YAŞAR KAPLAN
Şerefhan, Yahya Bey’in oğulları özellikle İmadeddin’in gayretleri sonucu abisi İbrahim Beyle savaşarak Hakkâri hakimliğini elde etmişti. Tahta oturduğunda Somay Bey’i Şahkulu Oğullarından Mir Aziz’in Hak- kâri üzerindeki tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştı. Çünkü Mir Aziz, Hak- kâri kervanlarını vurup yağma hareketlerinde bulunuyordu. Bunun üzerine Şerefhan, Çukurca (Kela Çelê)’de hüküm süren Seyyid Muhammed’den dağlı aşiretleri toplamasını istedi. O da Tuxubi, Ertoşi, Cêlo, Bazi, Pınyanışi, Dıri, Doski, Serangêli, Sılehi ve Lêwinilerden oluşan bir kuvvet hazırladı. Şerefhan bu kuvvetin komutasını İmadeddin’e vererek Somay üzerine gönderdi. Bunun üzerine Mir Aziz, Hakkâri üzerinde saldırılarda bulunmayacağına dair söz verince harekât durduruldu.78 Dikkat edilirse Şahkulu Oğulları yönetimi dışında kalan Pınyanışiler, Hakkâri beylerinin yanında savaşa girmişlerdir. Bu seferin ardından Şerefhan Bey, İmaded- din’e Çehrik Kalesini verdi. Her ne kadar İmadeddin’in gönlü Çehrik’ten yana olmasa da mecburen oraya gitti. İmadeddin, İran ile Osmanlı arasın- daki stratejik Çehrik kalesine gidince konumunu güçlendirmeye başladı. Bu meyanda Mir Aziz yönetimindeki Pınyanışiler ve Bıradostiler kendi- sine katıldılar. O da sayıları artan adamları ile beraber Hoy, Merağa, Me- rend, Tasuc gibi bölgelere saldırıp haraç aldı.79 İmadedin’in bölgede gücü artıkça ne Osmanlı Devletine ne de Safevilere bağlılığı kaldı. Aksine Hak- kâri hükümetini Şerefhan’dan almak için girişimlere başladı. Bunun için önce babasısın baş düşmanı olan Elbak Bey’i İbrahim Bey’e saldırıp böl- gesini talan etti. Bunun üzerine Şerefhan, müttefik olduğu Selmas Bey’i Hamza Bey’i Çehrik üzerine saldırttıysa da Selmas askeri İmadeddin kar- şısında yenildiler.80 Şerefhan, İmadeddin’e karşı Kızılbaşlardan yardım almaya çalıştı.
Fakat Safevi destekli bütün çatışmaları İmadeddin kazandı. Tabi bu arada bölgede İmadeddin’in yıldızı parlamaya başladı ve Tebriz ile Van arasındaki geniş bir bölgede etkinlik kurmayı başardı. İmadeddin’i Safevilerle yenemeyeceğini anlayan Şerefhan, İmadeddin’in saflarında gedik açmak için kız kardeşini Pınyanışi Mir Aziz’e verdi.81 Bunun üze- rine İmadeddin, Şerefhan ile yürüttüğü vekâlet savaşına son vererek biz- zat Hakkâri bölgelerine saldırdı. Kısa bir süre içinde Kilisa denilen yeri aldı. Bu bölge alınınca Şerefhan önce Elbak’ın ardından da Culemêrg’in düşmesinden korktu. Çünkü Elbak Hakkâri’nin kilidi idi. Elbak düşerse Culemêrg çok rahat bir şekilde düşerdi. Bunun üzerine Elbak üzerine çok kanlı savaşlar oldu ve tabi bu esnada Elbak yakılıp yıkıldı.82 İmadeddin’in Elbak üzerindeki baskısını azaltmak için Mir Aziz, Çehrik Kalesi üzeri- ne yürüdü. Şivehelan denilen yerde iki ordu kıyasıya bir savaşa tutuştular ama Mir Aziz yenilerek kaçtı. Bu yenilgiye rağmen Şerefhan, Mir Aziz’e mücevherlerle süslenmiş bir kılıcı hediye olarak gönderdi. Buna karşılık Mir Aziz: “biz Pınyanışiler her zaman Hakkâri Miri’nin hizmetindeyiz” diyerek cevap verdi. Ardından Mir Aziz, Selmaslıların İmadeddin’e gönder- dikleri haracın olduğu bir kervanı vurunca İmadeddin, Pınyanışi kalelerine saldırdı. Elbak’ın yakılıp yıkılması emrini verdi.83
