin genellikle söylemeyi
tercih ettikleri klamlardandır. Söz konusu isimlendirmeler bazen yöreler
arasında değişiklik göstermektedir (Yüzbaşı, 2012:23). Dengbêjlikte
konular oldukça çeşitlidir. Kürt kültürüne ait tarihi olayları, aşkları,
savaşları, acıları anlatan ozanlar, geçmişin taşıyıcısı, geleceğin aynasıdır.
Dengbêjler yüzyıllar boyunca anlattıkları hikâyelerle Kürt edebiyatını
canlı tutmuş, Kürt kültürünün yayılmasında aracı olmuşlardır.
Dengbêjler farklı coğrafyalarda kendilerini göstermişlerdir. Serhad
Bölgesi’ne (Kars, Ardahan, Iğdır, Ağrı, Muş, Erzurum ve çevresi)
dengbêjlerin ana üssü denilebilir. Bu bölgenin, özellikle yüksek alanları
ve iklim koşullan dengbêjler için ilham kaynağı olmuştur. Serhad
Bölgesi’nde yaşayan dengbêjlerin, klamının melodik ritmi daha hızlı
ve diktir. Şakiro bu dengbêjlerin başında gelir. Mardin yöresinin şive
farklılığıyla burada sanatlarını icra etmiş dengbêjleri klamları daha
yavaştır. Huseyne Fare buna örnek gösterilebilir. Diyarbakır yöresinde
ise daha akıcı bir makam vardır. Bu makamın ritmi yumuşak olup Serhad
dengbêjlerinden sonra önde gelen önemli dengbêjlere sahiptir. Daha
önceki kadın dengbêjlere stranbej dendiği gibi ilk kez bu yörede bir kadın
için dengbêj sıfatı kullanılmıştır. Batman yöresinin klam makamları ise
Serhad ve Diyarbakır yöreleri makamının ortasındadır. Bu özelliğiyle her
şivenin klamlarını ahenkli bir şekilde dillendirebiliyorlar. Mezopotamya
coğrafyasında doğan dengbêjlik burada sınırlı kalmamıştır. Diğer yandan
özellikle, Ermenistan, İran, Irak, Suriye, Rusya (eski adıyla Sovyetler),
Avrupa ve daha dünyanın birçok yerinde dengbêjler sanatlarını icra
etmişlerdi (Özağaçhanlı, 2012:789-790).
Bilindiği gibi müzikle toplumun önemli bir bağı vardır. Müzik, içinde
yaşanılan toplumun ortak değerleriyle yoğrulur ve gelişir. Bu yüzden
üretildiği toplumun yaşam tarzı, uğraşları ve tarihi ile ilgili önemli
ipuçları verir. Dengbêjlik de Kürt coğrafyası hakkında önemli bilgiler
sunmaktadır. Dengbejlik kültürü Kürt edebiyatında ve müziğinde çok
eskiden beri yer alan öğelerden biridir. Ağıtlarını, aşklarını, hikâyelerini,
masallarını, tarihlerini dilden dile yüzyıllar boyunca ezgileriyle günümüze
kadar aktarabilmişlerdir. Dengbêjler aynı zamanda Kürt dilini yaşatıp
geçmişten geleceğe aktaran bir köprü konumunu üstlenmiştir. Bu açıdan
dengbêjlerin Kürt dilini yaşatma konusunda önemi büyüktür. Kürt dilinin
uzun yıllar yasaklanmasına rağmen dengbêjler, sanatlarını Kürtçe icra
etmişlerdir. Bu sayede Kürt dilinin korunup devamlılığının sağlanmasında
katkıları büyüktür. Dengbêjler sesiyle bu coğrafyaya hayat vermiş halk
ozanlarıdır. Dengbêjler, Kürt kültürünün aktarımının yılmaz taşıyıcıları,
üreticileri ve muhafaza edicileridir.
3. Kültürel Bellek Kapsamında Dengbêjlikte Aşk ve Erotizm
İmgesi
Erotik kelimesinin kökeni Yunancadır. Yunanca eros, sevi=Latince
eroticus, Fr. Erticus, Fr. Ertique: seviyle ilgili, seviyi anlatan Erotizm,
özdeksel sevi anlamında kullanılır. Sevisellik, güzel duygusal coşkuyu da
dile getirir. Erotizm, ruhla yaşamı cinsel edinimle ilişki haline getirmesi
bakımından, hayvan cinselliğinden ayrılır. Fakat insanların, cinsellik
etkinliğinin kesin biçimde erotik olduğunu sanmak yanlıştır. Cinsel
etkinlik hayvani içgüdülerden kurtulduğu zaman erotiktir (Özgenç,
2012:11). Burada karıştırılmaması gereken şey, insan erotizminin hayvan
cinselliğinden farklı oluşudur. Çünkü insan erotizmi, insanın iç dünyası ile ilgilidir.
Bataille’ye göre Erotizm, insanın iç hayatının bir yönüdür (Bataille,
1986:29). Cömert’e göre ‘Erotizm’ bir şey değildir: ‘Nesne’ değildir.
Bu yüzden işaret edilemez. Ancak yorumlanabilir. Bir anlatım şekli de
değildir: Estetik anlam ve değer kazandırmasıyla gerçekliği tinsel şekilde
ifade eden bir ‘varolan’dır. Kavram olarak, tutkusal düşüncenin imgede
canlandırılması bir şeyin yerine geçmesi, onu temsil etmesi, yani ‘erotik
soyutlama’ biçimidir (Cömert, 2010:2). Tutkunun imgede canlanmasını
beraberinde erotik soyutlamayı da getirmektedir.
