ihd raporu

İHD 2021 Hak İhlalleri raporunu açıkladı: ”Memleket güvenlik politikalarıyla yönetiliyor”

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, pek çok alanda yaşanan hak ihlallerini ele aldığı “2021 Yılı Türkiye Hak İhlalleri” raporunu açıkladı.

İHD 2021 yılı Hak İhlalleri raporuna göre, bazı illerde 24 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi, cezaevindeki tutuklu sayısı 326 bin 243’e çıktı ve 7 bin 704 kişiye, 2911 sayılı yasaya muhalefetten soruşturma açıldı.

Toplantıda konuşan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, 2021 yılında Cezaevlerinde yatan tutuklu ve hükümlü sayısının 326 bin 243’e çıktığını ve cezaevleri kapasitesinin 288 bin 798 olduğunu söyledi. Kötü muamele ve işkenceye uğrayanların sayısının bin 114 olduğunu belirten Türkdoğan, 7 bin 704 kişiye de 2911 sayılı Toplantı Gösteri ve Yürüyüş Kanununa Muhalefetten soruşturma açıldığını kaydetti.

Türkdoğan, 2021 yılında Kürdistan’ın pek çok il, ilçe ve köyünde 24 kez sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiğini ve bu yasakların 24 saat ve 15 gün aralığında sürdüğünü aktardı.

İmralı Hapishanesi’nde yaşanan ağır hak ihlallerine değinen Türkdoğan, şunları kaydetti: “Orada 4 mahkum var ve hiçbir haktan faydalanamıyorlar. CPT orayı ziyaret etmek zorunda kalıyor. Peki, Türkiye’nin kendi kurumları niçin İmralı Hapishanesi’ni ziyarete gidemiyor?”

Türkdoğan, Türkiye’nin Avrupa Konseyi siyasi denetimi altında olduğunu ve hakkında ihlal prosedürü başlatılmış olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bazı siyasiler hak ve özgürlükler ile ilgili yeni açılımlar yapılacağını söylüyorlar da önce bir siyasi denetimi kaldırın, Kavala, Demirtaş, Encu ve diğer kararların gereğini yerine getirin. Dün Anayasa Mahkemesi Leyla Güven ile ilgili hak ihlali kararı verdi. Bunun gereğini yerine getirin, hapishanelerdeki siyasi mahkumları salın. Yargının üstünlüğü ilkesine uymayan hiçbir rejim hiçbir şekilde kimseye özgürlük vaat edemez.”

Türkdoğan, Fuhuşa sürüklenen kadın sayısını 7’si çocuk 767 kadın olduğunu ifade ederek, “Adalet Bakanlığının resmi istatistiklerine baktığımız zaman bu sayının daha yüksek olduğunu görüyoruz. Özellikle kadına ve çocuğa yönelik cinsel suçların sayısında artış olduğunu belirtmek gerekiyor” dedi.

Türkdoğan ‘terör suçları hariç’ söylemine değinerek şunları söyledi: “Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelerde terör suçları sayılmıştır. Selahattin Demirtaş’ın, Osman Kavala’nın, Gezi tutuklularını, gazetecilerin, aydın ve yazarların hapislerde olmasını ne ile izah ediyorsunuz. Bunlar terörle mücadele kapsamında hapishanede tutuluyor.”

Türkdoğan, ayrıca 2021 yılı boyunca 409 toplantı ve gösteri yürüyüşüne polis tarafından müdahale edildiğini aktardı. Adalet Bakanlığı verilerine göre ise 7 bin 704 kişiye 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşüne Muhalefetten soruşturma açıldığını belirtti.

Cenazelere yönelik muameleye de değinen Türkdoğan, “İnsanlara cenazelerini torbalarda, paketlerde vermeyin, kargo ile göndermeyin. Bu insanlık için gerçekten utanç verici bir durum. Bu şekilde halkı aşağılayamazsınız. Bu şekilde halk arasında derin kopuşlara sebep olursunuz. İktidarın bu uygulamaları yapanlara etkili soruşturma yöntemleriyle gereğini yapması gerekiyor” diye belirtti.

