Reşîdê Kurd (1910-1968)
Reşîdê Kurd 1910 yılında Mardin’in Dêrîk ilçesine bağlı Koçyiğit, Kürtçe ismi; Roşat köyünde dünyaya gelmiştir. Köy adını çevresinde yetişen roşat bitkisinden almıştır. Aslen Dersîm’den gelen Mustafa Axa çocuklarından Bekir’in Torunudur. Dersîm katliamlar ve büyük zulümler ile Kürt tarihinde yer alır. Babası dedesinin ismi olan Reşo ismini kendisine vermiştir. Annesinin ismi Zînê, Zîna Xêlit Babası Xanê, Delê, Gûlî ve Zînê adında dört eşli bir evlilik yapmıştır. Reşid Zînê’den doğmadır. Reşîd’in kendisi de iki evlilik yapmıştır. Xatun ve Sabiha Reşîdê Kurdî’nin Perwîz, Comerd, Perwîn, Mehweş, Zînê, Xezal ve Menfo adında 7 çocuğu olmuştur.
Reşid okumaya Konya’ya gider. Konya o dönem hem Osmanlı hemde Cumhuriyet zamanında sürgün ve göçe tabi tutulmuş 10 binlerce Kürdün de yurdudur. Konya’nın da Ankara gibi politik olan çehresi bu yüzdendir. Okul yıllarında Kürt ve Kürtlük bilinceyle tanışır. O dönem okuldaki en yakın arkadaşı daha sonra birlikte Suriye Kurdistanı’na gitmek zorunda kaldığı Qedrî Can’dir. Cegerxwîn anılarında Reşide Kurd ve Qedri Can’ın Amûdê’ye gidiş öyküsünden bahseder.
Reşid Konya’ya okumaya gittiği süreler içerisinde Kürt Dili ve Grameri üzerinde çalışma yapmaktaydı, ilk tutuklanması 1930 yılında Konya’da olmuştur. Reşid Türkiye’den çıktıktan sonra babasına getirtilmesi için baskı ve işkenceler yapılmaktaydı ve bu baskı ile işkenceler sonucu babası vefat etmiştir. Çocukluğu da doğduğu köy olan Koçyiğit’te geçmiştir. 7 yaşında her Kürt çocuğu gibi köyün imamından dini eğitim almış, köyde okul olmadığı için ilkokulu Derik’te ve ortaokulu Mardin’de ondan sonra Konya’ya Derikli şair ve yazar olan Qedri Can ile öğretmen okulunu okumaya başlamıştır.
Ancak 1925 Şeyh Sait isyanından sonra birçok yerde tutuklamalar olduğunda kendisi de bir Kürt öğrenci olması sebebiyle tutuklanmıştır ve bu tutuklama onun ilk tutuklaması olmuştur. İlk tutuklamasını Konya’da yaşamıştır. Qedri Can’ın içinde olduğu ilk 5 kişilik tutuklama cezaevine atılmasının zincirlerinin ilk halkasını oluşturmuştur. Kendisi 2 yıl cezaya çarptırılmış olup cezaevine konulduktan bir ay sonra cezaevinden firar etmiştir. Derik’e geldikten kısa bir süre sonra tekrar tutuklanmış ve bu yüzden idamla yargılanmıştır. Mardin’e götürülmeden önce geçici bir süre için Derik cezaevine konulmuştur. Bu esnada Derik cezaevinden kaçmış ve Suriye’ye geçmiştir.
Suriye’de kendine Reşad Mehmet Ali adı ile Amûdê nüfusuna kaydını yaptırıp bu isimle bir kimlik çıkararak yaşamını devam etmiştir. Amud’a yerleştikten sonra üzerinde çalışma yaptığı Kürt Dili ve Grameri adlı eserini bitirmiştir. Aradan geçen bir süre sonra Mısır ile Suriye’nin ortak hükümet kurmaları sonucu bu sefer Suriye’de tutuklanmalar başlamıştır. Bu tutuklanma sürecinde kendisi artık Suriye’de tutuklanılıp iki yıla yakın cezaevinde kalmıştır. Kendisini Kürt Dili ve Grameri üzerindeki çalışmasının yanı sıra felsefe, diyalektik ve Marksizim alanında geliştirip sosyalist düşünceye sahip biri haline gelmiş modern Kürt şairlerinden olan Reşid Kûrdî, şiirlerinde genellikle serbest vezin kullanmıştır.
Suriye’de bulunduğu süreler içerisinde siyasi çalışmalarını ve Kürt dili’nin eğitmenliği üzerine ağırlığını köylere vermiştir. Özellikle bu çalışmaları esnasında, benim kadim dostum, diye nitelendirdiği bir aracı yani onu köylere taşıyan bir bisikleti vardır. Bu dostu için her zaman şunu söylerdi “Benim dostum bu iki tekerlekli bisikletim olmuştur, kar kış ve çamurda ben onu sırtım ile taşır götürürdüm, havanın güzel olduğu zamanlar o beni sırtına bindirir gezdirirdi” Bir gün yine böyle bir çalışma esnasında bisikletten düşüp ayağını kırmıştır.
1958 yılında Suriye’deki siyasi değişiklik sonucu yapılan baskılara dayanmayarak Irak hükümetine kaçmış ve onlardan siyasi sığınma hakkı talep etmiştir. Ancak Irak hükümeti onu tutuklayıp Suriye’ye teslim etmiştir. Teslim edildikten sonra uzun süre Suriye zindanlarında kalmış ve o esnada Cezaevinin kötü koşullarından etkilenip Tüberküloz (Verem) hastalığına yakalanmıştır.
Uzun bir dönemden sonra cezaevinden çıkıp tedavi olmak için Bulgaristan’a gitmiştir, Bulgaristan’da 1 ay kaldıktan sonra Romanya’ya gitmiş ve Romanya’da 20 Şubat 1968’de vefat etmiştir. Vefat etmeden çocuklarının yardımıyla ayağa kalkıp hastane penceresinden bakıp şöyle demiştir. “Ben daha hiçbir şeyi sonuçlandırmadan göçüp gideceğim keşke son bir defa Dêrik’e gidip tekrar bağlarını, bahçelerini görüp gezseydim de öyle ölseydim” diyerek bu isteği gerçekleşmeden vefat etmiştir.
Eserleri
1. Rêzimanê Kurdî – Kürt dili ve grameri
2. Ez Reşidê Kurdî – Şiir kitabı
3- Kerwan – Şiir
BERNAMEGEH
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!