İlk Kürt gazetesi olan Kürdistan, 22 Nisan 1898’de Kahire’de yayın hayatına başlamıştır. Mikdat Mithad Bedirhan tarafından çıkartılan gazetenin ilk beş sayısı Mısır’ın baskenti Kahire’de, 6-19 arası sayıları Cenevre’de, 20-23 arası sayıları Londra’da, 24-29 arası sayıları Folkston’da, 30 ve 31. sayılarıysa Cenevre’de yayımlandı. Gazetenin ilk beş sayısında gazetenin künyesinde sahibi ve yazı işleri sorumlusu olarak Mikdat Mithad Bedirhan görünmektedir.
Kürdistan gazetesi, Kürtler tarafından çıkarılmış ilk Kürtçe gazetedir. Dolayısıyla, Kürt basın tarihinin, Kürdistan gazetesi ile başladığını söyleyebiliriz. Bu gazete, bir grup veya aydın organizasyonu tarafından değil, Mikdat Mithad Bedirhan’ın bireysel çabalarıyla yayınlanmıştır. Mısır’ın başkenti Kahire’de “El Hilâl Matbaası”nda basılmıştır.
İlk beş sayısı Mikdat Mithad Bedirhan tarafından yayınlanan gazetenin sonraki sayıları, Mikdat Mithad Bedirhan’ın hastalığı nedeniyle kardeşi Abdurrahman Sami Bedirhan tarafından çıkarılmıştır. Gazeteyi çıkaran Mikdat Mithad ve Abdurrahman Sami Bedirhan kardeşler, 1847 yılında önce İstanbul’a ardından da Girit’e sürgün edilen Kürt Botan Beyi Mîr Bedirhan’ın çocuklarıdır.
Mikdat Mithad Bedirhan, gazetenin ilk sayısının Fransızca çıkarılan ekinde gazetenin çıkış amacını ve görevini
şöyle açıklamıştı:
”Günümüzde artık dünyada meydana gelen her türlü olayı gazeteler yazmakta. Birçok şeyi gazetelerden öğrenmekteyiz. Fakat ne yazık ki o kadar cesur, yiğit ve mert olan Kürtler böyle bir şeyden mahrumdurlar. Ben de siz Kürtleri dünyadaki gelişmelerden haberdar etmek, size ilim ve marifetin yollarını göstermek, Kürtçe okuma yazmaya teşvik etmek için bu gazeteyi çıkarıyorum.”
Gazetenin kurucusu ve sorumlu müdürü Mikdad Midhat Bedirhan’dir ve künye kısmında Kurdistan adının alt tarafında gazetenin on beş günde bir “Kürtçe” olarak yayımlanacağı bildirilmiştir. Fakat daha sonraları bu yayın periyodu, istibdadın yurtdışı uzantılarının baskıları ve maddi sorunlar nedeniyle ayda bire ya da daha uzun sürelere yayılmıştır.
Gazetenin kurucusu, Mikdat Mithad Bedirhan, hastalandıktan sonra, gazetenin yayın işlerini kardeşi Abdurrahman Sami Bedirhan devralmıştır. Gazete, Abdurrahman Sami Bedirhan döneminde, çok farklı merkezlerde düzensiz bir biçimde yayınlanmıştır. Düzenli çıkmayan gazete, Cenevre, Kahire, Londra ve çok sonraları Folkestone’da yayınlanmıştır. Gazete, 6. sayıdan 19. sayıya kadar Cenevre’de basılmış, 20. sayıdan itibaren yeniden Mısır’a taşınmıştır. Gazetenin basımı 23. sayıya kadar burada yapılmıştır. Daha önce 15 günde bir yayınlanması düşünülen
gazete, 24. sayıdan itibaren Londra’ya taşınmış ve ayda bir kez yayınlanmaya başlanmıştır. 30. sayıya kadar Londra/Folkestone’da yayınlanan gazetenin 30. ve 31. sayıları tekrar Cenevre’de yayınlanmıştır.
Toplam 31 sayıya ulaşan gazetenin, yayınının durdurulduğu tarih konusunda çelişkili bilgiler bulunmaktadır. Celilê Celil, gazetenin çıkış ve kapanış tarihlerini 1898-1908 olarak verirken, birçok kaynak ise kapanış tarihini 1902 olarak vermektedir.
Düzenli olarak çıkarılmayan Kürdistan gazetesinde dil olarak Kurmancî lehçesi tercih edilse de, Sorani lehçesiyle de şiirler yayınlanmıştır. Sade bir üslupla yazılan gazete, hedef kitlesinin eğitim durumunu göz önünde bulunduran bir yayın politikası takip etmiştir. Dört sayfadan oluşan gazete, küçük formlarda ve dört sütün olarak basılmıştır. Gazete yaklaşık iki bin adet basılıyordu. Bugünün gazete tirajları ile kıyaslandığında, küçük gözüken bu rakam, o dönem için küçümsenmeyecek bir tirajdı.