‘KALICI OHAL’İN BİTMESİ…’

Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre Türkdoğan, Kalıcı OHAL rejimi altında insan haklarına yönelik baskıların arttığını buna karşın insan hakları ve demokrasi mücadelesinin kararlılıkla sürdüğünü belirtti. Pandeminin devam ettiğini hatırlatan Türkdoğan, 2021 yılı boyunca Covid-19’un etkisi ile daha fazla hak kaybı yaşandığını vurguladı. “Türk Tipi Başkanlık Modeli” ile otoriter bir başkanlık rejimine geçileceğini söyleyen Türkdoğan, şöyle devam etti: “OHAL 2018’de bitmeden 7145 sayılı kanunu çıkardılar. O kanunda gözaltı süresini 12 güne kadar uzatıldı, valilere inanılmaz yetkiler verildi, kamu kurumlarında ihraçlar devam etti, mahkeme kararı olmadan mülkiyete el koyma getirildi. O kanun 31 Temmuz 2022’ye kadar uygulandı. Şu anda gözaltı süresi 4 gün, bakanlıklar kimseyi ihraç etmiyor ama OHAL KHK’larla kalıcı hale geldi. OHAL döneminde çıkarılan kararnamelerin hepsi kanunlaştı. Kalıcı OHAL Rejiminin değiştirilebilmesi için yeni bir siyasi iktidar ve toplumsal mücadelenin artması gerekiyor.”

‘FUHUŞA SÜRÜKLENEN KADINLARIN SAYISI ARTTI’

Kadın cinayetlerine değinen Türkdoğan, 375 kadının çeşitli adli vakalarda yaşamını yitirdiğini, 239 kadının şüpheli biçimde ölü bulunduğunu ve bin 305 kadının şiddet olaylarından yaralı kurtulduğunu aktardı. Fuhuşa sürüklenen kadın sayısını 7’si çocuk 767 kadın olduğunu ifade eden Türkdoğan, “Adalet Bakanlığının resmi istatistiklerine baktığımız zaman bu sayının daha yüksek olduğunu görüyoruz. Özellikle kadına ve çocuğa yönelik cinsel suçların sayısında artış olduğunu belirtmek gerekiyor” dedi.

‘NEFRET SÖYLEMİNİ YASAKLAMAK GEREK’

Türkdoğan, 2021 yılında nefret saldırıların arttığına da dikkati çekti. Irkçı saldırılar sonucunda 3’ü çocuk 12 kişinin öldürüldüğünü ve 60 kişinin bu saldırılarda yaralandığını aktaran Türkdoğan, şöyle konuştu: “Türkiye’nin mutlaka nefret söylemini yasaklaması, nefret suçlarını özel olarak düzenlemesi ve Avrupa Konseyi Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu’nun tavsiyelerine uygun mevzuatını düzenlemesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 13’nolu protokolünü de onaylaması gerekiyor. Bireysel silahlanmaya, şiddet kültürüne karşı mücadele edilmesi gerekiyor. Devlet görevlilerinin karıştığı suçlar bakımından cezasızlıkla mücadele edilmesi gerekiyor.”

CEZAVELERİNDE BİN 114 KİŞİYE İŞKENCE

Türkdoğan, 2021 yılında gözaltında işkence ve kötü muameleye uğrayan kişi sayısının 12’si çocuk 531 kişi, gözaltı yerleri dışında bu sayının 25’i çocuk 704 kişi olduğunu aktardı. Cezaevlerinde işkence ve kötü muamele gördüğünü iddia edenlerin sayısının ise bin 114 olduğunu söyledi. Öztürk, işkence ve kötü muamelenin temel sorunlardan bir tanesi olduğunu belirterek “İktidar mensupları sürekli olarak işkencenin olmadığını söylüyorlar. Adalet Bakanlığının 2021 yılı adli istatistiklerinde işkence ve eziyet suçlarından 2 bin 190 kişi hakkında soruşturma açılmış. 953 kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş, 866 kişiye dava açılmış. İşkence ve soruşturma yapanlar ile ilgili dava sayısı az iken kendini korumak için davranışta bulunan 53 bin 325 vatandaşa da ‘polise direndin, karşı çıktın’ diye dava açılıyor” diye konuştu.

