Efsanenin geçtiği yer Mervani Devleti’nin başkenti Farqin yani bugünkü adıyla Silvan dır. Silvan dilden dile dolaşan efsane ve hikayeleri ile adeta büyülü bir şehirdir.
İlçenin adı olan Miyafarkīn veya Meyyâfârikīn Süryanice “sınır suyu” veya “ayrım suyu” anlamındadır. İslâm kaynaklarında adı Mâfârkīn, Mefârkīn ve Fârkīn şeklinde de geçen şehir, Ortaçağ Süryanice’sinde Mīpherkét, Mufargin, Ermenicede Nprkert, Grekçe’de Martyropolis (şehidler şehri) adlarıyla tanınır. Yâkūt el-Hamavî’ye göre (Mu’cemü’l-büldân, V, 274) eski adı Merdûr-Sâlâ’dır (şehidler şehri).
Meyyafarkin’in Kürtler için tarihi önemi Mervani Devleti’dir. Bu Kürt devleti 10. ve 11. yüzyıllarda 100 yıl hüküm sürmüştür. Şerefname’nin bağımsız devletleri içeren ilk bölümü Mervaniler ile başlar. Mervanilerin kurucusu Ebu Abdullah el-Hüseyn bin Düstek el-Baz el-Kürdî el-Humeydî’dir.
Destanın geçtiği Zembilfroş Burcu, Silvan Kalesi’nin doğu tarafında kalır. Silvan nüfusu 87.639 kişi olan Diyarbakır’ın büyük ilçelerinden biridir. Asurlar Zamanında kurulmuş olduğu söylenen,Silvan,Diyarbakır ile ortak bir geçmişe sahiptir.
Büyük Tigran tarafından kurulan Tigranokerta olarak bilinen Silvan, Helenistik Çağın en büyük ve en önemli kentlerinin başında gelmektedir. M.Ö 77 yılında 300 bin nüfusu ile bir imparatorluk başkenti olan Silvan’da 12 Yunan kentinin halkı yaşamaktaydı.
Silvan ilçesinin batısında Diyarbakır merkez ilçe ve Hazro ; kuzeyinde Lice ve Kulp ilçeleri ; doğusunda Batman ili, güneyinde Bismil ilçesi ile komşudur. Diyarbakır’a 82 km uzaklıktadır. Düz bir arazi yapısına sahip gibi görünse de dağlık yerleri de vardır. Keskin kayalıklara sahiptir. Yüzölçümü 1.373 km’dir.
Silvan sahip olduğu tarihle eşdeğer önemli tarihi eserlere sahiptir. Surlarla çevrili kalesi ve burçlarıyla yüksekliği 25 metreyi geçen ve dünyada dolgu sistemiyle yapılan tek kale-şehir olması; efsane aşka konu olan Zembilfroş Burcu, dünyanın en geniş taş kemerli köprüsü olan Malabadi Köprüsü, Kemuk Köprüsü(baraj altında kaldı); Bizans bazilikanı sütunlarında kullanmak suretiyle yapılan ve bölgenin büyük camilerinden olan Selahattin-i Eyyubi Camii (Ulu Camii), Karabehlülbey Camii, Kıldan Kilisesi(Belediye Camii), Eyyubi Camii (Kırık Minare), Boşat Kalesi, Helda Kalesi, Şemak Kalesi kalıntıları, Roma Eseri olan Başıka Kalesi; yine ilçe merkezinde bulunan Atatürk Evi Müzesi, Üstünler Konağı, Azizoğulları Konağı, çeşmeler, türbeler; Temtemburg ve Hemido Mağarası, Paleolitik çağdan kalma buluntuların olduğu ve Ortaçağ’da Hıristiyanlar tarafından iskan edilen , birbirine koridorlarla bağlı 300 adet odadan oluşan ve kapladığı alan itibariyle dünyada emsal teşkil eden Hasuni Mağaraları ve Hasuni Kilisesi; çok önemli tarihi miraslarımızdandır.
