Büyük Okyanus’ta bulunan Japonya Japon Denizi’nden Çin, Kuzey Kore, Güney Kore ve Rusya’nın doğusuna, kuzeyde Ohotsk Denizi’nden güneyde Doğu Çin Denizi’ne ve Tayvan’a kadar uzanır.
Japonca adını oluşturan kanji karakterler “güneş” ve “köken” anlamına gelir. Bu nedenle Japonya “Doğan Güneşin Ülkesi” diye de bilinir. Japonya coğrafî yapısı bakımından 6.852 adadan oluşan bir takımadadır.
Bu adaların en büyükleri olan Honshu, Hokkaido, Kyushu ve Shikoku adaları ülkenin %97’sini oluşturur ve genellikle ev adaları olarak anılır. Ülke sekiz bölgede 47 prefektörlüklere ayrılmıştır; Hokkaido en kuzey eyaleti ve Okinawa ise en güney eyaletidir. Japonya, Endonezya’dan sonra 2. en kalabalık ada ülkesidir.
Japonya anayasal monarşi olup İmparator’un yetkileri oldukça kısıtlıdır. Japonya Anayasası’na göre imparator “devletin ve halkın birliğinin simgesidir” ve egemenlik hakkı olmaksızın sadece törensel bir rol oynar. Egemenlik ise Japon halkına ait olup güç Başbakan ve Diet’in diğer seçilmiş üyeleri tarafından esas tutulur. Akihito’nun çekilmesinden sonra tahta çıkan Naruhito, 2019’da bu yana Japonya İmparatoru’dur.
Japonya Başbakanı hükûmetin başıdır ve Diet üyeleri tarafından belirlendikten sonra imparator tarafından atanır. Başbakan kabinenin başıdır ve bakanları atama ve görevden alma yetkisine sahiptir. Japonya’nın şu anki başbakanı Shinzo Abe, 2012 genel seçimlerinde LDP’nin zaferinden sonra, 26 Aralık 2012 tarihinde Yoshihiko Noda’nın yerine geçmiştir.
JAPONYA’DAKİ KÜRTLER
Japonya’daki Kürtlerin Nüfusu
Japonya’daki Kürtlerden kasıt orada yaşayan ve sayıları yaklaşık 2.000 olan Kürt nüfustur.
Japonya’daki toplam Kürt sayısının yalnızca Saitama Eyaletinde 1300’den fazla olduğu tahmin ediliyor, ancak kesin bir istatistik yok.
Türkiye’den giden Kürtlerin büyük kısmı 90’lı yılların çatışma ortamından etkilenerek Japonyaya gittiler.
Japonyadaki Kürtlerin çoğu, Kawaguchi Şehri, Warabi Şehri, Saitama Eyaleti ve özellikle “eğreltiotu ” (ワラビスタン) olarak adlandırılan en yoğun Kürt sayısının yerleşik olduğu Warabi Şehri’nde yaşamaktadırlar.
Kawaguchi Şehri, döküm endüstrisinin geliştiği bir sanayi şehridir ve küçük ve orta ölçekli işletmelerin yoğunlaşması nedeniyle yabancı işçilere hoşgörülü olduğu görülmektedir.
Japonya’daki Kürtlerin Durumu
Bazı Kürtler mülteci statüsü talep etmek için Japonya’ya geldiler ; Türkiye ve Irak’taki insan hakları ihlallerini gerekçe göstererek.
Bununla birlikte, şimdiye kadar hiçbiri Japonya’nın sığınma sistemi nedeniyle başvurularında başarılı olmadı. Ancak Japonya’nın mülteci sığınma sistemi katı, kısıtlayıcı ve insan hak ve hürriyetlerine aykırı olan bu durum Birleşmiş Milletler tarafından ağır bir şekilde eleştirildi. Fakat Japonya bu konu hakkında ileriye dönük yapıcı herhangi bir adım atmış durumda değil.
Japonyadaki Kürtlerin uygar bir köleden farkları yok, kamuya ait hiçbir haktan faydalanamıyorlar. En ucuz ve en kötü işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Dahada kötüsü ne Federal Kürdistan Hükümeti nede diğer Kürt politik çevreleri tarafından sorunlarının çözümlenmesi anlamında ciddi bir destek yok.
Birçoğu Japon vatandaşları ile evlilik yoluyla vize alırken, çoğu sadece özel oturma izni vizesi alıyor. Bu vizeler, mülteci talepleri veya itirazları incelenirken her üç ayda bir gözden geçirilip yenilenmek zorunda.
Masaru Nomoto (野本 大) tarafından yönetilen Backdrop Kürdistan (バックドロップ・クルディスタン) başlıklı bir belgesel, bir Kürt ailenin (Kazankıran ailesi: Japonca : カザンキラン, Kazankiran ) yasal mücadelelerini belgeliyor. Bu belgesel sınırlıda olsa orada yaşayan Kürtlere karşı bir empati geliştirmekle birlikte sorunlarının çözümü açısından yeterli desteğin oluşmasını sağlayamadı.
Japonya’daki birçok Kürt, Kürtçe ve Türkçe konuşuyor ve Kürt erkeklerinin çoğu Japonca öğrenmiş durumda. Japonya’da doğup büyüyen Kürt çocukları üç dil biliyor. Japonya’daki Kürtlerin birçoğu çocuklarına “Roni” ve “Rohat” gibi isimleri veriyor.
Ayrıca, Warabi Şehrindeki bir parkta Newroz’u kutlamak gibi Kürt kültürünü tanıtmak için etkinlikler düzenliyorlar ve yerel sakinlerle aktif olarak etkileşime giriyorlar.
