Kimlikteki adı İbrahim Memo Temiz olan âşık, 1920 yılında Malatya’nın Arguvan ilçesine bağlı Mineyik (Kuyudere) köyünde dünyaya geldi.
Babası Mineyik köyü ocak dedelerinden Hasan Dede, annesi ise Hatice’dir. Babası, ömrünü Mineyik köyünde rençperlik yaparak geçirmiş ve 1932 yılında vefat etmiştir. İbrahim Memo, babasının vefatının ardından askere gidene kadar çobanlık yapmış, bağ ve bahçe işleriyle uğraşmıştır.
Çocukluk yıllarında köylerinde okul olmaması sebebiyle okula gidememiş, okuma ve yazmayı dayısı Mehmet Orhan’dan öğrenmiştir. 1941-1945 yılları arasında İstanbul 150. Topçu Alayında askerliğini yerine getirmiştir.
Askerliğini yaptığı sırada nişanlandığı ve aynı zamanda dayısı Âşık Hasan Hüseyin Orhan’ın kızı olan Akgül ile terhis olduktan sonra 25 yaşındayken evlenmiştir.
Bir süre daha çiftçiliğe devam eden âşık, 1974 yılında eşini ve çocuklarını da yanına alarak Adana’ya göç etmiş ve çocukları burada çeşitli fabrikalarda çalışmaya başlamıştır (Akyol 1999: 36-40).
1967 yılında gerçekleşen ilk Kerbelâ ziyareti 78 gün sürmüş ve bu ziyareti sırasında Suriye, Irak ve Ürdün’ün çeşitli şehirlerini de gezmiştir.
Bu ziyaretin ardından sırasıyla 1968 (2 defa), 1971 ve 1981 yıllarında olmak üzere dört kez daha Kerbelâ’yı ziyaret etmiş ve uzun süren bu seyahatleri sırasında Halep, Şam, Beyrut, Bağdat, Necef, Küfe ve Zaho şehirlerini de gezip görmüştür.
Eşi Akgül ile evliliğinden üçü kız (Arife, Solmaz, Rahime), dördü erkek (Hasan, Hüseyin, Muharrem Naci ve Ali Tayyip) olmak üzere yedi çocuğu vardır.
Yörede anlatılanlara göre, vefatından on beş gün önce Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi Alibeyuşağı köyünde taliplerinin misafiri olan âşık, buradan ayrılırken “on beş gün sonra döneceğim, beni buraya defnedin” demiş ve 28 Mayıs 1982 tarihinde Adana’da geçirdiği kalp krizi nedeniyle vefat etmiştir.
Vasiyeti üzerine talipleri tarafından Alibeyuşağı köyünde defnedilmiştir. Türbe olarak yaptırılan mezarı, hâlen bu köyde olup günümüzde her kesimden insanlar tarafından ziyaret edilmekte ve türbede kurban kesim yeri ve âşığın şahsi eşyalarının sergilendiği özel bir bölüm de bulunmaktadır (Akyol 1999: 36-50).
Seyit Meftunî gerek saz çalma gerekse de söylemedeki farklı icra tekniğiyle Türk halk müziği alanında derleme yapanlar için kaynak kişi olarak ayrı bir önem taşımıştır.
Halk müziğinde özel bir yere sahip olan “Arguvan Ağzı” uzun havalarını en iyi okuyan kaynak kişilerden birisi olarak kayıtlara geçmiştir. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu İstanbul ve Çukurova Radyolarında mahalli sanatçı olarak birçok kez bant kaydı yapmıştır.
Yine İstanbul’da 1965 yılında Colombia Plak Şirketi’nde iki adet plak çalışması yapan ve Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Ankara Radyosu Diskoteğinde ise 14.02.1978 tarihinde yapmış olduğu yedi türküden oluşan bir bant kaydı bulunmaktadır.
