Rock müziği sanatçısı, besteci, tiyatrocu ve sinema oyuncusu Muhtar Cem Karaca 5 Nisan 1945 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi.
Anadolu rock türünün kurucularındandır. Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar ve Dervişan gibi birçok grupla çalışmıştır, bu grupların kurucu ve yöneticisi olmuştur.
Ayrıca güçlü bir rock kültü yaratılmasının öncülerinden olmuştur.
Babası Azerbaycan asıllı Mehmet Karaca ve annesi Ermeni asıllı Toto Karaca (İrma Felegyan) olan Cem Karaca, sanatla iç içe yetişti.
Orta öğrenimini Robert Lisesi’nde gören Cem Karaca sanatçı bir çiftin çocuğuydu.
Müzikle ilk tanışması annesinin teyzesi Rosa Felegyan’ın Cem Karaca’ya piyano notaları ve piyano nağmeleri öğretmesiyle oldu.
Kolej yıllarındayken dünyadaki popülaritesini çoğaltan rock müziğine ilgi besledi.
Kız arkadaşlarını etkilemek için ve arkadaşlarının istekleri doğrultusunda dönemin rock yıldızlarının şarkılarını söyledi.
Karaca’nın ses yeteneğini annesi Toto Karaca keşfetti.
1962 yılına girerken Beyoğlu Spor Kulübü’nde arkadaşlarının isteği üzerine şarkı söyledi.
Arkadaşlarıyla sahne alan Karaca, daha sonra müzik grubu kurmaya karar verdi.
Gruba o dönemin ünlü sanatçılarından İlham Gencer destek oldu.
Cem Karaca’nin ilk grubu 1963 yılında Dinamikler oldu.
Seslendirme sanatçısı Fikri Çöze’nin jübile konserinde performans sergilediler.
Babası hâlâ Karaca’nın müzik yapmasına karşıydı.
Hatta adam tutup konserlerde onu yuhalatmıştı fakat Karaca müziği bırakmadı.
Grup olarak Elvis Presley gibi ünlü rock and roll sanatçılarının klasiklerini yorumluyorlardı.
1963 yılının sonunda grup dağıldı.
Kısa bir süre “Cem Karaca ve Bekledikleriniz” isimli bir grupta çaldı.
Bu gruptan kısa bir süre sonra da Gökçen Kaynatan’ın orkestrasında çaldı fakat bu birliktelik de uzun sürmedi.
Aynı yıl “Cem Karaca ve Jaguarlar” kuruldu.
1965 yılında Altın Mikrofon yarışmasına başvurdular ancak ön elemeyi geçemediler.
Karaca, 1965 yılında ilk evliliğini tiyatro sanatçısı Semra Özgür ile yaptı.
Evlendikten 3 gün sonra Karaca, askere gitti.
Askerliğine 1965 Kasım’ında Antakya 121. Jandarma Er Eğitim Alayı’nda başladı.
Bu dönemde Karaca, Anadolu kültürünü tanımaya başladı.
Türk ozanlarından Aşık Mahzuni Şerif ile tanıştı.
Cem Karaca, askerlik sonrası Şubat 1967’de gitarist Mehmet Soyarslan’ın kurduğu Apaşlar grubuyla tanıştı.
Apaşlar daha önceleri batı tarzı müzik yapmaktaydı fakat Karaca ile tanıştıktan sonra müzik daha doğuya kaydı.
Karaca, grupla beraber Altın Mikrofon 1967’ye katıldı.
Yarışmaya katıldıkları Emrah şarkısı Erzurumlu Emrah’ın şiirine yapılmış bir Karaca bestesiydi.
Yarışmada Karaca’nın grubu ikinci geldi fakat birinci olan gruptan daha çok ilgi gördüler.
Cem Karaca ve Apaşlar, 1968 yılında Almanya’ya giderek Ferdy Klein Orkestrası ile 45’likler kaydetti.
Bu dönemde Soyarslan şarkısı “Resimdeki Gözyaşları”, Karaca’nın Emrah’tan sonraki ikinci hit parçası oldu.
Bu plak sonrası büyük bir Türkiye turnesi yaptı.
Ayrıca Almanya’da konserleri sürdü.