Gençel’e göre Erotizm, cinsel aşk tutkusunu anlatan bir kavramdır.
Salt bedensel bir tutkuyu değil, bunun aşkla, iki karşı cinsin bütünleşme
isteğiyle bileşimini dile getirir. Bu anlamda insanların cinsel aşka yönelmiş
duygusal-ruhsal tutum ve davranışlarının bütününü kapsar (2006:1).
Düşünce, duygu, olay ve hayalleri güzel ve etkili bir biçimde anlatan
edebiyat sanatı, hayatın her alanını olduğu gibi, cinsel duygulanımları,
cinsel istek ve tutkuları ve cinsel eylemi de yapıtlarda işlemiştir. Erotizm,
sadece bedensel bir eyleme ve kaba saba anlatıma indirgenmediğinde,
kadın-erkek ilişkileri açısından her dönemde edebiyatın ana konularından
biri olma özelliğini sürdürecektir (Gençel, 2006:1).
Erotizm birçok sanat dalında kendini göstermektedir. Fakat müzikte
erotizm ile ilgili çalışmalar oldukça azdır. Taylor’a göre çağlar ve
kültürler arasında, müziğin cinsel cazibeye olan ilişkisi zevk, erotizm
ve arzuyu çağrıştırmak gibi iyi kurulmuş bir kapasitesi bulunmaktadır.
Müziğin cinsel dürtüleri ve arzuları uyandırıp onu kanalize etme gibi
bir yeteneği de vardır. Müzik aynı zamanda kodlanmış cinsel imaları da
iletebilir (Taylor, 2011:1). Erotizm kodlanmış ve birden fazla düzeyde
müzik deşifre edilebilir. Bir besteci, erotik arzuları, müzikal sesi ve
yapıları biçiminde kodlayabilir; bir söz yazarı erotizmi düzyazıda dolaylı
olarak veya açıkça kullanabilir; bir sanatçı, jest, kostüm veya sesin,
parmakların, nefesin ve bedenin belirli bir regülasyonu yoluyla erotik
niteliklerle bir performans sergileyebilir; ya da bir dinleyici, belirli bir
müziği erotik olarak yorumlayabilir (Taylor, 2011:12). Bu bağlamda
dengbêjlikte de erotizm konusunu incelemek önemlidir. Çünkü her
dengbêj, içinde yaşadığı toplumun bir başka duygusunu yansıtır, açığa
çıkarır. Dengbêjlikte insan yaşamında önemli olan aşk, sevda, sevgi ve
insanoğlunun en temel, vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri olan cinselliği
“erotizm” imgeleriyle harmanladıkları da görülmüştür. Söylenen bazı
klamlarda aşk ve beraberinde erotik imgeler bazen tüm çıplaklığıyla
aktarılırken, bazen de örtük bir şekilde ifade edilmiştir. Dengbêjlikte
özellikle aşkı konu alan klamlar incelendiğinde erotik öğelere sıkça
rastlanır özellikle bu klamlarda kadın göğsü/memesi (sîng, memik, pésîr,
çîçik) ve sevilen kadının bedensel özellikleri karakterize edilir. Bu durum,
pornokrafik yaratılardan uzak bir şekilde ele alınır bedenin doğal bir
yapısı olarak kimi zaman çekincesiz bir şekilde ezgilerle ifade edilir.
3.1. Şahê Dengbêjan
Serhat Kürtlerinin önemli bir dengbêji olan ve Kürt halkı tarafından “Şahê
Dengbêjan (Dengbêjlerin Şahı)” olarak adlandırılan Şakiro, klamlarında
yiğitlik, ceng, tarihi olaylar, bölgesel sorunları dillendirmesinin yanında
erotizmi de yoğun bir şekilde kullanır. Şakiro’nun klamlarında kadın
bedeni açıkça betimlenmektedir. Aşağıda yer alan klam Şakiro’ya aittir:
Hey bêbexto tu nizanî Hey bahtsız sen bilmiyor musun
Heya dinya xweş û ava be, Dünya güzel ve var oldukça
Taxima sing û berê min keçikê, Benim gibi bir kızın göğüs ve gerdanı
Li meydana lo xezina te ye. Bu meydanda senin hazinendir
Heylo li min heylo li min delîlo…”1 Vay başına vay başıma oy delîlo
Burada “sing û ber” şeklinde ifade edilen şey, kadının göğüs ve
gerdanıdır. Göğüs ve gerdanın hazine gibi değerli görülmesi, önemli
olmasından ileri gelmektedir. Yalnız klamda kadın erkeğe karşı bu
sözleri söylemektedir. Yani dünya var oldukça benim gibi bir kızın göğüs
ve gerdanı senin hazinendir diye seslenmektedir. Bir başka klamda da
Şakiro, benzer şekilde memik (meme) sembolünü kullanmıştır.
“… “…
Ez ji we ra sond bixwim, Size yemin ederim ki,
Bi sonda qesemê, Yemin billah,
Gava destê xwe diavêjime nava zer memika, Ellerimi sarı göğüslerinin arasına attığımda
Teze hêşîn bûne di cihê xwe da Yerinde daha yeni yeni yeşermişti
Fenanî hêjîra, hejîrê bejî.”2 Tıpkı incir gibi, yaban inciri
Bu klamda da Şakiro kadının bedenini “memik (göğüs)” açık bir
şekilde tarif etmiştir. Göğüslerini sarı rengine benzetmesi, kadının buğday
tenli olabilme olasılığını göstermektedir. Ayrıca burada kadın göğsünün
yeni yeşermiş bir incir ile sembolize etmesi ise, kadının genç olduğunu,
göğüslerinin henüz yeni olgunlaşmaya başladığını göstermektedir.
