Mustafa Salih Kerîm: Kürt Araştırmacı / Süleymaniye / Irak
Arapçadan Çeviren: Mamoste Qedrî
GİRİŞ
Kerkük XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başından itibaren ilim talebelerinin
dikkatini çeken tekye, mescit ve camileriyle ön plâna çıkmıştır. Ünlü
tekyeler arasında Talebanî Tekyesi, Hanegah Tekyesi ve Baba Turtur olarak bilinen
Bektaşi Tekyesi yer almaktadır. Buralarda edebî, kültürel ve hatta siyasal
meclisler teşkil edilirdi. Edebî meclislerde şiir okuma etkinliklerine daha çok yer
verilirdi. Kerkük, içlerinde Şeyh Rıza Talebanî, Halisî, Abdulhalık Esîrî,
Mamend Kerkûkî, Hicrî Dede ve başkalarının da bulunduğu edebiyat ve kültür
dünyasından meşhur Kürt şairlerin yetiştikleri bir yerdir. Bu şehir ayrıca Seyyid
Ahmed Hanegah, Refîk Hilmî, Molla Cemîl Rûzbeyanî, Şeyh Hüseyin Hanegah,
Şeyh Muhammed Habîb Talebanî, Ahmed Ağa Kerkûkî, Sıdık Mahzar Mustafa,
Tuğgeneral Bekir Sıdkı, Tuğgeneral Fettah Paşa ve diğer birçok ünlü ilim adamı,
mutasavvıf, edip ve siyasetçinin de yetiştikleri yerdir.
Ilim öğrenmek isteyenler Kürdistan’ın dört bir yanından Kerkük’e gelir,
buradaki tekye ve camilerin hücrelerinde eğitim veren büyük Kürt alimlerinin
yanında Kur’an-ı Kerîm ve dinî ilimleri öğrenirlerdi. Ünlü Kürt şairi Kanî,
Kerkük’te dinî ilimlerden mezun olan şahsiyetlerden biridir.1
Daha sonraları Rojbeyanî, Muhammed Molla Abdülkerim ve Şikur Mustafa gibi birçok Kürt
yazar ve şair Kerkük’te eğitim gördüler. Kerkük’te ilmî faaliyetleri teşvik eden
Kürt şahsiyetlerden bir kısmı buraya gelen ilim talebelerinin günlük maişetlerini
temin edip eğitimlerine destek çıkmak için kendi özel mallarından mescitlerin ve
tekyelerin masraflarını karşılamışlardır. Sonra toplumun kalkınmasına ve şehir
merkezindeki gelişmelere paralel olarak Kerkük’te kültürel hayat da gelişmeye
başlamıştır.
Kerkük’te siyasî akımların ortaya çıkması da kültürel hareket üzerinde doğrudan
etkili olmuştur. Zira siyasî partilerle ilişki kuran gençler hem Arap edebiyatını
hem de başta Ruslarınki olmak üzere yabancıların edebiyatlarını tanımaya
başladılar. Fadıl Azavî2 şehirdeki Arap, Kürt, Türkmen, Asurî ve Ingiliz
çokkültürlülüğü yanında Irak Petrol Şirketinin de şehir sakinlerine sunduğu
kültürel imkanlarla Kerkük kültürel hayatında rol oynadığını belirtmektedir.
Bunun yanında umumî kütüphaneler, Büyük Amerikan Kütüphanesi, Ingilizce
kitap ve bantları dışarıdan getiren yerel kütüphaneler, Bağdat, Istanbul ve
Ankara’dan getirilen kitapların da etkisi olmuştur.
Kültürel kaynaşma okyanusunun oluştuğu bu süreçte Kerkük’te Kürtler’i,
Araplar’ı, Türkmenler’i ve Asurîler’i bir araya getiren edebî kurul ve meclisler
kuruldu. Kendi aralarında kaynaşıp şehirdeki kültürel hayata önemli bir ivme
kazandıran bu insanların arasından daha sonraları söz dünyasının parlayan yıldızları
olarak meşhur yazar, edip ve sanatçılar çıktı. Örneğin Fadıl Azavî,
Abdussamed Hanegah, Celîl Kaysî, Muhyeddîn Zengene, Abdulazîz Hanegah
Sertûn Solis, Can Demo, Yusuf Haydarî, Mueyyed Ravî, Kıss Yusuf Saîd, Kahtan
Hürmüzî, Enver Gassanî, Zuhdî Davudî ve Salah Faik bunlardan birkaçıdır.
