Nesturilik, İsa Mesih’te biri tanrısal bir insan olan iki hipostazın bir arada olduğunu savunan Mesihsel doktrindir.
NASTURİLER KİMDİR
Bu tez, ismini savunucularından Konstantinopolis patriği Nestorius’tan (yaklaşık 381 doğumlu – 451’de öldü) alır. Öğretileri Efes Konsili tarafınca sapkın diye deklare edildi ve kınandı.
Nasturiler, bu konsilden ve sonrakilerden meydana gelen dogmatik formülasyonları reddederler. Antakya Okulu ve Edessa Okulu’nun takipçileri olan Nestorius’un birtakım destekçileri, Doğu Kilisesi olarak bilinen yerel Hıristiyan cemaatine bağlı oldukları Sasani İmparatorluğu’na taşındı.
484’ten 612’ye kadar olan dönemde, kademeli büyüme Doğu Kilisesi arasında belirli doktrinel görüşlerin yaratılmasına yol açtı. Bu görüşlerin evrimi, belirli bir Süryanice terimi olan qnoma’yı (ܩܢܘܡܐ) bir içindeki ikili (tanrısal ve insani) tözler için bir atama olarak kullanan önde gelen Doğu Süryani ilahiyatçı Büyük Babai (ö. 628) tarafınca sonuçlandırıldı.
Doğu Kilisesi ile başlamış olan Nasturilik, Hindistan, Çin ve Moğolistan’a kadar uzanan Geç Antik Çağ ve Orta Çağ boyunca dünyadaki Hıristiyanlığın tarihsel olarak en etkili biçimlerinden biridir.
Doğu Hıristiyanlığının bu akımına bağlı kiliseler Doğu Anadolu’da ve Kuzey Mezopotamya’da ( Türkiye ve Irak ) varlığını sürdürmektedir. Nasturiler kendilerine Nasturi yerine Asuri veya Doğu Kilisesi veya Doğu Asurileri ismini vermeyi uygun görürler.
Tarihi merkezleri Kuzey Irak’ın Musul ve İran’ın Urmiye kentlerinde bulunan mezhebin günümüzde en büyük cemaati Güney Hindistan’daki Kerala eyaletindedir.
Türkiye’de 1915-24 yıllarına dek Nusaybin, Siirt ve Hakkâri yöresinde önemli bir Nasturi camiası vardı. Nestûrîlik Hristiyan teolojik akımının ismini 428-431 yılları arasında Konstantinopolis Patriği olan Nestorius’tan alır.
Hocası olan Mopsuestia’lı Theodor’un öğretisini izleyen Nestorius, İsa’ya 30 yaşlarındayken Kelam’ın indiğini, sadece o zamandan sonra İnsan ve Tanrı karakterlerini taşıdığını, Meryem’in, Tanrı olan İsa’nın değil, insan olan İsa’nın anası bulunduğunu söylemiş ve dolayısıyla da, Meryem’e “Tanrı’nın anası” (Theotokos) denmesine karşı çıkmış ve Tanrı’nın doğurulamayacağını, doğurulmadığını belirtmiştir.
Nestorius’a nazaran İsa’nın insani kimliği ile ilahi kimliği birbirinden ayrıdır; bu yüzden Nestorius öğretisi birtakım kaynaklarda diofizit (“iki tabiatçı”) olarak adlandırılır. Bu görüşe nazaran çarmıha gerilirken ilahi doğa İsa’dan ayrılmış, ancak insan olan İsa acı çekmiş, çekmiş olduğu acılar Tanrı olan İsa’ya dokunmamıştır.
Nestorius’un görüşleri Batı ve Doğu Roma kiliselerinde yoğun tartışmalar doğurmuş ve nihayet 431 senesinde Efes’te toplanan 3. Genel Konsil Nestorius’u sapkın ilan ederek aforoz etmiştir. Bu olayı izleyen yıllarda Nestorius taraftarları bilhassa Anadolu ve Suriye’de yoğun takibata uğramıştır.
457 senesinde meşhur Urfa Akademisi’nden kovulan Nestoriusçuların önderi olan Rabban Barsawma İran’a sığınmış ve Şah Fîrôz’u (457-484) ikna ederek, o tarihte İran sınırları içinde bulunan Nusaybin’de (Nisibin, Nisibis) tesirini yüzyıllarca sürdürecek olan bir akademi (medrese) kurmuştur.
Nusaybin Akademisi bundan böyle ateşperest (Zerdüştçü) İran’da en önemli Hristiyan fikir merkezi olurken, Nasturi kilisesi de İran’ın yarı-resmi azınlık mezhebi olarak tescil edilmiştir.
İran Nasturileri Asya ülkelerine yönelik yoğun bir misyonerlik faaliyetine girişmişlerdir. Moğolistan ve Çin’de ilk Hristiyan cemaatleri 630 yılı dolayında Nasturiler tarafınca kurulmuştur.
9. yüzyılda Uygur Türklerinin büyük bir kısmı Nasturi mezhebini kabul etmişlerdir. (Uygur Türkçesiyle yazılmış Nasturi dini metinleri Türkçenin en eski yapıtları içinde yer alırlar.)
Güney Hindistan’daki Malabar sahilindeki Hristiyan cemaatinin de 9. yüzyılda Nusaybinli Mar Thoma tarafınca kurulduğu rivayet edilir.
