Türkiye’deki Kürt aşiretleri, Osmanlı Devletinden erken Cumhuriyete, çok partili dönemden günümüze çoğunlukla sosyo-politik bir örgütlenme biçimi olmuşlardır.
Kürt aşiretlerin temel özelliklerinden biri de sosyo-coğrafik bir yapı olmalarıdır. Aşiret kimliği, aşiretin yayılımı coğrafyayla veyahut aşiretin teritoryal olarak dağıldığı coğrafya ile birlik içindedir. Birçok aşiret tarihsel olarak ya içinde yaşadıkları coğrafya ile bilinmekte ya da o coğrafya onların isimleri ile bilinmektedir. Bundan dolayı aşiretlerin isimleri çoğunlukla bir nehrin, bir tepenin, bir kişinin ve dağın ardından gelmektedir ya da onlar dağa, nehre veya bölgeye isim vermektedir
Aşiret Nedir?
Aşiret kelimesi Arapça kökenli bir kelime olmakla birlikte Türkçede boy, klan, akrabalardan oluşan topluluk demektir.
Aşiret kavramıyla kasıt kan ve soy bağlarıyla bağlı olan sülalelerin günlük hayatta birçok yönden birbirine destek çıkması ve koruması diye tanımlamak mümkündür.
Aşiret, dil ve kültür yönünden büyük bir türdeşlik gösteren, birçok sülaleden oluşan, yapısındaki aileler arasında köken, ekonomi, din, kan veya evlilik bağları bulunan göçebe veya yerleşik nitelikteki topluluk, oymaktır. Başlıca bir reisten ve reisin yardımcılarından oluşan aile topluluğu genellikle diğer aşiretlere karşı kendi bölgelerini koruma adına oluşmuştur
Dudêran Aşireti Kimdir?
Şırnak rotasında yer almaktadır. Şırnak rotası Hakkâri’nin yüksek yaylalarından Mardin Siirt ve Batman’a kadar olan bölgeyi birbirine bağlar. Bu güzergâhta Dudêranlı aileler seyahat eder. Nisan ve Eylül aylarında yürüyerek 41 gün hareket halindedir. Her ailenin yeme ve uyku için bir çadırı, peynir üretimi için özel bir çadırı bulunmaktadır. Yemek hazırlama (mutfak) için ayrı bir çadır olabilir. Ailenin zenginliğine bağlı olarak sadece kadınlar için bir çadır, yıkanmak için başka bir çadır kurulabilir. Ayrıca hasta ve yaralı koyunlar için bir çadır daha eklenebilir. Bu durumda bir Dudêran kampında bir aile alanı içeren çadır grupları birbirinden ayrılabilir. Bu modele göre kamp boyunca her ailenin 2 ile 5 arasında çadırı bulunabilir.
Dudêran Aşireti, Siirt’e yerleşen koçer aşiretler içerisinde nüfus yönüyle en büyüğü olarak görülmektedir. Daha önce belirtildiği gibi Coxsor Konfederasyonunda yer alması etkin bir aşiret olduğunu göstermektedir. Ayrıca Çoxsor’un başında yer almış Miran Aşiretinin Suriye sınırının çizilmesinden sonra Suriye tarafında kalması Dudêran aşiretinin önemini ve etkinliğini artırmıştır. Önceleri göçebe bir hayat sürmelerine rağmen aşiretin ekseriyeti yerleşik hayata geçmiş durumdalar. Halen bazı Dudêran Aşireti üyeleri göçebeliği sürdürmektedir. Önemli bir kısmı Siirt şehrine yerleşmiş bulunmaktadırlar. Duderî, Duderan, Dudiran ve Duderyan gibi isimlerle anılmaktadırlar. Geleneklerine ve dini inançlarına bağlı bir şekilde yaşamlarını sürdüren aşiret, Şafii mezhebine bağlıdır.