Elbak’ın yakılıp yıkılması haberi Şerefhan’a ulaşınca bu duruma bir son vermek için büyük bir güçle İmadeddin’in üzerine gitmeye karar verdi. Çatak’ta olan kardeşi Zeynel Beyden ve Çukurca’da olan diğer kar- deşi Seyyid Muhammed’den bütün kuvvetlerini toplayarak yanına gelme- lerini istedi. Ardından Kızılbaşlara haber göndererek kendilerinden top ve zahire istedi. Safeviler de Enzel’den top ve Urmiye’den de zahire ihtiyacı- nın karşılanması ile ilgili kendisine söz verdiler. Şerefhan bu kuvvetleri ile Gever’e geldi. Safevi hanlarına haber göndererek topları göndermelerini istedi. Safevi hanları ise sözlerinden cayarak eğer bizimle Pınyanışi ve Bı- radostiler üzerine yürürsen biz de seninle beraber Çehrik üzerine yürürüz dediler. Buradan Pınyanışi ve Bıradostilerin Kızılbaş hanları ile devamlı çatışma içinde olduklarını anlamaktayız. Şerefhan bunu kabul etmedi. Ar- dından Elbak’a geldi. Orada Pizan Kalesi hakimi olan diğer kardeşi İb- rahim Bey de kendisine katılınca askerlerinin sayısı beş bine ulaştı. Bu esnada Elbak’ın yakılıp yıkılmasından dolayı iaşe sıkıntısı çekilmesi ve kışın başlamasından dolayı gelecek sene baharla beraber tekrar toplanarak İmadeddin’in üzerine yürümeye karar verdiler. Ama yine de Sılehi, Seran- gêli, Pınyanışi ve Dırilerden oluşan üç bin kişilik bir orduyu Çehrik üze- rine gönderdi. Bu ordu fazla bir şey yapamadan geri döndü. Şerefhan’ın kuvvetleri dağılınca Elbak halkı, İmadeddin’e tabiiyetlerini bildirdiler.84
Şerefhan, Elbak’ın düştüğünü öğrenince İmadeddin’e karşı tek başına savaşamayacağını anladı. Bu arada Safevi şahı Şah Safi 1632 yılında Gürcistan ahalisini baştanbaşa kendisine bağlayarak Tebriz’e geldi.85 Bunu duyan Şerefhan bir adamını şaha göndererek İmadeddin’e karşı yardım istedi. Van’ı almak için eline iyi bir fırsatın geçtiğini anlayan Şah, Şerefhan’ın ulağına istedikleri yardımı göndereceklerini bunun için Bey’inin ordusunu hazırlamasını söyledi. İmadeddin’e karşı Şerefhan’a yardım bahanesiyle sınıra yaklaşan Şah, 1633 Eylül’ünde ani bir hücum- la Van’a saldırarak İskeleyi aldı.86 Ardından Şerefhan’a haber göndererek önce Van’ı alalım sonra beraber Çehrik’i alırız diye haber gönderdi. Bu esnada Vali Murtaza Paşa, Van Kalesinde savunmaya geçti. Halil paşa da Van’a yardıma gönderildi. Murtaza Paşa, Şerefhan’a mektup göndererek Hakkâri Bey’ine güvenlerinin tam olduğunu söyleyerek yardım istedi. Şe- refhan çok kötü bir duruma düşmüştü. Bir yandan Şah bir yandan da Paşa kendisinden yardım istiyordu. Hazırlanıyorum bahanesiyle bekle gör tutu- munu almak zorunda kaldı.87 Bu fırsatı çok iyi değerlendiren İmadeddin, Murtaza Paşa’nın yardımına koştu. Halil Paşa’nın Van’a yardıma geldiği duyulunca, Safevi ordusu karşılamak için Kuskun Kıran bölgesine geldi. Çıkan savaşta Safevi ordusu yenildi ve geri çekilmek zorunda kaldı.88
Murtaza Paşa, Şerefhan’a karşı İmadeddin’i Hakkâri hakimi olarak atadı. Van’a gelen İmadeddin çok iyi karşılandı. 1633 yılının kış mevsiminde Culemêrg üzerine yürüyerek kaleyi kuşattı. Bunun üzerine Mir Aziz, Somay’dan; Seyyid Muhammed Bey ise Çukurca’dan Şeref- han’ın yardımına geldiler. Fakat yardımları ulaşamadan kale düştü ve Şe- refhan öldürüldü.89 Yukarıda anlatılanlardan anlaşıldığı gibi Pınyanışi bey- leri, Hakkâri beyleri arasındaki taht kavgalarında Şerefhan ile, Safevilere karşı da İmadeddin ile beraber hareket etmişlerdir.
