Celâl Temel
Seyid Rıza (1862-1937)
Dersim Ovacık, Lirtik köyünde doğdu. Şeyh Hasanlı-Abbasan Aşireti lideri Seyid İbrahim’in oğludur.
II. Meşrutiyet’ten sonraki süreçte, Dersim’de meydana gelen bazı olaylar dolaysıyla, devletle ilk kez karşı karşıya geldi.
Gıyabında idama mahkûm edildi. Ancak 1912 yılındaki bir kararname ile cezası kaldırıldı.
1914 yılında savaş başladığında, başlangıçta kendisi ve aşireti savaşa katılmak istemediler.
Sonradan (1916’dan sonra) Erzincan bölgesinde, aşiretine mensup milislerle Birinci Dünya Savaşı’na katıldı.
Burada gösterdiği başarıdan dolayı ödüllendirildi. Bu sırada, Ruslarla ve Ermenilerle Kürd ve Ermeni özerkliği konusunda görüşmelere katıldı.
Rus Ordusu’nda general unvanıyla görevli olan Ermeni Muradov’un başkanlığında, bu günkü Ovacık ilçesi yakınlarında bulunan Zeranige’de Kürd-Ermeni Şura Hükümeti kurulduğunda o da çalışmaların içindeydi.
Ancak 1917 Rus Komünist Devrimi sonrasında, Rusya’nın bölgeden çekilmesiyle bu şura dağıldı.
Paris Barış Konferansı’ndaki Sevr komitesine gönderdiği 20 Mart 1920 tarihli mektupta, Şerif Paşa’nın Kürd temsilcisi olduğunu belirtiyordu. 1921 Koçgiri ayaklanmasına doğrudan katılmasa da dışarıdan destek verdi.
Koçgiri’den Dersim’e geçenlere yardım etti.
Bu tarihten itibaren, Alişêr Efendi ve Baytar Nuri’nin, Dersim aşiretlerinin birlik olması için yaptıkları çabalara destek oldu.
1933 yılında, Hozat kaymakamının yanından dönmekte olan babası İbrahim, misafir olduğu Sin köyünde, haince katledilmesi kendisini çok üzdü.
Ardında o köye baskın düzenledi ancak babasının katillerini yakalayamadı.
Devlet, babasının katillerini, yakalamadığı gibi, onları korudu. Bu durum, istememesine rağmen, onu devletle karşı karşıya getirdi.
1935 yılında Tunceli Kanunu’nun çıkmasından sonra, devletin bölgede askeri garnizonlar kurmasına ve diğer uygulamalarına şiddetle karşı çıktı.
1937 yılı ilk bahar aylarında, devletin Dersim’e çıkartma yapmasıyla başlayan direnişin liderliğini yaptı.
12 Eylül 1937 tarihinde, hükümetle görüşmek üzere Erzincan’a gitti. Aralarında oğlunun da bulunduğu yetmiş kişiyle birlikte tutuklandılar.
Yargılamalar sırasında, “Ben sizin oyunlarınızla başa çıkamadım, bu bana dert oldu; ben de size baş eğmedim, bu da size dert olsun.” şeklinde bir açıklama yaptığı belirtildi. Kendi yaşı küçültülerek, oğlu Reşik Hüseyin’in yaşı büyütülerek idama mahkûm edildiler. İdam öncesinde, ‘’Kırk liram ve saatim var, oğluma verirsiniz.’’ deyince “Onu da asacağız!” derler. “O zaman beni oğlumdan önce asın.” isteği de kabul edilmedi ve 15 Kasım 1937 tarihinde, oğlu gözleri önünde asıldı. Son sözleri şöyle oldu: ”Evlad-ı Kerbela’yız. Günahsızız. Ayıptır! Zulümdür! Cinayettir. “
Şeyh Said gibi onun da mezarının nerede olduğu bilinmiyor.
Bernamegeh Türkçe
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!