Ayrıca yurtdışına açılmak için İngilizce bir 45’lik kaydedildi.
Bunlar Resimdeki Gözyaşları ve Emrah’ın İngilizce versiyonlarıydı.
Bu dönemde Cem Karaca, tiyatro sanatçısı Meriç Başaran ile dünyaevine girdi.
Yıl sonunda Milliyet’in 1968’in “En Sevilen Erkek Şarkıcıları” anketinde 4. oldu.
“Yılın Melodileri” anketinde de Resimdeki Gözyaşları Türkçe şarkılar arasında 3. oldu.
Türkçe ve yabancılar karışık listede de Resimdeki Gözyaşları dokuzuncu, Cem Karaca bestesi “Ümit Tarlaları” da 24. oldu.
1969 yılında grup içinde fikir farklılıkları belirmeye başladı.
Cem Karaca, daha siyasi müziğe kaymak isterken, Soyarslan bu değişime karşıydı.
“Bu Son Olsun / Felek Beni” plağından sonra grup dağıldı.
Aynı sene Cem Karaca, Bunalım grubunun prodüktörlüğünü ve menejerliğini yapmaya başladı.
İlk 45’likleri “Taş Var Köpek Yok/Yeter Artık Kadın” şarkılarının ikisinin de söz ve bestesinde Cem Karaca’nın da ismi geçmektedir.
Bu 45’likten sonra bu işi bırakan Karaca, grubun bateristi olan Hüseyin Sultanoğlu’nu kendi grubu Kardaşlar’a almıştır.
Apaşlar dönemi bittikten sonra grup müziğine devam etmek isteyen Karaca, Apaşlar’ın bas gitaristi Seyhan Karabay ile Kardaşlar grubunu kurdu.
1970 yılının başında grup üyelerinde birçok değişiklikler oldu.
Grup üyeleri sabitlendikten sonra, Almanya’da kayıt yapmaya karar verdiler fakat çıkan bir salgın yüzünden, Karaca ve Kardaşlar beraber Almanya’ya gidemedi.
Bu yüzden Cem Karaca, yalnız başına Köln’e gitti.
Apaşlar sonrası yaşadığı müzikal aradan sonra burada kendi besteleri ve Anadolu türkülerini yine Ferdy Klein orkestrasıyla kaydetti.
4 adet 45’lik yayınlandı.
Amacı maddi sıkıntı yaşamadan müzik çalışmaları yapmaktı.
1970 Kasım’ında da Karaca ve Kardaşlar “Dadaloğlu/Kalender” 45’liğini yayınladı.
“Dadaloğlu”, Karaca’nın bir başka hit şarkısı oldu.
Bu türkü ayrıca Karaca’nın sola doğru kayışının da bir gösteresiydi.
Mart 1971’de Karaca’nın Trabzon’da verdiği bir konserde patlayan 3 bombayla 30 kişi yaralandı.
Aynı sene Rum piskopos III. Makarios, Kıbrıs Fuarı’nda Türk pavyonunu gezerken, Dadaloğlu şarkısı çalınmıştı.
1971 yılında Cem Karaca ve Kardaşlar 4 tane 45’lik çıkardı.
Cem Karaca, aynı sene tiyatro müziği çalışması da yaptı.
Ben Jonson’un yazdığı Ülkü Tamer’in Türkçeleştirdiği Püsküllü Moruk oyununun müziklerini Cem Karaca besteledi ve Kardaşlar ile kaydetti.
Grup, şarkıları kaydetti ve tiyatro oyuncularına örnek olsun diye Cem Karaca ve annesi Toto Karaca tarafından şarkıları seslendirildi.
Bu tiyatro oyunu fazla tutmadı ve kısa süre sonra gösterimden kalktı.
Cem Karaca ve Kardaşlar’ın kaydettiği şarkılar da 2007 yılında yayınlandı.
1972 yılına Cem Karaca ödülle başladı.
Hey Dergisi tarafından “1971’in en iyi erkek şarkıcısı” olarak seçildi ve Hey’in turnesine katıldı.
Ancak Kardaşlar gitaristi Seyhan Karabay ile anlaşmazlıklar baş gösterdi ve Karaca, Kardaşlar ile yollarını ayırdı.
