ŞAHMARAN HİKAYESİ

ŞAHMARAN EFSANESİ

Her ne kadar internet sitelerinde bir Tarsus yada Mardin efsanesi olarak adlandırılıp anlatılsada bu çok gerçeği yansıtmamaktadır. Şahmaran Efsanesi ya da Hikayesi Kürt, Türk, Arap, Fars, Pencapi gibi bir çok ulusun Halk Kültüründe anlatılır yani aslında bu efsane Ortadoğu halklarının efsanesidir.

Şahmaran Kürtçede Yılanların Şahı anlamına gelmektedir. Bu kelime Kürtçeyle ortak dil ailesinde yer alan Farsça ve Peştuncada da aynı anlamı içermektedir.

Bu efsaneye dair ilk kaynaklar Hurrilere kadar dayanır. Hititler zamanında kayda geçmiş İlluyanka efsanesinde yılana benzeyen bir yaratık olan İlluyanka’nın fırtına tanrısı Teşup ile olan savaşı anlatılmaktadır. İlluyanka, Hurri kökenli Hitit mitolojisinde yılansı ejderhanın fırtına tanrısı Teşup ile olan mücadelesini anlatmıştır. Teşup, Hurrilerin gökyüzü ve fırtına tanrısıdır. Hattilerin tanrısı Taru’dan türetilmiştir. Hitit ve Luvi dilinde Tarhun (Tarhunt, Tarhuwant, Tarhunta) olarak bilinirdi. Teşup’un Eşleri: Hebat ve Arinniti, Çocukları: Sarruma ve Inara, Babası: Enlil, Dedesi: Anu Büyük dedesi: Anshar, Erkek kardeşleri: Tigris, Tashmishu ve Ullikummi idi.

Şahmeran Efsanesi’ne kaynak olabilecek bir diğer mitolojik yaratık da Yunan mitolojisinde Perseus tarafından başı kesilen Medusa’dır. Medusa, Yunan mitolojisinde gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılan yılan saçlı, keskin dişli, dişi canavar.Gorgon kardeşlerden tek ölümlü olandır. Bu yüzden insanların kahramanı Perseus tarafından öldürülebilmiştir. Perseus, Graeae’nin ona verdiği ayna ile Medusa’ya bakabilmiş ve böylece kafasını taşa dönüşmeden kesebilmiştir. Bazı kaynaklar ise Hermes’in (Merkür) ona verdiği orak ve Athena’nın verdiği ayna ya da kalkan ile onu öldürdüğünü söyler.

Günümüzde bu efsane Tarsus, Adana, Antep ve Mardin kökenli olarak adlandırılır. Bir rivayete göre Mersin’in Tarsus ilçesinde yaşamaktadır. Bir diğerine göreyse Adana’daki Ceyhan ile Misis arasındaki Yılankale’de yaşar. Antep’in ilçesi Islahiye’nin Şahmaran mahallesi (köyü) Şahmaran dağı eteğine kurulmuştur. Islahiye’nin Güneydoğusunda ve 10km uzaklıktadır. Hititlerden kalma Yesemek yakınlarındadır. Şahmaran’ın bu dağda yaşadığına inanılır.Yine aynı isimli bu efsane Mardin yöresinde de geçer. Bu yörede Şahmeran bir resimle tasvir edilir ve Şahmeran ustaları tarafından yapılan tablolar evlerin duvarlarını süsler.

Eskiden Kürt illerinde her evde Şahmaran’a ait bir duvar halısı yada tablo bulunmaktaydı. Kürtler arasında Şahmeran’ın imajı ve tarihi ile ilgili tek bir hikaye yoktur. Geçmişte Şahmeranla ilgili bazı “inançlar” ve anlatılan hikayeler de oldukça genişti. Şahmeran dini bir düşünce olarak anılır. Adı geçtiğinde saygı ve hürmetle anılır. Böylece Şahmeran’ın tarihi ve hikayesi ile birçok büyük değer ve gelenek hayat bulmakta ve büyük bir cemaat duygusu ile ön plana çıkmaktadır. Halk arasında “Şahmaran’ın on bin yıl yaşadığı” söylenmektedir.

Efsaneye göre Şahmeran bir yeraltı ülkesinde yılanlarıyla birlikte yaşamaktadır.

Şahmeran’la tanışan ilk insanın ismi bazı kaynaklarda Belkıya olarak geçerken, bazı kaynaklarda bu isim Camşab olarak değişmektedir. Kimi kaynaklarda ise Şahmeran’la ilk buluşan kişinin Lokman olduğu anlatılmaktadır.

