Seyfettin Temel

SEYFEDÎNÊ WELEKORÎ KİMDİR – (Seyfettin Temel)

Seyfettin Temel; (Seyfedînê Welekorî) 13 Şubat 1960’da Muş’un Malazgirt ilçesine bağlı eski ismi Welekor olan Uyanık köyünde dünyaya geldi. İlköğretimini köy okulunda okuyan Seyfettin Temel, sınıfın en başarılı öğrencilerinden biriydi. İlkokulu üstün derecelerle bitirdikten sonra ortaokula geçecekken hayattaki zorluklardan biriyle karşılaştı. Köyünde ortaokul olmadığı için ilçe merkezindeki ortaokula girmek için sınava yazıldı ve sınavı en iyi dereceyle bitirdikten sonra okula yazılmaya hak kazanmışken babası Abdulbahri okula gitmesine izin vermez. Seyfettin de Babasının yanın da Arapça okumaya başlar, bazen de köy medresesinde eğitim almaya devam eder. Köy imamı bu süreçte ona hocalık eder.

Seyfettin bu süreçte medresede okuduğu kitaplardan sonra, eğitiminin geri kalanında ana dilinde eğitim alma kararı alır. Bu karar dönemin şartlarına göre oldukça zor olacaktı. Köyün imamı ve köy halkı bu karara karşı çıkar. Çünkü onlara göre tek kutsal dil Arapçadır ancak Kuran’da geçen Rum suresinin 22. ayetinden bahsetmezler.

1974’te Malazgirt’in Hancağız köyündeki bir grup Ala Rizgarici ile tanışır. Fikirlerini beğendiği grupla ara ara görüşmeler de yapar. Dönemin ünlü Kürt sanatçısı Şivan Perwer’i de ilk kez bu zamanda dinlemeye başlar. Köye Şivan Perwer kasetlerini getirmeye başlar. Köydeki şeyhlerden bazıları onu dedesine şikayet ederler. Dedesine ” Senin torunun komünist olmuş, köyde komünistlerin propagandasını yapıyor ve köydeki gençlere de bu kasetlerden dinletiyor.”

Köyde bu kargaşa sebep olan şeyh ve köy imamının tavırları Seyfettin’in hoşuna gitmemeye başlar. O zamanlar Seyfettin’in tek bir hayali vardı o da kafasını ve ruhunu özgür bir hayat özgürce ana silin de okumak ve yazmak eğer bir gün imam olursa kendi halkına özgürce vaaz vermek ve “din’in” kimsenin tekelinde olmadığını haykırarak anlatmak. Seyfettin bu hayallerini daha yeni kurmuşken babası onu daha 16 yaşında o zamanlar yaygın olan görücü usulü ile evlendirme kararı alır ve 1976 yılında bu evlilikle hayallerini de bir kenara bırakmak zorunda kalır.

1978 sonbaharında kendisinin hiç içinde bulmak istemediği bazı olayların ortasında bulur. Bu olaylardan sonra 3 yıl Kürdistan dağlarında yaşamanı sürdürmek zorunda kalır. Bu 3 senenin ardından köye döndüğünde köyünün 12 Eylül  askeri cuntasının kararıyla yakıldığını gören Seyfettin hem köyün bu haline hem de (en çok da buna) kitaplarının yakılmasına üzülür. Seyfettin, köy yakıldıktan kısa bir süre sonra yakalanır ve Malazgirt cezaevine atılır, daha sonra da Osmaniye kapalı cezaevine nakil edilir. Bu süreçte bolca sol görüşlü yazarların kitaplarını okur.

Seyfettin cezaevindeyken bir gün eşinden bir mektup alır ve şu satırlar okur; “biliyor musun? Ben senin gidişine ve hasretine dayanamazken. Bizim gülümüz kızımız Gülhan’ın aniden gitmesine yüreğimin parçalandığını bu acıya nasıl dayanacağımı da bilemiyorum” Seyfettin bu satırları okuduktan sonra 1981’de ilk şiirini yazdı. Neden gülüm, neden öyle zamansız gittin.! Kimden küstün, kim sana ne dedi de, Bizi yasa boğdun da gittin, be gülüm..

Aylar yıllar sonra cezaevinden çıkar ve artık o eski yaşantısını bulamaz. 12 Eylül’de faşist cuntasının zulmü tüm şiddetiyle halkın üstünde devam etmekteydi. Seyfettin de o zulme daha fazla dayanamaz ve 1984’te doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalır. İstanbul’un Küçükçekmece ilçesine göç eden Seyfettin bir süre buraya alışmaya çalışır. 1990’da siyasete girme kararı alan Seyfettin o zamanlar Halkın Emek Partisine üye olur. Küçükçekmece İlçe Teşkilatında görev alır ve parti meclis üyeliği görevini üstlenir. Anayasa Mahkemesi H.E.P.’i kapatma kararı alır. HEP yöneticilerinin çoğu ya gözaltına alınır ya da tutuklanır. Seyfettin de o dönem gözaltına alınanlar arasındadır. Gözaltı süresince bolca işkenceye maruz kalan Seyfettin bir de beş yıl siyasetten men cezası alır. Bu gözaltı furyaları çok kez tekrarlanmaya devam eder ve hala günümüzde de devam etmektedir. Seyfettin bu yaşananların ardından bir süre siyaseti bırakma kararı alır.

2005’ten itibaren Kürtçe şiir, makale ve hikaye yazmaya başlar. 2008’de bazı Kürt hocaları ve yazarları İstanbul’da Din Alimleri Derneğini (DİAY-DER) kurarlar. Seyfettin de Kürt hocalarla beraber bu derneğe üye olur ve dernek çalışmalarına katılır. İki dönem de yönetim kurulunda bulunduğu derneğin halen üyeliğini yapmaya devam eder. Seyfettin, Kürt Edebiyatını okumayı çok sever. Ehmedê Xanî ve Feqiyê Teyran’ın şiirlerini sever ve şiir tarzlarını benimser. Kürt tarihi ve dünya klasiklerini de severek okur.

Seyfettin ilk şiir kitabını 2014’te WARÊ WÊRAN ismiyle okurlarla buluşturur. Daha sonra 2018’de HUZNA ŞEVÊ adlı kitabını da yayınladıktan 2 yıl sonra XERÎBİSTAN ve BIHARÎSTAN adlı 2 şiir kitabını da peş peşe yayınlar. Seyfettin 2020’de Tekirdağ’ın Çorlu ilçesine taşınır. Bu süreçte onlarca şiiri gazete ve dergilerde yayınlanır, onlarcası da radyo ve televizyonlarda yayınlanır. Bazı şiirleri de halk ozanları dengbêjler tarafından bestelenip söylenir.

Seyfettin, yüzlerce şiir, makale, hikaye, kitap ve iki tane de Mevliti Arapça’dan Kürtçeye çevirmiştir.

Eserleri:

-Warê Wêran; Şiir, Kovara Ronahî yayınları, 2014, İstanbul.

-Huzna Şevê; Şiir, AR Yayınları, 2018, İstanbul.

-Biharistan; Şiir, AR Yayınları, 2020. İstanbul.

-Xerîbistan; Şiir, AR Yayınları, 2020. İstanbul.

Bernamegeh Türkçe

UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!

AYRICA BAKIN

Sırpça cümle kuruluşları

Sırpça cümlelerin Türkçe anlamlarıyla birlikte 300 örnek: 1. Zdravo, kako si? – Merhaba, nasılsın? 2. …

error: LÜTFEN KOPYALAMAYIN OKUYUN!