Irak Komünist Partisi’ne, Kürdistan Demokratik Partisi’ne ve öteki siyasî ve
dinî hareketlere katılan aydınlar kültürel seviyelerini yükseltmeye özen gösteriyor,
başkalarını da okumaya teşvik ediyorlardı. Okulların sayısındaki artışa ve
derneklerin kurulmasına paralel olarak kültürel hayat da doğal olarak ilerlemiş oldu.
KERKÜK’TE BASIN FAALIYETLERI
Kerkük basın tarihini yazan kaynaklar bu şehrin XIX. yüzyılın 80’li yıllarında
Osmanlı yönetimi esnasında ilk matbaanın kuruluşuna tanık olduğuna işaret ederler
ki, bu matbaa Musul valiliğine bakan Feyzi Paşa’nın kararıyla kurulmuştur.
1911 yılında Ahmed Medenî Kerkük’te “el-Havadis” adıyla başka bir matbaa kurdu.
Içlerinde Ataullah Terzibaşı’nın3 da bulunduğu bazı araştırmacılar bu
matbaanın kuruluşunu Kerkük basın tarihinde bir dönüm noktası sayarlar. Zira
haftada bir kez çıkan “Havadis” (Haberler, Olaylar)adlı ilk siyasî gazete bu matbaada
basılmıştır. Viyana şehrinde Istanbul’daki zengeograflarca çıkarılan bu
gazete ilk Irak gazetesidir. Kuşkusuz Kerkük’teki yazar ve ediplere merkezlik
eden bu gazete kültürel hayatın gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Ikinci Dünya Savaşı’dan hemen önce “Sanayi MektebiMatbaası” adıyla başka
bir matbaa kuruldu. Bu matbaa değişik alanlarda yazılmış çok sayıda kitap ve
risalenin yayımlanmasına ilaveten içlerinde “Maarif”in de bulunduğu bazı dergilerin
çıkmasına da katkı sağladı. Türkçe çıkan ve edebî bir dergi olan “Maarif”in
yazar kadrosu içinde Fethi Safvet4, Hulusî Hamid Nedim, Zeynelabidin,
Kabilzade, Ahmed Medenî ve Mekkî Lebîb gibi meşhur yazarlar yer alıyordu.
Maarif’ten sonra yazı işleri müdürlüğünü Mustafa Yakubî’nin üstlendiği
“Kevkebu Maarif” (Maarif’in Yıldızı) adlı dergi çıktı. Sonra işgalci Ingiliz yönetimi
“en-Necme” (Yıldız) adında Arapça bir gazete çıkardı. Resmî olan bu gazete
daha sonra Türkçe çıkmaya başladı. Ünlü Kürt yazar Refîk Hilmî, Kürt sorununun
boyutlarına açıklık getirmek ve Kürt tarihini çarpıtmak isteyenlere karşı
koymak için bu gazetede makaleler yazıyordu. 1926 yılında ismi “Kerkük” olarak
değiştirilen gazetenin yazı işleri idaresini Kürt şair Kakaî üstlendi. Şuna da işaret
etmek gerekir ki, “Pîremêrd” olarak tanınan büyük şair Hacı Tevfik Hamza
Ağa’nın kendisini çok destekleyen Hicrî Dede’ye gönderdiği makaleler bu
gazetede yayımlanıyordu. Refîk Hilmî, Fehmî Arap Ağaoğlu, Şükrü Ağaoğlu,
Esad Naib, Reşîd Akif, Ömer Fevzî, Osman Mazlum, Tevfik Celal, Vahiduddîn
Bahaeddîn ve Cemal Izzeddîn gazetede yazan yazarlardandı. Kerkük Belediyesi
eski matbaanın yerini tutan yeni bir Amerikan matbaasını satın alıncaya kadar bu
gazete ilk kuruluş yıllarında “el-Havadis” matbaasında basılıyordu.
Daha sonra Türkçe olarak haftalık “Teceddüd” (Yenilenme) gezetesi çıktı.
1935 yılında sorumlu müdürü Reşad Arif 5 olan “Ileri” adlı bir gazete çıktı.
