Göbeklitepe

Göbeklitepe’de yapılan kazı çalışmalarında öğütme taşları bulundu

Göbeklitepe’de sürdürülen kazı çalışmalarında günlük kullanıma işaret eden öğütme taşları, el taşları bulundu. Elde edilen verilerin bölgede ilk tarım denemelerinin yapıldığına işaret ettiğini gösteriyor.

Göbeklitepe, Şanlıurfa il merkezinin 18 km kuzeydoğusunda, Haliliye ilçesine bağlı Örencik köyü yakınlarında yer alan, dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğudur. Bazı popüler kaynaklarda “tarihin sıfır noktası” nitelendirmesiyle de anılır. Buradaki kazılarda çıkartılan bazı heykel ve taşlar, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu yapıların ortak özelliği, T biçimindeki 10-12 dikilitaşın yuvarlak planda dizilmiş, aralarının ise taş duvarla örülmüş olmasıdır. Bu yapının merkezinde daha yüksek boyda iki dikilitaş, karşılıklı olarak yerleştirilmiştir. Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, el ve kol, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartılarak veya oyularak betimlenmiştir.

Göbeklitepe, 1963 yılında İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi’nin yürüttüğü “Güneydoğu Anadolu Tarihöncesi Araştırmaları Projesi” (Prehistoric Research in Southeastern Anatolia) yüzey araştırmalarında tespit edilmiştir. Kazı çalışmaları ise 1995 yılında Şanlıurfa Müzesi başkanlığında ve İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden (DAI) Harald Hauptmann bilimsel danışmanlığında yapılan yüzey araştırmasından sonra
başlatılmıştır.

Anadadolu Ajansı’ndan Eda Özdener’e konuşan Göbeklitepe Kazı Heyeti Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul, arkeolojik kazılarda elde edilen bilgilerin çalışmalar yapıldıkça, veri analizine gidildikçe değiştiğini kaydederek, Göbeklitepe’ye ilişkin genel kabul gören bazı konuların geçerliliğini koruduğunu, bazılarının çok doğruyu yansıtmadığını gördüklerini ve başka olasılıkları da düşünmeye başladıklarını belirtti.

Karul, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlardan öne çıkan konulardan bir tanesi her ne kadar Göbeklitepe’de sadece kimilerine göre tapınak olarak adlandırılan kamusal yapıların olduğu önerilse de konut tarzında, barınak tarzında mekanların olduğu biliniyordu. Bunların daha fazlasına ulaşıldı. Dolayısıyla artık ‘Buranın bir toplanma merkezi mi, yoksa insanların aynı zamanda yaşadıkları bir yerleşme mi’ sorusu daha fazla tartışılır hale geldi. Göbeklitepe ile birlikte benzeri çağdaş yerlerden biri olan Karahan Tepe veyahut da bölgedeki diğer taş tepeler kapsamındaki kazılarda da yine konutlarla karşılaşmış olmamız bu yerlerin içlerinde kamusal yapıları barındıran yerleşmeler olma olasılığı daha da arttırdı.”

Göbeklitepe Kazı Heyeti Başkanı ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Karul, bu yılki kazılarda günlük kullanıma işaret eden öğütme taşları bulunduğunu belirterek, “Analizleri bize bu faaliyetlerin neler olduğu hakkında fikir verecek. Bunları da bu kış döneminde yapmayı planlıyoruz.” dedi.

“UNESCO DÜNYA MİRAS LİSTESİ ZİYARETÇİ BASKISI OLUŞTURDU”

Göbeklitepe’de son yıllarda daha çok koruma çalışmalarına yöneldiklerini anlatan Karul, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil olduktan sonra Göbeklitepe’de ciddi bir ziyaretçi baskısı oluşmaya başladığını, yapıların ve üzerindeki figürlerin zarar görmemesi için Alman Arkeoloji Enstitüsü ile çalışma yürüttüklerini dile getirdi.

Göbeklitepe’de özellikle ikinci evreye tarihlenen dörtgen planlı yapıların olduğu yerde çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Karul, “Bu yılki çalışmalarda bu mekanların içerisinde çok sayıda günlük kullanıma işaret eden öğütme taşları, el taşları gibi buluntularla karşılaştık. Analizleri bize bu faaliyetlerin neler olduğu hakkında fikir verecek. Bunları da bu önümüzdeki kış döneminde yapmayı planlıyoruz.” diye konuştu.