Mikdat Bedirhan Kürdistan’ın ilk beş sayısındaki makaleler imzasız yayımlanmıştır. Kullanılan materyallerin ve makalelerin incelenmesi, birkaç önemsiz istisnayla, tüm yazıların editörün kaleminden geçtiği düsüncesini akla getirmektedir. Gazeteye yazı yazacak gazeteci ve muhabir sıkıntısı vardı. Mikdat Bedirhan, Kahire’de eğitim kurumlarında okuyan Kürtlerle, ayrıca, El-Ehzer Üniversitesi ögrencileriyle ve daha çok Süleymaniye ile Kerkük’ten okul arkadaşlarıyla iliski içindeydi.
Gazetenin kurucusu Mikdad Midhat Bey’in anlatımına göre, Kurdistan gazetesinin İstanbul’da yayınlanabilmesi için birkaç kez Dâhiliye Vekâleti’ne başvuruda bulunmuş lakin II. Abdülhamit’in İstibdat yönetimi böyle bir gazetenin İstanbul’da yayınlanmasına müsaade etmemiş ve o da mecburen Kahire’ye yönelmiş. Çünkü o zamanlar Britanya Krallığı’nın Kahire yönetimi üzerinde etkisi daha fazlaydı, II. Abdülhamit istediği her müdahaleyi yapamıyordu. Bu nedenle Kahire, Abdülhamit’e muhalif olanların önemli bir kesiminin yöneldiği ikinci bir merkez konumundaydı. Diğer birçok Bedirhan ailesi mensubu gibi Mikdad Midhat Bey de aktif bir İstibdat muhalifi idi ve aile olarak da Kürtler üzerinde önemli bir etkileri vardı. II. Abdülhamit, muhalif bir aristokrat Kürt ailesinin üyesi tarafında İmparatorluğun başkentinde Kürtçe ve Kürtlere hitap eden bir gazetenin yayımlanıp dağıtılmasını istemiyordu.
Gazete ilk dönemlerde özelikle Mısır’da yayınlandıgı ilk 5 sayısında politik bir gazete hüviyetinde değildir. Dil ve egitime daha çok önem verilmistir. Yazı islerine gelen bazı mektupların yayınlanmasından da anlaşıldıgı üzere gazete Kürtler arasında büyük ilgi uyandırmıştır. Kürt bölgelerine gönderilen gazete sayısının arttırılması istendigi görülmektedir. Her ne kadar gazete milli hasasiyetlere önem verdigini yazsa da Miktad Bedirhan’ın yazdıgı makalelerine ayet ve hadislerle desteklemesi paradoksal bir sekibde dönemin kosullarında milliyetçilik ile dindarlıgın içi içe geçmesinin bir göstergesi olarak okunabilir.
Kürdistan gazetesinin yaşadığı zorluklar sadece yasaklar ve mali sorunlarla sınırlı değildi. Cenevre, Kahire veya Londra’da basılan bir gazetenin, Diyarbakır, Van veya Kerkük’e ulaşmasının zorlukları hayal bile edilemez. Modern postacılık ve dağıtım sistemlerinin olmadığı bir dönemde, yasakların ve mali zorlukların boyutu göz önüne alındığında, böyle bir yayıncılığın çılgınlık olduğunu söyleyebiliriz. Bütün bunlara rağmen bu tür bir yayıncılıktaki ısrar, gazeteyi çıkaranların güçlü idealizm ve inanmışlığı ile izah edilebilir. Kürdistan gazetesinin dağıtılması ve okunması Kürtlerin yaşadığı birçok yerde yasaklanmıştı. Buna rağmen gazete, gizli yollardan Kürtlerin yaşadığı coğrafyaya ulaştırılmıştır. Örneğin gazetenin Diyarbakır bölgesine ulaştığını söyleyen Abdurrahman Bedirhan, buradan kendisine 200 kuruşun gönderildiğini belirtmiştir. Kürdistan gazetesinin dağıtımı, oldukça geniş bir coğrafyada yapılmıştır. Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları kentlerin yanı sıra, Şam’da, Adana’da ve çeşitli Avrupa kentlerinde de dağıtımı yapılmıştır.
Kürdistan esas olarak şu üç aşamadan geçmiştir:
a) Gazetenin ılımlı, uzlaşmacı bir politika izlediği birinci aşama Mikdad Midhat Bedirhan tarafından yayınlanan ilk beş sayıyı kapsamaktadır. Bu döneme damgasını vuran yöntemsel duruş; “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi olan Zillullah”a, Kürtler konusunda bir kısım hatırlatmalarda bulunmaya çalışan bir kulun kulakları tırmalayan haykırışıdır. Bu haykırış, sorunların temelini sistemin değişiminde görmemiş, Halife’yi hedeflememiş ve davranışını da iyi bir müslüman ve kul olmanın gereği olarak gördüğünü birkaç defa kendisi belirtmiştir. Modern toplum bağlamında sistemdışı olmayan duruşu nedeniyle aydın-entellektüel tanımını zorlayamamış bir duruş sergilenmiştir. En iyi tabiriyle Osmanlı ve Kürt toplumları açısından bilgi ve bilinç dağarcığını kendi kavmiyle paylaşıp ufuklarını genişletmeyi kendine farz edinmiş bir münevver duruşudur.
