MAHABAD CUMHURİYETİ

MAHABAD KÜRT CUMHURİYETİ TARİHİ

ABDURRAHMAN QASIMLO

20 Ağustos 1941’de Sovyet, İngiliz ve Amerikan bağlaşık ordulan lran’a girdiler. Rıza Şah’ın diktatörlüğü yerine zayıf bir hükümet getirildi, Tahran’daki bu hükümetin İngiliz ve Amerikalılar egemenliğindeki güney veya Sovyetler Birliği egemenliğindeki kuzey bölgelerinde hiç etkisi yoktu. Ülkede güçlenmeye başlayan çeşitli siyasal partilere demokratik haklar tanınmaya başlanmıştı. Mahabad yöresi ne İngiliz, Amerikan ne de Sovyetler’in elinde değildi. Kürt ulusculuğunun uzun bir geleneği olan bir bölgeydi burası. Eylül 1942’de ele geçmez fırsatı kullanan Mahabad Kürtleri ilk Kürt siyasal hareketi Komala J.K. (Jiyani Kurdistan, Kürdistan’ın Dirilişi) hareketini başlattılar. Şehirli orta sınıf aydınların önderliğjndeki uluscu Komala hareketi kısa sürede şehirlerde ve kırsal kesimde kitle desteği kazandı. Yarı yasal durumuna karşın Komala siyasal bir program belirlememiş ve belirli örgüt çerçevesi oluşturmamıştı. 1943’de yeni önder kadrosu seçildi. Kürdistan’daki demokratik hareket çok geçmeden Komala’nın yapısını aştı.

Siyasal programın zamanın gereklerine göre oluşturulması ve onbinlerce üyeye önderlik edebilecek örgütün yapılanabilmesi için daha geniş siyasal bakış açısı olan kadrolara gereksinim vardı. 1945’de yeni bir parti, Kürdistan Demokratik Partisi kuruldu; Komala’nın bütün üyeleri bir partiye katıldılar. Tanınmış bir aydın ve saygın bir siyasal ve dini önder olan Kadı Muhammed partinin kuruluşunda önemli rol oynamıştı. KDP sekiz önemli maddesi olan bir program hazırladı:
1 ) İran’daki Kürt halk kendi yerel yönetimine sahip olmalıdır ve İran sınırları içinde özerkliği tanınmalıdır.
2) Anadillerinde öğrenim hakları olmalıdır. Kürt topraklarında resmi dil Kürtçe olmalıdır.
3) Ülkenin Anayasası Kürdistan’daki yerel yöneticilerin toplumsal ve idari konularda yetki sahibi olmak üzere seçimle işbaşma gelmelerini garanti etmelidir.
4) Devlet memurları yerel halktan seçilmelidir.
5) İki tarafın da geleceğini güvence altına almak üzere köylüler ve toprak sahipleri arasındaki anlaşmaya temel olacak genel bir yasa çıkartılmalıdır.
6) KDP, Azerbaycan halkının ve Azerbaycan’daki azınlıkların (Süryaniler, Ermeniler, vb.) kardeşliği ve birliği için mücadele eder.
7) KDP tarım ve ticaretin geliştirilmesi, eğitim ve sağlık koşullarının iyileştirilmesi, Kürt halkının maddi ve manevi kalkınmasımn sağlanması ve Kürdistan’ın doğal kaynaklarının en iyi biçimde kullanılması için çalışır.
8) KDP bütün’ İran halklarının siyasal özgürlüğünü ve ülkenin böylelikle kalkinabilmesini ister.

