Taş Çağlarının sonuncusu olan Neolitik, Yeni Taş Çağı anlamına gelmektedir ve bazen Cilalı Taş Çağı olarak da adlandırılmaktadır. Ancak Neolitik Çağ’da yaşanan kültürel gelişmeler, taş aletlerdeki yeniliklerden çok daha fazlasıdır. Bu çağda tarım keşfedilmiş ve hayvanlar evcilleştirilmiştir. Neolitik, aslında başlangıç ve bitişi kesin tarihlerle sınırlanan bir dönem olmaktan çok tarımın başladığı ve hayvanların evcilleştirildiği bir kültür evresi olarak tanımlanabilir. Bu gelişmeler, dünyanın çeşitli yerlerinde farklı tarihlerde yaşanmıştır.
Neolitik Çağ’daki diğer bir yenilikse çanak çömlek yapımının başlamasıdır. Çanak çömlek yapımının başlaması, tarım ve hayvanların evcilleştirilmesinden sonra Neolitik Çağ’ın üçüncü önemli yeniliği olarak kabul edilmektedir. Çanak çömlek yapımı Neolitik Çağ’ın ortalarında geliştiği için Neolitik Çağ iki evreye ayrılır: Çanak Çömlek Öncesi Neolitik (İngilizce Pre-pottery Neolithic’in kısaltması olan PPN de bir adlandırma olarak kullanılmaktadır.) ve Çanak Çömlekli Neolitik. Çanak-Çömlek Öncesi Neolitik de kendi içinde ikiye ayrılmaktadır: Çanak Çömlek Öncesi Neolitik A (PPNA) ve Çanak Çömlek Öncesi Neolitik B (PPNB).
Neolitik Çağ’ın Evreleri
Yıl (İ.Ö.)
Çanak Çömlek Öncesi Neolitik A (PPNA)-10.000-8.000
Çanak Çömlek Öncesi Neolitik B (PPNB)-8.000-7.000
Çanak Çömlekli Neolitik-7.000-5.500
Cilâlı Taş Devri veya bilimsel adıyla Neolitik Çağ (Yeni Taş Çağı), tarihöncesi çağlardan biridir.
Dönem hakkında
Bu dönemde (MÖ 8000-5500) önceki devirlere göre daha sert ve daha düzgün taş aletler yapılmıştır. Topraktan veya den yapılan kaplar ateşte pişirilmiş, bunun sonucunda seramik sanatı başlamıştır. Bu devirdeki insanlar bilgi ve teknikte önceki dönemlere göre oldukça ileri bir düzeye çıkmışlardır. Kemik ve taştan daha kullanışlı aletler yapılmıştır. İnsanların yerleşik düzene geçmesi de bu dönemde meydana gelmiştir. Birbirine yakın aileler topluca bir yerde oturarak köyleri meydana getirmişlerdir. Böylece tarihteki ilk köyler kurulmuştur. Ayrıca insanlar tahıl üretimine de başlamış, hayvanlar evcilleştirilmiş, insanlar tüketicilikten üretici duruma geçmişlerdir. İlk defa ticaret başlamıştır.
Gezegende yaşanan son buzul çağının sona ermesi ardından, insan topluluklarının yayılma eğilimi gösterdikleri ılıman iklim kuşaklarında, yepyeni bir evrimsel açılım yaşanmaya başlanmıştır. Buzulların çekilmesiyle ılıman iklim kuşağında gerek fauna gerekse flora, hem çeşitlilik hem de popülasyon olarak belirgin gelişmeler göstermiştir. Bu mevsimsel farklılıkların oldukça belirgin olduğu ve genellikle kurak sayılabilecek yaşam alanlarında ortaya çıkan ve yayılabilen türler, kaçınılmaz olarak dayanıklı, uyum sağlama ve üreme yetenekleri geniş, görece daha küçük cüsseli türlerdi. İşte bu ortam, insan topluluklarına geniş olanaklar sunmuştur.
