CELAL TEMEL
Babanzade Mustafa Zihni Paşa (1849-1929)
Süleymaniye’de doğdu. Babası Hüseyin Bey, Baban Hanedanı kurucusu Süleyman Bey’in, altıncı kuşak torunudur. İlk öğrenimini Süleymaniye’de, orta öğrenimini Bağdat’ta tamamladı.
1869-1875 yılları arasında Bağdat’ta memuriyet görevlerinde bulunduktan sonra Süleymaniye (Şehrizor) Sancağı Tahrirat Müdürlüğüne atandı. Çeşitli memuriyetlerden sonra derecesi yükselince, Kerbela, Kozan, Trablusşam, Antalya ve Bolu gibi kazalarda mutasarrıf olarak çalıştı.
Burdur Mutasarrıfı olarak çalıştığı sırada, Adana’da Ermeni olaylarının dolaysıyla Adana Valisi Cevat Bey görevden alınınca, 30 Nisan 1909 tarihinde, ilk kez vali olarak Adana’ya atandı. Ancak olayların büyümesi üzerine, 2 Ekim 1909 tarihinde görevinden alınarak, yerine İttihat-Terakki’nin 3 nolu ismi Cemal Paşa atandı. O da 29 Kasım 1909 tarihinde, 10.000 kuruş maaşla, Trakya’da Yanya Valiliğine atandı. Balkan Savaşlarının hemen öncesinde, 27 Ocak 1912 tarihinde, 15.000 kuruş maaşla, Hicaz valisi Halil Bey’in yerine atandı. Bu görevi de yaklaşık bir yıl sürdü. Hicaz valiliği, son valilik görevi oldu ve sonraları, daha çok Eski Hicaz Valisi diye tanındı.
Beş oğlu, Emine adlı bir kızı vardı. Dört oğlu ve kızı, ilk eşi Firuze Hanım’dan; en küçük oğlu Hüseyin Şükrü, ikinci eşi İclâl Hanım’dandır. Çocuklarını seçkin okullarda ve yurt dışında okuttu.
Büyük oğlu Ahmet Naim (1872-1934), hadis alimi olarak dikkat çekerken İTC döneminde eğitim bakanlığı yapan diğer bir oğlu İsmail Hakkı (1876-1913), bilgisiyle, döneminin en değerli bilim insanlarındandı. Mustafa Zihni Paşa’nın bundan başka üç oğlu daha vardı: Mehmet Asım (1878-1914), Hüseyin Şükrü (1890-1980) ve Süleyman Hikmet (1880-1946). İki oğlu, İsmail Hakkı 25 Aralık 1913, Mehmet Asım ise 6 Şubat 1914 tarihinde, 40 gün arayla erken yaşta öldüler.
1906-1918 yılları arasında, Osmanlının sorunları, dini konular ve Kürdlerin içtimai durumuyla ilgili çeşitli kitapları yayımlandı. “Mikyasu’l-Ahlak”, “Kuvay-ı Maneviyye”, “İslam’da Hilafet” isimli eserleri günümüze kadar ulaştı. Din ve ahlak konusunda geleneksel düşüncelere sahipti.
Birinci Dünya Savaşı yıllarında İttihat-Terakki Cemiyeti’nin (İTC) başkanı ve Dahiliye Nazırı Talat Paşa ile kişisel dostluğu vardı. Ondan, Kürdlerin durumunun ne olacağını soruyor, cevabını alamıyordu. Savaşın bitiminde, Talat Paşa dahil, İTC liderlerinin yurt dışına kaçmasından sonra, Kürd meselesiyle daha fazla ilgilenmeye başladı. Ancak ayrılıktan yana değildi. Bu konuda Sultan Vahdettin’le de görüşmeler yaptı.
İki oğluyla (Süleyman Hikmet ve Hüseyin Şükrü), 1918 yılında kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldılar. Cemiyet’te, yaşı ve tecrübesiyle en çok danışılanlardan biriydi.
Büyük oğlu Ahmet Naim, 1908’de, Kürd Teavün ve Terakki Cemiyeti kurucuları arasında yer alsa da Kürd meselesiyle pek ilgilenmedi; ağırlıklı olarak, dini ve içtimai konular olmak üzere çeşitli kitaplar yazdı. Günümüzde hâlen onun eserleriyle ilgilenen İslami bir kitle vardır. Diğer iki oğlu, Süleyman Hikmet ve Hüseyin Şükrü, Ahmed Naim’den farklı olarak Kürd meselesiyle hep ilgilendiler ve Kürd siyasi mücadelesi içinde yer aldılar.
Mustafa Zihni Paşa, İstanbul’da vefat etti ve Edirnekapı Mezarlığında toprağa verildi.