Dudêran Aşiretinin Tarihi
Aşiretlerin tarihçesi hakkında yazılı belgeler pek az olmakla birlikte aşiretlerin özellikle göçebe aşiretlerin tarihleri sözlü tarihe dayanmaktadır. Araştırma konusu olan Dudêran aşireti ile ilgili tarihçenin de sözlü olarak aktarılarak bugüne kadar ulaşıldığı anlaşılmaktadır. Görüşülen aşiret lideri ve üyelerinin benzer tarihçeleri anlatmış olmaları aşirette sözlü anlatımın önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir.
Dudêran Aşireti ile ilgili aşiret lideri Mirza Tetik’in anlattıklarına göre aşiretin asıl çıkış yeri Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesi olup aşiretin 200-300 sene gibi bir tarihi olduğu anlaşılmaktadır. Mirza Bey Viranşehir’deki diğer aşiretler gibi Dudêran Aşiretinin aslında yerleşik hayat tarzına sahip olduğunu ve hayvancılık ile geçimlerini sağladığını aktarmaktadır. Bilinmeyen bir sebepten aşiretin oradan göç etmek zorunda kaldığını ve ilk olarak Silvan tarafına göç ettiklerini nakletmektedir.
Burada dönemin Diyarbakır paşası aşiret liderinin kızını istemiştir. Ancak aşiret liderinin kızını yeğeniyle nişanladığı gerekçesiyle paşayı reddetmiştir. Bu nedenle buradan Bitlis’e göç etmek zorunda kalınmıştır. Burada da dönemin Bitlis beyi de aynı kıza talip olmuştur. Bitlis’te de aşiret rahatsız edilince artık göçebe bir yaşam tarzını seçerek yazın yaylalara kışın daha sıcak yerlere göç ederek yaşamlarını sürdürmeye başlamışlar. Artık koçer bir aşiret olarak Botan
bölgesinde yerlerini aldıkları bilgileri aktarılmıştır. Zamanla bölgede etkinliğini artırarak Çoxsor Konfederasyonun önemli aşiretlerinden biri haline gelmiştir.
Mirza Bey Çoxsor konfederasyonun başını Miranların çektiğini ve onlardan sonra Dudêran aşiretinin geldiğini belirtmektedir. Türkiye ile Suriye arasında sınır çizildiğinde Miranlar’ın Suriye tarafında kaldığını ve onların orada yerleştikleri nakledilmektedir. Ayrıca Miranlar ile Dudêranlar arasında kız alıp vermeden dolayı akrabalık ilişkilerinin olduğu bildirilmiştir. Bunun sonucu olarak Dudêranların Miranların yerine geçtiği söylenebilir.
Aslında buna benzer bir durum Beşikçi’nin (1992: 106) Alikan aşireti üzerinde yaptığı çalışmada geçmektedir. Beşikçi’ye aktarılanlara göre Alikan aşiretinin ulu kişi olarak tanımladığı Mira’ya bağlı Alikan aşireti dışında Dudêran, Soran, Garisyan, Kıçan, Mahmediyan, Tayyan, vs. aşiretleri Mira’ya bağlı olup bunlar Mira soyundan gelmektedir. Buna göre Mira Suriye’de oturan ve aynı zaman Mira’nın da başkanıdır.
Daha sonra Alikan Aşireti Mira’ya bağlı iken zamanla büyümüş, nüfusu, gücü, kuvveti artmış ve Mira’dan ayrılarak ayrı bir aşiret olmuştur. Beşikçi Alikan’ların kullandığı bir sözü aktarmaktadır:
“Mira mir (büyük), Alikan Vezir, Dudêranseyêpîr (köpek)” Yani, Mira büyüktür, Alikan onun veziridir, Dudêran ise köpeğidir. Bu söz Mira soyunu açıkladığı gibi, Mira’ya bağlı olan aşiretler arasında birtakım farklılaşmaların olduğunu da ortaya koymaktadır.