Şakiro klamlarında erotizmi örtük değil, açık bir şekilde işlemiştir.
Şakiro klamlarında erotik vurguyu cüretkâr bir şekilde aktarmaktadır.
Hiçbir şekilde toplumsal çekince ve kaygıya varmadan kadın bedenini
tasvir etmektedir. Öyle ki yukarıdaki klamda “Ellerimi sarı göğüslerine
attığımda yerinde daha yeni yeni yeşillenmişti ” şeklindeki ifadeleri
sadece beden tasviri değil, aynı zamanda dinleyicilerin ya da okuyucuların
zihninde cinsel birleşme imgeleri yansıtmaktadır. Şakiro, sadece bedenin
bir parçasını tarif etmemiş, aynı zamanda dokunma duyusunu da klamında
devreye sokmuştur. “Ellerimi sarı göğüslerinin arasına attığımda tıpkı
incir gibiydi” sözleri ile dokunma duyusuyla algılanan bedenin bir parçası
ifade edilmiştir.
3.2. Huseyne Fare
Yine önemli bir dengbêj olan, Diyarbakır’ın bir köyünde doğan dengêj
Huseyne Fare’nin seslendirdiği “Têlî” erotik öğelerin yoğun olarak
kullanıldığı bir klamdır. Klam elbette ki bir aşkı anlatmaktadır. Klamda
sevgiliye özlem, aşkın yoğun bir şekilde ifadesi, kavuşamama gibi temalar
yer alırken kimi yerinde erotik öğeler açık bir şekilde vurgulanmıştır.
“…
Wez ê bang dikim dibêjim Têlî Seslenerek diyorum Têlî
Lê lê Têliyê malxerabê Lê lê evi yıkılasıca Têli
Wele tu hur î boz î beyaz î Vallahi sen katıksızsın, bozsun, beyazsın
Xalis î muxlis î Halissin, muhlissin
Beytul emîn î tu kihêl î Beytul eminsin, küheylansın
“…
Çavê wan reş e Gözleri kara
Brûyê wan ê leglegî ne Kaşarı leylek misali
Dev û lêvê wan tenik e Ağzı ve dudakları incecik
Mîna pelê kaxizê cixarê spî ne Tütün kağıdı gibi beyaz
Bikum û kolos û temezî ne Başında yazması
Min ê bala xwe bida Baktım/Yöneldim
Taximê sing û bere van karîxezalan Göğüs ve gerdanı ceylanın göğsü gibi
Serê memikê wan sor e Göğüs uçları aldır
Qoratê memikê wan spî ne Etrafı beyaz
Mîna sêvê Meletiyê Malatyanın elmasını andırıyor
Hinarê Dêrikê deqdeqî ne Dêrik’in narları gibi tane tane
Mîna gazocaxiyê ceryanlî ne Gaz ocağı misali ışıldıyor
Zincîrê dorê xalis î muxlis î Boynundaki zincirler halis ve muhlis
Yadê zêrê zer î Reşadî ne Reşadi altınınıdır, sapsarı
Lo lo rebiyo qurbano Lo lo kurban
Wez ê aşiq û sewdaliyê Ben aşık ve sevdalıyım
Bejn û bala a ortê me Ortadakinin endamına…”3
Dengbêj Huseyne Feri yukarıdaki klamında sevdiği kadının bedenini
bütüncül şekilde aktarmıştır. Kaşı, gözü, dudakları ve göğsünü tarif eden
bu klamda kadın bedeni kusursuz bir şekilde aktarılmıştır. Beden parçalar
halinde değil de sevilen kadının bedenine ait tüm detaylar bütüncül bir
yaklaşımla ifade edilmiştir. Herhangi bir mahremiyet kaygısı taşımayan bu
klam, “öteki beden”e karşı duyulan arzunun açığa çıkışını göstermektedir.
Klamın bütünü dinlendiğinde ise bazı yerlerde sevdiği kadına isyan
içeren cümleler kullanılmıştır. Feri, “Îsal sala hefta û heşta ye dile min
kete te, çima tu yê xwe jimin vedişêrî ” derken, sevdiği kadına karşı yedi
sekiz yıl boyunca ilgi duyduğunu fakat kadının kendini ondan sakladığını
ifade eder. Yani kadın sevdiği adama karşı çekingendir, fakat seven taraf
aşkını cinsel yönden uç bir anlatımla dile getirmektedir. Bu durum bizi
şöyle düşünmeye sevkedebilir; ya adam kadına gerçekten hiçbir zaman
ulaşamamıştır ve arzusu tamamen zihninde kalıp klama dökülmüştür, ya
da her iki taraf birbirine karşı aşk besliyordur ve toplumsal çekincelerden
dolayı sevgisini açıkça yaşayamıyordur veyahut bu hikâyede seven,
arzulayan sadece tek bir kişidir…
3.3. Mirade Kine
Yine aşağıda analize değer bulduğumuz klam Mardin’in Kerboran/
Dargeçit ilçesinde uzun yıllar klam söyleyen Mirade Kine’ye aittir.
3 Dengbej Huseyne Fare Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=u_v23aVAr3M
Miradko, kemençe çalıp klamarını dillendiren ünü bölge dışına taşmış
ve dengbêjliğe ilgi duyan hemen hemen her Kürt tarafından dinlenen bir
dengbêjdir.