Şahmeran’ın öldürülmesi olayı, her değişik söylencede ortak sondur. Bu ortak sonun, yani Şahmeran’ın öldürülüşünün ana amacı insanın sağlık ve şifa bulmasıdır. Hatta bazı anlatımlarda Lokman Hekim’in Şahmeran ile karşılaşması uzun uzun anlatılmakta, şifa veren otların neler olduğu Lokman Hekim’e Şahmeran tarafından söylenmektedir.

ŞAHMARAN EFSANESİNİN HİKAYESİ

Efsaneye göre Şahmaran yüzlerce yıl önce yaşayan yılan vücutlu kadın başlı bir kahraman. Bahçesinde insanoğlunu cezbedecek her türlü yiyecek ve ziynet eşyası bulunan Şahmaran kimsenin bilmediği bir yerde insanoğlundan uzakta yerin altında yaşamış ta ki insanoğlu Camsab tarafından bulunana kadar.

Yoksul bir ailenin oğlu olan Camsab bir gün ormanda bir kuyu dolusu bal bulmuş. Balı çıkarmak üzere kuyuya inen Camsab’ı bütün balı yukarı çeken arkadaşları aç gözlülükleri yüzünden kuyuda bırakmış. Yalnız başına feryat eden Camsab tam da ümidini kesmişken topraktan iğne deliği büyüklüğünde ışık sızdığını farketmiş. Cebindeki bıçak ile ışığın geldiği deliği büyüten Camsab ömründe görmediği kadar güzel bir bahçeye girmiş. Bu bahçede dünyada eşi benzeri olmayan çiçekler ortasında bir havuz ve çevresinde oturaklar ile bir yığın yılan bulunuyormuş. Havuzun başındaki taht üzerinde insan başlı süt beyaz vücutlu bir yılan Camsab’a kendi diliyle hitap etmiş; ‘Hoşgeldin insanoğlu çevrendekilerden korkma sen bizim misafirimizsin’

Şahmaran Camsab’a türlü türlü yiyecekler ikram edip kendi ülkesine nasıl ve neden geldiğini sormuş. Camsab hikayesini uzun uzun anlatmış… Camsab’ı dinleyen Şahmaran başını sallayıp ‘İnsanoğlu nankördür hilekardır. Küçücük menfaatleri karşısında muazzam zararlarına razı olur’ demiş.

Şahmaran’ın güvenini kazanan Camsab uzun yıllar bu bahçede yaşamış. Yıllar sonra bir gün Şahmaran’a yaklaşan Camsab ailesini çok özlediğini söyleyip ‘Nolur beni aileme kavuştur’ diye yalvarmış. Bunun üzerine Şahmaran kendisini salıvereceğini ancak yerini kimseye söylemeyeceğine ve asla hamama girmeyeceğine dair söz vermesini istemiş. Çünkü Şahmaran’la karşılaşan her kim olursa hamama gittiğinde vücudu pullarla kaplanırmış. Şahmaran’a söz verip ailesine kavuşan Camsab uzun yıllar verdiği sözde durarak Şahmaran’ın yerini kimseye söylememiş ve hiç hamama gitmemiş.

Derken bir gün Camsab’ın yaşadığı ülkenin hükümdarı hastalanmış. Vezir hastalığın çaresinin Şahmaran’ın etini yemek olduğunu söylemiş ve herkesin hamama getirilmesini istemiş. Önceleri direnen sonra zorla hamama gotürülen Camsab’ın vücudu hamama girince pullarla kaplanmış. Sonunda da yapılan işkenceye dayanamayarak canını kurtarmak için kuyuyu göstermiş. Hemen kuyunun başına gidilmiş ve Şahmaran dışarı çıkarılmış. Camsab’ı gören Şahmaran ‘İşte Camsab nihayet kanıma girdin. Ben insanoğluna itimat edilmeyeceğini biliyordum. Fakat ne çare ki yine aldandım’ demiş. Ölüme giderken de Camsab’a ‘Beni toprak çanakta kaynatıp ilk suyumu sana içirecekler sakın içme zehirlidir. İkinci suyumu iç gövdemi de hükümdara yedir’ demiş Şahmaran’ın söylediklerini harfiyen yerine getiren Camsab ilk suyu vezire içirip ikincisini kendisi içmiş. Etini de hükümdara yedirmiş. Vezir ölmüş hükümdar da kısa sürede iyileşip Camsab’ı veziri yapmış.

Efsaneye göre Şahmaran’ın öldürüldüğünü yılanlar bilmemekte. Şahmaran’ın öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından basılacağı rivayet edilir.

BERNAMEGEH

UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!

AYRICA BAKIN

Albert Magnus Kimdir Hayatı

Albert Magnus, Dominiken tarikatına girmiş ve Aristoteles’i ve Fârâbî, İbn Sînâ, İbn Rüşd ve İbn …

error: LÜTFEN KOPYALAMAYIN OKUYUN!