Bu sırada eşi benzeri görülmemiş bir değiş-tokuş oldu.
Cem Karaca, Kardaşlar’dan ayrılıp Anadolu Rock’ın güçlü sesi Moğollar’la birleşti.
Kardaşlar da Moğollar’la anlaşamayan Ersen Dinleten’i gruplarına dahil etti.
Cem Karaca ve Moğollar, birleştikten bir ay sonra Kasım 1972’de Hey dergisi için verdikleri konserde ilk kez sahne aldılar.
Sene sonunda Milliyet’in anketinde Cem Karaca, en iyi erkek şarkıcılar listesinde 2. oldu, Moğollar ise en iyi yerli topluluk olarak seçildi.
Hey Dergisi’nde de ikisi de kendi dallarında 1. seçildiler.
1973 yılında “Obur Dünya / El Çek Tabip” 45’liği yayınlandı.
Fakat grubun asıl başarısı 1974 yılının başında kaydedilen “Namus Belası” şarkısıyla kazanıldı.
Şarkı çok popüler oldu, şarkının öyküsü Hey dergisinde çizgi roman olarak yayınlandı.
Ancak bu plak sonrası Cahit Berkay çalışmalarını Fransa’da sürdürmeye karar verince Cem Karaca ve Moğollar yollarını ayırdı.
Moğollar’dan ayrılan Cem Karaca, önce Fransa’ya gitmeyen Moğollar elemanları Mithat Danışan ve Turhan Yükseler ile “Karasaban” grubunu kurdu ancak uzun ömürlü olmadı.
Mart 1974’te Dervişan grubunu kurdu.
Grup ilk konserlerinden birini Kıbrıs harekâtından sonra Hava Kuvvetleri’ne yardım konserinde verdi.
Şubat 1975’te Cem Karaca’nın en önemli eserlerinden biri olan “Tamirci Çırağı” yayınlandı.
Bu şarkıdaki “İşçisin sen, işçi kal” söylemi Cem Karaca’nın siyasi duruşunu da ilk defa bu kadar net gösteriyordu.
1975 yılının sonunda “Mutlaka Yavrum/Kavga” 45’liği yayınlandı.
45’liğin ilk şarkısı Mutlaka Yavrum, Filistin Kurtuluş Örgütü için hazırlanmıştı ve 2 değişik Türkçe versiyonunun dışında piyasaya yayınlanmamış İngilizce ve Arapça versiyonları da vardı.
1976 yılının başında TRT’de yayınlanacak olan “Kavga” şarkısı son anda nedeni açıklanmayan bir sebepten ötürü programdan çıkarıldı.
Aynı sene Cem Karaca, Hey dergisi tarafından bir kez daha en iyi erkek şarkıcı seçildi.
1977 yılında Cem Karaca, artan siyasi gerginlikle beraber, gitgide daha önemli bir figür oldu.
Aydın’da verdikleri bir konserde CHP İl Başkanı aşırı solcular tarafından dövüldü.
Urfa’da verilen bir konserden sonra Dervişan gitaristi Taner Öngür ve bateristi Sefa Ulaştır saldırıya maruz kaldı.
Öngür daha sonra bu sebeplerle gruptan ayrıldı.
Cem Karaca tamamı yeni şarkılardan meydana gelen ilk uzunçaları Yoksulluk Kader Olamaz’ı yayınladı.
Bu albümde Karaca besteleri dışında, ünlü şairlerin şiirleri de yer almaktaydı.
Cem Karaca ve Dervişan, 1978 yılının başında 1 Mayıs plağından sonra yollarını ayırdılar.
Cem Karaca, Dervişan sonrası çoğu Kurtalan Ekspres’ten olmak üzere bir müzik grubu kurdu.
Grubun adını da Türkiye’nin iki ucu olan Edirne ve Ardahan’dan esinlenerek Edirdahan koydu.
Fakat grup 20 gün sonra Kurtalan Ekspres elemanlarının eski gruplarına dönmesiyle eleman değişikliğine uğradı.
1978 yılında Cem Karaca, Edirdahan ile kaydettiği ilk ve son teklisi Safinaz’ı yayınladı.
