mesture erdelani

MESTURE MAHŞEREF HANIM

NESİM SÖNMEZ / SARAY ŞAİRİ MESTURE MAHŞEREF HANIM (1804-1847)

Özet
Mesture Mahşeref Hanım, Senendece (Sine) şehri ve civarında uzun sayılabilecek bir sürede hüküm süren Erdelan Hanedanlığı‟nın beylerinden olan Hüsrev Han‟ın hanımıdır. Kendisinin içinde doğup büyüdüğü aile söz konusu Erdelan Hanedanlığı‟nın hazine nazırlığını yapmış olan bir ailedir.

Dolayısıyla Mesture Mahşeref Hanım, Erdelan Hanlığı içinde doğup büyümüş bir kadın saray şairidir. Ortadoğu ve Anadolu coğrafyasında bu dönemlerde kadın şair ve edebiyatçıların sayısının azlığı göz önünde bulundurulduğunda Mesture Mahşeref Hanım‟ın önemi bir kat daha artmaktadır.

Kendisi, sadece şairliği ile değil ayı zamanda tarihçiliği ile de birçok araştırmacının dikkatini çekmiştir. Mesture Mahşeref Hanım, 43 yıllık kısa denilebilecek ömründe kendisinden söz ettirmeyi başarmış ender kadın edip, şair ve tarihçilerdendir.

Bu makalemizde Mesture Mahşeref Hanımın edebi kişiliği üzerinde durup Farsça yazdığı divanının tanıtımını yapacağız.

1. GİRİŞ
Kadın, uçsuz bucaksız deniz, aşılamamış nehir, kazanılmamış savaş, yazılamamış şiirdir. O, tarifi yüzyıllardır yapılamayan ve hak ettiği mertebeye bir türlü ulaşamamış bir varlıktır. Kadınsız bir dünya, bir edebiyat, bir tarih düşünülemez. Kadın olmadan tarih yazılamaz, kadınsız bir edebiyat anlatılamaz, kadınsız şiir düşünülemez. Şairler ilhamlarını kadınlardan almıştır. Kadınsız şair bırakın şiir yazmayı kalemini bile kâğıda götüremez, ona ilham gelmez, yazamaz, anlatamaz. Bu yüzden edip ve şair kadınlara her dönemde büyük önem verilmiştir.

Şairler kadınları şiirle anlatmış, hakanlar kurultayına hatunuyla katılmış, padişahın ise danışma meclisi görevini yapmış bir varlıktır: Bu özelliklerinden dolayı kadınlar dünyanın yaratılışından itibaren bugüne dek vazgeçilmez bir unsur olarak görülmüştü. Kadın, edebiyatçı ve şair olunca bu gizemli yaşam tarzı daha da büyük önem teşkil etmektedir.

Makalemizin temel konusunu oluşturan ve tarihte önemli bir yere sahip olan Mesture Mahşeref Hanım, edebiyatında kelimelere ve bizlere dokunan; ruhlarına mısra, mısralarına ruh katan kadın şairlerdendir.

Mesture Mahşeref Hanım‟ın hayatını ve edebi kişiliğini ele almadan önce konunun anlaşılması açısından onun yaşadığı Erdelan Beyliği hakkında bilgi vermenin yararlı olacağı kanaatini taşımaktayız.

Erdelan Beyliği, Abbasilerin son dönemlerinde kurulmuş 1220‟li yıllarda Cengiz Han‟ın Bağdat‟ı işgal etmesinin ardından bölgedeki devletler tarafından bir hükümet olarak tanınmıştır.

Erdelan Beyliği, kurulduğu günden itibaren Safevi Devletinin kurulduğu 16. Yüzyıla kadar geçen süre içerisinde yaklaşık olarak 200 yıl bağımsız bir hükümet olarak yaşamıştır.

Daha sonraki dönemlerde ise Safevilere bağlı bir beylik olarak hayatını devam ettirtmiş, nihayet 1867 yılında tamamen ortadan kalkmıştır. Bu beylik kuruluşundanitibaren yıkıldığı 1867 yılına kadar yaklaşık olarak 7 asır ayakta kalmayı başarmıştır (Zeki Beg2012: 489-499).

Bu beyliğin kurucusu olan Baba Erdelan Diyarbakır bölgesinde hüküm süren Mervani devletinin kurucusu Ahmet b. Mervan‟ın torunlarından olduğu ilgili kaynaklarda zikredilmektedir.