Bu program Kürt halkının beklentilerini yansıttığından kısa sürede halkın çoğunluğunun desteğini kazandı. Hem Kürdistan’daki hem İran’daki özel koşullar demokratik güçlerin ilerlemesini teşvik ediciydi. 24 Ocak 1924’de Saqqez çevresinden delegelerin katıldığı büyük bir toplantıda ilk Kürt Cumhuriyeti ilan edildi, KDP önderi” Kadı Muhammed Başkan seçildi. Cumhuriyetin yaşamı bir yıldan az sürdü fakat büyük bir dinamizm gösterdi ve KDP programındaki
bazı hedefleri elde etmeyi becerdi. Kürtçe resmi dairelerde ve okullarda kullanılmaya başlandı. Çeşitli Kürtçe süreli yayımlar çıkartıldı, özellikle KDP yayım organı Kürdistan, kadın gazetesi Helale (Lale ve çocuk dergisi “Grougali Mindalan (Çocukların Babili) önemlidir. İlk Kürt tiyatrosu kuruldu. Kürt kadınlar ilk kez toplumsal ve siyasal yaşamda etkin rol aldılar. SSCB ile kurulan doğrudan ilişkilerle ekonomi de gelişmeye başladı. Kürdistan’dan kaçıp Tahran Hükümeti ile işbirliği yapan toprak ağalarının toprakları Kürt köylülere ve Irak Hükümeti’nin baskısından Mahabad’a sığınan Barzani ailesine dağıtıldı. Fakat komşu İran Azerbaycan’ındaki gibi bir tarım reformu uygulanamadı. KDP programında görüldüğü gibi Cumhuriyet köylülerle ‘feodal’ler arasında uzlaşma arıyordu.

Yönetimde o zamana kadar yalnızca Farisi ve Azerilere verilmiş olan en üst görevler Kürtlerin elindeydi. İran İmparatorluk Ordusu ve Polisi dağıtılmış ve yerine Ulusal Ordu ve Peşmerge kuvvetleri oluşturulmuştu. Cumhuriyetin kırmızı, beyaz, yeşil bayrağında buğday başaklarıyla sarılı güneş resmi vardı,güneş bağımsızlığı, başaklar eğitimin önemini temsil ediyordu. Tanınmış bir Kürt türküsü ulusal marşı olarak kabul edilmişti:

Ey düşman, Kürtçe konuşan halk hala yaşıyor
Kimse Kürtler yok oldu demesin
Kürtler hep yaşayacak ve bayrakları hiç inmeyecek.

Hükümet Savaş Bakanı ve Dış İşleri Bakanıda dahil on üç bakandan oluşuyordu. Henüz seçilmiş bir meclis olmadığından yasama organı yoktu, yasalar başkanlık kararları olarak çıkartılmıyordu. Fakat yargı görevi Yüce Mahkeme ve Adalet Bakanlığı tarafından yürütülüyordu. Cumhuriyetin yerel idareleri kurulmaya başlanmıştı.
Yeni hükümetin konumu halen kesinlikle belirli değildi; özerk yerel bir hükümet miydi yoksa tamamiyle bağımsız bir cumhuriyetin hükümeti miydi? Örgütün resmi adı Kürdistan Cumhuriyeti Devleti (Devleti Cumhuri Kürdistan) olmakla birlikte ‘Ulusal Kürt Hükümeti’ olarak da (Hükümeti Milli Kürdistan) anılmaktaydı; Azerbaycan’da da durum aynıydı. Mahabad Kürt Hükümeti henüz kendi hedefini saptamamıştı. 23 Nisan 1 946’da Azerbaycan ve Kürdistan Hükümetleri dostluk antlaşması imzaladılar. Antlaşmanın yedi maddesi vardı:
1) İki Hükümetin temsilcileri zorunlu gördüklerinde iki tarafın topraklarında da yetkili kabul edilecekler.
2) Kürt nüfus bulunan Azerbaycan topraklarında Kürt yöneticiler ve tersi durumda da Azeri yöneticiler atanacak
3) İki Hükümet ekonomik sorunlar üstünde çalışmak üzere bir kurul oluşturacaklar ve bu kurul iki Hükümetin önderlerine karşı sorumlu olacak.
4) Zorunlu görüldüğünde Azerbaycan ve Kürdistan karşılıklı yardımlaşma amacıyla askeri bağlaşma oluşturacaklar.
5) Tahran Hükümeti’yle yapılacak her türlü görüşme iki Hükümetin de rızası alınarak yapılacak.
6) Azerbaycan Hükümeti, Azerbaycan topraklarında yaşayan Kürtlerin dil ve kültürlerinin gelişebilmesi için gerekli önlemleri alacak, Kürdistan hükümeti de aynı biçimde davranacak.
7) Tarihsel dostluğa, demokratik birliğe ve iki halk arasındaki bağlaşıklığa aykırı hareket etmeye kalkışanlar iki Hükümet tarafından birlikte cezalandırılacak.

