KARMATİLİK

KARMATİLER KİMDİR? KARMATİLİK NEDİR?

Orta Çağ İslam Dünyası’nda İsmaili ve Karmatiler alternatif bir sosyal yapıyı dillendirmeye çalışmışlar. Karmatiler, eşitlik ve adaletle daha iyi bir geleceği vadeden mesianik bir hareketi oluşturdular. Bu yüzden onların sunmuş olduğu
sosyal karakter inkâr edilemezdir. İslam Medeniyetinin gelişme çağı olarak bilinen dördüncü yüzyıl; Karmatilerin, Kufe, Suriye, Rey, Horasan, Maveraünnehir, Multan, Sind, Yemen, Kuzey Afrika ve Bahreyn üzerinde dramatik nüfuzuna tanıklık etti. Bu dönemde Karmatiler, Bahreyn’de güçlü ve radikal devrimci bir hareket oluşturdular. Aynı zamanda Bahreyn’de devletlerini kurdular. Bu devlet, adalet ve eşitlik yönetiminin bir örneği olarak gösterilir.

Karmatîler ve Karmatilik

Karmatîlik, İsmâilîlik içerisinde III./IX. asrın ortalarından itibaren tarih sahnesine çıkmış siyasi bir harekettir. Karmatî kavramı ilk kez İsmâilî hareketin Irak’taki bas dâîsi Hüseyin el-Ehvâzî ve Hamdan Karmat için kullanılmış ve bu
kullanımından kısa bir süre sonra muhalif yazarlarca bütün İsmâilî daveti ifade edecek şekilde genişletilmiştir. İsmâlî davetin başında bulunan Ubeydullah el-Mehdî’nin 286/899 yılında imâmet öğretisinde yaptığı birtakım köklü değisikliklerin Hamdan Karmat ve taraftarlarınca kabul edilmemesi neticesinde, Irak’taki İsmâilî davet Karmatîlik adıyla bağımsız bir harekete dönüşmüştür. Ubeydullah’ın imamet ögretisinde yaptıgı değişikliklere karsı gösterilen bu tepki neticesinde İsmâilîlik, Fatımîler ve Karmatîler seklinde iki ana kola ayrılmıştır. Bu ayrılıktan sonra Karmatilik genel anlamda, Fatımî Devleti’nin kurucusu Ubeydullah el-Mehdî’nin İsmâilî ögretiye getirdiği yeni iddialarını reddederek eski itikadı savunan ismâilî kesim için kullanılan siyasi içerikli bir hareketi ifade eder olmuştur.

Karmatîler’in ortaya çıkmasından önce baş gösteren ayaklanmaların en önde geleni, Basra’daki bataklıkların kurutulması isinde çalıştırılan Zencilerin hicrî üçüncü asrın ortasında başlattıkları Zenc isyanıdır. Yaklaşık on beş yıl Abbasîler’i meşgul eden bu hareketin doğurduğu iktidar boşluğu İsmâili dâîlerin rahatça hareket etmelerine imkân tanımıştır. Karmatî İsmâilîligi’nin kendisine dayandığı Fatımî-Karmatî bölünmesi öncesindeki ilk İsmâilî fikirler büyük oranda Maniheizm, Sâbiîlik ve Deysâniyye gibi akımların fikirlerinin İslâm düsüncesiyle harmanlanması sonucu teşekkül etmiş olup; kurtuluş için ilahî kaynaklı gizli bilginin elde edilmesi gerektiği tezine dayalı düalist bir karakter taşımaktadır.

“Karmati” kelimesinin dar manada, bir isim olarak “zenci kölelerin isyanından sonra 264/877’den itibaren Aşağı Mezopotamya’da esrara ıttıla ile intisap edilen bir nevi iştirakiyye esasına göre teşekkül eden asi Arap ve Nabati toplulukları”na verilmekteydi. Geniş manada ise, Karmat tabiri IXXII. asırlar arasında İslam âlemini sarsan eşitlik esasına dayanan geniş bir içtimai ıslahat ve adalet hareketini ifade eder.

Şiîliğin İsmâilîyye mezhebinin Fâtımîler’in imâmlığını kabul etmeyen ve “Yediciler” olarak da bilinen koluna ait olan köktendinci (gulat) bir mezheptir.

Hareket, ismini kurucusu olduğu kabul edilen Kûfeli Hamdân Karmat’tan almıştır. Hamdan Karmat’ın davetin başına ne zaman geçtiği net değildir.