Beşikçi’nin aktardığına benzer bir deyişi Bruinessen (2011: 272-273) de aktarmaktadır: “Çoxsor’da Miran, Şillet’de Batuan başı çeken aşiretlerdir. Eğer mir güçlü kişiliğe sahip usta bir politikacı değilse, önemli kararlar daha çok bu iki aşiretin reisleri tarafından alınırdı. ‘‘Ne de olsa ağa bütün aşiretin en üstünüdür” demişti bana Miran’ın önemli ailelerinden birinin bir mensubu. “Çünkü mir bu mevkiye, sırf Türkler ailesine bunu miras yoluyla geçen bir görev olarak vermiş oldukları için sahiptir.” Hala çok yaygın olan eski bir deyiş de, asıl iktidarın bu iki aşirete ait olduğu görüşünü yansıtmaktadır:
Mîran mîr in “Miranlar prenslerdir,
Batuan wezîr in Batuanlar vezirler
Şillet seyên pîr in Şilletlerse birer yaşlı köpek””
Beşikçi ile Bruinessen’in aktardıklarıda sözlü tarihe dayanmaktadır. Mirza Bey ile Bruinessen ve Beşikçi’nin aktardıkları mukayese edildiğinde Bruinessen’in ile Mirza Bey’in aktardıkları birbiriyle örtüşmektedir. Alikanların Dudêran için söyledikleri ise bir mücadelenin yansıması olarak görülebilir.
Koçer aşiretlerin birbirileriyle mücadele içinde olmaları olağandır. Bu konfederasyon içerisinde önemli bir konumda olmak bir aşiretin diğerini tahakküm etmesi ile bağlantılıdır. Gerek iktidar mücadeleleri, gerekse aşiretler arası çıkar çatışmaları bu deyimin ve farklı türevlerinin aşiretlerin birbirlerine karşı söylemelerine neden olabilmektedir.
Özellikle Dudêran’a atfedilen bu söz Dudêran aşiretinin güçlü olduğunu gösterir. Yine Mirza Bey’in aktarımına göre Dudêran Aşiretinin Hamidiye Alaylarının kurulduğu dönemlerdeki lideri olan Elyas Bey’e paşalık rütbesi verilmiştir. Tüm bu anlatımları değerlendirdiğimizde Dudêran Aşiretinin Miranlardan sonra önemli bir etkiye ve güce sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Dudêran Aşiretinin Örgütlenme Yapısı
Tüm aşiretlerde olduğu gibi Dudêran Aşiretinde de hiyerarşik bir örgütlenme biçimi görülmektedir. Bu hiyerarşide en küçük birim, “kon” dedikleri çadırdır. Çadır, aileyi temsil etmektedir. Bu yerleşik hayata yansıtılacak olursa “kon” “mal”a denk gelmektedir. “Mal” aile birimi olmaktadır. Birçok ailenin bir araya gelmesinden ise “zoma” oluşmaktadır.
Zoma göçebe hayat tarzında birçok çadırın bir araya gelmesini ifade etmektedir. “Bavık” ise kabileye denk düşmektedir. Aşiretin alt basamağı olarak değerlendirilebilir. “Bavık” kan bağı akrabalığına dayanmaktadır. Dudêran Aşireti sosyal örgütlenmesinde en üst yapıda “eşir” dedikleri aşiret yer almaktadır. Görüldüğü gibi Dudêran Aşireti sosyal örgütlenmesi dörtlü bir sınıflamadan müteşekkildir.
Dudêran aşireti büyük bir aşiret olması sebebiyle bavıkların sayısı da fazladır. Muhammed Emin Zeki Beg (2011: 355)’in 1900’lü yılların başında yaptığı çalışmasında aşiretin yaklaşık 400 aileden oluştuğu, göçebe halinde yaşadığı ve yaz aylarını Van Gölü’nün güney tarafında geçirdiğini belirtilmektedir. Aşiret liderinden edinilen bilgiye göre şu an, Dudêran Aşiretine mensup Siirt’te en az bin ailenin olduğu, Tarsus’da 40-50 aile, Cizre’de 10 aile, İdil’de 20 aile ve Nusaybin’de 20 aileye yakın olduğu tahmin edilmektedir.