Bütün bunlara karşın iki Hükümetin iç işlerine yönelik siyasetleri farklıydı. Azerbaycan’da yöneticiler köylü ve işçi isteklerini dikkate alıyor ve geniş boyutlu ekonomik ve toplumsal reformları uygulamaya koyuyordu. Kürdistan’da
ise toplumsal tabakalar dikkate alınmadan ulusal birliğin sağlanması gündemdeydi. Kürt toplumu toplumsal ve ekonomik olarak çok daha geri olduğunda hedefler çok daha ılımlıydı. İki Hükümet arasında sınırların belirlenmesi
sorunu vardı. Urmiye gölünün batısı, Xoy, Salmas (Şapur) , Urmiye (Rezaiye) ve Miyandud şehirleri için uzun görüşmelerin yapılması gerekmekteydi. Ama 1946 Baharında bu tartışmalar ikincil derecede kaldı. Öncelik Amerika ve İngiltere desteğini almış olan Tahran Hükümeti’ne karşı iki devletin varlığının korunmasındaydı. Kürt ve Azeriler arasındaki antlaşma iki halk için çok büyük önem taşıyordu ve elbette Tahran tarafından çok kötü karşılanmıştı.
KDP, Tudeh Partisi, Azerbaycan Demokratik Partisi ve öteki üç ilerici partinin de katıldığı cephenin kurucularındandı. İran Kürdistanı böylece İran’daki bütün demokratik güçler için bir üst haline gelmişti. Kürdistan Cumhuriyeti aynı zamanda bütün Orta Doğu’daki Kürt bölgeleri için işbirliği ve dayanışma merkezi olmuştu. Kürt yurtseverler
memnuniyetle kabul ediliyorlardı: binlerce Barzani ve Türkiye, Irak, Suriye’den Kürt temsilciler Mahabad’da içtenlikle karşılanıyordu. Bütün Kürt ulusu Mahabad Cumhuriyeti’ni beklentilerinin simgesi olarak görüyor ve bütün Kürdistan’ın kurtuluşu için çekirdek olmasını umuyorlardı. Oysa o sırada İran’ın siyasal durumu özellikle Anglo Amerikalıların Seqiz güneyindeki bölgeyi ellerinde tutarak statükoyu güvence altına almaları nedeniyle Kürtler Seqiz, Senendec ve Kirmanşah’ı kurtaramıyorlardı. Cumhuriyetin egemenliği Seqiz’ın kuzeyinden İran Kürdistan’ının bütün kuzeyine yayılıyordu; bu topraklarda yaklaşık bir milyon kişi yaşamaktaydı.

Tahran Anlaşması’na uygun olarak Bağlaşık kuvvetler savaşın sonundan itibaren altı ay içinde İran’ı terketmeye başladılar. Sovyet kuvvetleri ülkenin kuzeyinden Anglo-Amerikan kuvvetleri İran’ı terkettikten birkaç ay sonra aynldı.
Bundan önce İran ve Sovyet Hükümetleri İran’ın kuzeyindeki petrolün çıkartılmasına Sovyetler’in de dahil ola bilmesi için anlaşma imzaladılar. Mayıs 1946’dan sonra İran topraklarında Sovyet birliği kalmadı. 1946 sonbaharında Tahran Hükümeti ülkede seçimlerin yapılması için kampanya başlattı. ‘Hür’ seçimlerin yapılabilmesi için Kürdistan ve
Azerbaycan’da da İran Hükümet kuvvetlerinin bulunması gerektiği ileri sürülüyordu. Aralık’ta imparatorluk Ordusu Azerbaycan’a girdi. Azeri hareketi hemen hemen direnemeden çöktü ve önderler SSCB’ne sığındılar. Azerbaycan
Ulusal Hükümeti 17 Aralık’ta düştü ve kısa süre sonra İran birlikleri Mahabad’a girdi. Gene ciddi silahlı direniş olmadı. Cumhuriyetin Kadı Muhammed .başkanlığındaki önderleri orda kaldılar. Yalnızca Barzani önce Nexede, sonra Uçnu’ya kaçtı. Azerbaycan’da Şah’ın generalleri görmezlikten gelirken silahlı çeteler binlerce demokratı katlettiler fakat Kürdistan’da Ordu beklerneye karar verdi. Barzaniler Tahran’da Molla Mustafa başkanlığındaki heyetle yürütülen görüşmelerin sonuçlanmasını bekliyorlardı. Fakat bu bekleme uzun sürmedi. Aralık sonunda Kadı ve öteki
Cumhuriyet önderleri tutuklandılar. Mustafa Barzani’nin görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlandı: İran Ordusu 22 Şubat 1947’de Naqadeh’e yürüdü. Barzaniler İran-Irak sınırına çekildiler ve kendilerini izleyen Ordu birliklerine ağır kayıplar
verdirdiler. Birçok subay ve asker esir alındı.

