Halit Fahri Ozansoy Kimdir

Şair, gazeteci, oyun yazarı ve öğretmen Halit Fahri Ozansoy, 12 Temmuz 1891 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi.

Babası tıp, tarih, tiyatro ve şiir olarak basılı pek çok eseri bulunan Mehmed Fahri Paşa, annesi de Zehra Hanım’dır.

Ailesi kendisine Mehmet Halit ismini verdi.

İkinci ismi olan Halit’in yanına babasının ikinci ismi Fahri’yi ekleyerek Halit Fahri ismini kendisi oluşturmuştur.

Yedi yaşındayken annesini veremden kaybetti.

Şair Ziya Gökalp’in teyzesinin torunu ve Süleyman Nazif’in yeğeni olan Halit Fahri, şiir ve yazı yazma zevkini ve yeteneğini ailesinden aldı.

Zeyrek, Vefa semtlerindeki mahalle mekteplerinde ve Sultanahmet’teki Tefeyyüz Mektebi’ndeki ilköğretimden sonra Bakırköy Rüşdiyesi’ni bitirdi (1904) ve Mekteb-i Sultanî’de yatılı okumaya başladı.

Hastalık sebebiyle öğrenimine ara vermek zorunda kaldı.

Filibe’deki amcasının yanına gidip 15 ay kaplıca tedavisi gördükten sonra yeniden okula döndü.

Bu dönemde okul müdürlüğüne Tevfik Fikret gelmişti.

Türkçe öğretmeni Ali Kami Bey ve okul müdürü Tevfik Fikret sayesinde edebiyata ilgisi gelişti.

İlk yazısı “Facia-i Beşerden Bir Levha” başlığıyla Mart 1910 tarihli Tiraje dergisinde yayımlandı.

1911 senesinde tasdikname alarak Mekteb-i Sultani’den ayrıldı ve İstanbul Darülfünu’nda Fransız Dili şubesinde devam etti; fakat bu okulu bitirmedi.

Halit Fahri, bu dönemde aruz ölçüsüyle ve Fecr-i Âti sanat topluluğunun etkisiyle şiir yazmaktaydı.

İlk şiiri “Mazideki Aşk İçin Sana” 1912 yılında Rübab dergisinde yayımlandı.

Aynı sene ilk şiir kitabı Rüya yayımlandı.

22 sayfalık bu kitabı babasına ithaf etmiştir.

1914 yılında Darülbeday-i Osmaniye sınavını kazanarak tiyatro bölümüne kaydoldu; kısa bir öğrencilik döneminden sonra aynı okulda öğretmen yardımcılığı görevine getirildi.

Hem öğrencilik hem öğretmenlik yapamayacağını anlayınca öğrenciliği bıraktı.

Oyunculuk merakı çevresinde onaylanmadığı için kısa bir süre sonra Darülbedayi’den tamamen ayrıldı.
Halit Fahri, 1914 yılında Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’ne bağlı olarak kurulan Millî Türk Cemiyeti’nin kuruluşunda görev alarak cemiyetin yöneticileri arasında yer almıştır.

İlk evliliğini 1915 yılında Neyyire Hanım’la yaptı.

Ertesi sene Gavsi isminde bir erkek çocukları olan çift, birkaç sene sonra ayrılmıştır.

Şair, 1915 senesinde Talat Paşa’nın daveti ile Çanakkale Cephesini ziyaret eden şairler arasında yer aldı ve izlenimlerini Cenk Duyguları (1917) ismiyle kitaplaştırdı.

1916 yılında Baykuş adlı manzum piyesi yazarak tanındı.

Baykuş, Darülbedayi’nin sahnelediği ilk Türk tiyatro oyunu oldu.

Halit Fahri, yaşamı boyunca bu alanda sistemli bir düzen içinde eser vermeyi sürdürmüştür.

1916 senesinde sınavla öğretmen olma hakkını kazandı ve Muğla Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atandı.

Bir sene Muğla’da, bir sene Konya’da çalıştıktan sonra İstanbul’a döndü.
Kırk sene İstanbul’un çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yaptı.

Öğretmenliğin yanında yayın hayatını da devam ettiren Halit Fahri, ilk şiirinin yayımlandığı Rübab dergisinde bir süre düzenli olarak yazılar yayımlamayı sürdürmüş; daha sonra arkadaşlarıyla Kehkeşan dergisine, ardından Şehbal dergisine geçmiştir.

Bu arada dönemin önde gelen edebiyat dergisi Servet-i Fünûn’da Bağdad isimli şiirini yayımlatmayı başardı.

1917 yılında Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin gibi Türkçülerin etkisiyle hece vezninde şiirler kaleme aldı.