Kendisi, Goran aşiretine iltisak etmiş ve Cengizhan İmparatorluğunun son dönemlerinde şu anda Irak Kürdistanı sınırları içerisinde yer alan Şehrezor mıntıkasını kendi topraklarına katmış daha sonra bu bölgede bağımsızlığını ilan etmiş ve kendisi de hükümetin başına geçmiştir (Şerefhan 2014: 133-138). Rich‟e göre ise Erdelan ailesi Goran Kürtlerinin Mamoyan koluna mensupturlar (Zeki Beg 2012: 489-499).

Mesture Hanım‟ın yaşadığı dönem Erdelan Beyliğinin yıkılmaya başladığı dönemdir. Mahşeref Hanım doğduğunda bu emirliğin başında Emanullah Han vardı. Emanullah Han 1799- 1824 yılları arasında hüküm sürmüştür.

Emanullah Han ilmi ve âlimleri seven bir yapıya sahipti. Yaşadığı Sine şehrini mamur hale getirir ve adeta bir ilim merkezine dönüştürür. Çeşitli bölgelerden bilgin, edebiyatçı ve şairleri Sine şehrine davet eder onları korur ilim ve irfanla uğraşmalarına büyük önem verir.

Batılı seyyahlardan olan J. Malcolm ve Rich‟ın Emanullah Han‟a misafir olduklarını, onun misafirperverliğinden ve beyliği yönetme tarzından oldukça memnun olduklarını ifade etmektedirler. Senendec şehri en parlak dönemini I. Hüsrev Han döneminde yaşamaya başlamış ve bu yükselişini Emanullah Han döneminde de devam ettirmiştir.

Emanullah Han‟ın 1824 yılında vefat etmesiyle tahta oğlu II. Hüsrev Han geçer ve 1834 yılına kadar yaklaşık olarak 10 yıl hüküm sürer (Minorsky 2014: 22). Tebliğimizin konusu olan Mesture Mahşeref Hanım, II. Hüsrev Han‟ın eşidir.

2. Mesture Mahşeref Hanım’ın Hayatı
Mesture Mahşeref Hanım, 1804-1805 yılında Sine (Senendec) şehrinde gözlerini dünyaya açar. Asıl adı Mahşeref‟dir, şiirlerinde daha çok Mesture mahlasını kullanmıştır. Ancak kendisi Mesture Mahşeref Hanım Kürdistani olarak tanınmaktadır.

Mesture‟nin dedesi olan Muhammed Ağa, Erdelan beyliğinin hazine nazırı olarak görev yapmıştır. Dedesinin vefatı üzerine Babası Ebu‟l-Hasan el-Kadıri‟de aynı şekilde bu beyliğin hazine nazırlığı görevini uzun yıllar üstlenir.

Ebu‟l-Hasan el-Kadıri bilgin ve edip bir kişidir. Erdelen Beylerinin dostluğunu kazanmış dönemin saygın şahsiyetlerindendir. Mesture‟nin annesi Erdelan beylerinin soyundan gelmektedir.

Onun ailesinin büyük bir kısmı Erdelan Beyliğinde çeşitli görevler ifa etmiştir. Ayrıca bu ünlü şairein ailesi yaşadıkları bölgede Kadiri tarikatına mensup olarak bilinmektedir (Zeki Beg 2005: 54-55).

Mesture Mahşeref Hanım, kendisi gibi edip ve şair olan Erdelan Beyi şiirlerinde “Nakam” mahlasını kullanan II. Hüsrev ile evlenir. Mesture, evliliği ile alakalı olarak Erdelan Tarihi adlı eserinde şu bilgileri vermektedir:

“1831 yılında Sine şehrinde veba hastalığı yayıldı ve içerisinde bazı meşhur kişilerin de bulunduğu pek çok kişi vefat etti. Bir yıl sonra bu müzmin hastalık yok oldu ve Sine’yi terk edenler geri döndüler. O sırada Rusya İran’ı işgal etmek için hazırlıklar yapıyordu. O dönemde Azerbaycan’ın bir bölümü onların işgali altındaydı. Hüsrev Han tarafında yönetime getirilen bazı Kürtler Ruslarla işbirliği yapma yoluna gittiler. Bu esnada Eswend Awa’nın yöneticiliği elinden alınmış olan babamın dayısı Hüseyin Qulixan babama ihanet ederek Ruslarla anlaştı. Babam da o tarihte Hüsrev Han’ın hazine nazırı olarak görev yapıyordu. Aradan birkaç gün geçtikten sonra Hüsrev Han yapılan bu plandan haberdar oldu ve işin içinde olan herkesi zindana attı. Suçlular cezalandırıldı. Babam ve amcamın suçsuzluğu ortaya çıkınca onları serbest bıraktılar ve ödüllendirdiler. Hüsrev Han, ailemize olan saygınlığını ispat etmek maksadıyla benimle evlendi ve dillere destan bir düğün yaptı. Ben bu şekilde Hüsrev Han ile evlenerek bu büyük ailenin bireyleri arasına girmiş oldum.” (Sağnıç 2002: 173).

