HARRAN KALESİ TARİHİ
Şehrin güney doğusunda yer alan İçkale, surların o kesimdeki parçasını oluşturmaktadır. Hemen hemen bütün kaynaklar, kalenin yerinde bir Sabii mabedinin bulunduğundan söz etmektedirler.
İslâm kaynaklarında kaleden ilk kez bahseden el Mukaddesi (h. 4.-m. 10. asır) burasının Kudüs kalesi gibi taştan yapıldığını, güzel ve sağlam olduğunu söylemektedir.
XVII. yüzyılın ortalarında Harran’ı ziyaret eden Evliya Çelebi Harran Kalesi için, “Urfa’dan güney tarafında 9 saat giderek Harran Kalesi’ne geldik. Burayı da Nemrud yapmıştır. Çöl içinde gayet sağlam bir kaledir. Beşgen şeklinde olup sanki usta elinden yeni çıkmış gibidir” demektedir.
Düzensiz dikdörtgen planındaki Harran Kalesi’nin dört köşesinde onikigen birer kule bulunmaktadır. Bunlardan kuzey batıdaki kule tamamen yıkılmıştır. Güney doğudaki kulenin dış kısmı yıkılmış olup iç kısmı ayaktadır. Güney batıdaki ve kuzey doğudaki kuleler ise kısmen ayaktadır.
HARRAN HÖYÜĞÜ
Arkeolog Dr. Nurettin Yardımcı başkanlığında 2003 yılından buyana höyükte yapılan kazı çalışmaları çeşitli devirlere ait eserler ortaya çıkarılmıştır.
Harran Höyüğü Tarihçesi
Höyükteki kazılarda, M.Ö. 7. bine Halaf devrine tarihlenen buluntuları, Eski Tunç devrine ait figürin ve figürin başları, M.Ö. 1.950 Eski Assur dönemine tarihlenen silindir mühürler, M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen Kral Nabuna’id ve Sin mabedinden bahseden çivi yazılı pişmiş toprak tablet ve adak kitabeleri bulunmuştur. Höyük ve çevresi tarih öncesi çağlardan beri Halaf, Ubeyd, Uruk, Tunç Çağları, Hitit, Hurri, Mitanni, Assur, Babil, Helenistik, Roma, Bizans ve İslam devrinde de Emeviler, Abbasiler, Fatimiler, Zengiler, Eyyubiler ve Selçuklular gibi önemli uygarlıkları sinesinde barındırmıştır.
Höyük Kazıları Ne Anlatıyor?
Kazılardan elde edilen eserler Şanlıurfa Müzesi’nde sergilenmektedir. İslam Devrine ait şehir kalıntılarında ortaya çıkan mimari yapılar, dar sokaklara açılan bitişik nizamlı ve avluya açılan odaları bulunan dikdörtgen ve kare planlı evlerden oluşmaktadır.
Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Harran Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, AA muhabirine, Kültür ve Turizm Bakanlığının finansmanı, Şanlıurfa Valiliği, Şanlıurfa Müze Müdürlüğü koordinasyonunda Türk Tarih Kurumu Başkanlığı, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, Harran Üniversitesi ve Harran Kaymakamlığı desteğiyle ören yeri kazılarını 8 yıldır yürüttüklerini belirtti.
“Harran’da 10 bin eser çıktı”
Prof. Dr. Önal, Harran’daki kazı çalışmalarında şu ana kadar seramik, cam ve madeni eserler, sikkeler, mimari parçalar,
figürler, heykeller, kemik ve fildişi eserler ve depolama küplerinden oluşan 10 binin üzerinde tarihi eserin gün yüzüne
çıkarıldığını belirtti.
Eserlerin, bulunduktan sonra da hassas bir süreçten geçtikten sonra müzeye teslim edildiğini vurgulayan Önal, “Her yıl binlerce eser gün ışığına çıkarılıyor. Alandaki ekibimiz tarafından bulunan eserler, kazı evimizdeki titiz ve hassas çalışmaların ardından müze müdürlüğümüze envanterlik ve etütlük eser olarak teslim ediliyor. Eserlerin öne çıkanları da müzemizin teşhir salonunda kamuya açık halde ziyaret edilip görülebiliyor.” dedi.