Avrupa Konseyi’ne (AK) bağlı Avrupa İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele ve Cezayı Önleme Komitesi’nin (CPT) Türkiye’deki cezaevi raporlarına da değinen Türdoğan, CPT’nin İmralı’ya yaptığı ziyarete ilişkin kamuoyunu bilgilendirme talebinde bulundu.

‘KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMEDEN GENEL AF GÜNDEME ALINMAMALI’

Türkdoğan, 2002 yılında 59 bin 429 olan cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısının 2022 yılında 326 bin 243 olduğunu aktardı. Bunlardan 12 bin 995 kişinin kadın, 2 bin 447 tanesinin ise çocuk olduğunu vurgulayan Öztürk, kapasitenin 288 bin 798 olduğunu ve 37 bin 445 tutuklunun kapasite fazlası olduğu söyledi. Af tartışmalarına da değinen Türkdoğan ‘terör suçları hariç’ söylemine değinerek şunları söyledi: “Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelerde terör suçları sayılmıştır. Selahattin Demirtaş’ın, Osman Kavala’nın, Gezi tutuklularını, gazetecilerin, aydın ve yazarların hapislerde olmasını ne ile izah ediyorsunuz. Bunlar terörle mücadele kapsamında hapishanede tutuluyor. Hakikaten bilmiyorsanız bunun ne olduğunu size anlatayım. Türkiye’de af meselesi tartışılmadan önce terörle mücadele kanunun, infaz kanunu ve ayrımcılığın kaldırılması, ölünceye kadar infaz sisteminden vazgeçmesi gerekiyor. Ceza kanunda süresi uzatılan çok fazla suç var. Bunların süresinin gözden geçirilmesi gerekiyor. Bir genel af gündeme alınacaksa Kürt sorunu çözülmeden, gerçek çatışma-çözüm süreci yaşanmadan ceza adaleti ve onarıcı adalet ile ilgili tartışmalar yürütmeden bunu gündemine alınmaması gerekir. Kim kimi affedecek!”

‘İMRALI’DAKİ AYRIMCILIK YAYILMIŞ DURUMDA’

Adli TIP Kurumu’nun hasta tutuklulara ilişkin tutumunun değişmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Türkdoğan, şunları ifade etti: “Hasta mahpusların tamamı salıverilmelidir. 651’i ağır bin 517 hasta mahpus var. Bunların tahliye edilmesi gerekir. 2021’de hapishanelerde 57 kişi ölmüş. Bu tespit edebildiğimiz sayıdır. Şu anda bu sayı 62. Hapishanelerdeki çıplak arama, kelepçeli muayene meselesinin tamamen bitmesi gerekir. Görüş ve iletişim yasaklarından vazgeçilmesi gerekir.”

İmralı Hapishanesi’nde yaşanan ağır hak ihlallerine değinen Türkdoğan, şunları kaydetti: “Orada 4 mahkum var ve hiçbir haktan faydalanamıyorlar. CPT orayı ziyaret etmek zorunda kalıyor. Peki, Türkiye’nin kendi kurumları niçin İmralı Hapishanesi’ni ziyarete gidemiyor? Yetkileri var, isterse gidebilirler ama giremiyorlar. Türkiye’nin kendi kanunlarına uyması, ayrımcılığı bitirmesi gerekir. İmralı örneğindeki ayrımcılık Türkiye’nin birçok yerine yayılmış durumdadır. Yüksek güvenlikli hapishaneler artmıştır. İnsanlar oralarda 10 yıl kalırsa yaşamlarını yitirir. Bunlardan vaz geçilmesi gerekir.”