Bu plak Türkiye’de daha önce hiç görülmemiş olan 18 dakikalık bir rock operaydı.
Safinaz isimli bir kızın kötü yola düşmesini anlatıyordu.
Teklinin diğer şarkıları da Ahmed Arif ve Nazım Hikmet şiirlerinin bestelerinden oluşuyordu.
Cem Karaca, 1979 yılında Londra’daki dünyaca ünlü Rainbow Arena’da konser verme başarısı gösterdi.
1979 yılında grup dağıldı, Cem Karaca da uzun yıllar sonra ilk defa yanında bir grup olmadan solo olarak çalışmaya başladı.
Bu dönemde Almanya’ya yerleşti.
Çoğu Nazım Hikmet şiirlerinin besteleri olan Hasret albümünü yayınladı.
Mart 1980’de Sıkıyönetim Mahkemesi’nde Karaca’nın “1 Mayıs” plağı “komünizm progandası” sebebiyle yargılandı.
Bu dava kapsamında şarkıcı Cem Karaca, şarkının bestekârı Sarper Özsan ve plak şirketi sahibi Ali Avaz da suçlanıyordu.
Cem Karaca, bu süreçte Avrupa turnesine başlamıştı.
Dava başladıktan kısa bir süre sonra da babası Mehmet Karaca’yı yitirdi.
Cem Karaca, babasının cenaze törenine katılamadı.
12 Eylül darbesi sonrası Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından Melike Demirağ, Selda Bağcan, Şanar Yurdatapan ve Sema Poyraz ile beraber Cem Karaca da yurda çağrıldı.
13 Mart 1981 tarihine kadar süre tanındı.
Bonn’da yaşayan Cem Karaca, yurda dönmek için ek zaman istedi.
15 Temmuz 1982 tarihine kadar Cem Karaca’nın süresi uzatıldı fakat Karaca, Türkiye’ye dönmeyeceğini bildirdi ve süresi dolduktan sonra da 6 Ocak 1983 tarihinde Yılmaz Güney ile aynı gün Türk vatandaşlığından çıkarıldı.
Cem Karaca, bir yandan da müzik yaşamını sürdürdü.
Almanya’daki müzisyen arkadaşı Fehiman Uğurdemir ve Ralf Mähnhöfer ile beraber 1982 yılında Bekle Beni albümünü yayınladı.
Bu albümdeki “Oğluma”, “Alamanya Berbadı” ve “Bekle Beni” gibi şarkılar Karaca’nın ülkesine duyduğu özlemi dile getirmekteydi.
Bu albüm Karaca’nın vatandaşlıktan çıkarıldığı için medyada yer alamamasından dolayı çok fazla bilinmedi.
1984 yılında da bir şarkısı dışında tüm şarkıları Almanca olan Die Kanaken albümünü yayınladı.
Bu albüm Alman oyun yazarları Henry Böseke ve Martin Burkert tarafından göçmen Türkler’in Almanya’da yaşadıkları zorlukları anlatmaktaydı.
Ayrıca albüm bir tiyatro oyununa da çevrildi.
Karaca, albüm yayınlandıktan sonra Alman televizyonlarında albümün adı olan Die Kanaken olarak sahne aldı ve albümü tanıttı.
1985 yılında Karaca, arkadaşı Mehmet Barı aracılığıyla Başbakan Turgut Özal ile görüşerek, ülkeye geri dönme isteğini dile getirdi ve Münih’e gelen Özal ile konuştu.
Özal’ın olumlu yanıt vermesiyle hukuki işlemler başlatıldı.
Yıl sonunda vatandaşlıktan çıkarılmasına neden olan davadan beraat etti.
1987 yılında da hakkında verilen gıyabi tutuklama kararı kaldırıldı.
29 Haziran 1987 yılında Cem Karaca, Türkiye’ye döndü.
Aynı sene Merhaba Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar albümünü çıkardı.
Bu albüm o senenin en çok satan albümlerinden biri oldu.
1988 yılında bu albümü Töre izledi.
Bu albüm sonrası Cem Karaca, yasaklı olduğu TRT ekranlarına da çıkmaya başladı.