“Yar yeman, yar yeman, yar yeman, yar Peyrûza
Lé yeman, lé yeman, yar yeman, lé yaman Peyrûza
Havéna dilé min Peyrûza
Wele méré te pis e
Wellehi méré te pîs e
Memiken te ji devla gûza
Kuro were pé bileyîze
De were pé bileyîze
Ji mexrebé heya sibé
Xwedana memiken min bialisé
Were were havéna dilé min Peyrûza
Peyrûza Peyrûz jiné
Peyrûza Peyrûz jiné
Bejna te ji daré riné
Wey Bejna te ji daré riné
Ez ketime rewşa diné
Ez ketime rewşa diné
Lé mévana mala miné
Wey mévana mala miné
Emaneté min li te bé tu soz nede kesî diné
Her daim li xewna miné
Tu yazîya qalbé miné
Şîrîné yara miné
Kûçiké méré te heye, xwe anîye gurandiné
Yar yeman, yar yeman, yar yeman, yar Peyrûza
Lé yeman, lé yeman, yar yeman, lé yaman Peyrûza
Hayîna dilé min Peyrûza
Peyrûza Peyrûzaké lé Peyrûza Peyrûzaké
Tu bi qedré re her dinya kî
Tu bi gora dé bava kî
Çima tu min mévan nakî
Méré xwe gafil nakî
Devé min li ser ruwakî
Devé min li ser ruwakî
Desté min di wan memikan kî
Çarek izna min bide
Devé min di wan lévan kî
Çarek devé min maç ‘ke
Çarek duduwan wem nakî
Çarek duduwan wem nakî
Seré wan memikan xuya kî
Hey xwezîya min bi wî kesî
Hey xwezîya min bi wî lawî
Xwe di nava memikan dakî”
Türkçesi:
Oy yaman sevgilim, oy yaman sevgilim Peyrûza
Oy sevgilim, oy sevgilim Peyrûza
Yüreğimin mayası Peyrûza
Vallah kocan pistir
Billâh kocan pistir
Memelerin elma misali
De ‘ Delikanlı gel oyna memelerimle’
Gel oyna memelerimle
Akşamdan sabaha kadar
Memelerimin terini yala
Gel yüreğimin mayası; gel.
Peyrûza kutsal kadın
Peyrûza kutsal kadın
Peyrûza Selvi boylum,
Sadece bu dünyayı yaşıyorum
Sadece bu dünyayı yaşıyorum
Misafirim ol
Gel misafirim ol
Ne olur benden başka kimseye söz verme
Hep rüyamdasın
Yüreğimin yazısı
Tatlı sevgilim
‘Beni doğrayın’ diyen köpek bir kocan var.
Oy yaman sevgilim, oy yaman sevgilim Peyrûza
Oy sevgilim, oy sevgilim Peyrûza
Yüreğimin mayası Peyrûza
Peyrûza Peyrûzcuğum oy Peyrûza Peyrûzcuğum
Her iki dünyanın hatırına
Anne babanın başı için
Kocanı gaflete getir
Beni konuk et
Dudaklarını yüzünde gezdir
Ellerimi memelerine daldır
Bir kere izin ver bana
Ağzını dudaklarıma yapıştır
Bir kere dudaklarımı öp
İkinci bir kez istemem
İkinci kez istemem
Meme uçlarını göster.
Keşke ben olaydım
Memelerin içine akan kişinin yerine
Keşke ben olaydım
Memelerinin içine dalan erkeğin yerine
Sadece bu dünyayı yaşıyorum4
Mirade Kine şarkılarında erotizmi yoğun olarak kullanmaktadır.
Yukarıdaki klamda, evli olan bir kadına duyulan arzuyu dile getirmiştir.
“Vallah kocan pistir” “Kocanı gaflete getir” gibi seslenmelerle kadına
duyulan arzunun önündeki engelin kocası olduğu düşünülebilir. Fakat
kadının erkeğe karşı olan ilgisi klamda pek görülmemektedir. Bunun
yerine erkeğin kadına karşı duyduğu aşk, haz ve arzu ön plandadır.
Erkek, kadına karşı duyduğu arzuyu çekincesiz bir şekilde ifade etmekte
ayrıca kadının da bu arzuyu eyleme dökebilmesi için kadın tahrik
4 Uygar, 2014:39-42
edilmektedir. Erkek tarafından sarf edilen “ Misafirim ol” “Gel misafirim
ol” “Ne olur benden başka kimseye söz verme” gibi sözler kadına karşı
duyulan arzunun eyleme geçebilmesi için kadını tahrik etme çabasını
göstermektedir. Yukarıdaki parçada dikkat çeken diğer bir husus da
erkeğin “Sadece bu dünyayı yaşıyorum” diyerek cinselliğinin bu dünya
zevki için yaşanma arzusunu ifade etmektedir.
Bilindiği gibi, İslam dininde zina, homoseksüellik, lezbiyenlik, zoofili
gibi nikâh haricindeki cinsel yakınlaşma ve birlikteliklerin yanında
kişinin evlenemeyeceği gruplar (muharremât) da belirlenmiş ve bu tür
ilişkiler kesinkes yasaklanmıştır. İslam ceza hukukunda bu suçlara farklı
türlerde cezalar takdir edilmiştir (İsra 17/32; Nisa 4/2, 3, 19, 22, 23, 30;
Furkan 25/68; Mümtehine 60/12 Akt.Şeker, 2015:252). Erkek, bu dünya
zevklerini diğer dünya anlayışına karşı seçmektedir ve kadına “her iki
dünyanın hatırına anne babanın başı için kocanı gaflete getir” diyerek
seslenmektedir. Evli bir kadına duyduğu aşkın yanında cinsel arzu diğer
dünyanın korkusuna rağmen açık bir şekilde dile getirilmektedir. Erkek,
öteki dünyanın cezasına, korkusuna ve günahına rağmen arzusunu
bastırmamakta bunu cesurca dile getirmektedir. Burada bireysel arzu
dinsel yasaklara rağmen delinmekte ya da delinmek istenmektedir.
