14 kardeşli bir ailenin mensubu olan Hozan Remzi, 1970’de Van Başkale’ye bağlı Öncüler (Atez) köyünde doğdu. İlkokulu köyünde okudu. Ortaokulu Başkale Yatılı Bölge okulunda tamamladı.
Çocukluğundan itibaren müziğe ilgi duyan Remzi, sesinin çevresi tarafından farkedilmesiyle yavaş yavaş tanınarak düğün ve gecelerde şarkılar söyler. Uzun bir süre İstanbul’da yaşar.
İstanbul’a gidiş nedenini şöyle anlatır:
”15 yaşımdaydım. Bir gün babamın bana bir tokat atması üzerine evden kaçıp İstanbul’a gittim. İlk defa gittiğim İstanbul’da birçok sıkıntılarla karşılaştım. Sultan Ahmet parkında kaç gece sabahladığımı bilirim. Simit dahi bulamadığım çok günlerim oldu. Bunların tamamını henüz 15 yaşımda iken yaşadım. İstanbul’daki ilk iş hayatım bir otelde işe girerek başladı. Bu sayede İngilizceyi de öğrenmiş olacaktım. Çalışmış olduğum otele bisikletle dünya turuna çıkan turistler gelirdi. Bunlarla sürekli konuşur İngilizcemi geliştirirdim. Otelin gündüz temizlik işlerine gece de resepsiyona bakardım. Burada 4-5 yıl kadar çalıştıktan sonra Van’da bulunan dayımın kızı ile nişanlandım. Bu sebeple de Van’a geri döndüm. Düğün yaptıktan sonra tekrar İstanbul’a gittim. 3-4 ay sonra bu kez ailemi de yanıma aldırdım. Ancak ailem İstanbul’a alışamayıp tekrar Van’a geri dönmek istediler. Ailem Van’a döndükten kısa bir süre sonra bende İstanbul’a bir daha geri dönmemek üzere Memleketim Van’a geri döndüm.”
Daha sonra tekrar memleketi olan Van’a döner. Memleketine neden geri döndüğünü yine şu sözlerle anlatır:
”Van’ı seviyorum. Doğası, suyu, toprağı, tarlaları hatta hayvanları bile… Ekip biçmeyi, tarla sürmeyi, hayvan otlatmayı seviyorum… Daha doğrusu köy yaşamını seviyorum. Nitekim burada da uzun yıllar çobanlık yapacaktım. Dolayısıyla Van’da kalmayı, yaşamımı burada ailemle sürdürmeyi tercih ettim.”
30’a yakın albüm çıkaran sanatçının başka sanatçılar tarafından da okunan birçok eseri bulunmaktadır.
Hozan Remzi, Halk ve sanatçı arasındaki ilişkiyide şu sözlerle ifade eder:
”Eğer sanatçı olmuşsak ve tabiri caizse geçinebiliyorsak halkın sayesindedir. Bütün sanatçılarımız halkıyla, dinleyicileri ile var olmuştur. Dolayısıyla halk için sanat yapmayan ve onların önünde eğilmeyen kim olursa olsun hangi sanatçı olursa olsun kaybetmeye mahkûmdur. Halka tepeden bakan sanatçı bir gün o tepenin en altında görebilir kendisini dolayısıyla sanatçıyı var eden halktır, yok edecekte yine halktır ve haklın iradesidir. Gerçek sanat yapan sanatçıyı zaten halk bağrına basmaktadır. Ancak halkımızın kendi sanatçılarına biraz daha önem vermesi ve sanatçılarını tanıma yolunda gayret göstermesi de en büyük arzumdur.”
Bernamegeh Türkçe
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!