nuri dersimi

Nuri Dersimi’nin Kürt Gençliğine Hitabesi

M. Nuri Dersimi (1892–1973)

Dersim Hozat, Ağzunik (Akpınar) köyünde doğdu.  Colikzadelerden Mıla İbrahim’in oğludur.

Sorpiyan köyünde ilk öğrenimini gördükten sonra, Harput Askeri Rüştiye ve Harput İdadi Mektebi’nde okudu.

1911 yılında, İstanbul Sultanahmet Mülkiye Baytar Mektebi’ne kaydoldu.  1912 yılında İstanbul’da kurulan Kürt Talebe Cemiyeti HÊVÎ üyesi oldu.  Aynı yıl kurulan Kürdistan Muhiban Cemiyeti‘nin genel sekreterliğini yaptı. 

Birinci Dünya Savaşı‘nın başladığı 1914 yılında, Baytar Okulu son sınıf öğrencisiyken iki aylık askeri bir eğitimden sonra, subay vekili ve veteriner hekim olarak Erzincan’da cephede görev yaptı.

Askerlikten sonra 1916’da İstanbul’a dönerek okula devam etti ve 1918’de mezun oldu. Bundan sonra, “Baytar Nuri” olarak tanındı. 1918 yılında Kürdistan Teali Cemiyeti üyesi olduğu gerekçesiyle yargılandı.

1920 yılında İmranlı’da (Ümraniye), Kürdistan Teali Cemiyeti’nin şubesi açılmasına öncülük etti, Koçgiri-Dersim bölgesinde faaliyetlerini yürüttü.

1921 yılında gerçekleşen Koçgiri İsyanına katıldı. Sonraki süreçte Dersim’de Seyid Rıza’nın yanında kaldı ve bu sırada, çevresindekilere Latin harfleriyle Kürdçe, okuma-yazma öğretti. 

Dersim’den sonra bir süre Elazığ’da kaldı. Ankara hükümetiyle çeşitli ilişkileri oldu.  1937 Dersim direnişinin olduğu sıralarda, Eylül 1937’de Suriye’ye iltica etti.

Uzun yıllar Suriye’nin çeşitli yerlerinde baytarlık yaptı. 1952 yılında yayımladığı, “Kürdistan Tarihinde Dersim” adlı kitabı, daha sonra Avrupa’da ve Türkiye’de defalarca basıldı.

Ölümünden sonra yayımlanan, “Dersim’den Halep’e Bir Muhalifin Yaşamı, HATIRATIM” adlı anı kitabı çok yankı yarattı ve defalarca basıldı.  