Dini yasaklara rağmen cinsellik klamda kendine meşru bir zemin
bulmuştur. Yine klamda cinsel güdüler toplumsal yasaklara rağmen de
bastırılmamaktadır. Bu durumda aşkın beşeri yanı ağır gelerek fiziksel
birleşme isteği ön plana çıkmaktadır. Fakat bu fiziksel birleşme isteğinin
kadın tarafından istenip istenmediği net olarak anlaşılmamaktadır. Bazı
klamlarda kadın ve erkeğin birbiriyle karşılıklı atışmaları görülürken
burada öyle bir durum söz konusu değildir. Bu durumda yine öteki
klamlarda da olduğu gibi tek taraflı bir arzu göze çarpmaktadır.
3.4. Kerapete Xaço
Erotizm bağlamında değerlendirilecek olan bir başka klam da Kerapete
Xaço’nun seslendirdiği “Zembîlfiroş”tur. Zembîlfiroş, çok zengin bir aileden
gelmesine rağmen, şanı şöhreti bırakıp Silvan civarında bir köye yerleşen
yakışıklı bir delikanlıdır. Yokluk içinde zor bir yaşamı seçip aynı zamanda
yerleştiği köyden fakir bir kadınla evlenip iki de çocuk yapmıştır. Dindar
olan Zembilfiroş, aza kanaat getirerek gece gündüz Tanrıya şükredermiş.
Gençliğinden ve yakışıklılığından utanıp, sürekli yüzünü poşuyla
gizlermiş. Evinin tek gözlü odasında sepetler yapar, şehir şehir dolaşarak
sepetleri satar, ailesini böyle geçindirirmiş. Günlerden bir gün Zembilfiroş
zembillerini yüklemiş Silvan’a doğru yola çıkmış. Bütün sokakları tek tek
dolaşarak çok şatafatlı bir sarayın önünden geçmiş. O sırada beyin hanımı
Gül Hatun balkondan dışarıyı izliyormuş. Gözü, zembil satıcısına ilişmiş.
Tam o esnada sert bir rüzgar Zembilfiroş’un yüzüne sardığı poşusunu
açıvermiş. Silvan Beyi’nin eşi Gül Hatun’un gördüğü bu erkek güzelinin
karşısında yüreğinin kalkıp göklere yükseldiğini hissetmiş5 Hikaye tam
da bu noktadan itibaren başlamaktadır. Kerapete Xaço’nun seslendirdiği
Zembîlfiroş, kadın ve erkeğin birbirleri ile konuştuğu diyaloglar halinde
ilerlemektedir. Klamın Kürtçe ve Türkçe metni aşağıdaki gibidir:
Zembîlfiroş zembîla tîne Sepetsatıcı sepetleri getirir
Delalo zembîla tîne Güzel adam sepetleri getirir
Kolan bi kolan digerîne Sokak sokak gezdirir
Nan û dahnê pê distîne Karşılığında ekmek ve tahıl alır
Zarokan pê ditevrîne Çocukları onlarla doyurur
Gava ew zembîla tîne Sepetleri getirdiğinde
Xatûn li bircê dibine Hatun onu burçtan görüyor
Bi eşqa dil dihebîne Bu aşkla gönlü kaynıyor…”6
Klamın bu bölümünde Mir’in eşi Gül Hatun’un sepet satıcısı adamla
olan karşılaşmaları ve Gül Hatun’un Zembîlfiroş’a olan aşkı başlamaktadır.
Klamın ilerleyen bölümünde ise kadının sepet satıcısına olan sevgisi
arzuya dönüşmekte ve sevgisi erkek tarafından reddedilse de kadın,
Zembîlfiroş’u ikna etme girişiminde bulunmaktadır.
…”
Xatûn : Hatun:
Kuro sêlka vir de bîne Sepetleri buraya getir
Mîr dixwaze te bibine Bey seni görmek istiyor
Buha buha ji te bistîne Sepetleri senden pahalıya alacak
Lawiko ez brîndar im Oğlan ben yaralıyım
5 Kaynak:http://www.arsivakurd.org/images/arsiva_kurd/kovar/esmer/esmer_06.pdf
Erişim:01.03.2019
6 Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=zDRqQdOJZwc
Zembîlfiroş: Zembilfiroş:
Xatûna min a delal e Benim güzel hanımım
Min bîhîstî Mîr ne li mal e Duydum ki Mîr/bey evde değil
Bazara’m bi malê helal e Pazarım helal maladır
Xatûnê ez tobedar im Hanım ben tövbeliyim
Delalê ez tobedar im Güzel ben tövbeliyim
Gül Hatun Zembîlfiroş’u eşinin görmek istediğini söyler ve eve davet
eder. Gül Hatun Zembîlfiroşu kandırır çünkü eşi evde değildir fakat
Zembîlfiroş durumu anlar ve eşinin evde olmadığını bilir ve içeri girmeyi
reddeder. Klamda “pazarım helal maldadır” derken Zembîlfiroş’un
haramdan korktuğu görülür.
Xatûn: Hatun:
Ha dil were carek bi coş Ha gönül gel bir seferlik coş
Car car vexwe şerbeta xoş Bazı bazı iç hoş şerbeti
Dilqinyata Zembîlfiroş Gönül inat etmiş sepet satana
…”
Gül Hatun sevdasında ısrarcı davranır ve Zembîlfiroş’a duyduğu aşk
ve arzu artar. “Ha gönül gel bir seferlik coş” diyerek Zembîlfiroş’u tahrik
etmeye çalışmaktadır. Ayrıca bu konuda ısrarcı olduğunu belirtmektedir.