890 yılında Kûfe’de İsmailîliğin El-Sevâd (bugünkü Güney Irak) bölgesi temsilcisi “Hamdan Karmat”; daha sonra adı “Karmatîlik” olacak olan ilk örgütlenmeyi oluşturmuştur.

899’da Ubeydullah’ın; imâmetin kendisine ve dedelerine ait bir hak olduğunu ileri sürmesi üzerine, İsmâ’îlîliler’in çoğunluğu bunu kabul ettiği hâlde “Hamdân Karmat” ve taraftarları reddederek isyan etmişler ve bu yeni İsmâ’îliyye doktrinine desteklerini kesmişlerdir

Karmatîlik, 10. yüzyılın başlarına kadar el-Sevâd ve Suriye’ye yayılmış ve 903’te Şam’ı kuşatmıştır. Ancak 907’de Abbasîler tarafından bastırılmıştır.

Hamdan Karmat ve Karmatîliğin Doğuşu

Karmati veya çoğul olarak Karamita, İsmailiyye’nin dallarından birine verilen isimdir. Bu kavram Kufe’nin Sevad’ında bir İsmaili lider olan Hamdan Karmat’ın taraftarlarına verildi. Karmat, Hamdan’ın lakabı idi.

Karmatî hareketin başlangıcı ile ilgili olarak kaynakların hemen tamamının uzlaştıgı nokralardan birisi Kûfe Sevadı’na bir İsmâilî dâînin gelerek davet faaliyetinde bulunduğudur. Bu dâî Hüseyin el-Ehvâzî’dir. Hüseyin, Asker Mükrem’de
oturuyordu, sonra Selemiye’ye gitmiş ve bir süre orada kalmış, daha sonra Irak’a dâî olarak gönderilmiştir.

Hüseyin el-Ehvâzî’nin Kûfe Sevadı’na hangi imam zamanında ve hangi tarihte gönderildiğini tespit edebilmek oldukça zordur. İbn Rizam’a göre Hüseyin el-Ehvâzî’nin Kûfe Sevadı’na gönderilmesi 261/874 yılı civarında gerçekleşmiştir.

Ehû Muhsin’in rivayetindense onun 264/877 yılı civarında buraya gelmis olduğu sonucunu çıkartabiliriz. Ancak Ehû Muhsin’in, Hüseyin el-Ehvâzî’nin Kûfe Sevadı’na gizli imamlardan Ahmed b. Abdullah tarafından gönderildiğini
belirtmesi de ilginçtir. Zira imam Ahmed’in faaliyette bulunduğu dönem olarak sonraki kaynaklarda 189–229/804–843 yılları gösterilmiştir. Dolayısıyla Ehû Muhsin’in rivayetini esas alacak olursak Ehvâzî’nin en geç 229/843 tarihinde Kûfe’ye gelmiş olması gerekir. Bu durumda ya imam Ahmed’in Ehvâzî’yi Kûfe’ye gönderdigi bilgisi yanlıştır, ya da imam Ahmed belirtilen tarihlerten daha sonra ölmüş olmalıdır. Bize göre İmam Ahmed’in daha geç bir tarihte ölmüş olması muhtemeldir. Şayet o belirtilen tarihte ölmüşse bu durumda Ehvâzî’yi onun değil de, yerine geçen Hüseyin b. Ahmed’in göndermiş olabileceğini kabul etmek daha makul olacaktır. Çünkü Ehvâzî, Kûfe’ye geldiğinde ilk olarak Hamdan Karmat’la karşılaşmış ve onun evinde kalmıştır.

Şu halde Hamdan evli birisidir ve muhtemelen en azından yirmili yaşlardadır. Diğer yandan o, 286/899 yılı civarında gerçekleşen Fatımî-Karmatî bölünmesinden hemen sonra ortadan kaybolmuştur, yani bu tarihte hayattadır. Şayet
Ehvâzî 229/843 yılından hemen önce Hamdan Karmat’la karşılaşmış olsa bile Hamdan’ın doğum tarihinin en geç 200/815 yılı civarında olması gerekecektir.