Cem Karaca, arkadaşı Uğur Dikmen ve Cahit Berkay ile müzikal ortaklık kurarak Yiyin Efendiler albümünü yayınladı.
Bu albümdeki “Oh be” şarkısında, kendisini “dönek” diye nitelendirenlere cevap olarak “Ben döneksem döndüm diye memleketime / Döndüm baba döndüm işte oh be” diyerek cevap verdi.
21 Temmuz 1990 tarihinde sözlerini kendi yazıp, bestesini Cahit Berkay’ın yaptığı Kahya Yahya şarkısıyla Altın Güvercin en iyi şarkı ödülünü kazandı.
Bu dönemde Sosyaldemokrat Halkçı Parti için konserlere çıktı.
Karaca, 1992 yılında UNICEF için hazırlanan ve İbrahim Tatlıses, Ajda Pekkan, Muazzez Abacı, Leman Sam, Fatih Erkoç gibi ünlü isimler korosunun seslendirdiği “Sev Dünyayı” şarkısının sözlerini yazdı ve koroda da yer aldı.
22 Temmuz 1992 tarihinde annesi Toto Karaca yaşamını yitirdi.
Yılın sonlarına doğru Dikmen ve Berkay ile ikinci çalışması olan Nerde Kalmıştık? albümünü yayınladı.
“Raptiye Rap Rap” ve “Islak Islak” besteleriyle büyük başarı kazandı.
Bu albümden sonra Cem Karaca, bir süre müzikle aktif olarak uğraşmadı.
1994 yılında TRT’de Raptiye isimli programı sundu.
1995 yılında da Flash TV’de Cem Karaca Show’u, 1996 yılında da yine aynı kanalda “Efendime Söyleyeyim” programını sundu.
95’te bir sanatçı grubu ile Bosna-Hersek’e gitti ve savaş sonrası zor durumda olan Bosnalılara destek verdi.
Şubat 2001’de Murat Töz, Barış Göker ve Cengiz Tuncer ile Cem Karaca Trio olarak sahne almaya başladı.
Mayıs 2001 yılında Barış Manço’nun ölümüyle vokalistsiz kalan Kurtalan Ekspres ile birlikte çalmaya başladı.
Harbiye Açıkhava Tiyatrosu Konserleri’nde sahne aldılar.
2002’de Yol Arkadaşları isimli grubu kurdu ve onlarla sahne aldı.
Ölümünden önce kaydettiği son şarkılar ancak ölümünden kısa süre sonra yayınlandı.
İlk önce “Hayvan Terli” teklisi yayınlandı.
Mehmet Eryılmaz’ın bu şarkısına Karaca’nın bir bar programında bu şarkıyı söylerkenki görüntüleriyle klip çekildi.
Mayıs 2005 tarihinde, ölümünden 10 gün önce (2004) Mahsun Kırmızıgül ile kaydettiği “Hayat Ne Garip?”, Kırmızıgül’ün Sarı Sarı albümünde yayınlandı.
Karaca ve Kırmızıgül’ün stüdyodaki görüntülerinden oluşan bir klip yayınlandı.
Haziran 2005’te de Murathan Mungan’ın sözlerini yazdığı şarkıların yeni yorumlarından meydana gelen “Söz Vermiş Şarkılar” albümünde Yeni Türkü’nün “Göç Yolları” eserini yorumladı.
2005 senesinde Yavuz Bingöl, Edip Akbayram, Manga, Teoman, Deniz Seki, Volkan Konak, Haluk Levent, Suavi, Ayhan Yener, Tuğrul Arseven tarafından yorumlanan Cem Karaca şarkılarından meydana gelen Mutlaka Yavrum albümü yayınlandı.
1961 senesinde Hamlet’te oynarayak tiyatroya ilk adımını attı.
1964 yılında Münir Özkul’un oynadığı General Çöpçatan isimli oyunu ilk büyük tiyatro çalışması oldu.
1965 yılında askerliği sırasında askeriyede Cahit Atay’ın Pusuda ve Aziz Nesin’in Toroslar Canavarı oyununu yönetti ve oynadı.