Türkçe olarak haftada iki kez çıkan bu gazetenin yazı işleri sorumlusuA.Hulusî idi.6
Yükseliş günlerinde, Salih Hükümeti’nin düşmesinden ve Bortesmos
Antlaşması’nın ilgasından sonra Arapça olarak “Vahdet” (Birlik) adında edebî bir
gazete çıktı. Gazete sahibi Cemal Abdünnûr bunu haftalık olarak Musul’da bastırıyor ve Kerkük’te dağıtımını yapıyordu. Fakat sıkıyönetim ilan edildikten ve
tekrar terörlü günlere dönülüp hürriyetler askıya alındıktan sonra bu gazetenin
çıkışı durduruldu.
Nisan 1949 yılında Bağdat’ta basılıp Kerkük’te dağıtımı yapılan ve okul
çevresinin çıkardığı bir dergi olan “Sada Şebab” (Gençliğin Sesi) dergisi çıktı.
Şubat 1951 yılında Süleymaniyeli Kürt gazeteci Maruf Arif “Sada Şimal”
(Kuzeyin Sesi) adlı gazeteyi çıkardı. Birkaç sayı çıktıktan sonra hükümet güçleri
bu gazeteyi kapattılar.7
Ocak 1958 yılında Kerkük’te Kürtçe ve Arapça olarak edebî ve kültürel bir
dergi olan “Şafak” çıktı. Imtiyaz sahibi emekli yarbay Şeyh Kadir Berzencî olan
bu derginin Arapça kısmının yazı işleri sorumluluğunu edip Abdussamed
Hanegah üstlenmişti. Derginin isimlerini açıkça belirtmediği yazı işleri kurulu
üyeleri şu ünlü Kürt siyaset adamı ve ediplerinden oluşuyordu: O sıralarda Kürt
Demokratik Partisi’nin önde gelen komite üyelerinden biri olarak çalışmasını
gizli yürüten Ibrahim Ahmed, 23. 7. 1963’te idam edilen meşhur hikayeci avukat
el-Berzencî, halen Selahaddin Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan ve o sıralarda
Kerkük’te öğretmen olan Dr. Maruf Haznedar ve 1986 yılında vefat eden
Süleymaniyeli Kürt yazar ve eleştirmen Ömer Arif Mahmud ki kendisi
Kekrkük’te öğretmenlik yapanlardan biridir. Yazı işleri kurulunun çoğu toplantıları
Kürdistan Demokratik Partisi’nin bir başka komite üyesi olan mühendis
Nuri Şaweyş’in evinde yapılıyordu. Hanımı Nahide Şeyh Selam da dergiye yazı
yazanlardan biriydi. Derginin Bağdat temsilcisi olan Cemal Haznedar, dergiyi
haber, makale ve anılarla donatıyordu. Onun belirtiğine göre Maruf Berzencî,
Abdussamed Hanegah ve Ömer Arif gizli Irak Komünist Partisi’nin hesabına
çalışıyorlardı. Derginin mali işler sorumluluğu ise Kerkük’te ikamet eden Kürt
şair Ali Kemal Beşîr’e verilmişti. Dergi Kerkük’te Şimal Matbaası’nda basılıyordu.
Kürt yazarlar Kürdistan’da edebî çevreye hareketlilik getiren Şafak dergisine
yazılar yazıyor; hikaye, şiir, makale ve anılarıyla yazı işlerine katkı sağlıyorlardı.
Şafak’ın Kerkük’te böyle bir süreçte çıkması Kürt basın dünyasında yeni bir tarih olmuştur.
Hikayeci Abdussamed Hanegah Arap ve Kürt aydınları ile kurduğu ilişkiler
çerçevesinde mütevazi bürosunda o sıralarda Kerkük’te bulunan Fadıl Azavî,
Enver Gassanî ve Zühdî Davudî gibi seçkin genç aydınları bir araya getirebilmişti.
Bu aydınlar bazen kendisine doküman temin ediyor, bazen de dergiye
gelen yazıları kontrol ediyorlardı. 14 Temmuz 1958 Hareketi’ne kadar yayın hayatına
devam eden Şafak dergisini çıkaranlar parti ve siyaset işleriyle uğraşmaya
başlayınca bu durum onların dergiyle irtibatlarını sürdürmelerini olanaksız hale
getirdi. Bundan dolayı idarî mekanizması Süleymaniye’ye taşınan derginin adı
“Beyan” olarak değiştirildi ve yazı işlerine ünlü şair Abdullah Turan bakmaya
başladı. Bu esnada Kerkük ve kazalarındaki Kürt yazarlar dergiye yazılarını ve
makalelerini göndermeye devam ettiler.