Yukarıda geçen ifadelerden de anlaşılıyor ki Hüsrev Han 1824 yılında tahta geçtikten dört yıl sonra 1828 yılında Mesture Mahşeref Hanım ile evlenir. Mesture Hanım, Hüsrev Han‟ın ikinci eşidir ve onunla 6 yıl evli kaldıktan sonra kocası 1834 yılında vefat etmesiyle bu bilge kadın genç yaşta dul kalır. (Erdelani 2014: 22).

Kendisi gibi kocası da şair olan bu çiftin aşkı dillere destan olmuştur. Adeta hangisinin âşık hangisinin maşuk olduğunu anlamanın imkânsız olduğu bir hal almıştır. Her ikisi de şair olan bu çift bir birlerine olan aşklarını ifade etmek maksadıyla şiirler yazmıştır (Minorsky 2014: 681).

Mesture Mahşeref Hanım, evliliğinin akabinde Erdelan Beylerinin yaşadığı saraya taşınır ve orada yaşamaya başlar. “Erdelan Beylerinin sarayları şehrin ortasında yükselen 20 metrelik tepenin üzerinde bulunur. Şehir I. Hüsrev Han ve I. Amanullah Han tarafından imar edilerek mamur hale getirilmiştir. Malcolm, Rich ve Çirikov vilayet konağının tasvirlerini vermişlerdir.

Amanullah Han’ın şeref salonu (Talar) şeffaf mermer kaplı idi ve birçok şekil ve 1233-1817 tarihli kitabeleri mevcut idi. İçerisinde eskiden dünyanın başlıca hükümdarlarının (Napolion II, Alexander I) vb. meşhurların savaşlarını tasvir eden bir resim odası vardı.

Bir başka oda da 1918’de vali ve vezirin resimleri ile süslüydü. Bugün tahrip edilmiş olan “talar”dan Qışlaq vadisini Legağ (Yaylaq) ovasından ayıran dağa doğru güzel bir manzara görülür.” (Minorsky 2014: 681).

Erdelan Beyi ve Mesture Mahşeref Hanım‟ın eşi Hüsrev Han 1834 yılında vefatıyla birlikte oğlu Rıza Kuli Han döneminde hanedanlar arasında taht kavgaları başlar ve Rıza Kuli Han 16 yıl Tahran‟da hapsedilir. Kardeşi Emanullah Han II, 1848-1867 yıllarında hüküm sürer ve Erdelan Beyliğinin son yöneticisi olur (Zeki Beg 2012: 498).

Hüsrev Han‟ın vefatıyla iç karışıklıklar başlar. Bu nedenle Mesture Mahşeref Hanım 1843 yılında amcası Revnak ve amcaoğlu Hüseyin Kuli Han ile beraber Süleymaniye şehrine göç eder ve oraya yerleşir. Süleymaniye‟ye gidişinden bir yıl sonra 1844 yılında da vefat eder ve Girdi Seyvan mezarlığına defnedilir (es-Selefi, ed-Doski 2008: 177).

Mesture Mahşeref Hanım, Süleymaniye de bulunduğu süre içerisinde amcası Mirza Abdullah Revnak‟a Farsça bir mektup göndererek gurbetin iç âleminde meydana getirdiği olumsuz psikolojik durumu ifade eder (Merduh 2011: I, 367).

2.1. Eserleri
Mesture Mahşeref Hanım‟ın başlıca 4 eseri bulunmaktadır. Aşağıda bu eserlerle alakalı teferruatlı bilgiler verilecektir.

2.1.1. Farsça Divanı

Mesture Mahşeref Hanım‟ın yazmış olduğu Farsça Divanıyla alakalı kaynaklara baktığımızda Mesture‟nin aynı zamanda amcası olan Mirza Abdullah Senendeci‟nin tezkirelerinden olan ve “Hadika-i Emanullahi” ismiyle miladi 1853 yılında tedvin edilen ve 1965 yılında Dr. Abdurrasul Hayyam Pur tarafından tashihi yapılıp yayınlanan eserde divanla ilgili geniş bilgilere yer verilmektedir.