22 Ağustos 1973 tarihinde Halep’te öldü, Afrin’de toprağa verildi.

NURİ DERSİMİ’NİN KÜRT GENÇLİĞİNE HİTABESİ

Ey Kürt gençliği!..
Ey asırların zulmünü istikar eden civanmert milletin oğlu, beni dinle!
İnsanlık tarihinin safağı ağarırken, onun ilk süleleri Hint denizinden Kafkaslara, kücük Asy”nın doğu yamaçlarından Orta Asyaya kadar uzanan yüksek dağlarda ve güneşli yaylalarda seni doğuran büyük ırkın mağrur alnına isabet etmiştir.
Senin tarihin, ardı arası kesilmeyen kahramanlık menkibelerinin tarihidir. Çünkü sen, kırk asırdan beri namuslu ve azade bir varlık için savaşan ve bu gün dahi o savaştan yılmamış olan o milletin çocuğusun.
Kürdün fırtına ve kasırgalarla dolu dünkü ve bu günkü hayatının, maruz kaldığı felaketlerin ve çektiği ızdırapların sebep ve menşe’ini aramak, tarihin cilvelerini intibah gözleriyle tetkik etmek hepimizin borcudur.
Varlığını korumak, benliğini muhafaza etmek için, hiç bir millet bizim kadar uzun ve sürekli savaşlar yapamamıştır. Uzun tarihimiz boyunca, hiç bir kuvvet bize maglubiyet itirafı yaptıramamıştır.. Kürt alnı, Kürt yurdunun haşmetli zirveleri gibi, daima yüksek kalmış ve hiç bir fatihin önünde eğilmemiştir. Kürt hayatiyetinin hakikati, bu günde saşmaz hakikatıdır. Çünkü, Kürt ölüm kalım cidalini terketmemiş, mağlubiyet itirafında bulunmamış, dünya milletleri saflarında silinmeye karar vermiş, yaşamak isteyen ve yaşamak için ölmesini bilen bir millettir.
Ey Kürtoğlu, ey Kürt kızı, dünya bu kararından haberdar olmalıdır!
Yaşamak isteyen her varlık döğüşmelidir!
Dünya üzerinde bir yeri olmak isteyen her millet çarpışmalıdır!
Tabiatin değişmez kaidesi budur. Kimyevi, nebati ve hayvani alemin amansiz varlık kanunu budur; döğüşmek, savaşmak!…
Bu kaide, insan cinsi için daha amansızdır. Irk ırkın, millet milletin, insan insanın yırtıcı canavarıdr.
İnsanlık medeniyeti henüz bu kaideyi tebdile, muvaffak olamadı, savaş kanunu ta’dil edemedi. Bu gün de, yaşamak için döğüsmek gerek, kaçınmak ölmektir.
Biz, ölmek istemeyen bir milletiz. Kürt, yaşamaya karar vermiştir ve yaşayacaktır.
Uzun tarihimiz boyunca bir çok ırklar, milletler ve devletler Kürdü öldürmeye çalışmışlar, onu hayat hakkından mahrum etmeğe azmetmişler, fakat muvaffak olamamışlardır. Doğudan, batıdan, güneyden ve kuzeyden gelen cihangir akınları, Kürt dağlarının eteklerinde kırılmış, Kürt azmi karşısında parçalanmıştır. Dünya tarihinin seyrini değiştiren Kahhar kuvvetler, bir çok milletlerin varlığına hateme çekmis, bize muasir bir çok milletler tarihe geçmiş, fakat mücadeleden yılmamış olan Kürt, tarihe karşı kanlar akan alnını yükselterek:” ben ölmedim, ben yaşayacağım!” demiştir.
Hic bir milletin tarihi bizimki kanlı olmamıştır. Hiç bir milletin yurdu bizimki kadar istila dalgalarına uğramamıştır. Hiç bir millet bizim kadar mutemadi döğüşmemiştir. En gayri musait şartlar altında bile, Kürt eli silah tutarken teslim olmamıştır. Kahhar kuvvetlerin, sayı çokluğunun savaş için meydan okumalarına, Kürt daima “EVET!” cevabını vermiştir.
İşte, varlığımız bütün hikmeti, devamımızın bütün sırrı bu kelimede mündemiştir.
Ey ırkımın ümidi istikbali olan Kürt gençliği! Bu naciz eseri sana ithaf ediyorum.
Yurdundan uzak, yad ellerde kalbi milli izdiraplarla sızlayan, Kürdün istiklal ve hürriyet güneşinin doğumuna teşne ruhu alevlenen derbeder bir Kürdün, intikam mahşerini senin bükülmez pazularından ümit eden Dersimli bir Kürt çocuğunun sana yalnız sana mütevecih feryadına kulak ver!
Ben sana, senin namus ve şerefini lekelememek için vatanın yalçın kayaları,müthiş ucurumları üzerinden kendilerini halaskar ölümün kucağına atan binlerce gelin ve kızlarımızın feryadını inliyorum….!
Ben sana, senin hala bu gün bile, namert düşmenın kapısında esaret altında yaşayan, her gün, her an damla damla ölen, milliyeti, dili ve mukaddesati tahkir edilen köle Kürtlerin derin feryadını ağlıyorum…
Kürdistan”ın zümrüt dağlarından, güneşli yaylalarından sürülerek, Anadolu”nun çorak ovalarında açlıktan ölen, kahpe düşmanın süngüsüyle, kurşunuyla imha edilen ve günahları yalınız ve yalınız Kürt doğmuş olmaları olan kardeşlerimizin gözlerini ölüm kapatırken, onların ümitlerinin ufuklarında sen bir güneş gibi belirdin…
Onların sana, bir tek kelimede tekasüf eden, amansız amir ve kahhar bir vasiyeti var:
İNTİKAM!!
İntikam!…
Kürt namusuna sürülen lekeyi temizlemek için.
intikam!..
süngülenen yüzbinlerce Kürt yavrularının feryadını dindirmek için.
intikam!…
Girdaplara atılan,ateşlerde yakılan gelin ve kızlarımızın Kürdistan afakında oğuldayan eninlerini teskin için.
intikam!…
Darağaçlarının altında ölümü kahramanca selamlayan, “yaşasın hür ve müstakil Kürdistan!” diye haykırarak şehadet tacını giyen binlerce vatan kurbanlarının gayelerini tehakkuk ettirmek için.
intikam!..
Kürdistan denilen harabezar anayurdun istihlasi için.
intikam!…
Kürt diyarında uluyan sırtlan ve çakallar ırkının mülevves vücutlarından Kürt vatanını tathir için.
intikam!..
“Medeniyet”denilen kahpenin peşine sığınarak bize uluyan köpekleri susturmak icin.
intikam!…intikam!…intikam!…
Şehitlerimizin kanlı cesetleri üzerinde kanla, gözyaşlarıyla yazılı vasiyetname işte bu bir tek kelimedir!..
Namusu olan her fert, sinesinde Kürt kalbi çırpınan her insan, damarlarında Kürt kanı çevelan eden her genç bu vasiyetnameyi unutmamalıdır. Onu infaz edinceye kadar uyumamalı, rahat etmemeli ve çalışmalıdır!
Dünün tarihini kanlarıyla yazan Kürt neslinin, kanlarıyla çizdikleri yoldan yürümek borcumuzdur!
Biz, kanlarımızla Kürt istiklalinin kızıl şafaklarını açacağiz. Ruhlarımızdaki volkanlarla, Kürt kurtuluşunun alevli güneşini yaratacağız!
Dünya tarihi bize bakıyor. Şehitlerimizin gözleri bize mütevehcihtir!
Hürriyet ilahına sunduğumuz binlerce kurbanlar, kendileri için bizden bir türbe istiyorlar, hatıraları için bir abide bekliyorlar!..
Bu abide, hür ve müstakil Kürdistan!
Bu abide, milletler camiasi arasında şeref mevkini ihraz edecek olan müstakbel Kürt devletidir!
Şehitlerimizin ruhunu şad edelim!
Yaşasın kahramanlar yaratan Kürt milleti, yaşasın hür ve müstakil Kürdistan…

Bernamegeh Türkçe

UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!

AYRICA BAKIN

Syd Barrett Kimdir Hayatı

Syd Barrett (gerçek adıyla Roger Keith Barrett), 6 Ocak 1946’da Cambridge, İngiltere’de doğmuş bir müzisyen, …

error: LÜTFEN KOPYALAMAYIN OKUYUN!