Eylül 1959 yılında Kerkük’te “Ray-i Tel” (Halkın Görüşü) adında günlük bir
siyasî gazete çıktı. Ünlü siyaset adamı Kamil Çadırcı’nın liderliğindeki Ulusal
Demokratik Partisi şubesinin yayın organı haline gelen gazete daha sonraları haftada
bir kez çıktı. Gazetenin yazı işleri başkanı şehrin bir caddesinde suikaste
uğrayan rahmetli Sıdık Belukînî idi. Ondan sonra bu görevi gazete yayınının durdurulmasına
kadar Nazım Vendavî üstlendi. Gazetenin yazarlarından biri de rahmetli
Muhammed Cemîl Rojbeyanî idi. Hatta “seni uyanık sanmıştım dostum,
fakat uyuyorsun” adlı makaleden sonra yazdığı yaygara koparıcı bir makalesi
Rojbeyanî’nin tutuklanmasına bile neden oldu.
14 Temmuz 1958 Hareketi’nden sonra Kerkük’te Kürtçe olarak “Azadî”
(Özgürlük) adında bir gazete çıktı. Gazetenin imtiyaz sahibi Şubat 1963 yılındaki
8. darbenin ardından idam edilen Nafi Yunus idi. Muhammed Kerîm Fethullah,
Muhammed Molla Abdulkerîm, Ömer Arif ve Ahmed Gafûr bu gazetede yazı
yazanlardandı. Kerkük olaylarından sonra Bağdat’a nakledilen gazetenin yazı
kadrosuna burada Abdullah Turan ve Dr. Izzeddin Mustafa Resûl de katıldı.
Irak Genel Talebe Birliği’nin Kerkük kolu Arapça, Kürtçe ve Türkçe olarak
sadece üç sayısı yayımlanabilen bir dergi çıkardı.
14 Temmuz 1958 Hareketi gölgesinde kültürel hayat canlılık kazandı: Bu
bağlamda sanatsal teşekküller arttı, matbu eserler çoğaldı ve yazarlar sansür
makasından korkmaksızın özgür bir şekilde yazmaya başladılar. Buna bağlı
olarak matbaalar da çoğaldı. 14 Temmuz Hareketi’nden sonra restore edilen ve
yeni bir makine kuran Belediye Matbaası çok sayıda Kürtçe kitap ve gazete basmaya
başladı. 1953 yılında kurulan Muhammed Emîn Asrî’nin “Terakkî”
Matbaası da eski olmasına rağmen küçük kitap ve şiir divanlarını bastırarak
kültürel hayata katkıda bulundu. 1956 yılında kurulan “Şimal” (Kuzey) Matbaası
da birçok Kürtçe yayının baskısını gerçekleştirdi. Bunların yanında Hilal, Hikmet
ve Kerkük matbaaları gibi Kerkük’te diğer bazı matbaalar da kuruldu. FadılAzavî
“el-Meda” adlı dergide Kerkük Birliği ile ilgili yayımlanan araştırmasında bu
süreçten bahsederken Arap edebiyatı takipçilerinden Kürt şair Osman Mustafa
Hoşnav’ın Belediye Matbaası’nın sorumluluğunu üstlendiğini belirtmektedir.
Azavî şunları söylüyor: Kürtçe ve Türkmence çıkan Kerkük gazetesinin isminin
değiştirilerek “Taverbahî” adıyla edebî bir gazeteye dönüştürülmesi için Kerkük
Birliği’ne teklifte bulunan Hoşnav, onlardan yazı işlerinde yer almalarını da istedi.
Böylece Osman Hoşnav’ın bürosunda Azavî’nin verimli olarak nitelendirdiği
çok sayıda toplantı yapıldı. Bu toplantılara Fadıl Azavî, Mueyyed Ravî, Enver
Gassanî, Zühdî Davudî ve Yusuf Haydarî katılıyorlardı.
