”Oromasdes, Ohrmazd, Ahuramazda, Hourmazd, Hormazd ve Hürmüz olarak bilinen yaratıcı efendidir. Yasna’da ilk ve en sık çağrılan ruhtur. Ahura kelimesinin gerçek anlamı “efendi”, Mazda’nınki ise “bilgelik”tir. Ahura Mazda Zerdüştlüğün, kötülük ilkesi ya da Tanrı’sı olan Ehrimen’le sürekli bir mücadele ya da savaş hali içinde olmakla birlikte, Zerdüştçü iyimserliğin bir ifadesi olarak, sonunda mutlak bir zafer kazanacak olan baştanrısı, iyilik ilkesi. Cahil insan, Ahura Mazda’nın katına ulaşamaz. Bilgi, insanın gönlünü aydınlatan tanrısal bir ışındır ve sevgi ile biçimlenen bir mutluluk unsurudur. Mutluluk kişinin aydınlanması ve karanlığın etkisinden kendini kurtarmasıdır.”
Mircea Eliade
Zerdüşt’e yeni dinin vahyi doğrudan doğruya Ahura Mazda’dan gelir. Bunu kabul ederken tanrısının başlangıç davranışına -İyi’nin seçilmesi (krş. Yasna 32:2)- öykünür ve müritlerinden de başka bir şey istemez. Zerdüştçü reformun özü, imitatio dei’dir {tanrıya öykünme) . İnsan Ahura Mazda örneğini izlemesi konusunda
uyarılır, ama tercihinde özgürdür. Kendisini Tanrı’nın kölesi veya hizmetkarı olarak hissetmez (Varuna’ya, Yahve’ye, Allah’a inananların kendilerini gördüklerinin aksine).
Ahura Mazda, Gatha’larda ilk sırayı işgal eder. O iyi ve kutsaldır (spenta). Dünyayı düşünce yoluyla yaratmıştır (Yasna 3 1 :7, 1 1); bu da creatio ex nihilo’ya {hiçlikten yaratma) denktir. Zerdüşt, “düşünce yoluyla” Ahura Mazda’yı “birinci
ve sonuncu olarak,” yani başlangıç ve son olarak “kabul ettiğini” açıklar (Yasna 31:8). Tanrı’ya bir tanrısal varlıklar grubu (Ameşa Spenta’lar) eşlik etmektedir: Aşa (Adalet), Vohu Manalı (lyi Düşünce), Armaiti (Bağlılık), Khşathra (Krallık, güç), Haurvatat ve Ameretat (Bütünlük [sağlık] ve Ölümsüzlük).
Zerdüşt, şu Gatha’da da görüldüğü gibi, Ahura Mazda ile birlikte bu Kendiliklere de yakarır ve onları yüceltir: “En güçlü Bilge Tanrı, yaşayanlara refah getiren Bağlılık, Adalet, Iyi Düşünce, Krallık, dinleyin beni: Herkesin emeğinin karşılığı verilirken bana acıyın” (Yasna 33: 1 1; ayrıca bkz. devamındaki dörtlükler). Ahura Mazda birçok kendiliğinden (Aşa, Vohu Manalı, Arınaiti) ve ikiz ruhlardan birinin, Spenta Mainyu’nun (Iyiliksever Ruh) babasıdır. Ama bu durumda, diğer ikizin, Angra Mainyu’nun da (Yıkıcı Ruh) babası olması gerekir.
Meşhur bir Gatha’da (Yasna 30), başlangıçta bu iki Ruhtan birinin iyiliği ve hayatı, diğerinin kötülüğü ve ölümü seçtiği açıklanır. “Hayatın başlangıcı”nda Spenta Mainyu, Yıkıcı Ruh’a şöyle der: “Ne düşüncelerimiz, ne öğretilerimiz, ne zihinsel güçlerimiz; ne tercihlerimiz, ne sözlerimiz, ne davranışlarımız; ne bilinçlerimiz, ne ruhlarımız uyuşabilir” (Yasna 45:2). Bu da iki Ruhun farklılığının doğalarından çok tercihlerinden biri iyi, diğeri kötü kaynaklandığını gösterir.
Zerdüşt’ün teolojisi terimin kesin anlamında “düalist” değildir, çünkü Ahura Mazda’nın karşısında bir “karşı-tanrı” yoktur; başlangıçta karşıtlık iki Ruh arasında ortaya çıkar. Diğer yandan Ahura Mazda ile lyi, Aziz Ruh arasındaki birlik
satır aralarında birçok kez ima edilir (krş. Yasna 43:3; vb). Kısacası Iyi ve Kötü, aziz ve yıkıcı şeytan Ahura Mazda’dan çıkarlar, ama Angra Mainyu kendi varlık tarzını ve kötücül vasfını özgürce seçtiği için, Bilge Tanrı, kötülüğün ortaya çıkışının sorumlusu olarak kabul edilemez. Diğer yandan Ahura Mazda her şeyi bildiği için, en başından itibaren Yıkıcı Ruh’un tercihinin ne olacağını biliyordu, ama yine de bunu engellemedi; bu da ya Tanrı’nın her türlü çelişkinin üstünde olduğu ya da kötülüğün varlığının insan özgürlüğünün ön koşulunu oluşturduğu anlamına gelebilir.