Bu kitap 21 sayfadan oluşmakta tamamı Mesture Mahşeref Hanım‟a nispet edilmektedir. Bu eser; 48 gazel, 1 müntahip gazel, 6 rubai, konusu tarih olan müstakil bir beyit ve “Ağa Yusuf Zubed-i Erbabi Zaman” ile başlayan bir kasideyi içermektedir.

Divan le ilgili bilgiler veren ikinci kaynak da Mesture Mahşeref Hanım‟ın amcasının oğlu Mirza Ali Ekber‟in İngiltere‟deki “British Library” kütüphanesinde 14108 numarada kayıtlı, dördüncü bölümü 336 sayfadan oluşan ve Erdelan Beyliği‟nin tarihi hakkında bilgiler içeren “Hadika-i Nasıriyye” adlı eseridir.

Bu eserin ikinci bölümü Mirza Ali Ekber‟in el yazması ile yazılmış 25 sayfadır. Eserin ikinci bölümünde Mesture Mahşeref Hanım‟a ait 41 gazel, 1 müntahip gazel ve 6 rubai yer almaktadır.

Bu eserde, Mesture‟ye ait 20000‟e yakın beyti içeren bir divanının bulunduğunu ancak Mesture‟nin vefatıya birlikte bölgede meydana gelen karışıklıklar neticesinde divanın büyük bir bölümünün kayıp olduğunu ifade etmektedir (Mesture 2011: 1-4).

1877 yılında Şeyh Yahya Marifet Farsça gazel ve kasidelerinden bulabildiklerini bir araya getirmiş ve Divani Mesture Mahşeref Hanım Kürdistani adıyla Tahran‟da yayınlamıştır (Adak 2009: 136).

Mesture Mahşeref Hanım‟ın Farsça Divanı 1906 tarihinde Senendeç‟te yeniden yayına hazırlanarak basılmıştır. Basılan bu divanda yaklaşık olarak 2000 civarında beyit bulunmakta, bunlar da 178 gazel, 29 rubai, 5 tarih manzumesi, 2 mersiye 1 terkib-i bend ve şaire aidiyeti kesin olarak tespit edilemeyen 2 şiirden oluşmaktadır.

Divanda kullanılan dil oldukça sadedir, şair garip ve anlaşılması zor olan lafızları kullanmaktan sakınmıştır. Divanda arûz vezni ustaca kullanılmış, edebi sanatlara da yer yer başvurmuştur.

Aşağıda Mesture Mahşeref Hanım‟ın Farsça Şiir örnekleri verilmiştir:
Ez Hâl-i dil Hûn Şudem Key Habereş Hest (Mesture 2011: 43).

Ez hâl-i dil hûn şüdem key habereş hest
Yâre ki be ağyâr cefâ-cû nazareş hest
Rahm ez çei be-men, ân bıt bî rahm neyâder
İn nâle eger zan-ı dil sengiyn esereş hest
Dıldar ez ân bâ men dil dâde cefâ kerd
Bes âşık sergeşteyî hûnîn cigereş hest
Hak-i kadim dûst berûbîm be müjgân
Ger cânib mihnetkedey-i mâ guzereş hest
Mesture! Her ânkes be deleş mehr negârîst
Ez dîde rewan eşk çû rahşân gehreş hest

2.1.2. Erdelan Tarihi
Mesture Mahşeref Hanım, kuruluşundan yaşadığı döneme kadar Erdelan beyliğinin yöneticilerini konu aldığı bir tarih kitabidir. Mesture, bu kitabı Farsça olarak telif etmiştir. Kitabın orijinal adı “Tarih-i Erdelan” dır. Bu kitap 1920 yılında Nâsır Azadpûr tarafında bir mukaddime ve önsöz ilave edilerek Senenedec de Behram matbaasında bastırılmıştır. (Merduh 2011: 368).

2.1.3. Şeri’yyât Risalesi
Şeriyyat Risalesi genel itibarıyla İslam Dininin akâid ve ibadet konularını ele alan küçük bir risaledir. Risalede derin konulara girilmemiş bilgiler sathi olarak verilmiştir.