Dudêran Aşiretinin alt birimleri (bavık) bir çalışmaya (Boti, 2011: 46) göre şunlardır:
1. Qiroyan 6. Mala Qubêt 11. Deştuyan 16. Mala Hopaniyan
2. Aqubiyan 7. Mala Mirza 12. Şemsikiyan 17. Mala Qızıliyan
3. Mala Tahir 8. Mala HeciHesam 13. Gewriyan 18. Mala Rihanê
4. Mala Mehme Axa 9. Mala Reşê 14. Bekiriyan 19. Mala Baliyan
5. Mala Kasım Axa 10. Mala Xalid 15. Şahiniyan 20. Mala Tajdin
Dudêran Aşiret Lideri Mirza Bey ise bavık olarak şunları aktarmıştır:
1. Mala Mirza Axa 5. Qiroya 9. Etmanya
2. Mala Mehme Axa 6. Şemsika 10. Gurmeleka
3. Nebiyê Mamê 7. Aqubiya 11. Gewra
4. Hamid Axa 8. Deştoya 12. Şemoya
Bavık listelerinde farklılık olduğu görülmektedir. Görüştüğümüz başka bir Dudêran mensubu ise daha az sayıda bavık sıraladı. Diğerleri hatırlatıldığında onların aslında Dudêran aşiretinden olmadığını ileri sürmüştür. Bir bakıma hangi ailenin bavık olup olmadığı kişilere göre değiştiği görülmektedir. Bunu şu şekilde açıklaması yapılabilir: Aşiretten kız alıp aşirete kız veren başka ailelerin aşirete eklemlendiği gibi bazı ailelerin çabuk büyümesi, hızlı nüfus artışı ve güçlü
olması sebebiyle aileden bavıka dönüşmesi söz konusu olabilmektedir. Bu durumda sosyal konumu etkinleşen aileler, aşiret içinde dengelerin değişimine sebep olduğu ve bavık olarak bilinmesine yol açtığı değerlendirmesini yapabiliriz.
Dudêran Aşiretinde Liderlik
Dudêran aşiretinde liderliğin genellikle Mala Mirza Axa soyundan devam ettiği görülmektedir. Halen mevcut lider Mirza Bey, Mala Mirza Axa’nın da lideridir. Bu bavığın aşiret tarihinde de daima liderlik rolünü üstlendiği edinilen bilgilerden anlaşılmaktadır. Daha önce bahsedilen Paşalık rütbesini almış Elyas Paşa da bu soydan gelmektedir.
Bu durumda, İbni Haldun’un (2004: 176) sözünü ettiği güçlü olan bir grubun diğer gruplara liderlik etmesi örneği Dudêran aşiretinde de görülmektedir. Aşiret içerisinde tüm bavıklara liderlik yapılabilmesi için, güçlü bir lider veya güçlü bir bavık olması gerekir. Aşiret içerisinde liderliği sürdürecek bir gücün olmaması halinde aşiret, diğer aşiretler karşısında etkinliğini kaybeder.
Ağa etkin bir lider olması halinde hem aşiret içinde birlik olmasını sağlar hem de dışarıdan gelebilecek tehditlere engel olur. Başka bir ifadeyle güçlü bir ağa profili aşiret dışından olası tehditleri de ortadan kaldırır. Ayrıca aşiret içindeki işbölümünün sağlanması ve sürdürülmesinde ağa önemli bir etkiye sahiptir. Bu bakımdan ağalık kurumu güçlü kılınması gerekmektedir. Aşiret göçebe halinde iken, her ailenin sattığı bazı ürünler üzerinden belli bir oranı aynı mantık gereği ağaya verilirmiş.
