Yazar Leyla Erbil, 12 Ocak 1931 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi.
Orta sınıf bir ailenin üç kız kardeşten ortancasıydı.
Babası Trabzon’a yerleşmiş Rumeli kökenli bir ailenin oğlu olan vapur baş makinisti Hasan Tahsin Bey (Bilgin); annesi ise Balkan Savaşı mübadelesi sırasında İzmir’e taşınmış Arnavut kökenli, Selânik doğumlu Emine Huriye Hanım’dır.
Dedesi Mehmet Efendi’nin Fatih’teki konağında dünyaya gelen Leyla Erbil’in ailesi konağın bir yangında yanmasından sonra Beşiktaş’a taşındı.
Çocukluğunda babasının görevli olduğu şileple dünya seyahatine çıkma fırsatı buldu ve bu seyahat onun dünya görüşüne, bilgi ve algısına katkı sağladı.
Deniz ve vapur, eserlerinde önemli bir yer edindi.
Sırasıyla Esma Sultan İlkokulunda, Beşiktaş İkinci Kız Ortaokulunda, Beyoğlu Kız Lisesinde öğrenim gördü.
Ailesinin Caddebostan’a taşınması sebebiyle lise son sınıfa Kadıköy Kız Lisesi’ne geçti ve buradan mezun oldu.
Lise döneminde kısa öyküler ve şiirler kaleme aldı.
İstanbul Üniversitesi’nde İngiliz Edebiyatı bölümünde öğrenim gördü. Üniversitedeki ilk yılının ardından Aytek Şay’la kısa süren bir evlilik yaptı ve eğitimine ara verdi.
Bir sene sonra okula geri döndü. Öğrenimi sırasında edebiyata ilgisi arttı ve aynı üniversitede öğrenci olan ablasının (Mürvet Toksöz) katkısıyla edebiyat çevresiyle tanıştı.
Çeşitli işlerde çalıştı.
İskandinav Havayolları’nda sekreter olarak çalıştığı sırada, öykülerine hayranlık duyduğu Sait Faik ile tanıştı; onun etkisiyle şiir yerine düzyazıya yönlendi.
Sait Faik’in 1954 yılında meydana gelen ani ölümüne kadar yakın arkadaş olarak kaldı.
Sait Faik’in ölümünden sonra onu teselli etmek için Ahmet Arif’in yazdığı mektup, şairin 1954 ve 1957 yılları arasında Erbil’e göndereceği, edebiyat tarihinde yer edinecek mektuplarının da başlangıcı oldu.
Üniversite öğrenimini son sınıftayken bıraktı 1954 senesinde mühendis Mehmet Erbil’le evlendi ve Ankara’ya yerleşti.
Çalışma hayatına Devlet Su İşleri’nde devam etti.
Vüs’at O. Bener, Nezihe Meriç, Can Yücel, Orhan Peker ve İlhan Berk’in de aralarında olduğu birçok sanatçıyla Ankara’da tanıştı.
1950 senesinde kaleme aldığı fakat yayımlatmadığı ilk kısa öyküsü “Uğraşsız”‘ı, arkadaşlarının cesaretlendirmesiyle okuyucuya sundu.
Bu öykünün 1956 yılında Seçilmiş Öyküler dergisinde yayımlanması ile aktif yayın hayatı başladı.
Öykülerini daha sonra Ataç, Dost, Dönem, Papirüs, Türk Dili, Türkiye Defteri, Yeditepe, Yelken, Yeni a, Yeni Dergi ve Yeni Ufuklar gibi dergilerde yayımladı.
Ticarete başlayan eşiyle 1957 yılında İzmir’e taşındılar, kızı Fatoş 1960 senesinde dünyaya geldi.
Aynı sene ilk öykü kitabı Hallaç yayımlandı.
Varoluşçuluk felsefesini yakından inceleyen yazar, kitapta bu felsefenin etkisi altında yazılmış öykülere yer verdi.
Yabancılaşma, yalnızlık, suç işleme, bunalım, tabular, önyargılar, intihar, umutsuzluk, anlam arayışı, cinsellik gibi konularını ele aldı; bilinç akışı yöntemini kullandı.
Hallaç’taki öyküleri, o dönemde okurdan pek ilgi görmedi fakat Memet Fuat ve Behçet Necatigil gibi edebiyatçıların takdirini kazandı.
1961 yılında eşinin mobilyacılık işleri iflasla son bulunca ailesi ile İstanbul’a döndü.
O sene kurulan Türkiye İşçi Partisi’ne üye oldu ve Fethi Nacii yönetiminde, Edip Cansever ve Ahmet Oktay’la partinin Sanat ve Kültür Bürosu’nda yer aldı.