Harran Üniversitesi (HRÜ) Arkeoloji Bölümü ve Harran Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, yaptığı açıklamada, arazide süren çalışma kadar kazı evinde de çok yoğun bir sürecin devam ettiğini, hassas olan cam, kemik ve metal haricindeki eserlerin, öncelikle saf suyla iyi bir yıkamadan geçip kurutulduğunu belirtti.
“Her eserin temizlik tekniği ayrı”
Harran Kazı evinde görevli arkeolog Rahime Selim de yaklaşık 7 yıldır kazılarda çalıştığını söyledi.
Hem arazide hem kazı evinde çok titiz çalışma yaptıklarını anlatan Selim, “En çok, eserin araziden çıktıktan sonra korunmasına dikkat ediyoruz. Her eser kendine özgü tekniklerle temizlenebiliyor. Her eseri, türüne göre farklı arkadaşlarımız temizliyor. ” diye konuştu.
HARRAN SARAYININ GİZEMİ
Harran Sarayı’nın 9 asırlık salonu gün yüzüne çıkarıldı
Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Harran Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, AA muhabirine, Kültür ve Turizm Bakanlığının finansmanı, Şanlıurfa Valiliği, Şanlıurfa Müze Müdürlüğü koordinasyonunda Türk Tarih Kurumu Başkanlığı, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, Harran Üniversitesi ve Harran Kaymakamlığı desteğiyle ören yeri kazılarını 8 yıldır yürüttüklerini belirtti.
Sarayın, Orta Çağ’dan bu yana ayakta kalan ender 3 katlı saray örneklerinden biri olduğunu aktaran Önal, sarayın birçok gizemi de bünyesinde barındırdığını söyledi.
Harran Sarayı’nda Doğu Roma İmparatorluğu’ndan Emevilere, Zengi Atabeyliğinden Eyyübilere varıncaya kadar tarihi kalıntılara rastladıklarını anlatan Önal, kazılarda sarayın ana kapısından hamamına, savunma kulelerinden özel odalara kadar birçok ayrıntıya ulaştıklarını söyledi.
Prof. Dr. Önal, tarihi yapının bünyesinde çok sayıda oda barındırdığını ve bunları açığa çıkarmak için çalışmaların sürdüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:
“Bu yıl bu sarayın ikinci katının salonundaki kazı çalışmalarımız devam ediyor. Bu salonun içinde tamamen yaklaşık 7 metre toprak dolgu vardı. 1272’de Moğullar Harran’ı yakıp yıkıyor, ondan sonra Memlüklüler döneminde ve daha sonra da Osmanlı döneminde mevsimsel veya 3-5 yılda bir buraya aileler gelip yerleşiyor. Tandırlar yapıyor, mesken amaçlı kullanıyor ve her yerleşmede de sonraki yerleşimcilerin yaptığı basit duvarları, devşirme taşlarla, çamur harçlarla yaptıkları duvarları da görüyoruz. Her yerleşen yaklaşık 30-40 santim bu taban toprağını yükseltiyor ve yaklaşık 800 yüz yıl içinde de gördüğünüz gibi 7-8 metre yüksekliğe ulaşmış toprak. Şu an bu yıl yaptığımız kazıda o toprağın büyük bir kısmı temizlendi.”
Harran Sarayı’nın Giriş Kapısının Sırrı Nedir?
Saray önünde 6 ayrı seviyede kazı yaptıklarını dile getiren Önal, “Saraya giriş kapısının üzerinde Arapça yazılı kitabeler bulundu. Şu ana kadar 7 kitabeyi gün yüzüne çıkardık. Daha 5 kitabenin eksik olduğunu düşünüyoruz çünkü arkeoloji de tıpkı bir puzzle gibidir. Eksik parçaların olduğu ele geçirilen kitabelerdeki yazıtlara göre belli oluyor. Kitabe satırlarından eksik olan parçaların bulunduğu anlaşılıyor. Kitabelere ilişkin kazılarımız tamamlandığında daha net ifadeler kullanacağız.” dedi.
Bernamegeh Türkçe / bernamegeh@gmail.com