Böyle bir teolojinin tarih öncesinin nerede aranması gerektiği bilinmektedir: İkiye bölünme ve kutuplaşmalar, karşılıklı seçenek ve ikilikler, anti-tez oluşturan metafizik ikili fikirler ve coincidentia oppositorum’lar {zıtların birliği} içeren farklı mitsel-ritüel sistemler. Bu sistemler kozmik ritimlerle birlikte gerçekliğin olumsuz yönlerini, öncelikle de kötülüğün varlığını ortaya koyuyorlardı. Ama Zerdüşt, hatırlanamayacak kadar eski zamanlara ait bu soruna yeni bir dinsel ve ahlaki anlam kazandırır. lran tinselliğine kendine özgü çizgilerini sağlayan daha sonraki sayısız yaratımın tohumlan Gatha’lann birkaç dizesinde bulunur.
lyilik ve kötülük arasındaki başlangıç dönemine ait ayrılık, Ahura Mazda’nın başlattığı ve biri Aşa’yı (Adalet) diğeri Drug’u (Aldatma) seçen lkiz Ruhların da sürdürdüğü bir tercihin sonucudur. Geleneksel Iran dininin tanrıları olan daeva’lar Aldatma’yı seçtiğine göre, Zerdüşt kendisine inananlardan onlara tapmamalarını, öncelikle de onlara sığır kurban etmemelerini ister. Mazdeizmde, öküze saygı önemli bir rol oynamaktadır. Bu olgu yerleşik çiftçilerle göçebeler arasındaki çatışmanın bir yansıması olarak yorumlanmıştır. Ama Zerdüşt’ün ileri sürdüğü çatışkı toplumsal düzlemi hem kapsamakta hem de onu aşmaktadır. Reddedilen olgu milli dinsel geleneğin, Ari geleneğin bir bölümüdür. Zerdüşt, “halkımıza dalkavukluk yapmak için öküz parçalan yediren” Vivahvant’ın oğlu Yima’yı
günahkarlar sınıfına sokar (Yasna 32:8). Aynca yukarıda da gördüğümüz gibi, peygamber Ahura Mazda’ya, haoma kurban töreni yapanları ne zaman yok edeceğini sorar (48: 10).
Bununla birlikte son araştırmalar gerek haoma ritüelinin gerekse Mithra tapımının Mazdeizm tarafından Gatha’larda bile tamamen mahkum edilmediğini gösterdi. Üstelik, en azından din adamlarının dışındaki halkın yararına, hayvan kurbanları kesintisiz sürdürüldü. Demek ki Zerdüşt özellikle, sayısız kanlı kurban törenini ve ölçüsüz miktarda haoma içilmesini içeren orji türü ritüellerin aşırılıklarına karşı çıkmıştı. Zerdüşt için kullanılan “sığırtmaç” nitelemesi ise, ileri sürüldüğü gibi her Mazdeist’in sürü hayvanlarını koruma ve onlara iyi bakma ödeviyle ilişkili değildir. Antik Yakındoğu’nun ve Hindistan’ın her yerinde bulgulanan “çoban” ve “sürü” mecazları, reislere ve onların uyruklarına gönderme yapmaktadır. Zerdüşt’ün “sığırtmaç”lığını yaptığı “sürü hayvanı,” lyi Din’i paylaşan insanı ifade etmektedir.
Bu düzeltmeler ve rötuşlar, Mazdeizm’in Iran’ın dinsel tarihine yaptığı katkının daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. Aslında “reform”una fazla önem verilmese de, Zerdüşt’ün çok sayıda geleneksel dinsel inanç ve düşünceyi onlara yeni değerler yükleyerek kabul ettiği biliniyordu. Örneğin Zerdüşt, ölülerin yolculuğu hakkındaki Hint-Iran geleneğini yeniden ele alıp, yargının önemi üzerinde durur. Herkes yeryüzünde yaptığı tercihe göre yargılanacaktır. Doğrular cennete, “Şarkı Evi”ne kabul edilecekler, günahkarlar ise “sonsuza dek Kötülük Evi’nin konukları” olarak kalacaklardır (Yasna 46: 1 1) . Öteki dünyaya giden yol Cinvat Köprüsünden geçer ve doğrularla, kötüler orada seçilip ayrılır. Zerdüşt kendisinin de, Ahura Mazda’ya tapanları götürürken alın yazılarını belirleyecek bu köprüden geçeceğini duyurur: “Onların hepsiyle birlikte ben de Seçicinin Köprüsünden geçeceğim!” (Yasna 46: 10).
Kaynak:
-Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi.
Bernamegeh Türkçe
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!