Hece vezninde yazdığı şiirleri Yeni Mecmua, Talebe Defteri, Türk Kadını gibi dergilerde yayımlandı.

İkinci şiir kitabı Cenk Duyguları’nı (1917) yayımladıktan sonra yeniden aruzölçüsüne yönelen Halit Fahri, düzenli aralıklarla yedi şiir kitabı daha çıkarmıştır ve daha sonra şiir kitabı yayımlamaya uzun bir süre ara vermiştir.

1919 yılında dayısı Ahmet Kadri Bey’in gazetesi Alemdar’da çalışmaya başladı.
Çok geçmeden Alemdar’dan ayrıldı ve kendi dergisi Şair Nedim’i çıkarmaya başladı.

Haftalık bir dergi olan Şair Nedim, 18 sayı çıkabilmiştir.

Reşat Nuri Güntekin, Faruk Nafiz Çamlıbel, Selahattin Enis gibi şair ve yazarların ilk yazıları bu dergide yayımlandı.

Beklenilenin çok üstünde ilgi gören dergi, İzmir’in işgal edilmesi üzerine kapandı.

Halit Fahri, dergisini kapatmak zorunda kalınca yazılarını İfham, Büyük Mecmua ve Peyam-ı Sabah’ta yayımlamaya başladı.

Diğer memurlar gibi öğretmenler de maaşlarını alamadığından çeşitli gazetelere yazdığı makalelerden aldığı parayla geçimini sağlamaya çalıştı. Servet-i Fünûn, İnci, Ümit dergilerinde manzumeler yayımladı.

1920 yılında Yeni Mecmua’da Aruza Veda başlıklı şiirini yayımlayarak Beş Hececiler arasına katıldı.

1921 yılında Ali Zoti ailesinden Aliye Hanım’la ikinci evliliğini yaptı.

Bu evlilikten iki üvey kızı (Güzin ve Melahat) bulunmaktadır.

1926 senesinde Servet-i Fünûn dergisinin yazı işleri müdürlüğünü devraldı.

Fikir ve Sanat Aleminden Haberler sütununda yazmayı 1943 yılına kadar sürdürdü.

Derginin sahibi Ahmet İhsan Bey’in vefatından sonra Servet-i Fünûn’dan istifa etmiştir.

1932 yılında I. Türk Dili Kurultayı’na katıldı.

Kurultayın son günü başkanlığa bir dilekçe vererek açılış gününün bayram olarak kutlanmasını teklif etti.
Teklifi oybirliğiyle kabul edildi.

1937 yılında başladığı Son Posta gazetesindeki haftalık yazılarını da 1951 yılına kadar sürdürdü.

1953 senesinde devlet Fransızca dil imtihanını kazandı, Fransa ve İtalya’ya gitti.

1955 senesinde Şehir Tiyatroları dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yapan Ozansoy, 1956 senesinde yaş haddi sebebiyle öğretmenlikten emekli oldu ve gazeteciliğe daha çok ağırlık verdi.

1962 yılında eşinin vefatı üzerine bunalıma girip hastalandı.

İlk dokuz şiir kitabını ardı ardına yayımlamış, 1936 yılında yayımladığı Sulara Dalan Gözler’den sonra şiir kitaplarına 26 sene ara vermişti.

Eşi için yazdığı şiirlerini topladığı Hep Onun İçin isimli şiir kitabını 1962 yılında çıkardı.

1964 yılında son şiir kitabın Sonsuz Gecelerin Ötesinde’yi yayımladı.
Ömrünün son yıllarını Kızıltoprak’ta geçirdi.

Ayrıca yirmi sene boyunca yazları Büyükada’daki yazlığında geçirmiştir.
Fransız Ankara büyükelçisi, Fransızca’dan yaptığı tercümeler ve Fransız kültürüne katkılarından dolayı kendisine 1969 senesinin sonunda Millî Liyakat Nişanı ve şövalye payesi verdi.
Hecenin Beş Şairinden biridir.

40 sene edebiyat öğretmenliği yapan Ozansoy, başta şiir olmak üzere tiyatro ve roman türlerinde pek çok eser vermiş bir edebiyat ve kültür adamıdır.

Şair, 23 Şubat 1971 tarihinde İstanbul’da kalp krizinden yaşamını yitirdi.

Vasiyeti gereği Türkçe kitapları Beyazıt Devlet Kütüphanesine, Fransızca kitapları Galatasaray Lisesine verilmiştir.

Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Baykuş isimli eseri en çok bilinen eseridir.

AYRICA BAKIN

Aylin Urgal Kimdir Hayatı

Türk Pop Müziğinin unutulmaz isimleri arasında yer alan Aylin Urgal, 1951 senesinde İstanbul’da dünyaya geldi. …

error: LÜTFEN KOPYALAMAYIN OKUYUN!