b) Ilımlılık ve uzlaşmacılık köprülerinin parça parça yıkıldığı ikinci aşama, gazetenin Abdurrahman Bedirhan tarafından yayınlanmaya başladığı döneme işaret eder. İstanbul’a dönen kardeşine yönelik şiddete şiddetle karşı çıkan ve bundan sonra bütün zulümleri tek tek yazacağım diyerek gazetenin yönetimini devraldığını belirten Abdurrahman Bedirhan, aralarında yasal ve meşru hiçbir bağın kalmadığı İstanbul’a ateş püskürmeye başlar. Bu
gitgide A.Rahman Bedirhan’ın kendisini ve düşüncelerini aynı siyasal (aslında pratik) hedefi paylaştıkları JönTürklere yaklaştırır.
c) Üçüncü aşama ise JönTürk’lerle birlikte ortak kadere imza atmaya başladıkları 1900’den sonraki dönemdir. Kürdistan, bir Jön Türk yayını değildir ve ama siyasal hedeflerin ortaklığı, siyasal alanın günümüze göre dar olması Kürdistan ve Jön Türk gazetelerini hep aynı noktalarda buluşturacaktır. Kürdistan gazetesini bu dönemleri dikkate
almadan inceleyip ele almak yanlış değildir ama eksiktir.
Kurdistan gazetesinin 9. sayısında “Sebat’ul Mulki Bi’l-E’dl” başlığı altında yayımlanan yazıda, bu muhalefeti çok açık bir şekilde ortaya koymuş ve şöyle demiştir: “Şu an Kürdistan istibdat yönetimi altındadır, sizi yönetenler Abdülhamit tarafından gönderilmiştir. Fakat Kürdistan’ın sahibi sizsiniz!”Bunun yanı sıra toplumsal eğitim ve milli uyanışa vurgu yaparak özellikle çocukların eğitimi, yeni zanaatların öğrenilmesi ve meslek edinme konularında da dikkate değer yazılar yayımlanmış. İşlenen en dikkat çekici konulardan biri de, olası bir Kürt-Ermeni çatışmasına dikkat çekerek Kürtlerin, siyasi iktidarın bu yöndeki kışkırtma ve teşviklerine alet olmaması gerektiği yönünde uyarılarda bulunmasıdır.
Gazetenin kurucusu Mikdat Mithat Bedirhan, eğitimle ilgili şunları söylemiştir: Bu gazeteyi oluştururken, kendi milletimden insanlara okuma sevgisi aşılamayı, halkın, çağdaş ileri medeniyetle tanışmasını ve kendi edebiyatını tanımasını amaçladım. Mısır’da kalarak Kürdistan’da olan biteni görmek ve gurbetteki bu gazeteyle halkımın çıkarlarına hizmet etmek, onun kültür seviyesini yükseltmek istiyorum.
Celilê Celil’e göre, dönemin Ermeni gazetelerinden ‘Anahid’ (1900) gazetesi Kürdistan gazetesinin bu çabasını alkışlamakta ve Kürtlerin cehaletinin sorumlusu olarak Osmanlı Devleti’ni göstermektedir. Bu konu, gazetede
şu ifadelerle yer bulmuştur: Kürdistan’ın hemen her sayısının başyazısı, eğitimin önemi ve gerekliliği üzerine kaleme alınmış nasihatlerden oluşuyor. Bu makaleler, Kürt toplumuna heyecanla davette bulunuyor, cesaret veriyor ve onların kalbini kazanıyordu. Kürdistan gazetesi, olaylarla kanıtlıyor ki, Kürtlerin cahilliğinin yegâne sebebi Türk devletidir. Çünkü karmaşık politik soruların çözümü için Kürtlerin cahil bırakılması Türklerin işine geliyor, bundan dolayı ‘Kürdistan’, Kürtleri uyanmaya ve haklı taleplerini devlete sunabilmek için eğitimi yaygınlaştırmaya çağırıyor.
Ancak şu çok net ki, Kürdistan gazetesini çıkaranlar, Kürt ulusal bilincini oluşturmada ilk adımları atarak, kolektif bir kimlik inşasının yapı taşlarını oluşturmuşlardır. Gazetenin içeriği, sadece Kürtlerin değişim ve yeni gelecek arayışlarını
değil, aynı zamanda dönemin siyasi tartışmalarına, farklı gruplar arasındaki ilişkilere (Kürt aydınları-Jön Türkler-Ermeniler) ve Osmanlı Devleti yönetimine yönelik muhalefete de ışık tutmaktadır.
Kaynaklar:
-Seid Veroj, Kürt Basınında İlk Dönem.
-Murat Issı, Kürt Basını ve Kürdistan Gazetesi
-Osmanlı Dönemi Kürt Basını, Ukam Yayınları.
-Fethullah Kaya, Osmanlı Döneminde Kürt Basını.
Bernamegeh Türkçe
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!