‘‘Hurrilere ait olan ama Hitit inanç dünyasında kendisine yer edinmiş mitoslardan biride Kumarbi’dir. Bu efsanenin kırık parçaları E. Forrer, H.G. Güterbock, H. Otten ve A. Goetze tarafından bir araya getirilerek tercüme edilmiştir. Kumarbi efsanesi bir dizi şarkıdan meydana gelmiştir. İlkinde gökyüzü hakimiyeti için savaşan Tanrılardan bahsedilirken ikincisi ise üç tabletten oluşan Ullikummi şarkısıdır. Köleci toplumun hakimiyet ve egemenlik için savaşan devletleri mitoslarda Tanrılar arcaılığıyla bu savaşları meşrulaştırarak kitleleri kanalize etmişlerdir.”
Pınar Kurşun Cengiz / Tanrıların Rekabeti: Kumarbi Mitosu
Theogonya olarak adlandırılabilecek olan destanın giriş kısmında, Cennetteki Krallık’tan bahsedildiği düşünülmektedir. Ne yazık ki bu belge sadece çok kötü durumdaki bir kopya halinde elimize ulaşmıştır.1
Her birinde yaklaşık doksan satır olan dört sütundan ilkinin ilk yarısı Alalu’nun bir zamanlar gökyüzünde kral olduğunun belirtilmesiyle başlar. Anlatının anlaşılabilir olduğu bölümünde Alalu tahtta otururken tanrıların birincisi olan kudretli Anu’nun onun hizmetini gördüğünden bahsedilir. Tam dokuz yıl sonra Anu, Alalu’ya savaş açar ve savaşı kazanarak Alalu’yu aşağı, karanlık toprağa gönderir. Galip gelen Anu, tahtta otururken kuvvetli Kumarbi’de onun işlerini görmektedir ve tam dokuz yıl sonra tarih tekerrür eder ve iki tanrı mücadele etmeye başlar.
Mücadele esnasında Anu tam Kumarbi’nin elinden kaçıp göğe uçacakken Kumarbi onu belinden ısırır ve Anu’nun erkekliğinin bir kısmı Kumarbi’nin içine dökülür. Kumarbi, Anu’yu altettiğini düşünmüş olacak ki sevinmektedir fakat Anu’nun kendisini Asil Fırtına Tanrısı, Aranzah ve Taşmişu’ya gebe bıraktığı söylemesi üzerine dehşete düşer. Anu’nun söylediğine göre bu üç dehşet verici tanrı Kumarbi’ye dayanamayacağı kadar acı verecek ve o da kafasını kayalara vuracaktır.
Kumarbi, olanlardan utanç duymuş görünmektedir çünkü diğer tanrılardan gizlenmek için Nippur’a gider ve doğumu burada beklemeye başlar. Yedinci ayın sonunda Anu, tanrılara Kumarbi’nin ağzından doğmalarını söylediyse de onlar
ağızdan çıkarlarsa sakatlanacaklarını söyleyerek bunu kabul etmezler, daha sonra kulaktan çıkmaları söylenir fakat onlar kirleneceklerini söyleyerek yine kabul etmezler. En sonunda Kumarbi, bir kadın gibi çocuklarını doğurur. Fırtına Tanrısı Teşup, Kumarbi’nin çocuklarından en cevval olanı, Anu’nun da yardımını alarak Kumarbi’yi yok etme planları yapar. Destanın bundan sonraki kısımları kırık olduğu için mücadeleyi kimin kazandığı belli değildir, ancak Fırtına Tanrısı’nın gökteki hakimiyeti eline geçirmesiyle sonuçlanmış olması muhtemeldir çünkü bu destanın devamı sayılan Ullikummi şarkısında Fırtına Tanrısı gökyüzü tahtında oturmaktadır.2
Bu destanda bol miktarda doğum olayının gerçekleşmesi ve destanı içeren tabletlerin kırık ve eksik olması bazı olayların netlik kazanmasına engel olmaktadır. Birinci sütunda Anu tarafından hamile bırakılan Kumarbi, sütunun kırıldığı yerde Ganzura Dağı’na tükürür. Devamında ise hamilelik ayları sayılmaktadır, fakat sonunda doğuranın Kumarbi mi yoksa dağ/yeryüzü mü olduğu belli değildir. İkinci sütunda ise Fırtına Tanrısı Teşup ve Aranzah Nehri (Dicle), Kumarbi’den doğmaktadırlar. Dördüncü sütunda ise doğumu yapan yeryüzüdür.3
Antik çağ mitlerinde sık sık rastlanan temalardan biri de ardıl tanrıların birbirleri üzerinde hakimiyet kurma ve gökyüzünü ele geçirme mücadeleleridir. Mezopotamya’da Marduk’un hakimiyeti ele geçirmesi gibi burada da Fırtına Tanrısı galip gelmektedir. Bu tarz mitler zaferi kazanan tanrının toplumda yüceltilmiş olan konumunu doğrularken mevcut forma nasıl gelindiğini açıklaması bakımından da önemlidir. Kumarbi mitinde birbiriyle yarışan tanrılar baba, oğul, torun şeklinde verilmekten ziyade birbiriyle yarışan iki grup şeklinde yansıtılmaktadır.4
Kumarbi ve Teşup, bu mitte farklı iki tanrı grubunu simgelemektedir: Kumarbi yeraltını simgelerken, Teşup gökyüzü tanrılarını simgelemektedir. Anu, Alalu’ya savaş açtığı zaman onu yenerek yeraltı dünyasına gönderir. Kumarbi Anu’ya savaş açtığı zaman ise Anu gökyüzüne doğru kaçmaktadır. Bu yüzden savaşan tanrıları yeraltı ve gökyüzü olarak iki gruba ayırmak mümkündür. Yeraltı takımında olanlar Alalu, Kumarbi ve veziri, Deniz ve veziri, Ullikummi, Ubelluri, İrşirra Tanrıçaları’dır; diğer tarafta ise Anu, Teşup, Hepat, Güneş ve Ay Tanrısı, İştar, Aranzah Nehri’dir. Anlatıda adı geçen Ea ve Enlil gibi tanrıların ise hangi tarafı tuttuğu net değildir.
Notlar:
1-H. Gustav Güterbock, “The Hittite Version of the Hurrian Kumarbi Myths: Oriental Forerunners of Hesiod”, American Journal of Archaeology, Cilt. 52, No. 1, 1948, s.124.
2-203 Elmalı, a.g.t., s. 93-100.
3-Elmalı, a.g.t., s .100-101.
4-205 Hoffner, a.g.e., s. 41.
Kaynak:
-Pınar Kurşun Cengiz, Yazılı Kaynaklar Işığında Eski Çağ’da Mitler, Ankara, 2014.
Bernamegeh Türkçe
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!