Fakat Zembîlfiroş, hanımın kusursuz güzelliğine rağmen yüreğinin
sevdaya kapalı olduğunu belirtmektedir. Kendisi zaten evlidir.
Zembîlfiroş:
Xatûna min a zerîn e Hanımım sen altındansın
Qusur li ser te qet nîne Sende hiçbir kusur yok
Lê dilêm kesî nahebîne Yalnız benim gönlüm kimseyi görmez
Xatûnê ez tobedar im Hanımım ben tövbeliyim
Delalê ez tobedar im Güzel ben tövbeliyim
…”
Xatûn :
Çavên min mîna eynan e Gözlerim ayna misali
Biskê min mîna qeytan e Zülüflerim kaytan gibi
Diranê min mîna mircan in Dişlerim mercan
Eniya min mîna ferşan e Alnım oval
Berê min mîna fîncan e Önüm fincan gibi
Fîncanên mîr û paşan e Mîr ve paşaların fincanı gibi
Sîngê min mîna zozan e Göğsüm yayla gibi
Zozanên haft eşîran e Yedi aşiretin yaylası gibi
…”
Israrını sürdüren Gül Hatun bu sefer fiziksel özelliklerini ön plana
çıkarmaya çalışarak Zembîlfiroş’u ikna etme çabasını sürdürür. Fiziksel
özelliklerinden övgüyle bahseder (mercan diş, oval alın, ayna göz). Ayrıca
göğüslerinin yayla gibi olduğunu söylemektedir. Bütün bu betimlemeler
örtük bir erotizm içermektedir. Tüm fiziksel özelliklerini Zembîlfiroş’a
sunar. Öyle ki göğüslerini yaylaya benzeterek Zembîlfiroş’a sembolik bir
mekân sunar.
…”
Zembîlfiroş:
Lê lê lê, lê lê Xatûnê Ey Hanım
Çavên te mîna zeytûnê Gözlerin zeytin tanesi gibi
Ditirsim ji agirê êtûnê Aşk ateşinden korkuyorum
Ya Xatûn ez tobedar im Hanım ben tövbeliyim
Tobedarê Xaliqê Cebar im Cebbar olan tanrıya tövbeliyim
J’ser toba xwe ez nayêm xwarê Tövbemden geri dönemem
Zembîlfiroş Hatun’un tüm bu güzelliğini onaylar ve gözlerini zeytine
benzetir fakat ateşe girmekten korktuğunu belirtir. Çünkü kendisi
yaratandan ve beşeri aşkın gafletine düşmekten korkar. Ayrıca her iki
taraf da evlidir.
Xatûn :
Zembîlfiroş lawikê feqîr e Zembîlfiroş yoksul bir gençtir
Were ser doşeka Mîr e Gel Mîr’in döşeğine/divanına
Bidim te guliyên herîr e İpek zülüf vereyim sana
Lawiko ez evîndar im Delikanlı ben aşığım
Zembîlfiroş:
Tu Xatûna li birc û van î Sen bu burçların hanımısın
Li ser text û li ser seran î Taht üstünde baş üstündesin
Tu ji min re nabî kevanî Bana eş olamazsın
Xwedî zarok û eyal im Çocuk ve eş sahibiyim
Zarok tazî û birçî li mal in Çocuklar evde aç ve çıplak
Xatûnê ez tobedar im Hanım ben tövbeliyim
Gül Hatun erotizmi bir ileri boyuta taşır ve “gel Mîr’in döşeğine
sana ipek zülüf vereyim” diyerek Zembîlfiroş’u divana davet eder. Tüm
bu çabalara rağmen Zembîlfiroş eşinin ve çocuklarının olduğunu,
çocuklarının evde olduğunu ve dünya zevkleri için tövbesinden
vazgeçemeyeceğini, tövbeli oldu Gül Hatun’a söyler. Burada göze çarpan
şey Hatun’un beşeri aşkı Zembîlfiroş’un ise ilahi aşkıdır. Her ikisi de
bu konuda ısrarcıdır. Zembîlfiroş yaratandan korkar ve günah işlemek
istemez, Hatun ise sevdasından vazgeçmez. Zembîlfiroş nefis sahibi
bir adam ve aynı zamanda dünya malını reddetmiş bir derviştir. Tövbe
etmiştir ve Gül Hatun’un çabalarına rağmen inançlarından vazgeçmek
istememektedir. Gül Hatun’un güzelliğine, şehvetine ve aşkına rağmen dik
duruşunu bozmamaktadır.