Meftuni’nin, kendi el yazması olan üç ayrı şiir defteri mevcuttur. Bunlardan birincisinin ilk sayfası “Ön Söz, Ön Öz, Ön Göz, Pak Söz, Pak Öz, Pak Göz ile bakınız” sözcükleriyle başlayıp Besmele ve devamında 278 şiirle tamamlanmaktadır. İkinci defterde 408, üçüncü defterde ise toplam 360 şiir mevcuttur. Seyyit Meftuni’ye ait bu eserler bugüne kadar basılmamıştır.
Yörede balta saz olarak bilinen, 12 ila 17 perdeden oluşan aşık sazı, dede sazı, Aşık Meftuni’nin başlangıçtan ölümüne kadar elinden düşürmediği yöresel halk çalgısıdır. Tezene yerine bilek ve parmak marifetine dayanan, yörede “pençe” diye tabir edilen çalış tekniğini, Seyit Meftuni ustaca icra etmiştir.
Seyit Meftuni yörede itibarlı bir aşık olmasının yanında, inançlı, bilgili ve güçlü bir dede olma özelliğine de sahiptir. Seyit Meftuni gerek saz çalma, gerek söylemedeki farklı icrasıyla halk müziği alanında kaynak kişi olarak ayrı önem taşır. Kendine özgü tavır ve söyleme üslubu ile gerek Alevi-Bektaşi müziğini, gerekse yöresel müziği bir arada icra eden ender aşıklarımızdan biridir.
Gezgincilik özelliği yurt içi ile sınırlı kalmamış, kendi kişiliğini, kültürünü yurt dışında da tanıtmaya çalışmış, kendi çapında önemli ölçüde başarıya ulaşmıştır. Bunun mükafatını manevi olarak almıştır. Seyit Meftuni’nin ruhi yapısını bize en iyi şiirleri anlatmaktadır. Erdemli insanın nasıl olması gerektiğini nasihatnamelerinden anlayabiliriz.
Aşık Seyit Meftuni geçirdiği bir kalp krizi sonucunda 28 Mayıs 1982 yılında Adana’da vefat etmiş, vasiyeti üzerine Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi Alibeyuşağı köyüne gömülmüştür. Şu anda türbe olan mezarı yurt içi ve yurt dışından birçok kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
Eserlerinden bazıları:
Dost Cemalin Benzer
Dost Cemalin Benzer Güneşe Aya
Bakamam Yüzüne Yandırır Beni
Aşığı Kül Eyler Sendeki Ziya
Gonca Güller Gibi Soldurur Beni
Beni Beni Beni, Sevdalım Beni,
Kaşların Bismillah Gözler Haramı
Vurdun Yüreğime Derdi Veramı
Bir Tabip Olup Da Gel Sar Yaramı
Bu Senin Aşkın Da Öldürür Beni
Beni Beni Beni, Sevdalım Beni,
Seyit Meftuni’yem Hayranım Sana
Acı Şu Halime Merhem Et Bana
Kara Toprak Oldu Oldu Bize Öz Ana
Sarar Sinesine Buldurur Beni
Beni Beni Beni, Sevdalım Beni.
Gül Yüzlü Sevdiğim
Gel Gül Yüzlü Sevdiğim İnan Gel Bana
Severim Ben Seni Sözdür Sultanım
Gönül Bir Mecnundur Ne Deyim Sana
Bir Canım Var Versem Azdır Sultanım
Türlü Çiçeklerle Bezenmiş Bağlar
Hasret Çeken Gönül Durmadan Ağlar
Kalmadı Cesette Eridi Yağlar
Derdimi Divane Yazdır Sultanım
Seyit Meftuni’yi Böyle Üzer Mi
Aşık Olan Maşuğundan Bezer Mi
Kul Olan Sultandan Ayrı Gezer Mi
Mezarım Yan Yana Kazdır Sultanım .
Yararlanılan Kaynaklar:
Akyol, Arslan (1999). Malatyalı Âşık Seyit Meftuni (İnceleme-Metin). Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi.
Dr. Bülent Akın, SEYİT MEFTUNİ/MEFTUNİ, İbrahim Memo Temiz, Ahmet Yesevi Üniv Sitesi.
Muharrem Naci Temiz, Seyit Meftuni makalesi, Türküler.COM.
Bernamegeh Türkçe