Türkdoğan, ayrıca açlık grevinde olan Sibel Balaç’ın tahliyesini talep etti.

‘KÜRT MESELESİNİ ÇÖZMEZSENİZ BÖYLE OLUR’

Türkdoğan, 2021 yılında Kürdistan’ın pek çok il, ilçe ve köyünde 24 kez sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiğini ve bu yasakların 24 saat ve 15 gün aralığında sürdüğünü aktardı. Bu yetkinin 81 il valisine tanındığını vurgulayan Türkdoğan, “Kürt meselesi zamanında çözülmedi. Kürt meselesine zamanında uygulanan güvenlik tedbirlerin tamamı şimdi bütün illerde uygulanıyor. Tüm valiler istedikleri gibi yasaklama kararları alıyor ve uyguluyor. Kürt meselesini çözmezseniz böyle oluyor. Bütün memleket güvenlik politikaları altında yönetilmeye devam ediyor” dedi.

‘HİÇBİR SORUN ÇÖZÜLEMEZ’

Türkiye’nin temel meselesi yine Kürt sorunu olduğunu vurgulayan Türkdoğan, şu ifadelere yer verdi: “Kürt sorunun çözümsüzlüğü bütün alanlardaki hak başlıklarının gerilemesine sebep olmuş durumda. Silahlı çatışmaların ulaştığı boyut alan olarak daha büyüdü. Bunun Türkiye’nin çözmesi gereken çok önemli bir sorun ve olduğu yerde duruyor. Kobane davasından vazgeçin, insanları serbest bırakın. Anayasa Mahkemesi’nde devam eden HDP’nin kapatma davası ve siyasi yasak istenen insanlar ile ilgili olarak AİHM’nin emsal niteliğindeki kararlarına uygun davranın. Devletin Kürt siyasetine müdahalesi ile yol alabileceği bir alan kalmamıştır. Tutuklu milletvekilleri, belediye eş başkanları, siyasetçilerin serbest bırakılması gerekiyor. Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekillerine yapılan muameleler kabul edilemez. Biz silahlı çatışmaların durmasını ve yeni bir barış sürecinin inşa edilmesi gerektiğini hep söylüyorduk. Türkiye Kürt sorununda yeni bir barış süreci inşa etmeden hiçbir sorunu çözemez.”

Cenazelere yönelik muameleye de değinen Türkdoğan, “İnsanlara cenazelerini torbalarda, paketlerde vermeyin, kargo ile göndermeyin. Bu insanlık için gerçekten utanç verici bir durum. Bu şekilde halkı aşağılayamazsınız. Bu şekilde halk arasında derin kopuşlara sebep olursunuz. İktidarın bu uygulamaları yapanlara etkili soruşturma yöntemleriyle gereğini yapması gerekiyor” diye belirtti.

7 BİN 704 KİŞİYE SORUŞTURMA

Türkdoğan, ayrıca 2021 yılı boyunca 409 toplantı ve gösteri yürüyüşüne polis tarafından müdahale edildiğini aktardı. Adalet Bakanlığı verilerine göre ise 7 bin 704 kişiye 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşüne Muhalefetten soruşturma açıldığını belirtti.

Türkdoğan, ayrıca Alevilere yönelik ayrımcılıkların da ortadan kalkarak eşit vatandaşlık hakkının verilmesini talep etti. (MA)

Bernamegeh Türkçe

AYRICA BAKIN

Jülide Gülizar Kimdir Hayatı

Sunucu, yazar ve eğitmen Jülide Gülizar, 1929 senesinde Adana’da dünyaya geldi. Gülizar; ilk ve ortaokulu …

error: LÜTFEN KOPYALAMAYIN OKUYUN!