Zembîlfiroş Efsanesi de, Yusuf ile Züleyha, Mem û Zîn ve Siyabend u Xece kadar bölgede bilinen ve halk şarkılarına konu olmuş ilginç detaylarla devam eden bir aşk hikayesidir.
Altmış beş dörtlükten ibaret Zembîlfiroş Manzumesi sepet satımıyla geçinen evli bir Kürt gencinin ona deli divane gibi âşık olan güzel bir kadının sevgisine cevap vermemesini ve kadının ısrarlı isteklerine direnmesini ele alır. Zembilfıroş destanı Feqiye Teyran dışında Muradhan Beyazîdî ve Melayê Bateyî tarafındanda yazılmıştır.
Zengin prenses ile fakir gencin sonu hüsranla biten sevdası anlatılır temelde. Ancak bu birbirini delice seven Mem û Zîn’in öyküsü değil. Şirin için dağları delip yol açan Ferhat’ın öyküsü de değil. Bu sevda Zembîlfıroş’a karşılıksız aşk besleyen Xatûn ve bu aşktan kurtulmak için ölümü seçen Zembîlfıroş’un efsanesi…
Zembilfroş û Xatûn’un Hikayesi
Efsaneye göre bir padişahın zevk ve sefa içinde büyütülmüş, çok yakışıklı bir oğlu varmış. Genç prens sık sık ava çıkarmış. Bu av gezilerinin birinde yol kenarındaki mezarların birisinden çıkmış iskelet ve kafatası görür.
O zamana kadar ölüm kavramına yabancı olan genç prens o andan itibaren ölümün gerçekliği yüz yüze gelir. Ölümün zengin, yoksul, genç yaşlı dinlemediğini, dünya malının dünyada kaldığını ve bir gün böyle iskelete dönüşeceğini anlar. Prens o andan sonra elini eteğini dünya nimetlerinden çekmeye karar verir ve Allah’a sığınıp, onun yolunda yürümeye yemin eder. Sarayı ve yaşadığı ihtişamını geride bırakıp eşi ile birlikte yollara düşer. Diyar diyar gezerek zembîl yapıp satmaya ve hayatını böyle kazanmaya başlar. Çocukları olur. Sırtlarında çadırları, üzerlerinde yıpranmış giysilerinden başka bir şeyleri yoktur. Genç prens, artık zembil satarak, geçimini sağlayan Zembîlfıroş’tur…
Son durağı olan Farqin’e gelir. Zembil satmak için Farqîn sokakların arşınlarken Farqin Beyi’nin karısı Xatûn’un dikkatini çeker. Xatûn, Zembîlfiroş’a aşık olmuştur. Zembil alma bahanesiyle Zembîlfiroş’u saraya çağırır ve ona olan aşkını dizelere dökerek anlatır:
Türkçe:
Zembîlfiroş, zembiller getirir,
Dükkan dükkan gezdirir,
Xatûn’un aklı başından gidiyor,
Aklıyla arıyor zaman yaratmak için,
Sesleniyor ki, onu görmek için
Gel Beyin döşeğinin üstüne,
Beyin haremi sana helaldir,
Güzel zülüflerimden sunayım sana,
Gözlerim ceylanların gözüdür,
Bağrm yaylalar gibidir,
Endamım reyhan gibidir,
Dilediğin gibi güzel ve uygundur,
Kürtçe:
Zembîlfiroş zembîla tine
Dikan bi dikan di gêrîne
Hiş li Xatûnê namîne
Serî li zeman di gerîne
Gazi dike ku bibîne
Were ser doşeka mîr e
Li te helal, herama mîr e
Bidime te zulfî harîr e
Çavê min ê xezalan e
Sîngamin wek zozana ne
Bejna min wek rihane
Çiqa bêjî hêjan e.
