Cesare Lombroso (d. Ezechia Marco Lombroso; 6 Kasım 1835 – 19 Ekim 1909), Yahudi asıllı İtalyan kriminolog ve hekim. İtalyan Pozitivist Kriminoloji Okulu’nun kurucusu, genelde kriminolojinin babası olarak bilinir.
Lombroso, 6 Kasım 1835’te Verona, İtalya’da doğdu. Babası bir avukat, annesi ise bir öğretmendi. Lombroso, 1853’te Pavia Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. 1858’de tıp doktoru unvanını aldı.
Lombroso, 1859’da İtalya’nın Birinci Bağımsızlık Savaşı’na katıldı. Savaş sırasında bir cerrah olarak görev yaptı. Savaştan sonra, Pesaro’daki akıl sağlığı tesisinin başkanlığına atandı.
Lombroso, 1863’te “İnsan Suçlunun Antropolojisi” (L’uomo delinquente) adlı kitabını yayınladı. Bu kitap, Lombroso’nun antropolojik kriminoloji teorisinin temellerini oluşturdu. Lombroso’ya göre, bazı insanlar doğuştan suça eğilimlidir. Bu kişilerin fiziksel özellikleri, onları suçlu olarak tanımlamak için kullanılabilir.
Lombroso’nun teorisi, o dönemde büyük ilgi gördü. Ancak, teorisinin bilimsel temelleri oldukça tartışmalıydı. Lombroso’nun teorisi, 20. yüzyılın başlarında giderek daha fazla eleştiriye maruz kaldı.
Lombroso, 19 Ekim 1909’da Torino, İtalya’da öldü.
Lombroso’nun teorisi
Lombroso’nun antropolojik kriminoloji teorisi, suçun irsi (kalıtsal) olduğunu ve “suçlu doğan” birinin fiziksel kusurlar ile tanımlanabileceğini belirtmiştir. Lombroso, suçluların aşağıdaki fiziksel özelliklere sahip olduğunu iddia etmiştir:
Büyük kafa
Alçak alın
Kısa çene
Büyük kulaklar
Asimetrik yüz
Güçlü kaslar
Yarasa biçimli eller
İşaret parmağı başparmağa göre daha uzun
Dövme
Lombroso’nun teorisi, günümüzde geçerliliğini yitirmiş olsa da, kriminolojinin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Teorisi, suçun nedenlerini ve suçluları anlama konusunda yeni bir bakış açısı sunmuştur.
Lombroso’nun etkisi
Lombroso’nun teorisi, kriminolojinin yanı sıra, psikoloji, sosyoloji ve antropoloji gibi diğer disiplinlerde de önemli bir etki yaratmıştır. Teorisi, suçluların ayırt edilmesi ve suçun önlenmesi için yeni yöntemler geliştirilmesine yol açmıştır.
Lombroso’nun teorisi, şu şekilde eleştirilmiştir:
Teorinin bilimsel temelleri zayıftır.
Teori, suçluların kalıtsal olarak suça eğilimli olduğunu iddia eder, ancak bu iddiayı destekleyen yeterli kanıt yoktur.
Teori, suçluları birer “doğaüstü yaratık” olarak tasvir eder ve bu durum, suçluları toplumdan dışlamaya neden olmuştur.
Lombroso’nun teorisi, günümüzde geçerliliğini yitirmiş olsa da, kriminolojinin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Teorisi, suçun nedenlerini ve suçluları anlama konusunda yeni bir bakış açısı sunmuştur.
Cesare Lombroso, kriminoloji alanında çok sayıda eser kaleme almıştır. En önemli eserleri şunlardır:
İnsan Suçlunun Antropolojisi (L’uomo delinquente, 1876)
Akıl Hastalıkları ve Hukuk (Le malattie mentali e l’imputabilità, 1880)
Erkekler ve Kadınlardaki Suçlu Davranışlar (Fenotipia del delitto, 1889)
Kadın Suçlu (La donna delinquente, 1893)
Suç ve Suçlular (Criminologia, 1899)
Lombroso’nun diğer önemli eserleri şunlardır:
Suçun Etnolojisi (L’antropologia criminale, 1893)
Suçun Sosyolojisi (La sociologia criminale, 1897)
Suçun Psikolojisi (La psicologia criminale, 1905)
Doğuştan Suçluların Tedavisi (Il trattamento dei delinquenti, 1906)
Suçun Önlenmesi (La prevenzione del delitto, 1907)
Lombroso’nun eserleri, kriminolojinin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Eserleri, suçun nedenlerini ve suçluları anlama konusunda yeni bir bakış açısı sunmuştur.
İnsan Suçlunun Antropolojisi
Lombroso’nun en önemli eseri olan İnsan Suçlunun Antropolojisi, 1876 yılında yayınlanmıştır. Bu kitapta, Lombroso, suçun irsi (kalıtsal) olduğunu ve “suçlu doğan” birinin fiziksel kusurlar ile tanımlanabileceğini iddia etmiştir. Lombroso, suçluların aşağıdaki fiziksel özelliklere sahip olduğunu iddia etmiştir:
Büyük kafa
Alçak alın
Kısa çene
Büyük kulaklar
Asimetrik yüz
Güçlü kaslar
Yarasa biçimli eller
İşaret parmağı başparmağa göre daha uzun
Dövme
Lombroso’nun teorisi, günümüzde geçerliliğini yitirmiş olsa da, kriminolojinin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Teorisi, suçun nedenlerini ve suçluları anlama konusunda yeni bir bakış açısı sunmuştur.
