Seyyid Abdülkadir

 Seyyid Abdülkadir Kimdir, Hayatı ve Mücadelesi

Celal Temel

 Seyyid Abdülkadir (1851-1925)

Şemzînan’ın (Şemdinli) Nehri köyünde doğdu. Kürd ulusal mücadelesinin büyük önderi Şeyhi Ubeydullah’ın oğludur. Babasının liderliğinde, 1880-1881 yıllarında meydana gelen büyük harekette önemli görevler aldı. Hareketin bastırılmasından sonra babasıyla beraber Mekke’ye sürüldü. Aynı zamanda Nakşibendi tekkesinin lideri olan babası 1883’te, orada vefat etti. Ağabeyi Seyid Mihemmed Sıddık, tekkenin ve ailenin başına geçti. O, 1895 yılına kadar sürgünde kaldı. 1898 yılında, bu kez Taif’e sürüldü. 1908 Meşrutiyet ilanına kadar sürgünde kaldı

     1908 yılında İstanbul’a geldi ve aynı yıl kurulan Kürd Teavün ve Terakki Cemiyeti’nin başkanı oldu. 1910’da Osmanlı Ayan Meclisi’ne seçildi. 1918 yılında kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti’nin (KTC) de başkan oldu. KTC’nin başkanıyken 4 Mart 1919’da Damat Ferit Paşa’nın ilk hükümetinde, Osmanlı Şura-i Devlet (Anayasa Mahkemesi) Başkanı olarak görev aldı.

       Bu dönemde, Kürdlerin en büyük ulusal lideri durumundaydı. Nüfuzu yanında büyük bir saygınlığı vardı. Ancak modern bir ulusal önderlik geliştirilmeyince giderek nüfuzu da saygınlığı azalmaya başladı. Paris Barış Konferansındaki Kürd temsilcisi Şerif Paşa’yı desteklemesi ve KTC’nin faaliyetleri, Türk milliyetçilerinde ve Türk basınında büyük tepkiyle karşılandı. 2 Ekim 1919 tarihinde, İstanbul’dan, Paris Barış Konferansı Başkanlığına gönderdiği yazıda şöyle diyordu:

      “Paris Yüksek Konsey Başkanlığına,

       Sayın Başkan, Kürdistan’ın, Güney ve Kuzey olarak iki faklı bölgeye ayrılmasıyla ilgili söylentiler durmak bilmiyor. Kürdistan’ın böylesi bir bölünmüşlüğünün, Yakındoğu’nun durumunu kuvvetlendirmeyeceğini Sayın Ekselansların dikkatine çekerim.
        İttihat Hükümeti’nin baskısı altında olmayan yerlerde Kürdler, Bağlaşık güçlere karşı silah çekmeyi reddettikleri gibi, bu bölgelerde Ermenileri korudular. Şimdi, konferansın adaletinden, bölünmez bir Kürdistan’ı tanınmasını beklemekteyiz.
Gerçekte, konferansa şerefle sunduğumuz Kürdistan sınırları içindeki etnik formu bölmek istemek ve farklı güçlerin mandasına vermek bu parçaları bilinmez karanlıklara sürükleyecektir.

Senatör Seyit Abdulkadir
Kürd Ligi Merkez Komitesi Başkanı”

       Bu mektup bir sonuç vermediği gibi, S. Abdülkadir’in Osmanlıya bağlı özerklik (otonomi) anlayışı, KTC içinde, ona karşı bir muhalefet oluşturdu; “Otonomiciler”, “Bağımsızlıkçılar diye bir gruplaşma meydana geldi. 1920 yılı başlarında, cemiyetin ikinci başkanı Emin Ali Bedirhan’ın öncülüğünde önemli bir grup Kürd aydını, KTC’den ayrılarak, Kürdistan Teşkilatı İçtimaiye Cemiyeti’ni kurunca Seyid Abdülkadir’in gücü iyice azaldı. 

       Seyid Abdülkadir, 1880’lerde babası Şeyh Ubeydullah’la beraber önce Kürd bağımsızlığı için mücadele verdi. I. Dünya Savaşından sonra, KTC Başkanı olduğu süreçte, Osmanlıya bağlı özerk-otonom bir Kürdistan için çaba gösterdi ancak başarılı olamadı. Mütareke döneminde (1918-1923), zor durumda olduğunu belirttiği Osmanlıyı arkadan vuramayız diyordu. Oysa Osmanlı bitmiş, Türklük esaslı yeni bir devletin temelleri atılıyordu. Bir lider olarak, o, Kürdlük esaslı bir devlet için çalışmadı ve hüsrana uğradı.

       1921-1925 yılları arasında, KTC’nin kapandığı, Kürdistan’da, bunun yerine AZADÎ hareketinin geliştiği dönemde, o hep İstanbul’daydı. Bu dönemde, Şemdinan’a, Kürdistan’a gidemedi ve orada bulunan yeğeni Şeyh Taha ile sorunlar yaşadı. Şeyh Said önderliğinde gerçekleşen 1925’ Kürd Ayaklanmasına giden süreçte, bu harekete destek verdiği gerekçesiyle, İstanbul’dan Diyarbakır’a getirilerek, 27 Mayıs 1925 tarihinde, oğluyla beraber Diyarbakır’da idam edildi.

AYRICA BAKIN

Mistisizmin özellikleri ve ana ilkeleri nelerdir?

Mistisizmin özellikleri ve ana ilkeleri, farklı kültürler ve dini bağlamlar içinde çeşitlilik gösterebilir, ancak genel …

error: LÜTFEN KOPYALAMAYIN OKUYUN!