Xatûn :
Zembîlfiroş lawikê nenas î Zembîlfiroş sen tanınan biri değilsin
Tena derpî û kiras î Yalnızca don ve gömleklisin
Tu ji destem nabî xelas î Elimden kurtulamazsın
Lawiko ez evîndar im Ben sevdalıyım
Zembîlfiroş:
Xatûna gerden bi morî Gerdanı boncuklu hanım
Qet nabe bi kotek û zorî Kötek ve zorla olmaz
Tirsa min ji wî Reb ê jorê O yukarıdaki Allahtır korkum
Xatûnê ez tobedar im Hanım ben tövbeliyim
…”
Gül Hatun Zembîlfiroş’un tanınan biri olmadığını, yoksul olduğunu
sık sık vurgulamaktadır. Gül Hatun zengin bir kadındır ve klamda sık
sık Zembîlfiroş’un yoksulluğunu dile getirir. Gül Hatun Zembîlfiroş’a
maddi bakımdan baskı oluşturmaya çalışmaktadır. Ayrıca Mir’in eşi
olmasından kaynaklı isteklerinin yerine gelebileceğini düşünmekte fakat
Zembîlfiroş her şeyi elinin tersiyle itmektedir. Bu klamda Gül Hatun’un
elimden kurtulamazsın demesine rağmen Zembîlfiroş’un bu işlerin zorla
olamayacağını belirtmesi, kadın ve erkeğin duygusal mücadelesini de
ifade etmektedir. Aşık olduğu adamla birlikte olmayı isteyen evli bir kadın,
eşine ve çocuklarına sadık erkek… Bu durum toplumsal yaşam içerisinde
olabilecek bir durumdur fakat aynı zamanda gizlenmesi gereken bir
durumdur. Çünkü özellikle kadınlara yüklenen görevler, kadınların ne
yaptıklarını bilmeleri gerektiği, toplumdaki imajlarını ve prestijlerini
kirletecek herhangi bir eylemin yapılmaması gerektiği belirtilmekte
fakat klamda bu durum tersine işlenmektedir. Kadının da erkek kadar
eşit olduğu, duygularının olduğu ve bunun normal bir olgu olduğu
sonucuna varılabilir. Böylece toplumsal kalıplar klamda yapı bozumuna
uğratılmaktadır.
Sonuç
Kürt kültüründe sözlü kültürün yeri büyüktür. Kürt dilinin uzun
süredir yasaklı olması, Kürtçe eğitim veren kurumların olmayışı vb. gibi
nedenler ve Kürtlerin yaşadığı coğrafyanın vermiş olduğu sosyo-politik,
sosyo-psikolojik ve sosyo-ekonomik sebeplerden ötürü Kürt kültüründe
sözlü kültür gelişmiştir. Dengbêjlik de sözlü kültürün önemli bir parçasını
oluşturmaktadır. Dengbêjler, Kürt toplumun kültür aktarıcısıdırlar.
Dengbêjler kolektif belleğin aktarımını sağlayan sesi meslek edinmiş
kişilerdir. Dengbêjliğin en önemli özelliği, birey ve toplum arasındaki
çatışmayı dile getirmesi, söze dönüştürmesidir. Dengbêjler içinde
yaşadıkları toplumla ilgili birçok şeyi ortaya döken kişilerdir, kısacası içinde
yaşadıkları toplumun aynasıdır. Kürt halkının ortak sesi olan dengbêjlerin,
klamları aracılığı ile kolektif ve dinamik grup bilincinin tezahürlerini icra
ettikleri sanatlarıyla daha iyi duyurabildikleri görülmektedir. Bu yüzden
birçok konu hakkında söylenen klamlar mevcuttur. Dolayısıyla insanların
en temel ihtiyaçlarından biri olan cinsellik de klamlar arasında açık veya
örtük bir şekilde yer almaktadır. Toplum içinde konuşulması çekinilen
duygular toplum tarafından önem verilen kültür aktarıcıları aracılığıyla
ifade edilir.
Müzikte erotizm bazen imalarla örtük bir şekilde verilirken, bazen
de söylenmek istenen her ne ise dolaysız bir şekilde ifade edilir.
Dengbêjlerin söylediği klamlarda da bu doğrultuda bazı erotik söylemlerle
karşılaşılmıştır. Dengbêjlikte aşk ve erotizm adlı çalışma, aynı zamanda
dengbêjlikte söylenen klamların içeriğiyle ilgili yorumsal bir sorgulama
girişiminde bulunuyor. Bu çalışma, günlük hayatta bastırılmış görünen
aşk ve arzunun klamlarda nasıl dışa vurulduğunu algılamak açısından
önemlidir. Geleneksel toplumlarda aşk meselesi çoğu kez gizlilikle
ele alınır. Özellikle kırsal yapının ağırlıklı olduğu alanlarda bu durum
daha belirgindir. Erotik sohbetler genellikle sınırlıdır. Ancak insanlar
en nihayetinde duyguları sosyal varlıklardır ve cinsellik de her canlıda
bulunan bir içgüdüdür. Toplumsal ve dinsel normlar tarafından gizlenmesi
istenen bu durum kendini açığa çıkartacak meşru bir zemine ihtiyaç
duymaktadır. Bu durumda sanat devreye girer. Bilindiği gibi erotizm
çeşitli sanat dallarında belirgin bir şekilde kendini gösterebilir. Kürtlerde
de sözlü kültür gelişmiş olduğundan ve dengbêjler de toplumun ortak sesi
olduğundan klamlarında erotizmi kullanmalarına şaşırmamak gerekir.
Bu durum aynı zamanda dengbêjlerin kendilerini, başkalarını ve toplum
algısını deşifre etme girişimidir. Yukarıda incelenen klamlardaki erotizm,
aşk ve kadın bedeni tanımlamaları günlük yaşamda konuşulamayan
çeşitli temalardır. Klamlarda göze çarpan bu öğeler, toplumsal normların
ve değer yargılarının müzik aracılığıyla nasıl ters yüz edildiği hakkında
daha titiz bir araştırma yapılması gerektiğini göstermektedir.
Dengbêjlikte erotizm, cinsel arzuları ve duyguları ifade etmek için
şiirsel bir dille işlenmektedir. Evlilik zamanına kadar saklı tutulmaya
çalışılan cinsel sınırlar ve duygular herhangi bir kısıtlama olmaksızın hem
erkekler hem de kadınlar tarafından klamlarda açığa çıkarılmaktadır.
Günlük yaşamda sosyal yaptırımları olan cinsellik, klamlarda herhangi
bir sosyal yaptırım olmaksızın rahatlıkla dile getirilebilir. Bu açıdan
dengbêjlik aynı zamanda bu tür konuların dillendirildiği meşru bir alanı
da içermektedir.