“BÖLGEDE İLK TARIM DENEMELERİNİN YAPILDIĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ”

Göbeklitepe ve Taş Tepeler Projesi’nde (Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi) yürütülen kazıların birbirine çağdaş olduğuna ve yaklaşık 1500 yıllık bir dönemi kapsadığına dikkati çeken Karul, buralardan gelen her verinin o dönem kültürünü yansıttığını vurguladı.

Necmi Karul, şöyle devam etti: “Elde edilen verilerden biz bu bölgede ilk tarım denemelerinin yapıldığını söyleyebiliyoruz. Tarım denemelerine işaret eden aletlerin varlığı bize bu bölgede ilk yerleşiklik başladığında henüz tarımın olmadığını ama yabani tahılların toplandığını, zaman içerisinde bu toplama sürecinin bitkilerin tarıma alınmasına doğru evrildiğini gösteriyor.”

“ÇAĞDAŞI DİĞER BÖLGELERDEN FARKLI “

Karul, geçen sene tanıtımı yapılan Taş Tepeler Projesi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığının himayesinde yürütüldüğünü, bu yıl 9 ayrı noktada kazı çalışmaları gerçekleştirdiklerini söyledi.

Bu çalışmaların, neolitik çağın başlangıç aşamasına yönelik, çok uluslu ekiplerce eş zamanlı yapıldığını anlatan Karul, şöyle konuştu: “Geçtiğimiz yıl Çakmak Tepe’de Göbeklitepe ve Karahan Tepe’den olasılıkla daha eski katmanlar, Sayburç’ta neolotik dönemin başlangıç aşamasına tarihlenen kompleks toplumlarının olduğuna işaret eden mimari kalıntılar, Sefer Tepe’de bu dönemin sonlarına tarihlenen dörtgen planlı, yine bir kompleks oluşturacak yapı kalıntılarına rastladık. Söğüt tarlasından neolotik dönemin öncesine tarihlenen buluntular ortaya çıkarıldı.

Biz o 1500 yıllık sözünü ettiğimiz süreci farklı yerlerden gelen bilgilerle tanımlamaya çalışıyoruz. Ama şu bir gerçek hem Göbeklitepe hem diğer yerleşim yerleri, yaklaşık 11 bin – 11 bin 500 yıl önce geniş bir coğrafyada etkileşim halindeki bir sosyal organizasyonun parçası olan yerleşmeler. Bunların içerisinde özellikle anıtsal yapı kalıntılarıyla gelişkin sembolizmasıyla oldukça gelişkin teknolojileriyle bu bölgenin komşularıyla çağdaşı
diğer bölgelerin içerisinde biraz daha farklılaştığını söyleyebiliriz.”

“YENİ BİR TOPLUMUN İNŞASIYLA YÜZ YÜZEYİZ”

Karul, bu dönemin yerleşikliğin başlangıç aşaması olduğuna ve insanların ilk kez daha büyük kalabalıklar halinde bir arada yaşamaya başladığına dikkati çekerek, bunun da yeni bir toplum düzenini, yeni ilişkileri ve iş bölümünü de beraberinde getirdiğini vurguladı.

Gelişmiş bir iş gücü organizasyonu bulunduğuna işaret eden Karul, kamusal yapıların bunun en iyi göstergeleri arasında yer aldığını, bu yapılardaki figürlerin, oluşturdukları sahnelerin komünal, uzak bir geçmişe dayanan hafızanın ürünleri olduğunu ifade etti.

Karul, “Tüm bunları bir araya getirdiğimizde öncesinde hiç karşılaşmadığımız yeni bir toplumun inşasıyla yüz yüzeyiz. Bunu anlamanın da çok kısa sürmeyeceği aşikar, birçok yerden gelen verinin bir araya getirilmesiyle mümkün. Taş Tepeler Projesi de bunun için oldukça iyi bir fırsat.” dedi.

Dünya Neolotik Kongresi’nin önümüzdeki yıl Şanlıurfa’da düzenleneceğini bildiren Karul, “Bu kongreyle buradaki arkeolojik bilgi hem meslektaşlarla paylaşılma fırsatı bulacak hem de neolotik çağ uzmanlarından dünyada farklı neolotikler olduğunu öğrenmemize vesile olacak.” ifadelerini kullandı.

Bernamegeh Türkçe

AYRICA BAKIN

Ruşen Çakır Kimdir Hayatı

Gazeteci Ruşen Çakır, 25 Ocak 1962 tarihinde Artvin Hopa’da dünyaya geldi. Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. …

error: LÜTFEN KOPYALAMAYIN OKUYUN!