13 Nisan’da Barzaniler Irak’a geçti. İran Silahlı Kuvvetleri Cumhuriyetin destekleyicilerini silahtan arındırırken Tahran Hükümeti’yle ışbirliği yapan ve Barzani’ye karşı savaşta ona yardım eden aşiretlere ise silahlarını saklama izni verilmişti. Resmi askeri mahkemede yargılanan Kadı Muhammed, kardeşi Sadr Kadı ve kuzeni Seyf Kadı ölüme mahkum edildiler. Kadıların halk tarafından sevilmesi nedeniyle İranlı yetkililer bir süre idam kararını uygulamakta
tereddüt ettiler, sonunda 30 Mart 1947 şafağında Kadı ve iki yoldaşı Mahabad’ın Tchouar Tchra Meydanı’nda büyük İran birlikleri arasında asıldılar. Bunu öteki İran Kürdistanı şehirlerindeki büyük katliamlar izledi. Manevi önderleri Şeyh Ahmet önderliğinde Barzaniler, özellikle kadınlar ve çocuklar Irak’a kaçtı.

Fakat Mustafa Barzani Bağdat Hükümeti’ne güvenemiyordu, 27 Mayıs’ta 500 adamıyla Türk sınırına girdi ve iki gün sonra tekrar İran’ a geçti. Peşlerine 10.000 asker düşmüştü. Savaş üç hafta, 18 Haziran 1947’ye kadar sürdü. Üç yüz kilometre yol kateden Barzani kuvvetleri Aras ırmağını geçerek Sovyet topraklarına girdiler. Kürt demokratik hareketinin neden yenilgiye uğradığının araştırılınaması bu araştırmanın çerçevesini aşıyor. Fakat bazı zayıflıklarını özellikle önderliğin zayıflığını söyleyebiliriz. Cumhuriyetin on bir ay süren yaşamı içinde siyasal ve askeri bakımdan yeterli kadroları yetiştirmek olanaksızdı ve bu yoksunluk her yönde kendisini gösterdi. Öte yandan dış etkenler de önemli rol oynadı. Azerbaycan ve Kürdistan’daki ilerici hareketleri bastıran Tahran Hükümeti Anglo-Sakson özellikle Amerikan desteğine sahipti. Üstelik Tahran rejimi Sovyet siyasetinin İran’da tarafsız kalmasını, sağlamakta güçlük çekmemişti. Fakat Tahran Hükümeti’nin siyasal ve askeri zayıflığı ve Kürdistan Cumhuriyeti’nin halk desteğini gözönünde tutarsak, Barzani örneğinin gösterdiği gibi, Kürt kuvvetlerinin etkili bir direniş gösterebileceklerini de düşünmek olanağı vardır.

Dr. Abdurrahman Qasımlo / İran Kürdistanı, Belge Yayınları, Birinci Baskı : Eylül 1991.

AYRICA BAKIN

Azad Barış Kimdir Hayatı

Siyasetçi Azad Barış, Ezidi bir ailenin ilk çocuğu olarak 1969 yılında Viranşehir’e bağlı Karacadağ’ın Zewra …

error: LÜTFEN KOPYALAMAYIN OKUYUN!