KERKÜK’TE SANATSAL HAREKET
Şehirdeki kültürel ve sanatsal etkileşim, Petrol Şirketi’nde çalışan bazı kültürlülerin
etkisi ve Kerkük ile Bağdat’taki edip ve sanatçılar arasındaki sürekli ilişkiler sayesinde Kerkük’te Kürt, Arap ve Türkmenlerin katkıda bulundukları sanat
hareketi ilerledi. Kerkük şehri geçen asrın 50’li yıllarının başından itibaren gözle
görülür bir sanatsal aktiviteye tanık oldu. Okullara yönelik Bahar Şenlikleri ve
Festivalleri düzenlenir, bunlara katılan okullar hazırladıkları kısa tiyatro, şarkı ve
hitabet nümunelerini sunarlardı. Okullarda sanatsal aktivitelerin canlandırılmasında
Kerkük Maarif Müdürlüğü’nün Okul Etkinlikleri Şubesi’nin kendine
özgü rolü vardı. Aktif tiyatroyla ilgilenmeye başlayan tiyatrolar en iyi eserlerini
sunmaya çalıştılar. 1956 yılında Kerkük’te icra edilen en büyük sanat etkinliklerinden
biri “Fulûs ed-Davh” idi. Yusuf el-Anî’ye ait bu oyunda ünlü hikayeci ve
tiyatro yazarı Celîl Kaysî, usta tiyatrocu Ismet Hürmüz, Ali Hüseyin Saîdî ve
Natık Ibrahim rol aldılar. Tahsin Şeyhoğlu’nun8 dediği gibi; bu oyun Kerkük’te
sokak tiyatrosunun doğuşunda uygun bir başlangıç oldu. Sonra aynı grup Yusuf
el-Anî’nin “Tev Marbît” adlı oyununu sergiledi. Temmuz 1958 Hareketi’nden sonra
yeni bir ekip kuran tiyatro grubu, birincisi “Uğniyetu Tem”, ikincisi de “Kuvvetu
Şa’b” olmak üzere iki tiyatro oyununu sergiledi. Bu grubun önde gelen üyeleri arasında
Yusuf el-Anî ve Samî Abdulhamid’in de bulunduğu “Bağdat Modern Tiyatro
Sanatı”nın bir benzeri olarak “Kerkük Modern Tiyatro Sanatı” ekibini kurdu.
Daha sonra özellikle öğrenci ve öğretmen çevrelerinde etkinlikler çeşitlendi
ve aktiviteler arttı. Bu bağlamda öğrenci grupları geçen asrın 60’lı yıllarının
başında “Dumû’u Iblîs” (Iblîs’in Gözyaşları), “Intisarul’l-Hurriyye” (Özgürlüğün
Zaferi), ” Fî Sebîli’l-Vatan” (Vatan Yolunda), “Arzuhal” ve “Yetîmani” (Iki Yetim)
adlı oyunları sergilediler. Merkezî Öğretmenler Birliği de “Ehlu’l-Kehf” (Mağara
Insanları) ve “Semeru’l-Hurriyye” (Özgürlüğün Bedeli) adlı oyunu sergiledi.
Kürt Hareketi ile Baas Partisi arasında Mart 1970 yılında yapılan antlaşmadan
sonra sanat hareketi genelde, Kürt sanat hareketi de özelde ciddî bir gelişme gösterdi.
Bu gelişme özellikle müzikal oyunlarını ekranda sunmaları için Kerkük
Televizyon Kurumu’nun bazı sanatçılardan yararlanmasıyla sağlandı. Bu sıralarda
içlerinde Cihad Dilsak, Celîl Zentene, Ali Kerîm, Hüseyin Mersî ve Fadıl
Caf’ın da bulunduğu ünlü sanatçılar çıktı. Bunlar hem tiyatro hem de televizyon
kanalıyla güzel müzikal oyunlar sergilediler. Bu arada Solaf Spor Kulübü’ne bağlı
Solaf Ekibi’nin yanı sıra, Kürdistan şehirlerinde birkaç tiyatro oyunu sunan
“Meşgal” ekibi kuruldu. Bu ekip bu süreçte Kerkük’te düzenlenen bütün etkinliklere
katıldı. Bunun yanında Kürt kültürü ve sanatının gelişmesinde meslek kuruluşları
ile kültür ve sanat dernekleri de etkin rol oynadılar.
