Aşık Sümmânî, Erzurum’a bağlı Narman ilçesinin Sâmikale köyünde doğdu.
Doğum yılı çeşitli kaynaklarda 1860, 1861 ve 1862 olarak verilmektedir. Asıl adı Hüseyin’dir ve babası Kasımoğulları’ndan Hasan’dır.
Sümmânî’nin çocukluğu köyünde çobanlık yapmakla geçti.
On bir yaşındayken rüyasında pîrler elinden içtiği bâde ile “bâdeli âşık” olduğu bir koşmasındaki, “Okudum harfini zihnim bulandı / Yaralarım göz göz oldu sulandı / Baktım çar etrafa kadeh dolandı / Nûş ettim pîrlerin bâdesin tek tek” dörtlüğünden anlaşılmaktadır.
Aynı koşmada pîrlerin kendisine abdest aldırıp iki rek‘at namaz kıldırdığını, mahlasının “Sümmânî” ve sevgilisinin Gülperi adlı bir güzel olduğunu söylediklerini belirtmektedir.
11 Yaşında dönemin büyük şairlerinden olan Âşık Erbabi ile karşılaşmıştır ve kendisini ustası olarak kabul etmiştir.
İlk eğitimini Âşık Erbabi’den almıştır.
Şiirlerinde daha çok aşk, sevgi, tasavvuf ve nasihat konularını işlemiş olan şair, genellikle şiirlerini hece ölçüsüyle yazmıştır.
Aruz vezni ile yazdığı çokça şiiri bulunmaktadır. Fakat 11’lik hece ölçüsüyle kaleme aldığı şiirleri hafızalarda daha çok yer etmiştir.
Sümmânî’nin kişiliğinin oluşması ve âşık olarak şöhret kazanmasında yetiştiği çevrenin önemli etkileri bulunmaktadır.
Büyük âşıkların yetiştiği Erzurum ve yöresi, Sümmânî’nin hem âşık yaşam tarzını benimsemesini hem de Âşık Erbâbî gibi bir ustanın çırağı olarak sanatın inceliklerini öğrenip âşık fasıllarına katılmasına olanak sağladı.
O da diğer saz şairleri gibi diyar diyar gezerek sanatını icra etti. Kafkasya, Kırım, İran, Afganistan ve hatta Hindistan’ı dolaştığı bilinmektedir.
Gittiği yerlerin tanınmış âşıkları olan Çıldırlı Âşık Şenlik, Sezâî, Nihânî, Zülâlî, Celâlî, Muhibbî, Zuhûrî gibi âşıklarla fasıllara katıldı, zaman zaman bu âşıklarla atışmalar yaptı.
Doğu Anadolu âşık edebiyatı Çıldırlı Âşık Şenlik ve Sümmânî çevresinde önemli gelişmeler kaydetti.
Sümmânî’nin vefat yılı da tartışmalıdır. 1912, 1914 ve 1915 gibi farklı yıllar verilmekle birlikte genel kanaat 1915 yılında (5 Ocak ?) öldüğü yolundadır.
Mezarı Sâmikale’de bulunmaktadır.
1972 yılından beri zaman zaman Narman’da ve Sâmikale’de Sümmânî şenlikleri düzenlenmekte, bu şenliklere çeşitli âşıklar yanında üniversite çevrelerinden bilim adamları da katılmaktadır.
Sümmânî üç evlilik yapmıştır.
Melek, Sabiha ve Feride adındaki hanımlarından beşi erkek, ikisi kız yedi çocuğu dünyaya gelmiştir.
Erkek çocuklarından Ali Rızâ ve Şehâbeddin, Sümmânî daha hayattayken yaşamını kaybetmiştir.
Diğer erkek çocukları Şevki, Fahri ve Zâbit’tir.
Torunları Hüseyin Sümmanoğlu ve Nusret Toruni, Sümmânî’nin kurduğu âşık kolu içinde yer alıp âşıklık sanatını hala devam ettirmektedirler.
Hüseyin Sümmanoğlu Şevki’nin, Nusret Toruni ise Fahri’nin oğludur.
Sümmânî’nin şiirlerini büyük ölçüde koşmalar oluşturur.
Şair üzerine Hayrettin Rayman’ın yapmış olduğu doktora çalışmasında 225 koşma, otuz yedi semâi, beş destan, yedi atışma, aruz vezniyle gazel, musammat, müstezad ve divan nazım biçimleriyle yazılmış dokuz şiir bulunmaktadır.
Dili Karacaoğlan, Pîr Sultan Abdal ve Dadaloğlu’na göre ağır, Erzurumlu Emrah’a göre de daha sadedir.
Sümmânî, Türk halk şiirinin özelliklerini şiirlerinde başarılı bir şekilde yansıtmıştır.
Lirik ve âhenkli söyleyişi, atasözü ve deyimlerle mahallî kelimeleri şiirlerinde kullanması, halk tarafından beğenilip sevilmesine vesile olmuştur.
Şiirleri günümüzde de başta Erzurum olmak üzere Erzincan, Kars, Artvin, Gümüşhane ve Bayburt yörelerinde ilgi görmektedir ve “Sümmânî ağzı” adı verilen bir ezgi eşliğinde söylenmektedir.
Ünlü saz şairlerine özenerek aruz vezniyle yazdığı az sayıdaki şiirde başarılı sayılmaz. Halk şairlerinin hemen hepsinde bulunan kafiye ve vezin kusurları Sümmânî’de de görülmektedir.
Sümmânî’nin şiirlerinin ana konusunu büyük ölçüde aşk, ayrılık, hasret, ölüm, tabiat, din, zamandan şikâyet, bazı tarihî ve mahallî olaylar oluşturmaktadır.
Özellikle aşk temasını işlediği koşmalarında oldukça başarılıdır. Muhtemelen hemşerisi Emrah’tan etkilenmesi sonucu dinî-tasavvufî şiirleri genellikle nasihat niteliğindedir.
Tabiat ise Sümmânî’nin şiirlerinde daha çok dağlarla yer alır.
Sümmânî aynı zamanda içinde önemli âşıklar bulunmayan bir âşık kolunun kurucusudur.
Koşmaları ve hayali sevgilisi Gülperi’yi bulmak için yaşadığı maceraları anlattığı Sümmani ile Gülperi hikâyesiyle tanınmaktadır.
5 Şubat 1915 tarihinde yaşamını kaybeden Sümmâni, Samikale köyündeki mütevazı türbesinde ebedi istirahatine devam etmektedir.
Bernamegeh Türkçe