MİR İMADEDDİN ve ÇUKURCA KALESİ MUHASARASI
Şerefhan, kardeşi Seyyid Muhammed Bey’i Çukurca bölgesini yö- netmek için Çukurca kalesine yönetici olarak atamıştı. Mir İmadeddin de yönetime geldiği 1634 yılında amcasını görevinde bıraktı. Seyyid Muham- med Bey Çukurca bölgesinin ekin ve adam bakımından az olduğunu be- lirterek Tuxub bölgesini isteyince İmadeddin adı geçen bölgenin yarısını verdi. Bunun üzerine başka yerleri istedi. İmadeddin, o istediği yerleri de kendisine verdi. Fakat Seyyid Muhammed Bey’in istekleri bitmek bilmi- yordu. Bunun üzerine İmadeddin istediği bölgeleri kendisine vermeyi red- detti. Seyyid Muhammed Bey de Nesturilerden oluşturduğu bir kuvvetle Culemêrg yakınlarında birkaç köyü talan etti. İmadeddin buna bir son ver- mek için; Şax, Mukıs, Kakan, Qewalis, Karısan, Lêwin, Marunıs, Xani ve Pınyanışilerden oluşturduğu bir orduyu kardeşi Tatarhan (Teterxan) ko- mutasında Çukurca üzerine gönderdi. Seyyid Muhammed Bey de Pınya- nışi, Tuxubi, Tiyari ve Çelilerden bir kuvvet oluşturarak savaşa hazırlandı. Piroz Bey (Piroz Begê Çeli) de kendisine yardım ediyordu. Seyyid Mu- hammed’in kuvvetleri Çukurca kalesinde savunmaya geçtiler. Tatarhan, uzun süren kuşatma esnasında ancak birkaç konağı alabilmişti. Muhasara uzayınca Berwari ve İmadiyeliler de kaledekilerin yardımına gelmişlerdi. Bunun üzerine bizzat Mir İmadeddin Dıri, Serangêl, Pınyanışi, Doski, Bı- radost, Gever ve Şemdinan askerlerini de yanına alarak Çukurca Kalesini muhasara eden kardeşi Tatarhan’ın yardımına geldi. Beraberinde top da getirmişti. İmadeddin’in geldiğini duyan Berwari ve İmadiyeliler geri git- tiler. Bunun üzerine kaleye kapanan Müslüman ve Nesturiler ölüm kalım savaşına hazırlandılar. Ordunun kumandasını eline alan İmadeddin uzun bir süre kaleyi toplarla vurmasına rağmen kaleyi düşüremedi. Bunun üze- rine kaledeki Pınyanışiler’in maneviyatını kırmak için kardeşi Tatarhan’a, Pınyanış bölgesini yakıp yıkmasını, taş üstünde taş bırakmamasını emretti. Tatarhan, bu görevi en güzel bir şekilde yerine getirmesine rağmen kaledekilerin maneviyatını kıramadı. Uzun bir muhasaradan sonra kaledekile- rin barutunun bitmesi ve kaleye giden su yollarının kapatılmasından sonra kaledekiler can emniyetlerinin sağlanacağı sözü ile kaleyi İmadeddin’e teslim ettiler.90 İmadeddin daha sonra Culemêrg’e geri döndü. Bu tarihte ilk kez Çukurca bölgesinde top kullanılmıştır. Aynı zamanda asıl Pınyanış bölgesi büyük bir tahribata uğramıştır. Bılêcan köyündeki Avdel Ömeran camisinin imam- hatibi Mela Şêxızdinê Serani bu esnada öldürülmüştür.