Buğday ve arpa gibi yaygın, kurak iklime uyumlu bitki türlerinin ve koyun, keçi, sığır gibi otçul türlerin ortaya çıkması ve yaygınlaşmasıyla insan topluluklarının yaşam biçimi de değişmeye başlamıştır. Doğaya doğrudan müdahale ederek, besin olarak kullanılabilecek bitki türlerini yetiştirme ve bazı hayvan türlerini evcilleştirerek sürüler oluşturmak, bu dönemin belirgin özelliği olmuştur.
İnsan toplulukları bu yeni yaşam tarzında iki ana kolda gelişme göstermişlerdi. Bazı topluluklar evcilleştirdikleri hayvanlardan oluşan sürüleri temel besin kaynağı olarak kullanırken bazı topluluklar ise sınırlı ölçüde de olsa bahçe tarımına başlamışlardır. Her iki ana kol da avcı-toplayıcı topluluklar olmaktan zamanla çıkmış, bir anlamda besin üreten topluluklar haline dönüşmeye başlamışlardır. Kuşkusuz ağırlıklı olarak tarımla uğraşan topluluklar, avcı-toplayıcı toplulukların yaşam tarzını bırakarak yerleşik düzene geçmek zorunda kalmışlardır. Ağırlıklı olarak hayvan sürülerini kullanan topluluklar ise göçebe ya da yarı-göçebe topluluklar haline gelmişlerdir.
Özellikle tarım yapmanın öğrenilmesi bu toplumların beslenme ve yaşam tarzlarında kökten değişikliklere yol açmıştır. Büyük ölçüde rastlantılara, ileri derecede uzmanlaşmaya bağlı olan avcı-toplayıcı yaşam tarzı yerini, besin maddelerini saklayabilen ve beslenme açısından daha güvenli toplumlar almıştır.
Bu gelişmeler, “Neolitik Devrim” olarak adlandırılan ve insan topluluklarının yaşam biçiminde köklü değişikliklere yol açan bir süreçtir. Kuşkusuz gezegenin her yöresinde yaşamakta olan topluluklarda zamandaş olarak ortaya çıkmayan Neolitik Devrim, başlangıçta, Orta Doğu, Ön Asya, Uzak doğu gibi, geniş ve düzenli akarsuların yaygın olduğu bölgelerde ortaya çıkmıştır.
Neolitik Çağ (Yeni Taş Çağı – Cilalı Taş Devri)
- Tarım keşfedilmiştir.
- Hayvanlar evcilleştirilmiştir.
- Çanak çömlek yapımı başlamıştır.
- Ekmek yapımı gözlenmiştir.
- Duvarlara resim çizilmiştir.
- Tekerleğin temelleri atılmıştır.
Neolitik çağ,
- Çanak çömleksiz Neolitik,
- Çanak çömlekli Neolitik olmak üzere ikiye ayrılır.
Bu dönemde ölüler; evlerin tabanlarına, bebeğin ana rahmindeki pozisyonuna benzer şekilde (hoker tarzı), dizler karına çekili olarak gömülmüşlerdir. Ölülerin yanına renkli taşlardan, deniz kabuklarından, bakırdan, kemikten ve fil dişinden yapılma süs eşyaları ve boncuklar konmuştur. Bazı yerleşimlerde ölüler, etleri çürüyene kadar bekletilip sonra kemikleri toplanarak gömülmüşlerdir. Diyarbakır yakınlarındaki Çayönü yerleşiminde ise ölülerin kafatasları vücutlarından ayrılarak başka bir yere, özel bir yapının içine konmuştur. Bu yapı, kafataslı yapı olarak adlandırılmaktadır ve bu yapının muhtemelen inançla ilgili bir anlamı vardır.
Çanak Çömleksiz Neolitik
Tarımın keşfedildiği ilk yer Orta Doğu’da Bereketli Hilal adı verilen bölgedir. Tarımın keşfedilmiş olması üretici ekonomiye geçişin başlangıcı olduğundan en önemli gelişmedir. Ayrıca bu dönemde hayvanlar evcilleştirilmeye başlanmıştır. Köpek, Mezolotik dönemde evcilleştirilen ilk hayvandır. Etinden, sütünden, yününden vb. faydalanmak amacı ile koyun, keçi, domuz ve sığır gibi hayvanlar daha sonraları evcilleştirilen hayvanlardır. Daha sonraki gelişmelerde, ev yapımı vardır. İlk zamanlar dairesel kulübeler halinde başlayan ev yapımları, daha sonra dikdörtgenler şeklinde gerçek ev görünümünde yapılmıştır. Bunun sonucu olarak köyler ortaya çıkmıştır. Uzun mesafeli ticarete konu olan ilk mal, obsidyendir. (Obsidyen, siyah renkli volkanik taştır) Obsidyen alet yapımında kullanılan hammaddedir. Bu çağda bakırda kullanılmaya başlamıştır.