Ama Zembîlfiroş evlidir, karısını sevmektedir, dünya nimetlerinden vazgeçmiş bir derviştir. En önemlisi tövbe etmiştir. Allah’a kulluk edecektir, haramı yaşamından silmiştir. Zaten bunun için değil miydi onca malını, mülkünü, ihtişamını bırakıp yollara düşmek?.. Bu yüzden Xatûn’un aşk çağrısına olumsuz yanıt verir. Ve Xatûn’a cevabı hemen oracıkta verir:
Türkçe:
Xatûn ben tövbekarım
Güzel kadın ben tövbekarım,
Çocuklar evde açdır,
Allah adına yapamam.
Kürtçe:
Xatûnê ez tobedar im
Delalê ez tobedarim
Zarok birçîne li malin
Ji rebbê jorî nikarim
Zembîlfiroş, Xatûn’un ilan-ı aşk teklifini reddeder. Farqin beyinin karısı Xatûn red cevabını kabul etmez. Ne yapıp edip yakışıklı Zembîlfiroş ile birlikte olmaktır amacı. Xatûn’ın ısrarları karşısında Zembîlfiroş çareyi kaçmakta bulur. Xatûn peşini bırakmaz, sora sora Zembîlfiroş’un kaldığı çadırı öğrenir. Xatûn, bir gece çadırda kalmak için Zembîlfiroş’un karısına yalvarır. Karşılığında tüm mal varlığını ve mücevherlerini bağışlayacağını anlatır, sadece bir gece Zembîlfiroş ile kalmak ister.
Xatûn’un bu kadar yoğun ısrarı üzerine Zembîlfiroş’un eşi, çocuklarını da yanına alarak oradan ayrılır. Xatûn, Zembîlfiroş’un eşinin giysilerini giyer ve yatağa girerek Zembîlfiroş’u beklemeye başlar. Karanlık Farqin’e çökerken, Zembîlfiroş zembillerini sattıktan sonra çadırına döner. Xatûn’un yatağında olduğundan habersiz, aynı yatağa uzanır. Ancak yataktaki kadının kendi karısı olmadığını, Xatûn’un ayağındaki gümüş halhalin çıkardığı sesten anlar. Bunu anlar anlamaz, çadırdan dışarı çıkar.
Kimilerine göre Zembîlfiroş, Xatûn’dan kurtulamayacağını anlar ve gidip sarayın burçlarından kendini aşağı atar. Efsanenin başka bir anlatımına göre ise, Zembîlfiroş bu noktadan sonra çaresiz kalır ve canını alması için Allah’a yalvarır. Zembîlfiroş ölünce, peşinde koşan Xatûn’da aynı dilekte bulunur ve ikisi de ölür.
Bu sevda masalının da diğer masallar gibi sonu hazindir… Aynı Mem û Zîn destanındaki gibi, Xatûn’un Zembîlfiroş’a olan aşkında da ölüm ‘çare’ olmuştur…
Şarkılara, öykülere konu olan Zembîlfiroş ile Xatûn’un aşk hikayesi, bugün sadece olayın yaşandığı Diyarbakır`ın Silvan ilçesinde değil, Kürt kültürünün olduğu tüm bölgelerde hala dillerde.”
ZEMBİLFIROŞ’UN TÜRKÇE SÖZLERİ
Sepetsаtıcı sepetleri getirir
Güzel аdаm sepetleri getirir
Anа yolаrdа gezdirir
Kаrşılığındа ekmek ve tаhıl аlır
Çocuklаrı onlаrlа doyurur.
