İtalyan Rönesansının devlerinden biri, resim, şiir, mimari ve heykeldeki üstün yeteneğiyle tarihin dört ruhlu adam ünvanını verdiği ünlü Davut heykelinin yaratıcısı Michelangelo, 6 Mart 1475 tarihinde İtalya’da Caprese kasabasında dünyaya geldi.
Soylu bir aileden gelen babası Ludovici Bounnarroti kasabanın belediye başkanıydı.
Fakat Michelangelo’nun doğduğu sene babasının başkanlık görevi sona erdirildi ve fakirleşen aile Floransa’ya taşındı.
Burada bir taş işçisinin karısının bakıcılığına verilen Michelangelo, seneler sonra bunun üzerine,” Dadımın göğsünden sütüyle birlikte keskiyi ve tokmağı da emdim.” diyecektir.
Çocukluğunda Michelangelo’ya sıkı bir eğitim verildi, ancak çocuğun sanata olan merakı babasının engellemelerine rağmen giderek büyüdü.
Nihayetinde 1488 senesinde Ghirlandaio diye bilinen Dominico ile David Currado’nun yanına çırak olarak verilen Michelangelo, resim yeteneğiyle kısa sürede fark edildi.
On üç yaşındayken bile Michelangelo, doğayı gözlemlemeden, düşlerinin doğanın gerçeğine uyup uymadığını denemeden hiçbir şeyi renklendirmezdi.
Sıklıkla balık pazarına gider, balıkların şeklini, göz ve solungaçlarını inceler, sonra da büyük bir titizlikle bunları resmederdi.
Ustası Ghirlandaio’nun yanından bir süre sonra ayrılan Michelangelo, Lorenzo de Medici ya da ”Muhteşem Lorenzo” diye bilinen bir soylunun koruyuculuğunda kurulan okulda heykeltraşlığa başladı.
Kısa zamanda Lorenzo’nun dikkatini çekti.
Lorenzo okulda bir gün, Michelangelo’yu çöpe atılan bir mermerden yaptığı sırıtan bir yüz heykelini parlatırken görür.
Bu Lorenzo’nun çok hoşuna gider ve yarı şaka yarı ciddi ” Oldukça yaşlı bir yüz yapmışsın, bu geçkin budalanın tüm dişleri de yerinde.
İnsanların yaşlandıkça dişlerinin döküldüğünü bilmiyor musun?” diye sorar.
Michelangelo da keskisini kaptığı gibi üst çeneden bir diş kırar.
Bu zekice davranışın üzerine, Lorenzo çocuğun babasını çağırtır ve onu kendi evine aldırır.
Michelangelo burada 1492 senesinden
Lorenzo de Medici’nin vefatına kadar kalmıştır.
Bu seneler Michelangelo’nun sanatının yetişme dönemidir ve o döneme ait eserlerde Lorenzo de Medici’nin aşıladığı Yunan etkileri görülür.
Şiire ilgisi de bu senelerde başladı.
Dante Alighieri’den çok etkilendi.
Tam da bu senelerde Güzel Luigia de Medici’ye aşık olması edebiyata olan ilgisini arttırmış ve karşılıksız kalan aşkını güçlü bir sone dizisinde dile getirmişti.
On sekiz yaşında yalnız yüreği bir defa daha coşmuş ve bir başka aşk şiirleri dizisinde genç Tommaso Cavalieri’ye seslenmişti.
Ancak Pescara markisinin dul karısı Vittoria Colonna için yazdığı şiirler, bunlardan daha güçlüdür.
Michelangelo, sayıları kabarık olan bu şiirlerde Vittoria’ya olan aşkını anlatmış, yalnız bu mistik şiirlerinde değil, hristiyanlıkla ilgili eserlerinde ve platonik aşkın mutluluklarını dile getiren, sanatın sırlarını anlatan yazılarında da hep Vittoria’ya seslenmiştir.
Michelangelo’nun şiirlerindeki anlatım, kişiliğindeki gibi yoğun ve güçlüdür.
Hayatındaki tüm coşkunluk ve ateşi heykellerinde olduğu gibi yazılarında da yansıtırdı.
Çağdaşlarını gözünde Michelangelo, çabuk kızan, sinirli, kendini beğenmiş alaycı ve aksi biriydi.
Hatta gençlik yıllarında alay ettiği ve sert bir dille işini eleştirdiği bir okul arkadaşının yumruğunun izini yaşamı boyunca burnunda taşıdı.
1492 senesinde Lorenzo de Medici vefat edince Settignano’ya dönen Michelangelo burada anatomi çalışmaya başladı.
Daha sonra üç sene süreyle, çalışmalarına Venedik ve Bologna’da devam etti.
Vatanı Floransa’ya döndüğünde yaşının küçük olmasına karşın sanatında olgunluk dönemine girmişti bile.
1595 senesinde ” Uyuyan Cupid” adlı eserini bitirdi ve bu eser St. Giorgio Kardinali’ne antika diye satıldı.
Bir sene sonra Roma’ya giden sanatçı, ”Baküs” adlı mermer heykelini yaptı.
Bundan böyle yalnızca başarılı bir ressam değil, aynı zamanda verimli bir heykeltraştı.
1499 senesinde hristiyan heykelciliğinin ilk gerçek eseri olan ”Pieta”yı tamamladı.
Olağanüstü güzellikteki bu eser şimdi Vatikan’dadır.
Michelangelo’nun Davut heykeli bugün Floransa’daki Galleria Dell’accademia‘ da sergilenmektedir ve her sene yaklaşık 8 milyon ziyaretçiyi kendine hayran bırakmaktadır.
527 yılında toplumda iyice saygın bir kişi olarak tanınan Michelangelo, Levazım Generali seçildi.
1534 senesinde görevinden ayrılan sanatçı, Floransa’yı terk etti ve Roma’ya yerleşti.
Roma’da, Papa III. Paul, atmış yaşında olan Michelangelo’yu Vatikan’ın baş mimarı, ressamı ve heykeltraşı olarak görevlendirildi.
Aynı sene Sistine Kilisesi için ”Kıyamet Günü” freskine başlayan Michelangelo bu eseri yedi yılda bitirdi.
Ayrıca Paulin Kilisesi’nde freskler, resimler ve heykeller yapmış, 1574 senesinde St. Peter kilisesinin mimarlığını da üstlenmiştir.
1564 yılı Şubat ayının bir öğleden sonrasında hayata gözlerini kapayan Michelangelo hiç evlenmedi.
Yalnızca sanatıyla evli olan sanatçı, tüm hayatını ve enerjisini eserlerine adadı.
Bir papaz arkadaşı, evlenmemesine ve çalışmalarının ürününü ve ününü bırakacak çocukları olmamasına çok üzüldüğünü söylediği zaman, Michelangelo, ”Sanat bana fazlasıyla eş oldu.
Beni daima çalıştırdı, çabalattı.
Geride bıraktığım eserlerim ise çocuklarımdır. Hiçbir değeri olmasa bile ben onlarda yaşarım” dedi.
Gerçekten de dediği gibi yüzyıllardır eserleriyle yaşamaktadır.
EtiketMichalengelo
AYRICA BAKIN
Can Coşkun Kimdir Hayatı
Muhabir, editör, rejisör, spiker ve yapımcı Can Coşkun, 1989 senesinde Mersin’de dünyaya geldi. İlk, orta …