MART ANTLAŞMASI VE KERKÜK’TE EDEBÎ VE SANATSAL HAREKETIN GELIŞMESI
Kerkük 20’li yıllarda kurulan ilk Kürt cemiyetine tanıklık etti. 21 Haziran
1926 yılında “Zanistî” adıyla kurulan bu cemiyetin idare kurulu başkan olarak Vakıflar Dairesi Başkanı Molla Abdulkadir Efendi; başkan yardımcıları olarak
Mustafa Efendi (emekli), Abdulhalık Efendi ve Hüseyin Nakşibendî; üye olarak
Ahmed Efendi (emekli), Kadir Efendi, Hasan Bulud (emekli), Izzet Efendi,
Tevfik Ağa, Abdurrahman Efendi, Naci Efendi, Rauf Efendi, Ali Rıza Efendi
(Vakıflar Müdürlüğü Katibi) ve Hacı Fettah’ın oğlu Hamid Efendi’den oluşuyordu.
Davudî aşiretinin liderlerinden Rıfat Bey, Ismail Bey, Hasan Bey, Ismail Bey
ve Muhammed Hurşid Ağa; Talebanî aşiretinden Şeyh Izzeddin Efendi, Şeyh
Hasîb Efendi ve Şeyh Cemil Efendi; Kakaî aşiretinden Seyid Halil Ağa, Seyid
Süleyman Ağa ve Ali Ağa’nın isimleri de bu cemiyetin üyeleri arasında geçmektedir.
9 Bu cemiyeti teşvik edip destekleyen bu şahsiyetler Kürt vatandaşları
arasında eğitimin yaygınlaştırılmasına da katkı sağladılar. Aynı yılın Mart ayında
Süleymaniye’de büyük şair Pîremêrd’in girişimiyle kurulan “Zanistî” cemiyetiyle
sıkı bir irtibatı olan bu cemiyet, Kerkük ve civarındaki Kürtler arasında eğitimi
yaygınlaştırmak için ciddiyet ve samimiyetle çalıştı.
Zanistî cemiyetinin kuruluşundan 10’ar yıl olarak dört dönem sonra Kerkük’te
ilk kez bir Kürt Edebiyatçılar Birliği şubesi açıldı. Kerkük ve bağlı kazaların
ediplerinin çatısı altında toplandıkları bu birlik edebî ve kültürel faaliyetlerini
açıkça icra etmeye ve Süleymaniye, Erbil, Duhok ve Bağdat’tan getirttiği konuk
sanatçıların katıldıkları edebî sempozyumlar düzenlemeye başladı. 1972 yılı
Nevroz bayramından sonraki gün Kerkük’te Birinci Kürt Şiiri Festivali düzenlendi.
Resmî devlet bakanlığı görevinin yanı sıra Kürt Edebiyatçılar Birliği’nin
başkanı da olan Üstad SalihYusufî’nin rehberliğinde düzenlenen bu festivale Kürt
şair ve edipleriyle birlikte Arap şair ve yazarlardan kalabalık bir grup da katıldı.
Başta el-Cevahirî olmak üzere festivali onurlandıran bu şair ve yazarlar burada en
güzel konuşmalarını ve şiir kasidelerini takdim ettiler. Bu birlik, savaşın yeniden
patlak verdiği 1974 Baharına kadarKerkük’te edebî ve kültürel faaliyetlerini sürdürdü.
Kerkük’te Kürt Edebiyatçılar Birliği’nin yanında merkezi Bağdat’ta bulunan
Salih Yusufî başkanlığındaki Kürt Kültür Derneği’nin şubesi de açıldı. Bundan
başka Kürt Sanat ve Edebiyat Cemiyeti’nin bir şubesi ile Kürdistan Talebe Birliği,
Kürdistan Kadınlar Birliği, Kürdistan Demokrat Gençler Birliği ve daha sonra
ismi Kürdistan Öğretmenler Sendikası olarak değiştirilen Kürdistan Öğretmenler
Birliği gibi siyasî nitelikli örgütler kuruldu.10
SONUÇ
Irak hükümetinin sürekli olarak Kürt sakinlerine karşı uyguladığı etnik
arındırma siyasetine maruz kalan Kerkük şehri siyasal, sosyal ve kültürel baskı
ve zulümlerle karşı karşıya kalmıştır. Rejim güçleri burada Kürtçe eğitimi yasaklamış,
okul ve yer isimlerini Arapçalaştırmış, oradaki kültürel Kürt müesseselerini kapatmış, isim değiştirme işini sivil mektepleri bile içine alacak kadar geliştirmiştir.
Daha sonra en seçkin Kürt aydınlarına ve öğrencilerine yönelik sürgün
operasyonları şiddetlenmiştir. Böylece bu şehirde kültürel durum dumura
uğramış ve okullara, enstitülere ve vatandaşlara dayatılan Baas kültüründen
başka bir kültüre hayat hakkı tanınmamıştır.