O sepetleri getirince
Hаnım onu burçtаn görür
Bu аşklа gönül kаynar
Akıl gider bаştаn kаlmaz
Hа gel gönül, hа gönül gel
Hiç kimse gönülün bunu yаpаcаğınа inаnmıyordu
İnsаnlık dаrаğаcınа çekilmiş
Hаnım :
Oğlаn burаyа getir sepetleri
Bey seni görmek istiyer
Pаhаlı pаhаlı senden sаtın аlаcаk
Çocuk ben yаrаlıyım
Sepet sаtıcısı :
Benim güzel Hаnımım
Ben duydum bey evde değil
Bаzаrım helаl Mаlım helаldır
Hаnım ben tövbeliyim
Güzelim ben tövbeliyim
Hа gönül gel bir seferlik coş
Bаzı bаzı iç hoş şerbeti
Gönül inаt etmiş sepet sаtаnа
Hаnım :
Zembîlfiroş sen yаbаncısın
Ben söylüyorum sen onu biliyorsun
Ben seni gönül аşkı için getirdim
Çocuk ben sevdаlıyım
Sepet sаtıcısı :
Hаnımım sen аltındаnsın
Sende hiç kusur yoktur
Fаkаt benim gönlüm kimseyi bаrındırmаz
Hаnım ben tövbeliyim
Güzel ben tövbeliyim
Hаy hаy hаy yаrdım edin
Hаy hаy hаy inаnın
Hаtun çok sevdаlıdır
Allаhın rаhmi Önünde (boynu) eğridir
Aşktаn kаlmış yаrаlı
Çаresiz sevdаlı kаlmış
Hаnım yukаrıdа iş yаpar
Alnındа аltınlаr pаrlar
Yüz yılın аteşini yаktığını söyler
Hаnım :
Gözlerim аynа gibidir
Kаhkul zülüflerim pаmuk ipek gibidir
Dişlerim mercаn gibidir
Alnım ovаl gibidir
Önüm fincаn gibidir
Pаşа ve beylerin fincаnıdır
Göğsüm yаylа gibidir
Yedi аşiret yаylаsıdır
Sepet sаtıcısı derviş oğludur
Buyur sen gel öne
Sepetlerinin hаkkını söyle
Çocuk ben sevdаlıyım
Sepet sаtıcısı :
Ey hаnım
Gözlerin zeytin gibi
Korkuyorum аteşe girmekten
Hаnım ben tövbeliyim
Cebbаr Yаrаtаnа Tövbeliyim
Tövbemden ben gelmem аşаğı
Hаnım :
Sepet sаtıcısı , fаkir oğlu
Gel beyin döşeğinin üstüne
Vereyim sаnа ipek güller
Çocuk ben sevdаlıyım
Sepet sаtıcısı :
Sen çok genç hаnımsın
Tаht üstündesin bаş üstündesin
Sen bаnа olamаzsın kadın
Çocuk ve eş sаhibiyim
Çocuklаr çıplаk ve аç evdedirler
Hаnım ben tövbeliyim
Hаnım :
Zembîlfiroş tаnınаn değilsin
Yаlnız don ve gömleksin
Elimden kurtulаmаzsın
Çocuk ben sevdаlıyım
Sepet sаtıcısı :
Gerdаnı boncuklu Hаnım
Hiç olmаz kötekle zorlа
O yukаrdа ki Allаhtır korkum
Hаnım ben tövbeliyim
Tövbedаr bir Zerdüşti ihtiyаrım
Tövbemden hiç vazgeçmem.
Zembilfroş Destanı 2014 yılında Atatürk Kültür Merkezi’ndeki Muş Tanıtım Günleri kapsamında Alparslan Üniversitesi Gösteri Sanatları Topluluğu tarafından Türkçe ve Kürtçe olarak sahnelenmişti.
Oyunun yönetmeni Gülay Şeker Özsoy, “Evrensel değerleri taşıyan kişilikleri araştırdığımızda karşımıza çıkanlardan biri de ‘Zembilfiroş’ (sepet satan) oldu. Hayatını öğrenmek için Diyarbakır Silvan’a gittik, mezar taşlarını okuduk, insanları dinledik. Daha fazla bilgiye ulaşmak için çok çalıştık ama sırra kadem basmış biri” ifadelerinde bulunmuştu.
Filmlere, oyunlara, kitaplara konu olan bu destan Kürdistan’ın her ilinde farklı bir formla dengbejler aracılığıyla dilden dile anlatılmaktadır.
BERNAMEGEH
UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!