Aynı dönem İstanbul Tiyatrosu’nda sahnelenen “Anahtarı Bendedir” isimli oyunu Türkçeye çevirdi ve oynadı.
Uzun bir süre tiyatroya ara veren ve Püsküllü Moruk oyununun müziklerini yapmak dışında tiyatroyla ilgilenmeyen Karaca, 1987 yılında Almanya’da piyasaya çıkardığı Die Kanaken albümündeki şarkıların işlendiği Ab in den Orient-Express oyununun Kuzey Ren Westfalya Eyalet Tiyatrosu’nda oynanan “Die Kanaken” isimli versiyonunda annesi Toto Karaca ile birlikte oynadı.
Yine Almanya döneminde Münih Halk Tiyatrosu’nda Nâzım Hikmet’in Şeyh Bedrettin Destanı oyununu yönetti.
Cem Karaca, 1970 yılında ilk ve tek başrol filmi olan Kralların Öfkesi’nde oynadı.
8 Şubat 2004 tarihinin sabahında, solunum ve kalp yetmezliği sebebiyle ağır bir kalp krizi geçirdi.
Yapılan tüm müdahalelere rağmen kaldırıldığı Bakırköy Acıbadem Hastanesi’nde 58 yaşında hayatını kaybetti.
Hastane tarafından yapılan açıklamada Karaca’nın ölüm sebebi kalp ve solunum durması olarak belirtildi.
9 Şubat 2004 tarihinde ikindi vaktinde Üsküdar Seyyit Ahmet Deresi Camii’nde (İranlılar Mezarlığı) kılınan cenaze namazın ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda babasıyla aynı mezara defnedildi.
Cenaze törenine Erol Büyükburç, Erkin Koray, Muhsin Yazıcıoğlu, Kayahan, Mustafa Sarıgül, Haluk Levent, Kenan Işık, Edip Akbayram, Ahmet Güvenç, Berkant, Sezen Cumhur Önal, Nejat Yavaşoğulları ve Necdet Mahfi Ayral gibi isimler katıldı.
Filmografi:
1970: Kralların Öfkesi
1999: Kahpe Bizans
2001: Avcı – Dizi
2001: Yeni Hayat
Ödülleri:
100’ün üzerinde plaket ve ödüllerden bazıları;
1967: Altın Mikrofon yarışması: Emrah adlı eserin bestesi ile ikincilik ödülü. (Cem Karaca ve Apaşlar)
1971: Hey dergisi: Dadaloğlu ile birincilik ödülü. (Cem Karaca ve Kardaşlar)
1972: Hey Yılın Müzik Oskarları: “Yılın Erkek Sanatçısı”
1974: Hey dergisi: “Yılın Bestesi” – Namus Belası
1974: Demokrat İzmir: “Yılın Plağı” – Namus Belası (Cem Karaca ve Moğollar)
1975: Hey Yılın Müzik Oskarları: “Yılın Erkek Sanatçısı”
1975: Altın Kelebek: Türk Batı Müziğinde “Yılın Erkek Şarkıcısı” ödülü
1975: Ses dergisi: “Yılın Batı Müziği Sanatçısı”
1976: TGS İzmir Basın: “Yılın Erkek Sanatçısı”
1976: TGS İzmir Basın: “Başarılı Plak” – Kavga (Cem Karaca ve Dervişan)
1977: TGS İzmir Basın: “Yılın Topluluğu” – Dervişan
1977: TGS İzmir Basın: “Yılın Erkek Sanatçısı”
1990: 4. Altın Güvercin şarkı yarışması: “Yorumcu ödülü” – Kahya Yahya
1990: 4. Altın Güvercin” şarkı yarışması: “Söz Yazarı Ödülü” – Kahya Yahya
1993: Raks, Popsav ve Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği “Türk Pop Müziğinde 35 Yıl”: “Yılın bestesi ödülü” – Namus Belası
1995: Bahçelievler Belediyesi: Basın ödülü
1999: Avrupa Gençlik Festivali “Kuzey Yıldız”
2000: Gazeteci ve Yazarlar Vakfı: Çeyrek asrı aşan gurur tablosu
2001: Burç FM: Onur Ödülü
Bernamegeh Türkçe