Bu durumda onun bölünme esnasında seksenli yaşların üzerinde olması gerekecektir ki bu çok makul gözükmemektedir. Şu halde Ehvâzî’nin imam Hüseyin tarafından III./IX. asrın ortalarında gönderilmiş olması daha kuvvetli bir ihtimaldir. Bu noktada Ehû Muhsin ve İbn-i Rizam’ın belirttigi 260/873 yılı civarının yaklaşık olarak doğru olduğunu varsayabiliriz.

Diger taraftan Taberî’nin rivayetinde Karmat’ın Sâhibu Zenc ile davetlerini birleştirme konusunda görüştükleri belirtilir. Bu rivayetteki Karmat, Hamdan Karmat degil, Hüseyin el-Ehvâzî’dir. Çünkü onun rivayetinde Karmat lakabı Ehvâzî için verilmiştir ve Hamdan Karmat’ın davetteki rolü Ehvâzî’yi evinde misafir etmekten öteye gitmez.

İsmâilîligin Gizli Davet Döneminde Hamdan Karmat ve Karmatîlik

İsmâilîlik’le ilgili bilimsel araştırmalarda karşılaşılan en önemli meselelerden birisi Fatımîler’le Karmatîler arasındaki ilişkidir. Bilimsel olarak ciddi anlamda ilk defa De Goeje tarafından gündeme getirilen teze göre Bahreyn Karmatîleri bütün eylemlerini Fatımîler’inemri doğrultusunda gerçekleştirmiştir ve onların sadık bir taraftarıdır. Hemen tamamı, kaynağı belirsiz olan, İbn Haldun (808/1405) rivayetlerine dayanan bu teze karşı çıkan Madelung, Fatımîler’le Bahreyn Karmatîleri arasında ilişki olduğu tezini daha erken döneme ait kaynaklara dayanarak reddetmiştir.

Hamdan Karmat’ın davetin başına ne zaman geçtigi net değildir.

Daha önce ifade ettigimiz gibi Taberî’deki rivayetlerde Karmat, Ehû Muhsin’in Hüseyin el-Ehvâzî dedigi kişidir. Dolayısıyla Sâhibu Zenc ile görüsen Hamdan Karmat değil, daveti Kûfe Sevadı’na getiren Hüseyin el-Ehvâzî’dir. Şu halde Hüseyin el-Ehvâzî’nin, Sâhibu Zenc’in isyana basladığı 255/869 yılından sonraki bir dönemde Kûfe Sevadı’nda hala faaliyette olduğunu söyleyebiliriz.

Diğer yandan Fatımî-Karmatî bölünmesinin gerçekleştigi 286/899 yılında davetin başında Hamdan Karmat’ın olduğu kesindir. Ayrıca Kûfe Sevadı’nda davetin yayılıp güç kazanması kaynaklarda Hamdan Karmat’a nispet edilir. Bu nedenle onun, daveti bu kadar büyütebilmesi için 286/899 yılından çok önceleri davetin başına geçmiş olması gerekmektedir. Şu halde Hamdan Karmat’ın davetin basına geçmesi 260–270/873–883 yılları civarında gerçekleşmiş olmalıdır.

Taberî’deki rivayete göre davet Kûfe Sevadı’nda bölge valisi Ahmed b. Muhammed et-Tâî’nin bilgisi ve izni doğrultusunda yayılmıştır. Tâî, davete katılanlardan erkek olanlardan yılda bir dinar vergi topluyor, bu sayede büyük bir gelir elde ediyordu.

Hamdan Karmat’ın önemli dâîleri Mihreveyh b. Zikreveyh es-Selmânî, Cülendî er-Râzî, İkrime el-Bâbilî, İshak el-Bûrânî, Utayf en-Nîlî idi.1073 Ancak onun en önemli dâîsi ve yardımcısı Abdan’dı. O, ilim sahibi birisiydi. ibn Ebî’s-Seyyid, İbnü’l-A’mâ, Ebû Zer ve Cevherî diye biliniyordu. Abdan davet işini yürütmüş ve etrafa pek çok dâî göndermiştir. Zikreveyh ona uyanlardan birisiydi ve Abdan tarafından Hed nehri kıyısındaki köylere dâî olarak atanmıştı. Onun Fırat nehri kıyılarındaki köylere gönderdiği dâîsi ise Hasan b. Eymen’di.1075 Ebû’l-Fevâris ve
Rebîa kabilesine bağlı Dubey‘a b. İcl’den iki kişi onun görevlendirdiği dâîlerdendi.