Osmanlı padişahı Sultan IV. Murad, Şah Abbas’ın aldığı toprakları geri almak için 1635 yılında Revan seferine çıktı. 8 Ağustos 1635 yılında Revan’ı tekrar geri aldı. Revan muhasarası sürerken Urmiye bölgesinden Revan’a yardıma giden otuz bin kişilik bir Safevi ordusu Selmas yakınla- rında yollarını kesen Pınyanışi Mir Aziz’in sekiz binden oluşan kuvvetleri karşısında ağır bir yenilgiye uğradılar. Mir Aziz, Safevi ordusunun bütün ağırlıklarını ele geçirerek Van’a gönderdi. Bundan dolayı bu Pınyanış kavmine “Gazikıran” ismi verildi.91 Revan kalesi alındıktan yedi ay sonra tekrar Safeviler tarından alınmıştır. Bunun üzerine Sultan, tekrar sefere çıkmış ve 1638 yılında Bağdad’ı Safevilerden almış ve ardından 1639 yı- lında Kasrı Şirin antlaşması ile iki taraf arasındaki sınır yeniden belirlen- miştir. Günümüz Türkiye- İran sınırları büyük ölçüde bu anlaşmaya göre oluşmuştur. Bu arada 1640 tarihinde Hakkâri hakimi İmadeddin, Van valisi Hasan Paşa tarafından öldürülmüş92 yerine İzzeddin Şêr geçmiştir.
KAYNAKLAR:
76Temer, Yazıcı, g.e., 349-350.
77İskender Bey Türkmen, g.e., III, s. 1031.
78Temer, Yazıcı, g.e., s. 376- 384.
79Temer, Yazıcı, g.e., s. 391- 394.
80Temer, Yazıcı, g.e., s. 398- 405.
81Temer, Yazıcı, g.e., s. 436.
82Temer, Yazıcı, g.e., s. 464- 472.
83Temer, Yazıcı, g.e., s. 475- 484.
84Temer, Yazıcı, g.e., s. 485- 494.
85Kılıç, Orhan, g.e., s. 108.
86Kılıç, Orhan, g.e., s.109.
87Temer, Yazıcı, g.e., s. 500- 506.
88 Kılıç, Orhan, a.g.e., s. 109- 110.
89Temer, Yazıcı, g.e., s. 519- 532.
90Temer, Yazıcı, g.e., s. 550- 581.
91Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, I. Cilt, Kitap, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2011, s. 124.
92Yıdırım, Nermin, Kara Çelebi-Zâde Abdülaziz Efendi’nin Zafername Adlı Eseri (Tarihçe-İ
Feth-i Revan Ve Bağdad) Tahlil Ve Metin, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2005, s. 74.
93 Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, a.g.e., I. Cilt, IV. Kitap, s. 176.
94 Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, a.g.e., I. Cilt, IV. Kitap, s. 111.
95 Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, a.g.e., I. Cilt, IV. Kitap, s. 123- 125.
96 Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, a.g.e., I. Cilt, IV. Kitap, s. 125- 126.
97Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, g.e., I. Cilt, IV. Kitap, s. 139.
98Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, g.e., I. Cilt, IV. Kitap, s. 157.
99 Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, a.g.e., I. Cilt, IV. Kitap, s. 176- 177.
100 Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, a.g.e., I. Cilt, IV.
101 Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, a.g.e., I. Cilt, IV. Kitap, s. 182.
102 Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, a.g.e., I. Cilt, IV. Kitap, s. 182.
103 Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, a.g.e., I. Cilt, IV. Kitap, s. 184.
104 Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, a.g.e., I. Cilt, IV. Kitap, s. 184- 185.
105 Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, a.g.e., I. Cilt, IV. Kitap, s. 185.
106 Evliya Çelebi b. Derviş Muhammed Zılli, a.g.e., I. Cilt, IV. Kitap, s. 188- 190.