ALİ BURAN / KISACASI ŞEX SAİD BAŞKALDIRISI (13 Şubat 1925 — 29 Haziran 1925)
29 Haziran Şeyh Sait ve 47 arkadaşlarının idam edildikleri Kürtler için kara gün tarihidir. Bu arada bu tarihi yad ederek, 29 Haziran’da Dr ŞİVAN (Dr Sait Kırmızıtoprak) öncülüğünde 1970 Ankara da Kurulan (T’de-KDP) ŞEX SAİD’i Yad ederek kuruluş tarihini denk getirmiştir.
Şeyh Sait kimdi?
Elazığ’ın Palu kazasından ve Nakşibendi tarikatının büyüklerindendi. Daha sonra Erzurum’un Hınıs kazası Kol hisar köyüne yerleşti.
Cumhuriyetin ilanından bir süre önce dağılmış olan Kürt Teali İslam Cemiyeti ileri gelenlerinden, Seyit Abdülkadir Cibranlı Halit, Hacı Musa ve eski Mebuslardan Yusuf Ziya ve ailelerinin katıldığı gizli bir komite kurarak Kürdistan bağımsızlığı için çalışmalarını sürdürdü. Yusuf Ziya’nın aracılığı ile Hınıs’ta oturan Şeyh Sait ve ailesi de örgüte katıldı.
Türkiye de bazı basına göre bu gelişmeleri yakından izleyen İngiltere, elçiliğinin çeşitli kaynaklarından edindiği bilgileri, düzenli olarak elde ediyordu. Bölgede bir ayaklanma çıkartmak ve bu yolda Musul konusundaki isteklerini Türkiye’ye kabul ettirmek amacında olan İngilizler, Nasturi’leri kışkırtarak bir ayaklanma çıkmasını hazırladılar deniliyor..
Kürt İstiklal Komitesi üyelerinden ve eski Mebuslardan Yusuf Ziya, Hacı Musa ve Cibranlı Halit beyler ve bazı arkadaşları 1924 yılında çıkan Nasturi ayaklanması gerekçesi dolayısıyla tutuklanmış ve mahkum olmuşlardı. Bu arada Şeyh Sait’in tanıklığına gerek duyularak Bitlis Harp Divanına çağrılmıştı.
Bu durum Şeyh Sait’i kuşkulandırdığından; yaşlı ve hasta olduğunu ileri sürerek ifadesini bulunduğu yerde alınmasını istedi. Harp Divanı bu isteği kabul etti. İfadesi Hınıs’ta alındı güvensizlik içinde olan Şeyh Sait, oğlunu İstanbul’a yolladı.
Bir yandan Bitlis Harp Divanının, kendisi hakkında görüşlerini adamları aracılığıyla araştırırken; diğer yandan Diyarbakır, Çapakçur, Ergani ve Genç dolaylarında bir ay kadar dolaştıktan sonra, 13 Şubat 1925’te PİRAN köyüne gelerek kardeşinin evine yerleşti.
Devletçe yapılan propagandalar ”Cumhuriyet Yasaları ile İslamiyet’in, dinin, namaz, oruç, kuran, nikah, ırz ve namusun kalkacağı bütün aşiret ağalarının ve hocaların Ankara ‘ ya sürülecekleri ve bunlardan, yasalara uymayanların denize atılacağı” şeklinde olup halkı devlete karşı ayaklanmaya kışkırtıyordu diye ”’ifade ediliyordu..
Cibranlı Halit ve adamları da haber verilmesini engelliyorlardı. Durumu Atatürk’e ilk kez duyuranlar Varto’da oturan Hormek aşireti oldu. 1924’te Erzurum depremi sebebiyle Erzurum’a gelen Atatürk’e bilgi verildi.
Cibranlı Halit’in yakalanması için ilgilileri uyardı. Erzurum’a gelmiş olan Yusuf Ziya tutuklandı ve Bitlis Harp Divanına yollandı.Cibranlı Halit ayni zaman da Mustafa Kemal’in harp okulunda arkadaşıdır.
Cibranlı Halit, Hasanan’lı Halit, Şeyh Sait ve Hacı Musa göz altına alınır ve Hacı Musa hemen tutuklandı. Fakat aşiretlerinin ayaklanmaması için Hacı Musa ve bazı tutuklular serbest bırakıldı.
Devlet yanlısı bazı yazarlar başkaldırıyı İngiliz dış destek ve DİNİ motif vermek için. Cumhuriyetin ve Mustafa Kemal’in dinsizliği, din kurallarına aykırı davrandıkları ileri sürüldükten sonra, mal ve canlarının helal olduğu diye” belirtiliyordu.
Şeyh Said kardeşi Ali Rıza’yı yörede, hazırlıkları ve propaganda için dolaşarak kardeşinin Piran’daki evine yerleşmiş olan Şeyh Sait burada, jandarmanın beş suçluyu yakalayıp götürmek istemesi yüzünden çıkan silahlı çatışma üzerine, planlarından önce 13 Şubat ayaklanmak zorunda kaldı. ; 1-Çapakçur, 2-Muş, 3- Diyarbakır olmak üzere üç kola ayrıldılar.
Şeyh Sait Diyarbakır’ı alacaktı. 21 Şubat’ ta ilk kez ordu birlikleri ile karşılaşıldı ve bir alayı geri çekilmek zorunda bıraktılar. Yarbay Cemil Bey komutasında ki bir süvari alayını ise, pusuya düşürüp esir aldılar. Ayaklanma ile ilgili ilk bilgiler 16 Şubat 1925’te gazetelerde yer aldı.
Bu esnada hükümet içinde münakaşalar olmuş ve İç İşleri Bakanı istifa etmişti. Bu arada Başbakan Fethi Bey istifa etmişti. İsmet İnönü bu olayı kitabında şöyle diyor ”Hükümet programında iki husus gôze çarpıyordu. Bunlar seferberlik ilan etmek ve Takriri Sükun kanunu çıkarmak. Bu kanunu işletebilmek için iki İstiklal Mahkemesi kurulacaktı. Biri şarkta çalışacak, birinin merkezi Ankara’da olacaktı.”
Bernamegeh Türkçe
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!