Celâl Temel
Hacî Qadirê Koyî (1816-1897)
(İkinci Xanî)
Güney Kürdistan’ın Koyê kasabasının Qoreqareç köyünde doğdu. Babası Mele Ehmed, daha o çocuk yaşta iken öldü. Annesinin ve dayısının yardımıyla çeşitli medreselerde öğrenim gördü. Feqî derecesine ulaştıktan sonra, Erbîl, Kerkük, Süleymaniye, Sardeşt ve Mehabad gibi şehirlerde hem öğrenim gördü hem ders verdi.
Doğu Kürdistan’da (Sardeşt, Mahabad) yaşadığı 1854-1862 yıllarında, Ehli Hak ve Yerasan inancına bağlı yoksul Kürd insanlarıyla ilişkileri, düşüncesini çok etkiledi. Şiirinde yoksulların dertlerini dile getirdi. Doğu Kürdistan’dan Koyê’ye döndüğünde artık büyük bir şairdi. Şiirlerinde Kürd yurtseverliği olduğu gibi, ezilenlerin, emekçilerin dertleri vardı. O yüzden, ulemaya, şeyh ve ağalara, genel olarak egemenlere karşı çıktı. Dönemin önemli şeyhlerinden Şeyh Nebî Mavelî ile sorunlar yaşadı. Dinî konularda da çevresiyle anlaşamadı. Bir süre Rewandiz ve Hewler’de kaldı; 1866 yılında İstanbul’a göç etmek zorunda kaldı.
İstanbul’da Kürd ileri gelenleriyle tanıştı. Özellikle Bedirxan ailesi mensuplarıyla, sıkça görüştü. Bedirxan ailesinin İstanbul’da bulunan çocuklarına Kürdçe eğitim verdi. Mîr Bedirxan’ın torunu Abdürrezzak’a Kürdçe öğretmenlik yaptı. Pek çok şiirini, bir divan hâlinde basılmak üzere ona verdi. Abdürrezak Bedirxan, önce Rusya’ya gitti; 1918 yılında Musul’a döndüğünde, İttihatçılar tarafından öldürüldü. Bu şiirlerin de imha edildiği sanılıyor.
1878 Berlin Antlaşması’nda, Kürdistan’ın büyük bölümünün “Vilayet-i Sitte” (Altı Vilayet) belirlemesiyle Ermeni bölgesi ilan edilmesi, hemen sonrasında Şeyh Ubeydullah Hareket’inin önemli bir sebebi olurken o da dizeleriyle bu duruma aşağıdaki gibi tepki gösteriyordu.
“Xakî Cizîr û Botan, yani welati Kurdan / Sed heyf û sed mixabin deyken be Ermenistan”
Kürd yurtseverlerinden Abdurrahman Said Bey, şiirlerini çeşitli yerlerden toplayarak, ilk kez 1925 yılında, Bağdat’ta, Komelê Şi’rên adıyla yayımladı. Şiirlerinin bir kısmı da 1960 yılında Hewler’de yayımlandı. Şiirleri, 2004 yılında Stockholm’de “DÎVAN” adıyla, dijital olarak da yayımlandı. Pek çok mısrası, sözü, akıllarda kaldı.
Ehmedê Xanî’nin yazdığı Mem û Zîn, onun için temel referans oldu. Mem û Zîn’in el yazması nüshasını inceleyip Ehmedê Xanî’nin Kürd milleti ile ilgili mesajlarını dile getirdi. O yüzden daha sonraları II. Xanî olarak nitelendirildi. Ehmedê Xanî, Kürd milleti; o, Kürd milliyetçiliği mesajları verdi. Sorani ve Kürmanci lehçelerinde klasik formda yazdığı şiirlerinde millet ve welat (weten) kavramlarını modern anlamda dile getirdi. Şiirinde Kürd teması tıpkı Ehmedê Xanî’deki gibidir.
Kurdî axir belê çiye eybî?
Her kelamî heqe niye eybi
Ya legel Farisî çi ferqî heye?
Bo çi ew rast e, bo çi em kemiye?
O da Ehmedê Xanî gibi emirliklere, mîrlere sitem ediyor, Kürdlerin güzel günlerinden özlemle söz ediyordu.
Kâ waliyî Senendûc, begzadeyî Rewandûz
Kâ hakimanî Baban, mîrê Cizîr û Botan
Kâ ew demî ke Kurdan azad û serbûxwe bûn
Sutanî mulk millet, sahibi ceyş û irfan
Şiirlerinde Kürdlerin emirlikler döneminde özgür olduklarını söylese de ortaya çıkan şeyh ve ağaların Kürdleri özgürleştiremeyeceklerini belirtiyordu. Kürdlerin ittifak yapmalarını, Kürd aydınlarının Kürd tarihini araştırmalarını ve Kürdçe yazmalarına önerirken şöyle diyordu: “Aranızda mertçe ittifak kurun/Farkı olmasın, çoban, çiftçi, emir ile sığırtmacın.”
Kürdçe konuşmayan Kürdlere öfkelenerek şöyle der: “Ger Kurdêk qisey babî nezanî/Muhaqqeq daykî hîz e, babî zanî.”
Başka bir şiirinde de acı da olsa aşağıdaki mesajı veriyordu:
“Birbirinize saman yığını altında gizli kalan ateş gibi kinli olduğunuz sürece, ordularınız fırtına da olsa kâğıttan kaplan olarak kalır… Kürd milleti kendi arasında barışmadığı sürece, Kürd ülkesi her zaman virane kalacaktır.”
Kendinden sonraki Modern Kürd şairlerini çok etkiledi. 1897 yılı kasım ayında İstanbul’da vefat etti. Karacaahmet Mezarlığında toprağa verildi.
BERNAMEGEH
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!