Amerikan Hükümetinin Yerli Halklara Yönelik Politikaları: Tarihsel, Hukuki ve Sosyolojik Açıdan Bir Soykırım İncelemesi

Kaynak: Proleter Haber

Özet: 
Bu makale, Amerika Birleşik Devletleri’nin yerli halklara (Kızılderililere) yönelik tarihsel politikalarını, Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi çerçevesinde değerlendirerek, bu uygulamaların soykırım niteliği taşıyıp taşımadığını tartışmaktadır. Fiziksel imha, zorla yerinden etme, kültürel asimilasyon, doğurganlık kontrolü ve yapısal eşitsizlikler gibi çok boyutlu baskı mekanizmaları, tarihsel belgeler ve akademik literatür ışığında analiz edilmiştir. Makale, bu politikaların yalnızca geçmişin bir parçası olmadığını, günümüzde de devam eden yapısal adaletsizliklerin temelini oluşturduğunu savunmaktadır.

1. Giriş

Amerika kıtasının Avrupalılar tarafından sömürgeleştirilmesiyle başlayan süreç, yerli halklar için yalnızca bir kültürel temas değil, aynı zamanda kitlesel ölüm, zorla yerinden edilme ve kimlik kaybı anlamına gelmiştir. ABD’nin bağımsızlığını kazanmasının ardından federal hükümetin yerli halklara yönelik politikaları, yalnızca askeri çatışmalarla sınırlı kalmamış; aynı zamanda sistematik bir şekilde kültürel, demografik ve sosyoekonomik imhayı da içermiştir. Bu çalışma, bu politikaların uluslararası hukukta tanımlanan soykırım kavramıyla ne ölçüde örtüştüğünü tartışmayı amaçlamaktadır.

2. Tarihsel Arka Plan

2.1 Kolonyal Dönem ve İlk Temaslar
1492’de Kristof Kolomb’un Karayipler’e ayak basmasıyla başlayan sömürgeci yayılma, Kuzey Amerika’daki yerli halklar için felaketin başlangıcı oldu. “Terra Nullius” (sahipsiz toprak) anlayışıyla hareket eden Avrupalı sömürgeciler, yerli halkların varlığını tanımadı. Bu anlayış, daha sonra ABD’nin resmi politikalarına da yön verdi.

2.2 19. Yüzyıl: Tehcir ve Katliamlar
1830 tarihli Indian Removal Act, binlerce yerlinin zorla batıya sürülmesine neden olmuştur. Bu süreçte yaşanan Trail of Tears (Gözyaşı Yolu), yaklaşık 15.000 kişinin ölümüne yol açmıştır. 1864 Sand Creek Katliamı ve 1890 Wounded Knee Katliamı gibi olaylar, doğrudan sivilleri hedef alan askeri operasyonlardır.

3. Soykırım Unsurları

3.1 Fiziksel İmha
ABD ordusu ve yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen doğrudan katliamlar, yerli nüfusun dramatik biçimde azalmasına neden olmuştur. Ayrıca, çiçek hastalığı gibi salgınların bilinçli olarak yayılması iddiaları da belgelenmiştir. 1763’te General Jeffrey Amherst’in yerli halklara çiçek hastalığı bulaştırılmış battaniyeler gönderdiği yazışmalar, biyolojik savaşın erken örneklerinden biri olarak kabul edilir.

3.2 Zorla Yerinden Etme
Yerli halkların atalarının topraklarından sürülmesi, hem fiziksel hem de kültürel varlıklarını tehdit etmiştir. Bu sürgünler sırasında yaşanan ölümler, doğrudan devlet politikalarının sonucudur. Yerli halkların kutsal alanları, mezarlıkları ve yaşam alanları yok edilmiştir.