Mesture, Şafıi mezhebine mensup olması nedeniyle bu küçük risaleyi şafii ekoluna göre telif etmiştir. Kitabın telif ediliş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber Mesture‟nin bu eseri ömrünün son dönemlerinde yazdığı anlaşılmaktadır. Nitekim konu ile alakalı olarak kendisi şu bilgiyi vermektedir:

“Hayatımın zamanının vefasızlığından darmadağın, dönemin musibet taşıyla kudret ve itibarım bir cam gibi kırılmış, günüm iyilerin zülfü gibi perişan, rüzgârın kendi zamanı gibi düzensiz, gönlüm felek okunun ucuyla kanlı ve bahtım felek tarafından alt üst.” (Erdelani 2014: 9).

Risale üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde akaid konularından Zat, Sıfat, Mebde‟ ve nübüvvet konularını; ikinci bölümde ibadet konularından olan namaz, temizlik, abdestin şartlarını ve bozulma sebepleri ile abdesti bozan halleri; üçüncü ve son bölümde ise hayattakilerin guslü ile ölü yıkama konularını ele almaktadır (Erdelani 2014: 41-71).

2.1.4. Mecmau’l-Udebâ
Eserin adından da anlaşılacağı üzere ele aldığı konu edebiyatçı ve şairlerin hayat hikâyeleridir. Baba Merduh Ruhani, Mêjûyê Navdaranê Kurd adlı eserinde Mesture‟nin Mecmau‟l-Udeba adlı eserini Süleymaniye de bir kişinin elinde bulduğunu ifade etmektedir (Merduh 2011: 368).

2.1.5. Kürtçe Şiirleri
Mesture Mahşeref Hanım‟ın Farsça yazdığı şiirlerinin yanı sıra Kürtçenin Gorani ve Sorani lehçeleriyle yazdığı birkaç şiiri de bulunmaktadır.
Nasır Azatpûr Mesture‟nin Kürtçenin Goranice lehçesiyle yazdığı bir mesnevisinden bahsetmekte ve bu mersiyeyi eşi Husrev Han‟ın vefatı üzerine söylediği dile getirmektedir (Erdelani 2014: 3).

Mesnevinin ilk beyti şöyledir:
Husrevem! Êşım, Husrevem! Êşım
Çı cevr-i felek nâsoren „eşım.
Mesture Mahşeref Hanım‟ın Kürtçenin Soranice lehçesiyle yazdığı şiirlerden birsinin ilk beyti şöyledir: (Erdelani 2014: 3).
Gıriftarım be nazê çavekani mestî fetanet
Bırindarım be tîrî sînesûzî nîşî mujganet

3. Diğer Şairlerle Mukayesesi

Mesture Mahşeref Hanım, kendi döneminde oldukça aktif sayılan bir kadındır. Kendisi gibi şair olan ve divanı bulunan eşi Hüsrev Han ile arasında muaşere türünden şiirler bulunmaktadır.

Mesture Mahşeref Hanım, Xanaye Qubadi ve Mirza Şerifî gibi şairleri takip etmiştir (Merduh 2011: 369).
Kürtçe divanı bulunan Molla Hıdır ve Nali ile ayrıca farsça şiir yazan Yağmay-ı Cundek-i gibi asrının şairleri ile irtibatı olmuştur. Hatta şiirlerinde bu şairlerden olan Yağmay-ı Cundek-i yi övmüştür (Merduh 2011: 174).

Döneminin şairleri olan Xanaye Qubadi ve Mirza Şerifî ile kıyaslandığında Mesture‟nin onlardan geri kalan yanının olmadığı ortaya çıkmaktadır. Nali, hayatının son demlerinde Mesture Mahşeref Hanım ile alakalı bir şiiri kaleme almıştır. Bu şiirin ilk beyti şöyledir: (Nali 1976: 501).

Mesture ke hesna û edîb e be hîsabê

Hate Xewem em şev be çı nazêk ve îtabê.
Kaynaklarda Mevlevi‟nin de Mesture hakkında bir methiye yazdığı bilgisi bulunmaktadır. Bu methiyenin ilk beyti şöyledir (Sağnıç 2002: 173).

Hurşîdekey naz ewc burc sewr
Sertuxray defter mehbûban dewr
Ha ne yanekey burc şerefdar da
Nû efşanişen we her teref da

4. SONUÇ
Mesture Mahşeref Hanım, ilim ve irfan bakımından döneminin en aktif kadınlarındandır. 43 yıl kadar kısa bir hayat sürmesine rağmen bu kısacık ömründe oldukça önemli eserler telif etmiştir.