Birçok Kürt inşaat ve yemek hizmeti sektörlerinde çalışıyor. Kaçak çalışan çok insan var ve vize alabilmek, ikametgah almak yada bir iş kurabilmek için bir Japon ile evlenmeyi uygun görüyor.
Kürtlerin Japonya’ya yerleşmesinin üzerinden uzun yıllar geçti ve bazı Kürtler Japonya’da doğup büyüdüler. Ancak bir çoğunun çalışma izinleri olmadığı için kamu olanaklarından faydalanamıyorlar.
Japonya ve Türkiye’nin 90 güne kadar vize muafiyeti anlaşması var, bu nedenle mülteci statüsü belirlemek amacıyla Japonya’ya seyahat etme konusunda endişeler var.
Bu bağlamda, Metropolitan Polisi Asayiş Departmanı, Kasım 2006’dan Nisan 2007’ye kadar Saitama Vilayeti’nde ikamet eden sekiz Kürt uyrukluyu Göçmen Mülteci Yasasını ihlal ettikleri şüphesiyle tutukladı.
27 Haziran 2007’de Asayiş Bakanlığı’nın yaptığı soruşturmada yakalanan sekiz kişiden bazılarının Kürdistan İşçi Partisi (PKK) destekçisi olduğu iddiasıyla tutuklanmaları talep edilmişti fakat elde yeterli delillerin olmaması nedeniyle gözaltına alınanlar serbest bırakılmıştı. Fakat gözaltına alınanların bazıları Hükümet tarafından sınır dışı edilmişlerdi.
Bu durum Türk Hükümeti ile Japon Hükümeti arasında Kürtlere karşı kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen gizli bir işbirliği olduğu eleştirilerini gündeme getirmişti. Japon Hükümeti, Birleşmiş Milletlerin mülteci hakları hakkında kendilerine yönelik yaptığı eleştirilere kulaklarını tıkamış durumda. Görünen o ki hükümetin bu sorunu çözme niyet ve gayreti yok.
Japon Hükümeti bugüne kadar Kürt sorunu karşısında her zaman Türk devletinin argümanlarıyla hareket etmiş durumda. Birç çok Kürdün Japonya’dan sınır dışı edilmesinin gerçek sebebi, uluslararası kamuoyuna göre bu işbirliği.
2004 yılında Kürt Ahmet Kazankiran ve Ramazan Kazankiran ülkeye giriş yapmış ancak yasadışı göçmen olarak Türkiye’ye sınır dışı edilmişlerdi.
Eldal Doğan ailesi 1999 yılında Japonya’ya gelerek mülteci statüsü talep etmiş ancak mülteci olarak tanınmayarak sınır dışı edilmişlerdi.
Japonya’daki Kürt Dernekleri
Bugün Japonya Kürt Kültür Derneği, Kürtlerin örgütlü yapılarının merkezi olurken Kürtlerin anadillerini ve kültürlerini geliştirmek amacıyla çalışmalar yaptıkları bir merkez durumunda.
Dernek yöneticileri olan Vakkas Çolak, Eyyüp Kurt, Bayram Taş ve Memo Yücel Kürtlerin Japonya’daki temel haklarına kavuşabilmeleri için yıllardır mücadele etmektedirler.
Vakkas Çolak ayrıca Japonya-Kürdistan Dostluk Derneği’nin sekreterliğini de yapıyor.
Federal Kürdistan’ın Selahattin Üniversitesi’nde Japon Dili ve Edebiyatı bölümünü açmanın yanında Japonya’da bir Kürt enstitüsü projesi üzerine çalıştıklarını belirtiyor.
Bugün Kürt Kültür Derneği’nde her hafta Japonca ve Kürtçe kurslar da veriliyor.
Japonya’da Kürtçe Eğitim
Tokyo Yabancı Araştırmaları Üniversitesi Kürt Dili Bölmünde bugün Kürtçe dersler veriliyor.
Tokyo Üniversitesi’nde 1 Nisan’dan itibaren verilmeye başlanan Kürtçe derslerin Ankara’yı rahatsız ettiği, Türk Dışişleri Bakanlığı’nın derslere son verilmesi için Tokyo’ya baskı yaptığı iddia edildi.
Tokyo Yabancı Araştırmaları Üniversitesi Kürt Dili Öğretim Görevlisi Vakkas Çolak, Türkiye’nin yaptığı iddia edilen girişimin Japonya hükümeti açısından bir öneminin olmayacağına inanarak şöyle diyor:
“Tabi bu konu anayasa ile güvence altına alındığından ve Japonya’daki eğitim özgürlüğünden dolayı, kimsenin müdahale etmeye hakkı yok. Japon hükümetinin de buna müdahale etmeye hakkı yok. Çünkü eğitim özgürlüğü söz konusu. Dolayısıyla böyle bir girişimin olması aynı zamanda Japonya devletinin iç işlerine müdahale edilmesi anlamına gelmektedir. Muhtemelen de Japonya Dışişleri Bakanlığı Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na gerekli açıklamayı resmi düzeyde yapmıştır diye düşünüyorum.”
Japonya’da yaşayan Kürtler bugün hala statüsüzler ve bir Japon gibi bütün anayasal haklardan faydalanmak istiyorlar. Kürt diyasporasının bu duruma kayıtsız kalmaması gerektiği ortada. Kürt kurumlarının ve medyasınında Japonya’da ki Kürtlerin sorunlarını işi manüple etmeden ve ertelemeden gündeme getirmeleri ve çözüme kavuşturmaları gerekmektedir.
Bernamegeh Türkçe
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!