3.3 Kültürel Soykırım
Yerli çocukların ailelerinden koparılarak yatılı misyoner okullarına yerleştirilmesi, dillerinin ve kültürel kimliklerinin bastırılması, kültürel soykırımın açık örneklerindendir. Bu okullarda uygulanan şiddet, travmatik etkiler bırakmış ve kuşaklararası travmaya neden olmuştur. “Kill the Indian, Save the Man” (Kızılderili’yi öldür, insanı kurtar) sloganı, bu asimilasyon politikalarının ideolojik temelini oluşturmuştur.

3.4 Doğurganlık Kontrolü
20. yüzyılda yerli kadınlara yönelik zorla kısırlaştırma uygulamaları, nüfusun azaltılmasına yönelik bir başka sistematik müdahaledir. 1973-1976 yılları arasında yalnızca iki yılda 3.406 yerli kadının rızası olmadan kısırlaştırıldığı belgelenmiştir. Bu uygulamalar, hem bireysel hak ihlali hem de etnik temelli nüfus mühendisliği olarak değerlendirilmiştir.

4. Uluslararası Hukuk Bağlamında Değerlendirme

Birleşmiş Milletler 1948 Soykırım Sözleşmesi’ne göre soykırım, “bir ulusal, etnik, ırksal veya dini grubun tamamen ya da kısmen yok edilmesi amacıyla yapılan eylemler” olarak tanımlanır. ABD’nin yerli halklara yönelik uygulamaları, bu tanımın birçok unsurunu karşılamaktadır:

– Grup üyelerinin öldürülmesi 
– Ciddi zihinsel ve bedensel zarar verilmesi 
– Yaşam koşullarının kasıtlı olarak yok edici hale getirilmesi 
– Doğumların engellenmesi 
– Çocukların zorla başka gruplara verilmesi

Bu bağlamda, Amerikan hükümetinin yerli halklara yönelik politikaları yalnızca tarihsel bir adaletsizlik değil, aynı zamanda uluslararası hukuk açısından da soykırım olarak değerlendirilebilecek uygulamaları içermektedir.

5. Günümüzde Etkiler ve Direniş

Yerli halklar bugün hâlâ:

– ABD nüfusunun en yoksul kesimini oluşturmaktadır 
– Sağlık hizmetlerine erişimde ciddi engellerle karşılaşmaktadır 
– Toprak hakları ve kutsal alanları için mücadele etmektedir 
– Kültürel miraslarını yaşatmak için direnmektedir

Ayrıca, Kanada’da yatılı okullarda bulunan isimsiz çocuk mezarları, ABD’deki benzer kurumlara yönelik araştırmaları da tetiklemiş; ancak ABD hükümeti henüz resmi bir özür ya da tazminat politikası geliştirmemiştir.

6. Sonuç

Amerikan demokrasisinin temelleri, yerli halkların yokluğu üzerine inşa edilmiştir. Bu tarihsel gerçekliğin tanınması, yalnızca geçmişle yüzleşmek değil; aynı zamanda günümüzde yerli halkların haklarının iadesi açısından da zorunludur. Soykırımın tanınması, yalnızca bir özür değil; toprak, dil, kültür ve yaşam haklarının iadesiyle mümkündür.

Kaynakça

– Churchill, W. (2004). Kill the Indian, Save the Man: The Genocidal Impact of American Indian Residential Schools. City Lights. 
– Dunbar-Ortiz, R. (2014). An Indigenous Peoples’ History of the United States. Beacon Press. 
– Human Rights Watch. (1991). Sterilization of Native American Women in the 1970s. 
– Smith, A. (2005). Conquest: Sexual Violence and American Indian Genocide. South End Press. 
– Stannard, D. E. (1992). American Holocaust: The Conquest of the New World. Oxford University Press. 
– United Nations. (1948). Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide.

AYRICA BAKIN

Eskimo Soykırımı: Arktik Topluluklarının Tarihsel Yok Oluşu

Makale: Proleter Haber İnuit ve Yupik halklarına yönelik devlet politikalarının neden olduğu kitlesel zararlar, zorla …

error: LÜTFEN KOPYALAMAYIN OKUYUN!