Çanak Çömlekli Neolitik
Bu çağda, avcılık tamamen bırakılmıştır. Artık besin üretimine dayalı ekonomi tamamen yerleşmiştir. Düzenli evler yapılmıştır. Bu evlerde ayrı ayrı odalar vardır. Ayrıca Jeriko ve Jarma (Filistin) gibi yerleşim yerlerinin etraflarına sur duvarlar yapılmıştır. Sur duvarlar derin hendeklerle çevrilmiştir. Bu duvarların önemi, ortak emek gücünün kullanılması ve ileri düzeyde bir toplumsal örgütlenmenin görülmesidir. Bu dönemin sonuna doğru, ölüler evlerin tabanına gömülmek yerine yerleşim yerlerinin dışında bir yere gömülmeye başlanmıştır.
Tarım
Tarımın geliştiği ilk yer, Orta Doğu’da verimli hilal adı verilen bölgedir. Yeni araştırmalar, ilk defa tarıma alınan buğdayın ana vatanının Urfa ve Diyarbakır arasındaki Karacadağ olduğunu ortaya koymaktadır. Bununla beraber tarım, dünyanın başka yerlerinde, örneğin Amerika kıtasında ve Güneydoğu Asya’da birbirinden bağımsız olarak daha sonra başlamıştır. Tarım, Ortadoğu’da yaklaşık günümüzden 10.000 yıl önce, Güneydoğu Asya’da günümüzden 8000 yıl önce ve Orta Amerika’da ise günümüzden 5000 yıl önce başlamıştır. Ancak bu bölgelerde tarımı yapılmaya başlanan bitki türleri farklıdır. Ortadoğu’da arpa, buğday; Güneydoğu Asya’da pirinç ve Orta Amerika’da ise mısır tarıma alınan ilk bitkilerdir. Tarım bu merkezlerde başladıktan sonra hızla diğer bölgelere de yayılmıştır. Böylece tarımın keşfine dek tüm insan topluluklarının esas geçim biçimi olan avcı-toplayıcılık, giderek azalmış ve marjinal bir hale gelmiştir.
Doğu Akdeniz, Kuzey Suriye, Kuzey Mezopotamya ve Güneydoğu Anadolu’daki yoğun tahıl toplayıcılığına dayalı Epipaleolitik yerleşimler, yavaş yavaş tarımsal üretime geçerek Neolitik yerleşimlerine dönüşmüştür. Filistin’de Jeriko ve Jarmo, Suriye’de Mureybet, Anadolu’da Caferhöyük (Malatya), Çayönü (Diyarbakır), Hallan Çemi (Batman), Nevali Çori (Urfa) ve Göbekli Tepe (Urfa) verimli hilal üzerinde bulunan Neolitik köy yerleşimlerinin en önemlileridir. İç Anadolu’da ikinci bir Neolitik bölgesi daha bulunmaktadır. Buradaki en önemli yerleşmeler arasında ise Çatalhöyük (Konya), Suberde (Konya), Canhasan (Karaman), Hacılar (Burdur), Kuruçay (Burdur) ve Aşıklıhöyük (Aksaray) sayılabilir.