Yayla ve köylerde konaklama gibi konularda diğer aşiretler ile yapılan anlaşmalarda da yine baskın bavıktan gelen ağa aşiretini temsil edermiş. Bruinessen (2011, 138-141) misafirlerin idamesi için ağa belli bir miktar katkı aldığını ve sağladığı faydaya göre hediye aldığını belirtir. “Küçük çaptaki kan davalarında” hakem rolünü oynaması, komşu köyler arasında meraların ve suyun kullanımı ya da boşanmalar nedeniyle çıkan ihtilaflara çözüm getirmesi ağadan beklenir ve bunun karşılığında ağa taraflarca ödüllendirilirdi.
Aşiretin yerleşik hayata geçilen ilk zamanlarında ağalığın devam ettiği ve ağanın tüm aşiret üzerinde söz sahibi olduğu gerek Mirza Bey gerekse öteki aşiret üyeleri tarafından ifade edilmiştir. Örneğin koçer kadınların sokakta süt ve yoğurt gibi ürünlerini satarak geçimini sağlamalarına izin verilirken ağa, kendi aşiretine mensup kadınların çalışmasını yasaklamıştır. Hatta bu dönemde Dudêran aşireti ile birlikte diğer koçer aşiretlerin de Dudêran aşireti liderinin aldığı bu karara uyduğu anlatılmaktadır.
Özellikle aşiretlerin ataerkil özelliği, kadınların çalışma hayatında yer edinmesine karşı olmalarına neden olmaktadır. Bir diğer husus “söz olma” konusudur, yani kadınların çalışması bir bakıma toplum içinde rahat davranması olarak değerlendirdiklerinden kadınların ürettikleri ürünleri çarşıda, sokakta satmasını yadırgamışlardır. İlerleyen zamanda başta kent yaşamına uyum olmak üzere sosyal ve ekonomik değişimler ile birlikte ağalık kurumunun çözülme eğilimine girdiği anlaşılmaktadır.
Siirt’te şu anda yerleşik hayata geçmiş aşiret üyeleri ile yaptığımız görüşmelerimizde ağaya saygı gösterdiklerini ancak daha önceki bağlılığın kalmadığını belirtmişlerdir. Özellikle husumet, kan davasının çözümü ve taziye gibi önemli konularda ağa söz sahibidir ve aşireti temsil etmektedir. Ağalık kurumunun çözülmesiyle ağalığa manevi bir nazarla bakılmaya, başka bir ifadeyle sembolik bir anlam atfedilmeye başlandığı gözlemlenmiştir.
Dahası, her bavıkın bir “ruspi” veya “mezin” dedikleri aile büyüğü bulunmaktadır. Kürtçe terminolojide aşiret, kabile sülale reisleri arasında herhangi bir ayırım yapılmaz hepsi için ağa terimi kullanılır. Ancak Omeryanların bavık gibi yüzeysel sülale reislerine ağa değil mezin (büyük adama) ya da makul (akıllı adam) denilmesi gibi bazı istisnalar da vardır.
Dudêranlılar da bu istisnalar arasında sayabiliriz. Bavıkın ileri geleni veya lideri ağa olarak isimlendirilmemesine rağmen günümüzde Dudêranlılarda bavıklar artık ağa yerine kendi aile büyükleri etrafında toplanmayı tercih etmektedirler.
Yararlanılan Kaynaklar:
1-Siirt Duderan Aşireti: Yapı ve Değişim, Metin Gültekin, Mehmet Tan, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi The Journal of International Social Sciences Cilt: 27, Sayı: 1.
2-Bitlisi, Şerefettin-i,Şerefname ou Fastes de la nation Kourde,Fransizca çevirii ve çağdaş yorum: F.B. Charmony.
3-Sykes Mark,”Osmanlı İmparatorluğun’daki Kürt aşiretleri” The Journal of the Royal Anthro pological instite of Great Britain and İreland XXXVIIII (1908).
Bernamegeh Türkçe
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!