Mart 1975 yılındaki başarısız Kürt ayaklanmasından sonra demografik yapıyı
değiştirmek için uygun fırsatı yakalayan Irak hükümeti şimdiye kadar süregelen
sürgün ve zorla göç ettirme operasyonlarına başladı, bu bağlamda Kürtler ve
Türkmenler zorlu zindan ve sürgün hareketlerine maruz kaldılar. Kerkük aydınları
buna bağlı olarak Kürdistan’ın öteki mıntıkalarına ve dünyanın değişik yerlerine
dağıldılar. Nasıl ki bazı seçkin aydınlar onlardan önce de terör cehenneminden
kaçarak gurbet yollarına düşmüşlerdi. Örneğin Kıss EbYusuf Saîd (1963)
önce Beyrut’a oradan da Isveç’e, Zühdî Davudî (1967)Almanya’ya, Seretûn Soles
(1967) önce Beyrut’a oradan da Amerika’ya, Enver Gassanî (1968) önce
Almanya’ya oradan da Kostarika’ya, Mueyyed Ravî (1970) Beyrut’a oradan da
Almanya’ya, Salah Faik (1976) sırayla Suriye, Britanya ve Flipin’e, Fadıl Azavî
(1977’nin başında) Almanya’ya, Can Demo (1992) Ürdün’e gitmişlerdir. Yusuf
Haydarî’nin 1993 yılında ölmesinden sonra Kerkük’te Celîl Kaysî ve Kahtan
Hürmüzî’den, Bakuba’da da Muhyeddin Zengene’den başka Bağdat Kerkük
Grubu’ndan kimse kalmadı.11
Kerkük’ün kültürel, edebî ve sanatsal hayatında rol oynayan ünlü Kürt aydın
ve ediplerine gelince: Bunlardan bir kısmı idam edildi, bir kısmı vefat etti bir
kısmı da göç etti veya ettirildi. Maruf Berzencî, Hüseyin Berzencî, Cebar Cebarî,
Enver Zorav, Şîrzad Cebarî ve Abdulkadir Ömer Tunbedî idam edildiler. Azad
Horamî şehit edildi. Şeyh Hüseyin Hanegah, Abdulazîz Hanegah, Abdussamed
Hanegah, Rauf Hanegah, Tahir Sadık, ŞeyhAta Talebanî,Mustafa Nerîman, Latif
Hamid Berzencî ve Şeyh Muhammed Şîrdere vefat ettiler. Molla Cemîl
Rojbeyanî tutuklandı. Dr. Nurî Talebanî, Dr. Şîrzad Talebanî, Selam Muhammed,
Abdullah Sirac, Azad Ahmed Esved, Abdurrahman Molla Saîd, Haşim Kevdanî,
Sîrvan Rahîm, Kenan Midhat, Fehmî Kakaî, Mehdî Umîd, Havar Kakaî, Fadıl
Caf, Mehabad Karadağî, Kays Karadağî, Selman Faik, Ahmed Bîkes, Salah
Hasan Savlan ve Verya Caf Avrupa’ya göç ettiler. Feleküddîn Kakaî, Nasih
Abdulgafûr, Şikur Mustafa, Ahmed Takane, Ahmed Muhammed Ismaîl, Zahir
Rojbeyanî, Celîl Kake Veys, Nevzad Ahmed Esved, Azad Subhî, Necat Hamîd,
Medîha Sabir Sûfî, Mustafa Zentene ve Celal Zentabadî şimdi Erbil’de ikamet
ediyorlar. Muhammed Mukrî, Latîf Hilmet, Marif Ömer Tol, Cihad Dilsak,
SadreddînArif,Ali Kerîm, Hüseyin Meyserî, Hasan Caf, Fuad Tahir Sadık, Gafûr
Salih, Necîb Termeyanî, Raûf Hemvendî, Arî Baban ve diğer bazıları da
Süleymaniye’de oturuyorlar.
