Celâl Temel
Dr. Şükrü Mehmed Sekban (1881-1960)
(Nereden Nereye?..)
Ergani-Maden’de doğdu. Mülâzımevvel (üsteğmen) Ağa’nın oğludur. İlk öğrenimini, Ergani ve Hozat’ta gördükten sonra, Diyarbakır’da liseyi bitirdi.
1903 yılında İstanbul Çengelköy Askeri Tıbbiye ’den mezun oldu ve yüzbaşı rütbesiyle askeri doktor oldu. Edirne Askeri Hastanesi’nde cildiye uzmanı olarak çalışmaya başladı.
1908’de Kürd Teavün ve Terakki Cemiyeti kurucuları arasında yer aldı. 1912’de de kurulan Kürd Talebe Cemiyeti HÊVİ’nin en önemli kurucu ve destekçilerinden biri oldu.
Savaştan sonra, 1918’de Kürdistan Teali Cemiyeti (KTC) kurucuları arasında da yer aldı. KTC yönetim kurulunda aktif bir üye olarak çalıştı.
1923 yılı yaz başlarında İstanbul’dan ayrılmak zorunda kaldı, Bağdat’a gitti. 14 Eylül 1923 tarihinde Bağdat’tan, Mustafa Kemal’e verilmek üzere, Diyarbakır Milletvekili ve Nafia Vekili Fevzi Pirinçoğlu’na, “Kürdler Türklerden Ne İstiyor?” başlıklı uzun bir mektup yazdı.
Mektupta Kürdistan Teali Cemiyeti ve genel olarak Kürd mücadelesi verenlerin, mütareke döneminde, özellikle Kürd coğrafyasında Büyük Ermenistan kurulması tehlikesi karşısında, Türkiye’nin yanında yer aldığını; buna karşılık cumhuriyetin ilanıyla birlikte Kürdlerin ve Kürd ulusal haklarının inkâr edildiğini, uzun uzun anlattı. Bu sırada, çeşitli Kürd liderleriyle de mektuplaştı.
Bağdat’ta olduğu sırada, 1927 yılında XOYBÛN (HOYBUN) cemiyeti kurucuları arasında yer aldı. XOYBÛN’un ilk toplantısında kongre başkanlığı yaptı. XOYBÛN’un Bağdat Komitesi adına Kürdlerin Muhtariyeti konusunda Milletler Cemiyeti’ne mektuplar gönderdi.
XOYBUN’un kuruluşundan sonra 1930’ların başında Avrupa’ya gitti. 1933 yılında Fransa’da Fransızca olarak, “La Question Kurde” (Kürd Sorunu) adıyla yazdığı bir broşürde, Kürdlerin, Arî değil, Turanî bir kavim olduğunu, yani Türklerle aynı soydan olabileceklerini belirtti ve Kemalizm’i savundu.
Memduh Selim, Refik Hilmi gibi dönemin bazı Kürd aydınları bu tutumunu protesto eden yazılar yazdılar. Refik Hilmi, 1935 yılında, o broşürden daha uzun bir broşürle onun cevap verdi ve iddialarını çürüttü.
Sonraki dönmede onunla tanışıp görüşen Musa Anter’in belirttiğine göre, bu broşürü, inanarak yazmadığını, Kürdlerin üzerindeki baskının azalması ve Türkiye’ye dönebilmek için yazdığını belirtti.
Bu iddiayı 1933’te ortaya attı; yine de Mustafa Kemal’in ölümünden sonra 1939 yılında Türkiye’ye dönebildi. Ölünceye kadar İstanbul’da doktorluk yaptı.
Kürd aydınları arasında, “Sekbanizm” diye adlandırılan, fikrinden dönüşün bir örneği olarak görüldü. 8 Mayıs 1960 tarihinde İstanbul’da öldü.