İslamiyetin doğumundan sonrasında Nusaybin Akademisi etkinliğini kaybederken, Bağdat ve Musul’daki Asuri topluluklarının siyasal ve kültürel ehemmiyet taşımaya devam ettikleri, bilhassa antik Yunanca tıp, felsefe ve mantık metinlerini Arapça’ya çevirmekte baş rolü oynadıkları görülür.
TARİHTE TANINMIŞ BAZI NASTURİLER
-Yahballaha III (1244-1317), katolik
-Nayan , prens moğol, 1300
-Raban Bar Sauma, Süryani Uygur, Marco Polo zamanından, c.1270-1300
-Doqouz Khatoun (?-1265), Türk-Moğol prensesi
-Ketboğa (?-1260), Moğol subayı
-Sorgaqtani (1198-1252), Moğol prensesi
-Kütchlüg (?-1218), Naymanların Türk lideri
-Mari ibn Süleyman (?-1140), tarihçi, Arapça konuşmacı, ilahiyatçı
-Ebu Bişr Matta ibn Yunus (?-940), Aristotelesçi filozof, çevirmen
-Ninovalı İshak (yaklaşık 640 – 700 civarında)
-Bahira (620? – 700?), keşiş, Arap-Süryani
-Ichoyahb II (-645), Katolik)
-Şirin (-628), II . Hüsrev’in karısı
-Pers Anastase (? -628), dönüştürülmüş Pers askeri, keşiş
-Büyük Babai (551-628), keşiş, başrahip, patrik
-Nu’man (?-602), son Lakhmid kralı
-Alopen , keşiş, yaklaşık 600
-Aba Jer katolikosu (?-552)
-Cosmas Indicopleustès , yaklaşık 500-550
-Narsai (410-500), Süryani ilahiyatçı
-Barsauma , Nisibis Metropolitan Piskoposu, c.460-490
-Antakya Domnus II (c. 400-450)
-Nestorius (381-451)
-Deniz İshak (?-411)
-Papa bar Aggai (-326), Ctesiphon Piskoposu
KELDANİLER KİMDİR
Keldani Katolik Kilisesi üyelerine atıfta bulunan Keldani terimi , 15. yüzyılın ortalarında ortaya çıktı.
Daha önce, Efes Konsili’ni (431) reddettiği için Nasturi olarak adlandırılan Doğu Kilisesi’ne atıfta bulunmak için kullanılıyordu.
1552 senesinde kilise arasında doğmuş bir ihtilaftan dolayı Diyarbakır metropoliti VIII. Mar Yohannan Papa ile görüşerek Katolik mezhebine bağlanmayı kabul etmiştir. Katolik olan Asurilere Keldani ismi verilir.
Keldani kilisesinin merkezi Diyarbakır’dan Musul’a ve hemen sonra Bağdat’a taşınmıştır. Katolik mezhebini benimsemeyen Asuriler 1662’de Katoliklerden ayrılan Diyarbakır metropoliti XIII. Mar Şimun Denha önderliğinde tekrar örgütlenerek Hakkâri ilinin Kodşanis/Koçanis köyünü patriklik merkezi olarak benimsemişlerdir.
Nasturi patrikleri 1918 yılına kadar bu köyde ikamet etmişlerdir. 19. asır ortalarına dek Hakkâri nüfusunun ortalama yarısını meydana getiren Nasturiler, 1843 ve 1846’da Cizre Emiri Bedirhan Bey ile Hakkâri Emiri Nurullah Bey’in düzenlemiş olduğu bastırmada önemli ölçüde zayiat vermişlerdir.
1915-18 döneminde Kürt aşiretleri ile çatışan Hakkâri Nasturileri ilkin İran’da Urmiye bölgesine ve daha sonra İngiliz yönetimine giren Irak’a sığınmışlardır.
12-28 Eylül 1924 tarihleri içinde yürütülen Şemdinli Harekâtı ile büyük haksızlıklara uğrarlar. Artık Türkiye’de fazla Nasturi nüfus bulunmamaktadır. Ancak Hakkâri, Pervari, Eruh, Şırnak, Cizre ve Nusaybin dolaylarında hemen her köyde eski Nasturi kiliselerinin kalıntıları vardır.
Türkiye’deki eski Nasturi yerleşim alanının tamamıyla 5.-7. yüzyıldaki Bizans-İran sınırının doğusuna denk gelmesi ilgi çekicidir.
Nasturi/Asuri kilisesinin lideri olan Patrik IV. Mar Dinkha 26 Mart 2015’e kadar ABD’nin Chicago kentinde yaşamaktadır.
Irak’ta Keldaniler kayda değer bir nüfusa sahip olduğu halde, Asuri camiası sayıca çok küçülmüştür. Nasturiler ayin ve ibadetlerinde Asurice’nin Doğu lehçesini kullanmaktadırlar.
TARİHTE TANINMIŞ BAZI KELDANİLER
-Mark Arabo – Irak’taki Hristiyanlar için Keldani-Amerikan sözcüsü
-Tarık Aziz
-Issa Benyamin – hattat
-Paul Bedjan
-Toma Audo – piskopos, yazar
-Hürmüzd Rassam – Asurolog ve ilk bilinen Orta Doğu arkeologu
-Maria Theresa Asmar
-Anna Eshoo
-Hala Y. Jarbou
-Rebin Sulaka – Keldani İsveçli futbolcu – Irak Uluslararası
-Justin Meram
-Randa Markos
-Mona Hanna-Attisha
-Basim Bello – Tel Kaif Belediye Başkanı, Irak
Bernamegeh Türkçe
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!