Hayvanların Evcilleştirilmesi
Neolitik Çağ’da tarımdan hemen sonra gerçekleşen en önemli yenilik, hayvanların evcilleştirilmesidir. Köpek daha Mezolitik Çağ’da evcilleştirilmiştir. Bu nedenle köpek, evcilleştirilen ilk hayvan olma özelliğine sahiptir. Neolitik Çağ’da ise beslenme amaçlı olarak koyun, keçi, domuz ve sığır evcilleştirilmiştir. İnsanlar, evcilleştirdikleri hayvanların sütünden ve yününden de faydalanmışlardır. Evcilleştirme süreci, daha çok süt, daha kaliteli yün, daha fazla et veren ve kolay evcilleşebilen uysal hayvanların seçilmesi ve üretilmesiyle gerçekleşmiştir. İlk zamanlar evcil hayvan sayısı az olduğu için avcılık da devam etmiştir. Ancak zamanla evcil hayvanların sayısı artmış ve avcılık giderek azalmıştır. Evcilleştirilen hayvan türü, bölgelere göre farklılık göstermektedir. Örneğin Afrika’da sığır ve keçi, Doğu Asya’da domuz, Güney Amerika’da ise lama evcilleştirilmiştir. At, deve ve kümes hayvanları ise daha geç dönemlerde evcilleştirilebilmiştir.
GÖBEKLİTEPE
Güneydoğu Anadolu’da, Şanlıurfa yakınlarında yer alan Göbekli Tepe’de yapılan kazılarda, yerleşik yaşama geçişle ilgili mevcut bilgileri altüst edecek buluntular ortaya çıkarılmıştır (Resim 1). Göbekli Tepe, Mezopotamya’daki ilk şehirlerden 5.000 yıl, milyonlarca turistin ziyaret ettiği İngiltere’deki ünlü Stonehenge’den 7.000 yıl, Mısır Piramitleri’nden 7.500 yıl, Malta Adası’nda bulunan tapınaklardan da 6.500 yıl daha eskidir. Göbekli Tepe, MÖ. 10.000 yani günümüzden 12.000 yıl öncesine tarihlenen Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’e ait bir inanç merkezidir. Yapılan arkeolojik araştırmalar göstermiştir ki; Göbekli Tepe Neolitik Tapınak Alanı, dönem insanlarının belirli zamanlarda bir araya gelerek ibadet ettikleri bir yerdir. Kesin olmamakla beraber tapınağın bizzat onu kullananlar tarafından gömüldüğü öngörülmektedir.
ÇAYÖNÜ
Diyarbakır’da yer alan Çayönü höyüğü, 4.5 m. yükseklikte, 250-300 m. doğu-batı yönünde uzanmakta, yaklaşık 50.000 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Günümüzden on iki binyıl kadar önce Çayönü’ne, göçebe yaşamı terk eden bir topluluk yerleşti. Burada, çanak çömlek yapmayı bilmeden, benimsedikleri toplumsal kuralları ödünsüz uygulayarak uzun yıllar yaşadılar. Yuvarlak planlı basit kulübelerle başlayıp giderek taş temelli, kerpiç duvarlı karmaşık yapılara kadar sürekli bir gelişme gösteren mimarileri, o dönem için basit barınaklar olmaktan çok, iyi tasarlanmış, kullanım ve yaşam alanları iyice belirlenmiş ve kalıplaşmış bir geleneğin temsilcisidir. Çanak çömleksiz dönemi M.Ö. 8200-6000 yıllan arasına tarihlenir ve 6 evreye ayrılır; evrelerinin her birinde farklı yapı tipleri ve buna bağlı olarak da biçim değişikliği görülür. Bu nedenle, çanak çömleksiz dönemin her evresi, bir ev tipiyle temsil edilmekte ve buna göre adlandırılmaktadır.
NEVALA ÇORİ
Şanlıurfa yöresinde, Fırat’tan yaklaşık 3 km. uzaklıkta yer alan Nevala Çori’de Atatürk baraj gölü sahasında kalacak olmasından dolayı kurtarma kazıları yapılmış olup günümüzde baraj suları altında kalmıştır. Nevala Çori beş evreli bir yerdir. Yerleşme terasında kerpiç tekniğiyle kireçtaşından yapılmış uzun dikdörtgen planlı, bağımsız ve birbirine paralel duran yapılar, uzun tarafındaki girişleriyle Kantara çayı tarafına bakan evler, iç mekanlarının düzenli olarak bölünmesiyle dikkati çeker.
Bernamegeh Türkçe
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!