Hamdan, aldığı paralarla fakirlere yardım etti. Aradan belli bir süre geçtikten sonra onlara “bülga” adını verdigi bir vergiyi emretti. Bunun miktarı her fert için yedi dinardı.

Fatımî-Karmatî bölünmesinin ilk izlerine Kummî-Nevbahtî’de rastlamaktayız. Onlara göre Karmatîler önce Mübârekiyye fırkasının görüslerini kabul etmislerdi. Ancak daha sonra onlara muhalefet ederek farklı birtakım iddialarda bulundular.

Karmatîlik, 10. yüzyılın başlarına kadar el-Sevâd ve Suriye’ye yayılmış ve 903’te Şam’ı kuşatmıştır. Ancak 907’de Abbasîler tarafından bastırılmıştır.

Bahreyn’de “Mü’miniyye” kentini inşâ eden Karmatîler; Ebû Sa’îd Cennâbî’nin oğlu Ebû Tâhir Süleyman el-Cennâbî’nin devlet başkanlığı döneminde 930 yılının hac mevsiminde Mekke’ye saldırmışlar, Kâbe baskınında 20.000 hacıyı katlederek cesetlerini zemzem kuyusuna doldurmuşlar ve Hacerü’l-esved’i de çalarak Bahreyn’deki Hecer’e götürdüler ve yirmi yıl kadar orada tuttular. Baskının üzerinden bir yıl geçtikten sonra 931’de Ebû Tâhir Cennâbî; Bahreyn’in idaresini İsfahan’dan getirttiği Ebu’l Fađl el-İsfahânî’yi adlı genç bir mahkûma devrederek aynı zamanda onu mehdî ilân etti ve kurduğu ütopya cumhuriyetin başına geçirmekle yüzyıl boyunca devam edecek bir terörizm döneminin kıvılcımını da çakmış oldu.

Lâkin bu genç; eski İran kisrâlarının neslinden geldiğini ve İran dinini ıslah etmekle vazifeli olduğunu söyleyip üstüne Araplar aleyhinde görüşler de ortaya koyunca göreve getirilmesinden seksen gün sonra Ebû Tâhir tarafından öldürüldü. Bu hâdise, Bahreyn Karmatîleri arasında büyük şaşkınlığa ve dağılmaya yol açtı; birçok dâî, Ebû Tâhir’le bağını kesti. Onun 944’te ölümünden sonra kardeşleri, Abbâsîler’e karşı barışçı bir siyaset izlediler.

Karmatîlik, 10. yüzyılın başlarına kadar el-Sevâd ve Suriye’ye yayılmış ve 903’te Şam’ı kuşatmıştır. Ancak 907’de Abbasîler tarafından bastırılmıştır.

Karmatîler, 11. yüzyıla kadar bağımsızlıklarını korumuşlardır.

Sonuç olarak, İslam dünyasının bölünme ve parçalanma alametleri göstermeye başladığı 9. yüzyılda Karmatiler, alternatif bir sosyal yaşam sunma çabası içine girdiğini gözlemekteyiz. Karmatiler düşünce tarzlarını propaganda
ederken bulundukları bölgenin sosyoekomik yapısından yararlanmaya çalıştılar. Karmati hareketini oluşturan grupların bir kısmı; çöl, bedevi hayat ve yaşam tarzında yetişmiş, diğer kısmı ise, siyasal iktidarın uygulamalarından rahatsız olan sosyal gruplardan oluşuyordu. Karmatiler şehirli ve köylü yoksullara dayanan bir sınıfsal yapıya sahiptiler. Dönemin Zenci ayaklanmalarıylada farklı bağlar kurmuşlardır. Sosyal adalete dayalı bir düzen talep etmişlerdir ve bu doğrultuda kitleselleşmişlerdir.

Kaynaklar:

-Dr. Ali Avcu, Fatımî-Karmatî İlişkisine Dair Bazı Mülahazalar.

-Abdullah Ekinci, Karmatilerin Alternatif Sosyal Yaşam Sunma Çabaları.

-Ali Avcu, Karmatilerin Doğuşu ve Gelişim Süreci.

Bernamegeh Türkçe

UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!

AYRICA BAKIN

Jülide Gülizar Kimdir Hayatı

Sunucu, yazar ve eğitmen Jülide Gülizar, 1929 senesinde Adana’da dünyaya geldi. Gülizar; ilk ve ortaokulu …

error: LÜTFEN KOPYALAMAYIN OKUYUN!