1967 yılında Zürih’e giderek kısa bir süre Türk Konsolosluğu’nda kâtip olarak çalıştı.
İstanbul’a dönünce çeşitli yerlerde çevirmen ve sekreter olarak çalıştı.
Bu arada Edebiyatçılar Birliği yönetim kurulunda görev aldı.
Çok ses getireceğine inandığı ikinci öykü kitabı Gecede’yi 1968 yılında Nurer Uğurlu ve Metin Eloğlu’nun da yardımlarıyla kendisi bastırdı.
Sait Faik Hikâye Armağanı için başvurduysa da ödül o sene Orhan Kemal ve Faik Baysal arasında paylaştırılınca arkadaşları Selim İleri, Hayati Asılyazıcı, Naci Çelik, Demir Özlü ve Fikret Ürgüp ile birlikte Sait Faik Abasıyanık’ın mezarı başında buluşup yarışmalara katılmama kararı aldı.
Bu eylemden sonra yayınlanan her kitabınızn ilk sayfasında “Bu kitap hiçbir ‘ödül’e katılmamıştır” ibaresine yer verdi.
Bulgaristan Yazarlar Birliği’nin daveti ile 1969 senesinde Bulgaristan’a konuk yazar olarak davet edildi ve Bulgar yazar ve okurlarla bir araya geldi.
1970 senesinde Arnavutköy’e yerleşti ve işinden ayrılarak tam zamanlı yazarlık yapmaya başladı.
Türkiye Sanatçılar Birliği’nin (1970), Türkiye Yazarlar Sendikası’nın (1974) kurucularında birisi olarak toplum yaşamında daha aktif yer almaya başladı.
İlk romanı Tuhaf Bir Kadın 1971 senesinde yayınlandı.
Roman, toplumun değerlerine, dini otoritelere ve tabulara kadının başkaldırışını anlatmasıyla büyük ilgi gördü.
Üçüncü öykü kitabı Eski Sevgili 1977 yılında yayımlandı.
1979 senesinde Amerikan Kültür Merkezi’nin projesi kapsamında Iowa Üniversitesi’nden davet aldı ve dört ay süreli ABD Uluslararası Yazarlar Atölyesi çalışmalarına katıldı; Türkçe edebiyat üzerine seminer verdi.
Iowa Üniversitesi’nin onursal üyesi seçildi.
1996 senesinde F-tipi cezaevleri ve açlık grevlerine dikkat çekmek için ölüm orucunun 69. gününde yayımladığı bildiri, yüz kadar şair ve yazarın imzasını aldı.
1998 yılında Zihin Kuşları isimli deneme kitabını yayımladı.
1999 yılı Türkiye genel seçimlerinde Özgürlük ve Demokrasi Partisi’nden (ÖDP) milletvekili adayı oldu.
Seçimlerden sonra partinin üyeliğinden ayrıldı.
2001 senesinde Cüce isimli romanı yayımlandı.
Eserde, erkeklik ve kadınlık kavramlarını eleştirel biçimde ele aldı.
2000- 2001 yılı Ankara Edebiyatçılar Derneği Onur Ödüllerini kabul eden sanatçı, 2002 yılında ise üyesi olduğu PEN Yazarlar Derneği tarafından Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterildi.
Bu ödüle Türkiye’den aday gösterilen ilk kadın oldu.
Adaylık sırasında “Türk dili ve edebiyata egemenliği, aynı zamanda insana, hayata ve dünyaya karşı sorumlu aydın tavrı” vurgulanmıştır.
2005 yılından sonra ağır bir hastalıkla (Langerhans Cell Histiocytosis) mücadele etti.
2005 yılında yazarın “novella” adını verdiği Üç Başlı Ejder yayımlandı.
Bu tarihten sonra Erbil’e olan ilgi giderek arttı; hakkında sempozyum, panel gibi pek çok etkinlik düzenlendi.
2011’de Kalan, 2013 yılında da hasta yatağında yazdığı son romanı Tuhaf Bir Erkek yayınlandı.
2013 yılında PEN Kısa Öykü Ödülü’ne değer görüldü.
19 Temmuz 2013 tarihinde 82 yaşında yaşamını yitiren Leyla Erbil, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda defnedildi.
Cenazesinde “Vapur” isimli öyküsünden bölümlerin yazılı olduğu kırmızı kağıttan gemiler okurları dağıtılarak uğurlanmıştır.
Ahmet Arif’in kendisine yazdığı mektupları Arif’in ölümünden sonra Leylim Leylim: Ahmet Arif’ten Leylâ Erbil’e Mektuplar adıyla yayımlamıştır.
Almanca, İngilizce, Fransızca, Kürtçe ve Rusça’ya çevrilmiştir.