Bahsedilen bu göç ve sürgünler Irak’ta hüküm süren rejimin elinden geldiği
kadar Kerkük’teki edebî hayatı genelde, Kürt kültürel haytı da özel olarak ortadan
kaldırmaya çalıştığını göstermektedir. Ancak adı geçen aydınlar nerede olurlarsa
olsunlar koparıldıkları şehirlerini hep terennüm edecek; Bağdat hükümetinin
ulusal özelliklerini değiştirmeye, kültürel ve medeniyet yapısını tahrip etmeye
çalıştığı bu köklü Kürdistan şehri hakkında yazmaya devam edeceklerdir. Bu
bağlamda tarihî Kerkük Kalesi’ni yıkmak, hakim rejimin Kerkük’e ve nesilden
nesile orada yaşayan sakinlerine karşı uyguladıkları (imha) plânlarının bir
parçasından başka bir şey değildir.
Kovara War, Hejmar 16.
NOTLAR:
* Kerkûk:Medînetu’l-Kavmiyati’ıMuteahiye(Kerkûk: Kardeş kavimler şehri, (1. baskı Londra, 2002/Kitap bir grup
akademisyenin makalelerinden oluşmaktadır.
1 Şair Kani ile ilgili bir araştırma yapan yazarlardan biri araştırmasını bastırmak için Bağdat Denetleme Kurulu’na başvurmuştu.
Ancak yazar bu araştırmasında “Kani dinî eğitimini otonom bölgenin dışında olan Kerkük’te yapmıştır” dediği için
kurul bu çalışmanın basılmasını uygun görmedi. 1984 Yazında Süleymaniye Kütüphanesi’nin salonunda kalabalık bir
güruhun önünde bu konuyu bazı gerçekleri araştırmak için orada bulunan bakanlık heyetine alayvari bir üslupla gündeme
getirdim. Gerçeği söylemem gerekirse, o zaman Çalışma ve Sosyal Işler Bakanı olan ve halen Kahire’de oturan kurul
başkanı Babekir Mahmûd Resûl Seşderî bana şu cevabı verdi: “Sizin karşılaştığınız zorlukları çok iyi biliyorum. Sizin
işaret ettiğiniz kontrolörün yaptığı tam bir cehalettir. Zira Kerkük’ün öteden beri günde 100’den fazla Kürt çocuğunun
doğumuna şahit olduğunu bilmiyor.
2 Fadıl Azavî, “er-Rûhu’l-Hayye: Cemaatu Kerkûk 1955-1964”, el-Ittihad gazetesi, sayı: 408, 9.2. 2001
3 Ataullah Terzibaşı, “Tarîhu’s-Sihafe FîKerkûk”, es-Sekafetu’l-Hadîse dergisi, sayı: 1,Mayıs 1954,Daru’l-Ma’rife, Bağdat.
4 Fethi Safvet ünlü diplomat ve araştırmacı Necdet Fethi Safvet’in babasıdır.
5 Burada bir isim benzerliği vardır. Bilinen şu ki, Kürt asıllı olan ReşadArif Irak’ta yargının en üst makamlarında görevler
almıştır. Rahmetli başkan Abdulkerim Kasım kendisini Halid Nakşibendî’nin halefi olarak Başkanlık Konseyi’ne üye
olarak atamıştır. Fakat yargıç olan Reşad Arif ile adı geçen gazetenin imtiyaz sahibi olan Reşad Arif’in aynı kişiler olduğu
hususunda kesin bir şey söyleyemem.
6 A. Hulusî’nin o sıralarda avukat olan ve daha sonra Süleymaniye mahkemelerinde hakim olarak görevlendirilip uzun
süre Irak yargı sisteminde görev alan Hanikîn bölgesinden Iraklı hikayeci rahmetli Abdülmecid Lütfî’nin kardeşi ve
Ingiltere’de ikamet eden Profesör Safa Hulusî’nin babası Abdulazîz Hulusî olduğunu düşünüyorum. Fakat güvenilir kaynakların
bulunmaması nedeniyle bunu tahkîk edemedim. Araştırma ve incelemem esnasında benim için durumu karmaşık
hale getiren şey, o sıralarda Kerkük gazetelerinde makaleleri yayımlanan Hulusî Bitlîsî adında başka bir yazarın bulunmasıdır.
7 Ataullah Terzibaşı, a. g. e.
8 Tahsin Şeyhoğlu, “Neş’etu’l-Mesrah Fî Kerkûk”, Türkmeneli gazetesi.
9 Dr. Velîd Hamdî, el-Kurd ve Kurdistan Fi’l-Vesaiki’l-Biritaniyye, s. 206-207.
10 Verya Caf, Kerkûk: Dirasetun Siyasiye ve Ictimaiyye, 1988.
11Fadıl Azavî, a. g. e.