Yaptığımız araştırmalardan çıkarttığımız sonuçlara göre Mesture Hanım, İslam âlemindeki ilk tarihçi kadındır. O, Farsça telif ettiği “Tarihu Erdelan” adlı eseriyle bölgenin 1800‟lü yıllardaki tarihine ışık tutmuştur.

Bu kitabını yazarken olayların vuku bulduğu yerleri bizzat gidip görerek ve ilgili eserleri araştırarak yazmıştır. Kısaca ifade etmek gerekirse masa başı tarihini yapmamıştır.

Bu âlime hanım Farsça olarak ele aldığı ve içerisinde Kürtçenin Sorani ve Gorani lehçeleriyle de şiirlerin bulunduğu bir divana sahiptir. Yaklaşık 20000 beyitten oluşan bu eşsiz divanın bugün elimizde ne yazık ki 2000 beyti bulunmaktadır.

Kayıp olan şiirlerin bulunması için günümüz araştırmacılarının ilgisini beklemektedir.
Yine Mesture Mahşeref Hanım‟ın çok önemli eserlerinden biri olan Şeriyyat risalesidir ki bu eserin amacı müellifin kendi ifadesi ile dönemin kadınlarının karşılaştıkları dini soruları cevaplandırmak üzere telif edilmiştir.

Mesture Hanım bu eseri Şafii mezhebinin fıkıh kaynaklarını tarayarak yazmıştır. Yani Şafii mezhebine intisaplı olanlar için yazılmıştır ve günümüzde dahi bir takım dini sorunların çözümüne ışık tutmaktadır.

Mesture Mahşeref Hanım, kendi dönemindeki kadınlara oranla iyi yetişmiş, bölgedeki âlimlerle ilmi tartışmalara girmiş, Arapça, Farsça ve Kürtçeyi iyi derecede bilen âlime kadınlardandır. Sonuç olarak ilim dünyasına tanıtılması için üzerinde düşünülüp ve hakkında derinlemesine araştırma yapılması gereken eşsiz Kürt âlime kadınlarından birisidir.

KAYNAKLAR:

Adak, Abdurrahman, (2011), “Erdelanlı Bir kadın Saray Şairi”, Uluslararası Kürt Kadın Kongresi (1-5) Ekim 2009, Hakkâri Üniversitesi Yayınları.
Baba Şeyh Merduh, (2011), Mêjûyê Navdaranê Kurd, (Çev: Macit Merduh Ruhani), I-II, Kürt Akademi Yay. Erbil.
Feqi Hüseyin Sağnıç, (2002), Dîroka Wêjeya Kurdî, İstanbul Kürt Enstitüsü Yayınları, İstanbul.
Hamdi Abdulmecid es-Selefi, Tahsin İbrahim ed-Doski, (2008), Mu’cemu’ş-Şu’erai’l-Kurd, Sıpirêz Yay. 1. Baskı, Duhok.
M. Emin Zeki Beg, (2012), Dîroka Kurd û Kurdistan, (Çev.: Ziya Avcı), Avesta Yay., İkinci Baskı, İstanbul.
M. Emin Zeki Beg, (2005), Meşahirê Kurd û Kurdistan, Öz-Ge Yay. 3. Baskı, Ankara.
Mesture Erdelani, (2014), Şeriyyat Risalesi, (Bir Kürt Alimenin Fıkıh Kitabı), (Farsçadan Çev. Hatice Yılmaz Aslan), Nubihar, 1. Baskı, İstanbul.
Mesture Mahşeref Hanım, (2011), Divan, (Haz. Macit Merduh Ruhani), Senendec.
Nali, (1976), Divan, (Yayına Hazırlayan: Mela Abdulkerimi Muderris ve Fatih Mela Kerim, Kurdish Academy Press Yay., İkinci Baskı, Bağdat.
Şerefhan Bedlisi, (2014), Şerefname, (Çev.: Ziya Avcı), Azad Yay. Özel Baskı, İstanbul.
V. Minorsky, “Sinne”, İA, X, İstanbul, 1979, s. 681.

Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science / Yıl: 4, Sayı:15, Ekim 2017, s. 308-315.

 

Makaleleriniz için: bernamegeh@gmail.com

AYRICA BAKIN

Yağız Kaya Kimdir Hayatı

Müzisyen Yağız Kaya, 1976 senesinde Sivas ilinin Divriği ilçesinde dünyaya geldi. Yağız Kaya, müzik piyasasında …

error: LÜTFEN KOPYALAMAYIN OKUYUN!