Kaynakça
Assman, J., 1997, Kültürel Bellek Eski Yüksek Kültürde Yazı, Hatırlama ve
Politik Kimlik, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
Bataille, G., 1986, Erotism Death& Sensuality, City Lights Books, San
Francisco.
Bayraktar, G., 2017, Bireysel ve Kolektif Bellek Aralığında Sanatta Kimlik
Okumaları, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim
Anasanat Dalı (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Çalışması), Ankara.
Cebe, R., 2012 “Dengbêjlik ve Melizma Tekniği”, Batman University
International Participated Science and Culture Symposium, 18-20
April 2012 Batman, Turkey.
Cömert, M., 2010, Araştırma ve Uygulama Sürecinde Heykelde Erotizm,
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Heykel Anasanat
Dalı (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Çalışması), Ankara.
Deveci Bozkuş, Y., 2011 “Kürt Toplumunda Kadın Dengbêjler”
Kültürlerarası İletişim Bağlamında İnsana Dair Duygular ve Ritüeller
(Ed.Mora, N.,) içinde, Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara, 99-132.
Doğu, T., Varkal Deligöz, M., 2017 “Hafıza Kutusu: Bir Kentsel Kolektif
Bellek Deneyi (mi)”, Megaron, Sayı: 12, s.545-552
Gençel, H., 2006, “Türk Edebiyatında Erotizm Teması Üzerine”, Hayal,
Sayı: 19, s.2-7
Halbwachs, M., 2018, Kolektif Bellek, Pinhan Yayıncılık, İstanbul.
Karacan, H., Nayman, R., 2014 “Dengbêj Salihê Qubînî ile Kerapetê Xaço’nun
Şarkılarında Aşiret Kavgaları: “Filîtê Quto ile Elî Etmanki Kavgası”
Kaynak: https://www.researchgate.net/publication/283569896_
DENGBEJ_SALIHE_QUBINI_ILE_KARAPETE_XACO’NUN_SARKILARINDA_
ASIRET_KAVGALARI_FILITE_QUTOILE_ELI_ETMANKI_KAVGASI_Tribal_
Conflicts_in_The_Song_Of_Dengbej_Singer_Salihe_Qubini_And_Karapete_
Xaco_The_Fight_Of Erişim: 08.04.2019
Murtezaoğlu, S., 2012 “Kültürel Belleğin Ritüel Yoluyla Kuruluşu”, Motif
Halkbilimi Dergisi, Sayı: 2, s.344-350
Odacı, S., 2015 “Kültürel Bellek Aktarıcısı Olarak Postmodern Yazar Ya
181
Kürtlerde Önemli Bir Kültürel Bellek Aktarımı Olan Dengbêjlikte Aşk ve
Erotizm Üzerine Bir İnceleme
Serap Aksoy, Sedat Benek
da Metinlerarasılıkla Yeniden Kurulan Geçmiş: Buket Uzuner ve Su
Romanı Örneği”, Türkbilig, Sayı: 30, s.129-136
Özağaçhanlı, Z., 2012 “Kürtlerde Sözlü Kültür ve Hikaye Anlatıcılığı:
Dengbêjlik Geleneği”, Kimlik, Kültür ve Değişim Sürecinde
Osmanlı’dan Günümüze Kürtler Uluslararası Sempozyumu 6-8
Eylül 2012 (Ed.Yıldız, C.,), s.788-807
Özgenç, N., 2002, Resim Sanatında Cinsellik ve Erotizm, Anadolu
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Anasanat Dalı
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Çalışması), Eskişehir.
Özmeral, Ö., 2006, Cemal Süreya Şiirlerinde Kadın ve Erotizm, İstanbul
Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı
Anabilimdalı Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Çalışması), İstanbul.
Öztürk, S., 2014, Di Tradîsyona Dengbêjiya Kurdî de Şakiro (Jiyan û Berhem),
Zanîngeha Mardîn Artukluyê Enstîtuya Zimanên Zindî yên li
Tirkiyeyê Şaxa Makezanista Ziman û Çanda Kurdî (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Çalışması), Mardin.
Şeker, C., 2015 “Yahudilikte Evlilik ve Cinsellik Anlayısı/Ahlakı”, İLTED,
Sayı: 44, s. 247-271
Taş, F., 2015, Dengbêjlik Geleneği ve Dönüşümler, Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkbilim Anabilim Dalı (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Çalışması), Ankara.
Taylor, J., 2011, “Taking It in The Ear: On Musico-Sexual Synergies and The
(queer) Possibility That Music is Sex” Journal of Media and Cultural
Studies, Sayı: 10, s.1-13
Uygar, Y., 2009, Kültürel Bellek ve Dengbêjlik: Doğu Anadolu’daki
“Dengbêjlik” Geleneğindeki Bellek Üretimi, Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim
Dalı Genel Sosyoloji ve Metodoloji Programı (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Çalışması), İstanbul.
Uzun, M., 2015, Dengbejlerim, İthaki Yayınları, İstanbul.
Yüzbaşı, R., 2012, Mezopotamya’da Dengbêjlik’ten Sinemaya Anlatı
Sanatı “Miras”, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü
Sinema Televizyon Ana Sanat Dalı (Yayımlanmamış Yüksek Lisans
çalışması), İstanbul.
182
Dengbêjlik Kültürü ve Dengbêjler
(Uluslararası Sempozyum Bildirileri)
http://www.arsivakurd.org/images/arsiva_kurd/kovar/esmer/
esmer_06.pdf
https://www.youtube.com/watch?v=u_v23aVAr3M
https://www.youtube.com/watch?v=zDRqQdOJZwc